Barış Manço, Türk müziğinde bir öncü, bir halk ozanı ve bir rock ikonu olmanın yanı sıra zamanın ötesinde bir fikir adamıydı. Eserlerinde sıkça karşılaşılan tarihsel referanslar, mitolojik göndermeler ve kültürel simgeler, yalnızca geçmişe değil, geleceğe dönük bir bakışın da işaretlerini taşıyor. Bu gelecek vizyonunun en yoğun ifadesi ise 1970’li yıllarda kaleme aldığı ve yayımladığı Yıl 2023 adlı fotoromanı. Sanatçının hem yazarı hem oyuncusu olduğu bu kısa ama çarpıcı eser, zihninde kurguladığı distopik geleceğin görsel bir temsili, aynı zamanda çağını aşan entelektüel bir uyarı metni.
Barış Manço’nun “Barış 999” takma adıyla yer aldığı fotoroman, insanlığın 3. Dünya Savaşı sonrası harap olmuş bir yeryüzünde yaşadığı felaketi konu ediniyor. Eserin açılışındaki “Yıl 2023, insanoğlunun ölüm tarihi” cümlesi, doğrudan bir kıyamet vurgusu taşıyor. Bu dramatik başlangıç, eserin temel yaklaşımını da ortaya koyuyor: İnsanlık, ilerleme adına yaptığı hataların bedelini ödeyecek.

Fotoroman, etik kontrol olmadan kullanılan bilimsel gelişmelerin yaratacağı yıkımı vurguluyor. Teknolojik savaşlar, nükleer yok oluş ve ahlaki çöküntü gibi temalar üzerinden gelecek tahayyülü kuruyor. Barış Manço burada âdeta bir kültürel uyarıcı gibi davranıyor ve sanatıyla zamanın ötesine sesleniyor. Barış Manço, fotoromanın yayımlanmasından kısa bir süre sonra Kurtalan Ekspres ile birlikte çıkardığı 1975 tarihli ‘2023’ albümünde, bu kez daha umut dolu bir gelecek sunuyor ve geleneksel Anadolu motiflerini modern ses teknolojileriyle birleştirerek müzikal bir gelecek portresi çiziyor.
Albümde yer alan ‘Kayaların Oğlu’ adlı şiir, bu ütopyacı vizyonun zirvesi. “2023’ün ılık bir Ekim sabahında” cümlesiyle başlayan anlatım, bir yeniden doğuşun ve uyanışın müjdecisi. Şiir, fotoromanın karanlık geleceğine inat cumhuriyetin 100. yılına umutla bakan, ilerlemeyi barış ve bilinçle eşleştiren bir yaklaşım. Kayaların Oğlu, hem Anadolu insanının sağlam karakterini hem de Manço’nun kendi kültürel kimliğini simgeliyor.

Barış Manço’nun 70’lerdeki müziğinde, özellikle Kurtalan Ekspres ile yaptığı çalışmalarda, geleceğe dair sesler yaratma arzusu çok belirgin. Yaygın biçimde synthesizer kullanması, yalnızca Batı’daki müzikal trendleri takip etmek değil, kendi fütürist dünyasını da kurmak için gibi. Özellikle 2023, Yeni Bir Gün ya da Ben Bilirim gibi şarkılar, âdeta birer bilimkurgu filminin soundtrack’i gibi yapılandırılmış. Bu parçaların atmosferinde uzay boşluğu gibi yankılar, distopik hisler ve fütüristik makinelerden gelen sesler bulunuyor. Synthesizer’la yaratılan bu tınılar, Manço’nun gelecek kavramına verdiği önemi somutlaştırıyor; müzik, gelecek tahayyülünün sesi oluyor.
Barış Manço’nun yalnızca müziği ya da fotoromanıyla değil, genel düşünsel tavrıyla da bir bilimkurgu meraklısı olduğu biliniyor. Röportajlarında sıklıkla teknoloji, uzay yolculuğu, yapay zekâ ve gelecek toplumları hakkında düşüncelerini dile getiriyordu. Yıllarca yapımcı ve sunuculuğunu üstlendiği 7’den 77’ye adlı televizyon programında, çocuklara sık sık “gelecek nasıl olacak?”, “Marslılarla bir gün tanışır mıyız?” gibi sorular yönelterek onların düş gücünü beslemeyi de görev ediniyordu. Onun gözünde bilimkurgu, yalnızca eğlencelik bir tür değil; insanlığı düşünmeye, öngörmeye ve sorumluluk almaya teşvik eden bir düşünce biçimiydi. Bu nedenle Manço’nun distopyası karanlık bir gelecek tasviri olduğu gibi bu sonu engelleyebilme çağrısı da.

2023 yılı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılıydı. Barış Manço, bu tarihi hem bir dönüm noktası hem de bir medeniyet sınavı olarak gördü. Yıl 2023 fotoromanındaki distopya, 2023’e ulaşılırken alınacak yanlış kararların sonucu olarak ortaya çıkıyor. Buna karşılık “Kayaların Oğlu” şiiri ve 2023 albümündeki ilerlemeci tınılar ise doğru yolda yürürsek ulaşabileceğimiz aydınlık geleceği temsil ediyor. Bu iki zıt vizyon, aslında Manço’nun 2023’e yönelik ikili duygularının bir yansıması: hem büyük bir umut, hem de derin bir endişe.
Yıl 2023, onun geleceğe dair çok katmanlı düşüncelerinin görsel ve edebi bir yansıması. Bir distopya olduğu kadar bilimkurgu ile süslenmiş kültürel bir çağrı da. Müzikal anlatıları, şiirsel metinleri ve kişisel vizyonuyla 2023 yılına dair hem uyarı hem umut taşıyan bir zaman kapsülü. Artık 2023 geride kaldı, ancak fotoromanında kurduğu dünya yalnızca geçmişin değil, geleceğin de aynası olmaya devam ediyor.