halka dunya

Halka Dünya: Sert Bilimkurguda Bir Keşif Yolculuğu

Bilimkurgu edebiyatının klasiklerinden olan Halka Dünya, gelecek öngörüsü, felsefesi, kavramsal bakış açısı, teknolojisi, matematiği ve ekolojisiyle türün önemli miraslarından biri. 1970’te yayımlandığında büyük ilgi gören ve öğrencileri, akademisyenleri, kısaca uzay-bilim meraklılarını öyküdeki teknoloji ve sistemlerin bilimsel yorumuna yönelten eser Hugo, Nebula, Locus gibi önemli ödülleri de kazandı. Larry Niven’ın sürükleyici kurgusu Dünya’dan bilinen evrenin derinliklerine doğru uzanıyor, yaşamı ve uzayı birçok boyutuyla yorumluyor, devasa bir sisteme yapılan kompleks yolculuğu ilginç karakterlerle işliyor, sert bilimkurgunun en iyi örneklerinden birini sunuyor. Uzay çağının hız kazandığı, süper güçlerin insanı ve insan yapımı araçları Dünya yörüngesinin ötesine taşımak için yarıştığı bir dönemde, bilimkurgunun altın yıllarında kaleme alınan eser, bir bakıma Güneş Sistemi’nin ötesini düşlemenin vizyonu ve heyecanını yansıtıyor.

Fizik yasalarının kuramsal limitlerine ulaşıp ulaşmadığı hakkında kesin bir yargıya varmak mümkün olmasa da elimizdeki bilgilerle neyi ne kadar yapabileceğimizi tahmin edebiliyoruz. Dünya’nın dışına yol almak, diğer gezegenlere inmek, orada bir yaşam alanı kurmak, hatta mümkünse galaksiler arası seyahat gerçekleştirmek, bu şekilde farklı canlı türleriyle heyecan veya korku verici karşılaşmalar yaşamak gibi düşüncelerin herhangi bir sınırı yok. Bildiğimiz fizik, bilinen evrene dair bilimsel açıklamalar yapsa da biz çok daha uzağı görmek ve mümkünse keşfetmek istiyoruz. Bilimkurgu eserleri düşünceyi ileri taşımak isterken sadece teknolojik-bilimsel görüşü yansıtmıyor, ayrıca toplumsal bileşenleri ve özellikle yönetim biçimlerini de yaşadığımız gezegende var olandan çok farklı bir yere taşıyor. Larry Niven’ın Halka Dünya’da inşa ettiği düzen ve birbiriyle ilişkilendirdiği canlı-cansız tüm sistemler bu yönden zengin, kapsamlı, yaratıcı bir bütünlüğe sahip.

Galaksiler arası bir macerayı, dolayısıyla üst düzey bir teknolojiyi ve bilimsel atılımı işleyen bilimkurgu öykülerinde her türden sınırlar ortadan kalkıyor. Gezegenlerin kendi içinde minik ülkeciklere bölünmesi bir yana, yönetim işin içine girdiğinde galaktik imparatorluklar bile söz konusu olabiliyor. Eğer öykü bizim gezegenimizde geçiyor veya bir şekilde Dünya’ya temas ediliyorsa bile yine tek elden bir yönetim veya en iyi ihtimalle iki kutuplu bir düzen düşleniyor, ortak bir dil tasarlanıyor, dinler ise artık unutuluyor. Geleceğin yönetim biçimlerinin böyle bir birliktelikten ibaret olacağını düşünmek sanki bilimkurgu eserleri için bir zorunluluk, çünkü uygarlığın sınırları bilinen evrenin her yerine ulaşabiliyorken Dünya veya benzer gezegenler önemini kaybedip hedef olmaktan çıkıyor. Derin uzayın vadettikleri bir gezegenin sınırlı kaynaklarının ötesinde ve yeni bir düşünce sistemi gerektiriyor. İşte Halka Dünya’da bu yeni fikir katmanı, Büyük Patlama’dan sonra gaz ve toz bulutlarıyla genişleyen evrende filizlenen her türlü organik veya inorganik maddenin ötesinde vücut buluyor. Bir yıldızın etrafına konumlandırılmış, insan aklının ötesine geçen, milyonlarca Dünya yüzölçümünde, yapay, halka şeklindeki bir yapı bu.

Halka Dünya gezegenimizden iki yüz ışık yılı uzaklıkta (bize en yakın yıldızlardan biri olan Sirius’un uzaklığı 8.6 ışık yılı), ortasındaki yıldızı çevrelemiş, uçuk mavi bir renkte, Dünya’dan üç milyon kat daha fazla alana sahip, otuz milyon kilometre yarıçaplı, kütlesi Jüpiter’den fazla olan, kimlerin inşa ettiği bilinmeyen, yapay bir koloni dünyası. Nitelikleri sebebiyle herhangi bir öyküdeki Dünya benzeri, karasal, yapay bir gezegen tasviri Halka Dünya’dan çok daha az ilgi çekici. Larry Niven böylesi bir yapı tasarlıyor ve sistemdeki belirli parçaları açıklarken fiziğin temel yasalarını ihmal etmiyor. Örnek olarak bunu en bariz hâliyle öykünün akışında, halkanın yarattığı kütle çekimin onun kendi etrafındaki dönüş hızıyla diğer nesnelere nasıl etki ettiğini gözlemlediğimiz bölümlerde anlıyoruz. Günümüzden yaklaşık sekiz yüz yıl sonrasında geçen macerada uygarlığımız ışık hızını aşmış, uzak galaksi ve gezegenlerdeki canlılarla iyi veya kötü yönde ilişki kurmuş. Dünya nüfusu yirmi birinci yüzyılda on sekiz milyara ulaştığında durdurulmuşken galaksinin çeşitli yerlerine yayılmış toplam insan sayısı ise kırk üç milyar.

Uzak bir gelecekte, evrenin derinliklerinde geçen bir öyküde sadece insan türünün yer alması beklenemez. Larry Niven öykünün başından beri insanların farklı türlerle kurduğu bağı, onlarla olan tarihlerini, her türün kendine özgü görünüşünü, davranış yapılarını, tepkilerini, reflekslerini aktarmayı ihmal etmiyor. İnsanlığın gelecekte bu türden yaşam formlarıyla karşılama olasılığı, hiç karşılaşmama olasılığından daha yüksek. Dolayısıyla bilimkurgu eserlerinde yapılan öngörülerden belki de en dikkat çekeni yabancıların neye benzeyebileceğine, metabolizmalarının hangi element temelinde düzenlendiğine dair sorular ve Halka Dünya’da bununla ilgili bol örnek görüyoruz. Örneğin bu türler bizim gibi karbon temelli olmak zorunda değil, Halka Dünya’nın Outsider’ları gibi Helyum 2 onlara hayat verebilir.

Romanın ilk sayfalarında ana karakterlerimizden biri olan Louis Wu ile geleceğin dünyasının bol tasvirine ulaşıyoruz. Gezegenler arası dil, ülkelerin saniyelik dilimlerde aşıldığı transfer kabinleri, uzak mesafelerin anlık olarak kat edilebilmesi sonucu tek tipleşen bir dünya, bağışıklığı güçlendiren tedaviler sayesinde birkaç yüzyıl yaşayabilen, tırnak batmasından daha fazla bir acıyı hissetmemiş insanlar… Böyle bir ortamda uzun boyunlarının üstünde iki kafası, geniş gövdesinde üç bacağı bulunan Puppeteer türünden Nessus isimli bir yaratık Louis Wu’ya ulaşıyor ve ona bir teklifte bulunuyor. Puppeteerler ticaret imparatorluklarıyla meşhur. Ahlak sistemleri ise korkaklık üzerine kurulu. Uzun zaman önce birdenbire bilinen evrenden kayboldukları için bir puppeteer ile karşılaşmak mümkün değil, dolayısıyla Louis Wu şaşkınlık yaşıyor.

İki yüzüncü doğum gününü kutlayan Louis Wu, kendini bir kâşif olarak tanımladığından Nessus’un derin uzayda yapmayı planladığı keşif gezisi teklifini kabul ediyor. Nessus teklifini sunarken bağlantılı olarak türünün neden birdenbire ortadan kaybolduğu da ortaya çıkıyor. İnsanlardan çok daha ileri bir tür olan puppeteerler için bu keşif yolculuğu hayati, bu yüzden ekibe iki kişi daha dâhil etmeleri gerekiyor. Bunların ilki iki buçuk metre boyunda, şişman bir kediye benzeyen, ince dişleri, parlak ve turuncu kürkü olan Kzin türünden biri. Kzin bir isme sahip olmadığından ona Konuşmacı diye hitap ediliyor. İnsanlarla iki yüz elli yıldır savaş hâlinde olan kzinler girdikleri her savaşı kaybetmiş. Ekibin son üyesi ise Louis Wu’nun doğum gününde tanıştığı genç bir kadın olan Teela Brown.

Üç farklı türün derin uzaya, Halka Dünya’ya gerçekleştirilecek keşif için bir araya getirilme ve birbirlerini tanıma süreci, yansıttıkları karakter özellikleri, konuşmaları, yetenekleri, duyguları, korkuları, çatışmaları, ilişkileri kötüye giderken iyileştirmeye çalıştıkları iletişimleri, ortak menfaat için orta yolu bulma çabaları bu garip birlikteliği tamamlayan türden. Romanın büyük bir kısmı Dünya’nın dışında geçtiği için hem uzay araçları teknolojileri hem de Halka Dünya’nın özelliklerine dair bolca teknik betimleme mevcut. Okurun hayal gücü bu anlarda devreye girmeli, yoksa kafasında hiçbir şey canlandıramayacağı için metinden kopabilir.

Halka Dünya diğer birçok bilimkurgu eserinde de görüleceği üzere, yuvasından ayrılan insanlığın evden uzaklaştıkça karşılaşacağı risklere, yüzleşeceği gerçeklere dair etkili bir ayna tutuyor. Larry Niven’ın evreni gezegenimizin müthiş zamansal ve iklimsel döngüsünün dışına çıktığımızda yaşama uyum sağlamanın nasıl zorlayıcı olacağının mesajını veriyor. Büyük, ileri bir uygarlığın çöküşünün asırlar sürse de mikroskobik bir etkiyle nasıl mümkün olabileceğini, geriye sadece barbarlık kaldığında ise gelen hızlı yıkımı telafi etmenin güçlüğünü de resmediyor.

Panama Yayıncılık’ın okurla buluşturduğu romanın başarılı çevirisi K. Ümit Kayalıoğlu’na ait.

Yazar: Serdar Yıldız

İllet (roman), Karanlık Gökkuşağı (öykü), Yüksek Doz Gelecek (beş yazar beş bilimkurgu kısa romanı), Silsile (Ödüllü Bilimkurgu Öyküleri), Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Bilimkurgu Öykü Antolojisi).

İlginizi Çekebilir

Gantz anime bilimkurgu karanlik

İzlenmesi Gereken 10 Karanlık Bilimkurgu Animesi

Bilimkurgu, insan doğasına, toplumsal yapıya ve teknolojik gelişmelerin olası sonuçlarına dair derinlemesine sorgulamalar yapabilen, sınırları …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin