Stargate Universe, Stargate evreninin en farklı dizisi olarak tarihe geçen, ancak bu farklılığı başına iş açan bir yapımdı. Seleflerinin aksine bir hayli karanlık atmosferi ve klostrofobik anlatımıyla, bir gemide sıkışıp kalmanın ruhsal buhranlarını merkezine oturtuyor ve buna uygun olarak karakter çatışmalarına yoğunlaşıyordu. Tabii bu format, öteden beri süregelen Stargate olay anlatımına alışkın seyircide karşılığını bulamadı ve dizi ikinci sezonun ardından iptal edildi. Kurtarmak için girişilen hayran kampanyaları da sonuç vermeyince, Stargate Universe’e veda etmekten başka çare kalmadı. Ancak bu Stargate Universe’ün tümüyle hayatımızdan çıktığı anlamına gelmiyor. Zira dizi, Back to Destiny çizgi romanıyla maceralarına kaldığı yerden devam ediyor.
American Mythology Productions tarafından piyasaya sürülen Back to Destiny, şu ana dek altı fasikül olarak yayımlandı. Bu fasiküllerin birleştirilmesiyle oluşan 144 sayfalık ilk cildi de geçtiğimiz aylarda raflardaki yerini aldı. Henüz Türkçeye çevrilmeyen çizgi romanın yazarlığını Mark L. Haynes ve J. C. Vaughn, çizimlerini ise Giancarlo Caracuzzo, Eliseu Gouveia ve Clint Hilinski üstleniyor. Resmi evrenin bir parçası sayılan çizgi roman, özellikle Stargate Universe’ün devamında neler olduğunu merak edenler için mutlaka göz atılması gereken bir eser. Üstelik çizimleri, renk kullanımları, tatmin edici diyalogları, uyumlu olay örgüsü ve ferah panelleriyle sizi tekrar Stargate Universe’ün o tanıdık atmosferine sokmayı başarıyor.
Stargate mitolojisine göre Kadimler, yüz binlerce yıl önce ilginç bir keşfe imza atmış ve Büyük Patlama’nın ardında bir zekâ olduğuna dair bazı işaretlere ulaşmıştı. Ne var ki bu işaretler evren boyunca dağılmış hâldeydi ve bulunup birleştirilmesi gerekiyordu. Bu amaçla evrenin derinliklerine önce bazı tohum gemileri, ardından da Kader’i gönderdiler. Tohum gemileri bir yandan yaşama uygun gezegenlere geçit yerleştirecek, bir yandan da edindiği bilgileri işlemesi için Kader’e iletecekti. Mürettebatı olmayan ve enerji ihtiyacını yıldızlardan sağlayan Kader, tohum gemilerinden aldığı veriler ışığında rotasını belirliyor ve yolculuğunu sürdürüyordu.
Öteden beri dokuzuncu sembol üzerindeki çalışmalarına devam eden Stargate ekipleri, araştırma üssünün saldırıya uğraması sonucu kendilerini Kader gemisinde buldu. Kader, yüz binlerce yıllık yolculuğun ardından yaşlı, yorgun ve bakımsızdı. Dünya’dan milyonlarca ışık yılı uzakta kapana sıkışan ekibimiz, hem yaşamsal gereksinimlerini karşılamak hem de önlerine çıkacak düşmanlarla mücadele etmek zorundaydı. Bu düşmanlardan en çetiniyse Drone adı verilen yapay zekâ sahibi savaş makineleriydi. Kader’i adeta ablukaya alan Drone’lar, tüm yıldız sistemlerini ve geçitleri kuşatarak ekibe göz açtırmıyordu. Kader rotasını başka bir galaksiye çevirdiğinde, ekip için ufukta büyük bir tehlike belirdi. Enerjisi tükenmenin eşiğine gelen Kader, galaksiler arası bu boşluğu ancak üç yılda geçebilecekti. Tabii ekibin bu süre zarfında hayatta kalmasına imkân yoktu. Neyse ki gemide uyku kapsülleri vardı ve kendilerini derin uykuya yatırarak galaksiler arası boşluğu aşabilirlerdi. Ancak son anda kapsüllerden birinin arızalı olduğu anlaşıldı. Bu da bir kişinin geride kalacağı anlamına geliyordu. Eli bu iş için gönüllü oldu ve kapsülü kısa sürede tamir edip ekibin geri kalanına katılabileceğini söyledi. Plan uygulandı uygulanmasına, ama dizi tam bu noktada yayın hayatına veda etti.
Tüm bu gelişmeleri kabaca özetleyerek açılış yapan Back to Destiny, sonrasında Stargate Universe’ü kaldığı yerden devam ettiriyor. Gemide tek başına kalan ve arızalı kapsülü tamir etmeye çalışan Eli, türlü yöntemler denemesine rağmen başarılı olamıyor. Tamir için özel bir parçaya gerek olduğunu anladığında ise pes etmenin eşiğine geliyor. Ancak böylesi büyük bir gemide bu kadar az uyku kapsülü olmasını mantık dışı bularak, geminin daha önce keşfedilmemiş bölmelerine doğru tehlikeli bir yolculuğa atılıyor. Gerçekten de gemide başka uyku kapsülleri olduğunu anlaması uzun sürmüyor. Bundan da önemlisi, bazı kapsüllerin dolu olduğunu fark edip dehşete düşüyor. Yabancıların uyanıp Eli’yı etkisiz hâle getirmesi ve geminin kontrolünü ele geçirmesiyle olayın rengi iyice değişiyor.
Sonradan anlıyoruz ki bu kişiler bir grup Kadim mühendisinden başkası değil. Kader’in tasarım ekibinde yer alan ve uzaya yollanması sırasında yaşanan bir arıza sonucu gemide mahsur kalan bu bir grup Kadim, daha sonra birilerinin kurtarması umuduyla kendilerini uyku kapsüllerine kapatmıştır. Tabii gelen giden olmayınca yüz binlerce yıl uykuda kalmışlardır. Sadece iki buçuk ay süren uykularından uyandırılan ve hiçbir şeyden haberi olmayan Stargate ekibi ise şaşkındır. Çok geçmeden olayın şokunu atlatarak geminin kontrolünü ele geçiren Kadimler’e karşı mücadeleye girişmek zorunda kalır. Gemideki köşe kapmaca oyunu sürüp giderken, Kadimler teker teker hastalanmaya başlayınca işler iyice şirazeden çıkar.
Kadimler’i hasta eden şeyin insanlardan bulaşan basit bir enfeksiyon olduğu anlaşılır. Zira yüz binlerce yıllık evrimsel süreci pas geçen Kadimler’in bağışıklık sistemi insanlara hazırlıklı değildir. Tamara Johansen ve iletişim taşları sayesinde Dünya’dan gönderilen Dr. Gary Guzzo, onları kurtarabilmek için amansız bir mücadeleye atılır, fakat başarılı olamaz. Umutlar giderek azalırken, Dr. Gary Guzzo’nun aklına tretonin tedavisi gelir. Bilindiği gibi tretonin, Jaffa’ları Goa’uld larvasından kurtaran bir süper bağışıklık ilacıdır. Ancak Dünya’dan milyonlarca ışık yılı uzakta olan ekip, tretonin sentezlemek için gerekli maddeleri nereden bulacaktır? Üstelik çevreleri de Drone’lar tarafından kuşatılmışken!
Bu açmazın çözümü, hastalıkla boğuşan Kadimler’in lideri Vasi’den gelir. Zira Kader’i onlar tasarlamıştır ve tüm sırlarına da vakıftır. Geminin sisteminde yaptıkları büyük çaplı iyileştirmeler neticesinde enerji sorunu hallolur. Gizli bölmelerde bekleyen binlerce tamir robotu aktive edilerek gemideki yapısal hasarlar giderilir. Bunun üzerine ekibin bir kısmı Drone’larla savaşmaya hazırlanırken, bir kısmı da tretonin sentezlemek için gerekli maddenin peşine düşer. Ne yapıp edip Kadimler’i hayatta tutmak zorundadırlar. Çünkü kurtuluşları onlara bağlıdır. Tretonin için keşfe çıktıkları bir gezegende karşılaştıkları dikilitaş tüm ekibi ziyadesiyle şaşırtır. Daha önce uğradıkları Aden gezegeninde de buna benzer bir dikilitaşla karşılaşmışlar ve gizemini çözmeyi başaramamışlardı. Derken gezegene Drone saldırısı başlar. Ancak dikilitaştan yayılan bir enerji, ekibimizi Drone’lara karşı korur.
Onların gezegendeki mücadelesi sürerken, yukarıda da başka bir mücadele başlamak üzeredir. Drone’ların saldırısına hazırlanmak isteyen ekip, Kader’i sistemdeki yıldıza yönlendirir. Ancak yıldız süpernova evresindedir ve kendisinden enerji çekmek bir hayli risklidir. Buna rağmen dalış gerçekleştirilir ve Kader’in enerji rezervleri doldurulur. Sonrasında patlak veren Drone saldırısı, neredeyse tam kapasitede çalışan Kader için sinek vızıltısından farksızdır. Ne var ki bizimkiler galibiyetin sevincini yaşarken sistemdeki yıldızın patlayacağı tutar. Apar topar gezegendeki ekip gemiye alınır ve sistemden uzaklaşılır. Gezegenden elde edilen maddeler sayesinde tretonin sentezlenerek Kadimler’in hayatı kurtarılır. Ancak onların da tıpkı Stargate ekibi gibi gidebileceği bir yer yoktur. Kader gemisi, adına yaraşır şekilde hepsinin ortak kaderine dönüşür. Çok geçmeden iki ekip arasında bir güç birliği doğar. Kader’in eski ve yeni mürettebatı artık tek vücut olmuş, önlerinde uzanan zorlu yolu birlikte yürümeye karar vermiştir.
Back to Destiny çizgi romanının 144 sayfalık ilk ciddi, ana hatlarıyla işte bu heyecanlı olay örgüsünü anlatıyor. Özellikle ekibe Kadimler’in de dâhil olması, öykünün seyrinde tam anlamıyla bir kırılma niteliği taşıyor. Evet, Stargate Universe’ün iptal edilmesiyle oluşan soru işaretleri büyük oranda gideriliyor giderilmesine, ancak yeni soru işaretleri de peşi sıra belirliyor. Dikilitaşları yapan gizemli mimarların kim olduğu hâlâ belirsiz. Yapay bir yıldız sistemi yaratabilecek kudrette oldukları anlaşılan bu gizemli varlıklar, çizgi romanın devam sayılarında da karşımıza çıkacak gibi görünüyor.
Uzun lafın kısası, Back to Destiny Kader gemisinin o paslı ve soğuk koridorlarında tekrar gezinmek isteyenler için tatminkâr bir çizgi roman. Üstelik uzun uzadıya süren Stargate Universe bölümlerinin aksine son derece hızlı ilerliyor. En güzel tarafı ise, Stargate hayranlarına sunduğu ufak bilgi kırıntıları. Örneğin iletişim taşlarının, esasında Kadimler tarafından eğlence amacıyla üretilmiş oyuncaklar olduğunu ilk kez öğreniyoruz. Zaten kadroya Kadimler’in de katılması, onlar hakkında daha pek çok şey öğreneceğimizi müjdeliyor…