Serinin 7. filmi The Force Awakens‘in (Güç Uyanıyor) vizyona girmesiyle birlikte, tüm dünyada bir kez daha Star Wars çılgınlığı yaşanıyor. Şüphesiz Star Wars’u bu denli popüler hale getiren şey, epik anlatımının yanı sıra birbirinden ilginç karakter tasarımları. Üstelik R2D2 ya da C-3PO gibi, bu karakterlerin bazısı canlı bile değil! Tabii bu içlerinde birer insan olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Örneğin öteden beri R2D2’ya Kenny Baker, C-3PO’ya ise Anthony Daniels hayat veriyor. Ancak bu yeni Star Wars filmi ile hayatlarımıza bir droid daha girdi: BB-8… Onu görenler ilk başta bir CGI ürünü olduğunu düşünmekten kendini alamadılar; fakat yanılıyorlardı, zira BB-8 tamamen gerçek! Bu durum izleyenleri olduğu kadar filmin oyuncularını da şaşırtmış görünüyor. Luke Skywalker karakterini canlandıran Mark Hamill, The Wired ile yaptığı bir röportajda bu şaşkınlığını şöyle dile getirmişti:
“Onlara, ‘sinema tarihinin en sevimli droidi R2D2’dan daha iyisini nasıl yapacaksınız?’ diye sordum ve onlar da karşıma bu droidle çıkıp geldiler. Üstelik bunun canlı bir sahne materyali olduğunu gördüğümde gerçekten çok şaşırdım.”
Droidi gerçek haliyle ilk kez, Anaheim’deki Star Wars kutlamalarında görme şansına eriştik. Hatta sahnede, tıpkı filmde olduğu gibi hünerlerini bizimle paylaşmasına bile izin verildi. Yaptığı hareketler son derece ilgi çekiciydi. Alttaki büyük yuvarlak dört bir tarafa koşuştururken, baş kısmı sabit kalacak şekilde ve küreden bağımsız olarak hareket edebiliyordu. Peki ama droidimiz bunu tam olarak nasıl yapıyor? Başı yerinde tutmak için bir çeşit Juggalo-değişken manyetik güç kullanıldığı açık, ancak hareket nasıl kontrol ediliyor ve baş kısmının ana küreden yuvarlanıp düşmesine nasıl engel olunuyor? Konuyla ilgili olarak bir süredir internette sert tartışmalar dönüyor ve herkes kendince fikirler ileri sürüyor. Biz de bu yazıda, BB-8’in nasıl çalıştığına yönelik kendi düşüncelerimizi açıklayalım istedik.
Pekala, adım adım inceleyelim. Öncelikle kafa hareketi motorla sağlanmıyor, onun yerine bu görevi bir çeşit manyetik döndürücü üstleniyor. Bu durumda kafanın hafif olması ve düşük eylemsizlik, kafa hareketinin kontrolünde kilit rol oynuyor diyebiliriz. Zaten birkaç led ve manyetik döndürücüden başka ağırlık yapacak pek bir şey yok.
Elektronik kontrol sistemi Segway‘deki gibi; çok yönlü harekete izin veren tekerlek sistemini kontrol ederek kürenin hızlanmasını ve yönelmesini sağlıyor. Bu bize yabancı değil aslında, benzer tekerlek sistemini günlük hayatta forkliftlerde görüyoruz. Tekerleklerin bağlı olduğu taban plakasının merkezinde kafayı desteklemek ve kontrol etmek için kullanılan ucu küresel bir kol var. İşte az önce bahsettiğimiz manyetik döndürücüler bu kolun ucunda bulunuyor ve kafadaki döndürücüleri gövdeye bağlıyor. Kafanın yer düzlemine göre açısal hareketini ise koldaki servo motor sağlıyor, bunu bir dirsek hareketi gibi düşünebilirsiniz.
Yukarıda belirttiğimiz çalışma prensibi, droidin kendine özgü hareketlerini açıklamaya yeterli görünüyor. Genel olarak baktığımızda ise, ufak bir robot için epey akıllıca ve pratik bir tasarım olduğunu söyleyebiliriz.
Çeviri: Cem Şensoy