Yapay zekâ artık bir bilimkurgu teması değil; gündelik hayatın ve ekonomik rekabetin merkezinde. Bu dönüşüm, insanın bilişsel konumunu, emeğin değerini ve ahlakın rolünü yeniden düşünmeyi zorunlu kılıyor.
Yapay zekâ (YZ) uzun bir yoldan geliyor. Nice uzun kışlar ve kuşkulu baharlardan sonra hayatlarımızda belirgin bir yer edinmeye başladı. YZ’nin hızlı gelişimi kimimizi ürkütürken kimimizi umutlandırıyor. Kaygılar ise tanıdık: Makineler Matrix’te olduğu gibi dünyayı ele geçirir mi? İnsanlık, Frankenstein misali kendi canavarını mı yaratıyor? YZ kitlesel işsizliğe yol açar mı? Buna karşılık, sıradan insanların YZ ile ilişkisi köklü biçimde değişti. Önceleri onu bilimkurguda görürken, zamanla çeviri yapan, yol tarif eden ve içerik öneren bir yardımcıya dönüştü. Bugün ise aklımıza takılan pek çok şeyi ona sorabiliyoruz.
Fütürist Ray Kurzweil, 25 yıl önce YZ’nin 2029’da insanın bilişsel seviyesine ulaşacağını öngörmüştü. Yıllar ilerledikçe bu tarih daha ikna edici görünmeye başladı. YZ hizmetlerini kullananlar gelişimin hızını bizzat deneyimliyor. Örneğin, bu yılın başlarında YZ’ya kod yazdırmak yaygınlaştı. Finansal analiz için Python kodları üretmesini istediğimde başlangıçta test ve hata düzeltmeleri bir günü buluyordu. Bugünse YZ çoğu zaman kodu kendi test ediyor ve ilk denemede doğru sonuçlar veriyor. Altı ay gibi kısa bir sürede kaydedilen bu ilerleme, dikkat çekici.
İnsan Olmanın Anlamı

Yapay zekâ çağında insan olmak zor. Öğrenme, analiz ve akıl yürütme gibi bilişsel yeteneklerde bize yaklaşan -hatta bazı alanlarda aşan- bir varlık sınıfını kendi ellerimizle yarattık. Az önce ChatGPT’den bu metnin devamını yazmasını istedim; dürüst olmak gerekirse benden daha iyi yazdı. Ne var ki, ürettiklerinin sahiciliği tartışmalı. YZ’nin iradesi olmadığını, niyet taşımadığını ve anlamı deneyimlemediğini söyleyerek bizleri teselli ediyor.
“YZ düşünmez ama düşünmenin çıktısını üretir; anlamı deneyimlemez fakat anlamlı metinler üretir.”
Günümüz dünyasında kaç kişi bu epistemolojik ayrımlarla ilgilenir? Makul maliyetle tatmin edici sonuçlar elde ettiğimiz sürece, işlerimizi YZ’ye devretmeyi tercih edeceğiz; özellikle de kâr amacı güden şirketler.
Ahlak, Duygular ve Kurnazlık

YZ işlerimizi elimizden alacak mı? Sanayi devrimi kitlesel işsizliğe yol açmadı; hizmet sektöründe otomasyon da benzer bir etki yarattı. İnsanlar tekrar eden işleri makinelere devredip yeni alanlara yöneldi. Ancak bilgisayarlar yakın zamana kadar tecrübe biriktirme, çok yönlü düşünme ve yaratıcılık sergileme kapasitesine sahip değildi. Bugün YZ bu alanlara da ortak oluyor. Peki, makineler insan olmaya yaklaştı mı?
Bu noktada duygular belirleyici görünüyor. YZ’ler bir annenin çocuğuna duyduğu şefkati deneyimlemez, nefret etmez, manzara karşısında heyecanlanmaz. Açgözlü ya da kıskanç değiller; büyük haksızlıklar karşısında da yürekleri cız etmez. Buna karşın, yakın zamana kadar yalnızca insanlara atfedilen kurnazlık YZ’lerde de belirmeye başladı. Rekabet ortamlarında, özellikle pekiştirmeli öğrenme deneylerinde, açıkça programlanmadıkları hâlde hileli stratejiler geliştirdikleri gözlemleniyor. Anlaşılan, bilişsel seviye yükseldikçe insana özgü bazı olumsuz özellikler YZ’da da görülüyor.
Ahlak Rasyonel Midir?

Eğer ahlak rasyonelse YZ, ahlaka uygun davranışlar sergileyebilir mi? Naçizane görüşüm, ahlakın ortak faydayı maksimize etmeye yöneldiği yönünde. Çıkar çatışmaları ahlaki olanın geri plana itilmesine yol açabilir; yine de oyun teorisi, güç dengeleri gözetilerek makul çözümler üretilebileceğini gösterir. Bu çözümlerin uygulanabilmesi için tarafların birbirine güvenmesi gerekir —ve bu da ahlakı zorunlu kılar.
YZ bir gün yönetici konumuna gelirse eylemleri etik değerlere uygun olacak mı? Bazı insanlar gibi hak etmedikleri konumlara ulaşmak için etik sınırları tanımayan psikopat politikacıları mı destekleyecek? YZ’nin domine ettiği dünyanın düzeni neye benzeyecek ve bu düzende ölümlü insanların payına ne düşecek?
Emek, Güç ve Yeni Düzen

YZ bilişsel açıdan insandan üstün hâle gelirse emeğin değerinin gerilemesi muhtemel. Bu ihtimal karşısında evrensel temel gelir uzun süredir tartışılıyor. YZ kitlesel işsizliğe yol açarsa, vatandaşlık maaşı olası toplumsal gerilimleri yatıştırabilir. Ancak mesele yalnızca para değil; insanlar gururlu varlıklar. Yüzyıllardır gezegenin baskın türü olan insan için YZ’nin emrine girmek -özellikle değişimden fayda sağlayamayanlar açısından- gurur kırıcı olabilir.
Bilimkurgu filmlerinin aksine, YZ dünyayı bir gecede ele geçirmeyecek; uzun bir süre insanlarla iş birliği içinde çalışacak. YZ’yi gelir elde etmek için kullananlar değişime daha sıcak bakacak. Bugün hayal etmesi zor olsa da ileride YZ’nin emrinde çalışan insanlar olacak. Sağlanan koşullar tatmin edici olduğu sürece, düzen fazla itirazla karşılaşmayabilir. Asıl muhalefet, vatandaşlık maaşına talim eden ya da ona bile erişemeyen kitlelerden gelebilir.
Güç Yoğunlaşması ve Etik Zorunluluk

YZ, yirminci yüzyılın ikinci yarısında düş gezgini bilimkurgucuların hayal oyuncaklarından biriydi. Milenyumla birlikte işe yararlığı arttıkça para ve güç elde etmenin araçlarından birine dönüştü. Bugün YZ çipleri üreten Nvidia, trilyon dolarlık piyasa değeriyle dünyanın en değerli şirketleri arasında. Ülkeler ve şirketler arasındaki rekabet, güvenliği ikinci plana itiyor. 2030’a kadar YZ’nin insandan üstün bir bilişsel kapasiteye ulaşması sürpriz olmayacak. Bu durumda güç, kaçınılmaz olarak YZ ajanlarına ve onları finanse edenlere kayacak.
İnsanlık, çocuğunu iyi yetiştirememiş anne babaların pişmanlığını yaşamak istemiyorsa etik boyuta daha fazla eğilmek zorunda. YZ şeffaf, adil ve hesap verebilir olmalı.
Sonuç

Yapay zekâ çağında insan olmak, kendimizi yeniden tanımlamak demek. YZ’nin domine ettiği düzene uyum sağlama hızı, başarının anahtarı olacak. Bu cesur yeni dünyada empati, merak ve yaratıcılık değerini koruyacak. Zihinsel iş bölümü yeniden şekillenirken, YZ’yi entelektüel bir kaldıraç olarak kullanabilenler öne çıkacak. Nihayetinde başımıza gelecekler, insanlık olarak ev ödevlerimizi ne kadar iyi yaptığımıza bağlı olacak.
Bilimkurgu Kulübü Bu Sitede Gelecek Var!
