Prometheus Mühendislerinin Bilimsel Analizi

Mühendisler, Ridley Scott’ın Alien evrenindeki kurgusal karakterlerdir. Aynı zamanda “Ossians“, “Space Jockeys”, “Pilots” ya da “Mala’kaks” olarak da bilinirler. Taksonomik isimleriyse Mundus gubernavi yani ”Evrensel Pilot” demektir. Evrimsel kökenleri tam olarak bilinmiyor. Genetik mühendisliği, biyomühendislik, görüntüleme teknolojileri, dünyalaştırma, yıldızlararası seyahat ve hatta hızlandırılmış evrim mekanizmalarında ileri düzeye ulaşmışlardır. Gelişmiş zekaya sahiplerdir ve “hayırlı yaratıcılar” olarak da bilinirler.

Dünya’da yaşamı başlatmaları (Mühendis siyah sıvıyı içerek kendisini feda eder. Yapılan DNA testinin pozitif çıkması da mühendisler ve insanların benzer genetik kodu paylaştığını göstermektedir) ile birlikte yelken açtıkları bazı yıldız sistemlerine hayat verdikleri bilinir. Hayat verdikleri bazı türler tarafından tanrılar olarak da anılırlar. Ayrıca Güneş Sistemimizden 39 ışık yılı uzaktaki Zeta Reticuli sisteminde Calpamos halkalı gezegeninin üç uydusundan biri olan LV-426 (Acheron)’da ”Xenomorph” adındaki biyolojik silah türleri üzerinde birtakım deneyler yapmışlardır. Hatta sosyokültürel yapıları avcılık üzerine kurulu olan Yautja (Predator) türleri ile de şiddetli çıkar çatışmalarında bulundukları düşünülmektedir.

Xenomorph’ların hangi amaçla var edildiği ya da melez hale getirilmeye çalışıldığı tam olarak bilinmemektedir. Bir teoriye göre, mühendisler hayatı başlattıktan sonra insanların kontrolden çıktıklarını düşünüp, insan vücudunda parazit olarak büyüyebilen bu yaratığı tasarlayıp insanlara karşı kitle imha silahı olarak kullanmayı amaçlamıştır. Diğer bir teori ise mühendislerin de bir iç savaş halinde olduğunu ve bunu bir grup mühendisin diğerlerine karşı kullanacağı yönündedir. Ancak amaç her ne olursa olsun, deney başarısızlıkla sonuçlanmış ve yaratıklar mühendislere saldırmıştır.

Prometheus filminde mühendislerin uzay gemisi terk edilmiş durumdadır ve sadece bir tane mühendis hayatta kalmayı başarmıştır. Açıkçası hayatta kalan mühendisin insanlara saldırması, ilk teorinin daha akla yatkın görünmesine yol açsa da teknolojik açıdan insanlardan fazlasıyla ileride olduğu anlaşılan bu türün insanları yok etmek için niçin Xenomorph’ları kullanmak istedikleri hâlâ belirsizliğini korumaktadır. Bu, ileride netlik kazanacak gibi görünmektedir.

Morfolojilerine gelirsek kılsız, iki bacak ve iki kol bulunduran oldukça bipedal (iki ayak üzerinde yürüyen) insanımsı (hümanoid) bir görünüşe sahiplerdir. Yer altı hayatları, kapalı ortam veya soluk güneş ışığı nedeniyle evrimsel süreçte son derece soluk beyaz bir renge bürünmüş oldukları düşünülmektedir. Derileri altındaki damarlar gözle fark edilebilir. Gözler ”ölü görünümlü”, sklera siyaha yakın bir renktedir. Kollajen ve elastik liflerden oluşan bu yapı, normalde gözün korunmasında görevlidir. Ancak mühendislerde farklı bir işlev kazanarak görmeye yardımcı olmuş olabilir.

Bu yapı, aynı zamanda düşük ışıklı ortam hipotezini de destekler niteliktedir. Ayrıca düşük ışıktan daha çok yararlanmalarını da sağlayabilir; ancak yüksek ışıkta fazlasıyla rahatsız edici olsa gerektir. Hatta körlüğe bile yol açabilir. Bu yüksek durumdaki ışık nedeniyle, mühendislerin kendi geliştirdikleri biyobaşlıkları kullandıkları tahmin edilmektedir. Göz bebekleri dikdörtgen-artı işareti şeklindedir. Boyları yaklaşık 2,15-3 metre arasındadır ve oldukça kuvvetli bir vücut yapıları vardır. Bizim gibi oksijen tüketirler; ama aynı zamanda LV-223‘ün yüzeyinde de hayatta kalabilecek uyuma sahiplerdir.

Kültürleri hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak sosyal iletişim, dil, kıyafet, müzik, sanat gibi unsurlara sahiplerdir. Yazı tipleri Mezopotamya çivi yazısı ile görsel olarak benzerlik taşımaktadır. Sanal dilde uzman olan ve filme de destek veren Dr. Anıl Biltoo‘nun söylediğine göre, bu dil Proto-Indo-European (PIE) dil grubundan devşirilmiştir. Mühendisin uyandırıldığı ve altyazı geçilmeyen diyalogda David, mühendise Weyland’ın daha çok hayat istediğini ve ölümsüzlüğü arzuladığını söylemektedir. Mühendis bunun üzerine kızmakta ve ”Neden daha çok hayat istiyor! Onu bu kadar yüce yapan ne ki buna cüret ediyor!” diye bağırmaktadır.