Radyodan Televizyona: Otostopçunun Galaksi Rehberi

Douglas Adams tarafından ilk kez 1978’de BBC’de bir radyo programı olarak yayınlanan Otostopçunun Galaksi Rehberi, hayal gücünden yoksun yapımcılarca uzun süre “filme çekilemez” diye geçiştirildi. Buna rağmen BBC 2’de 1981 yılında dizi olarak gösterime girdi. 2005 tarihli sinema uyarlaması herkesçe bilinse de, altı bölümlük dizisinden pek haberdar olan yoktur. Oysa çeşitli ödüller kazanan dizide birçok ünlü aktör rol almıştır.

Örneğin Simon Jones Arthur Dent olarak, Mark Wing-Davey, Zaphod Beeblebrox olarak ve Peter Jones da rehberin sesi olarak karşımıza çıktı. Öte yandan Ford rolü David Dixon’a ve Trillian rolü de Sandra Dickinson’a verildi. Radyo programı ile aynı senaryoyu kullanan dizi, bahtsız İngiliz Arthur Dent’in arkadaşı Ford ile beraber Vogonların yok ettiği Dünya’dan otostop çekerek kaçışını anlatıyor. İkilimiz bir Vogon gemisine havluları ve büyük puntolu “DON’T PANIC” yazılı kitaplarıyla otostop çektikten sonra maceramız da son sürat başlamış oluyor.

Ana senaryo Simon Jones’un başarıyla canlandırdığı Arthur Dent’in hikayesine yoğunlaşıyor. Eserin yazarı Adams, Arthur Dent karakterini Simon Jones tarafından oynansın diye yazdığı için olsa gerek oyunculuk performansı mükemmele yakın. Jones, evrende dolaşırken çeşitli maceralara atılan ve isteği sadece bir fincan çay olan bir İngilizi başarıyla canlandırıyor. Böcek gözlü canavarlarla karşılaştığında ya da garip gezegenlere seyahat ettiğinde, yüzündeki o hiç değişmeyen şaşkınlık ifadesi adeta ikonik bir hal alıyor. Ford, envai çeşit yaratık içerisinde kesinlikle en garip olanı. Dixon ise vurdumduymaz tavrı ve umursamaz mimikleri ile mükemmel bir yan oyunculuk sergiliyor.

Tabii bunların yanında bir de Zaphod Beeblebrox var. Oyuncu Mark Wing-Davey, Zaphod karakterini canlandırırken kesinlikle kendinden emin. Heart of Gold’u oradan oraya umursamazca savururken adeta egolu bir rock yıldızı gibi davranmasını beceriyor. Serideki tek kadın karakter olan Trillan ise, radyo şovundan farklı bir çizgide betimleniyor. TV dizisinde, sarışın ve genel olarak hikayeye etkisi olmayan bir Amerikalı. Fakat Sandra Dickinson kısıtlı senaryo dahilinde büyük bir performans sergileyerek rolünün hakkını veriyor. Ayrıca gemimizde bir de Marvin var. Aşırı derecede depresif olan robotumuz, sık sık vurguladığı gibi “gezegen büyüklüğünde” kocaman bir beyne sahip. Her ne kadar varlığından sürekli şikayet etse de dizinin en sevilen karakterlerinden biri ve replikleri çok eğlenceli.

Otostopçunun Galaksi Rehberi daha birçok garip ve eğlenceli karakterleri barındırıyor. Magrathea’daki iki polisten, Vogon korumaları bölümüne ve Evrenin Sonundaki Restoran’a kadar pek çok sıra dışı bölüm mevcut. Hatta yazar Douglas Adams’ın, Sirius Cybernetics bölümünde ufak bir rolü de var. Senaryo genel olarak rehber çevresinde yoğunlaşıyor. Kendisi de bir karakter olan rehber, tüm seriyi tanımlıyor ve karakterleri ortak noktada buluşturuyor. Peter Jones tarafından seslendirilen karakterin iğneleyici esprileri, eserin de dahil olduğu modern kültürün bir parodisi.

Adams, seksenli yıllarda ortaya çıkan para ve güç delisi kültürle dalga geçiyor. Bu yaklaşıma örnek olarak bir fare, talk şov programlarına katılabilme olasılığını bilmek isterken, felaket bölgesi şarkıcılarından Hotblack Desiato ise vergiden kaçmak için tüm bir yıl boyunca ölü taklidi yapıyor. Bunların dışında dizi görsel açıdan da oldukça etkileyici. Setlerin boyutları ve detayları başarılı bir şekilde tasarlanmış. Uzay gemisi tasarımları ve çekim teknikleri, günümüz standartlarıyla antika gibi görünse de kendi zamanına göre oldukça kaliteli.

Dizinin en önemli özelliklerinden biri ise BAFTA ödüllü, el çizimi animasyon efektleri. Radyo için bile deneysel kaçan böylesi bir projenin televizyona aktarılabilmiş olması takdire şayan. Hızlı akan senaryoda her daim hayat memat meselesi krizler yaşanıyor ve ne Arthur’un ne de seyircinin başını kaşıyacak vakti kalıyor. Bu denli hızlı akan bir senaryoda animasyonların önemi de artıyor. Onlar olmadan olay örgüsünün akıcılığı ve mizahi dokusu kesinlikle yarım kalırdı. Zaten her sahne Adams’ın zekasının göstergesi mahiyetinde.

2005 tarihli modern sinema uyarlaması daha akılda kalıcı olsa da, The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy dizisi yapım ve senaryo açısından her zaman şahsına münhasır bir proje olarak kalmayı sürdürecek. Dizi, izleyicisini çalkantılı bir macerada oradan oraya sürüklerken, mükemmel finaliyle de hafızalara kazınmayı hak ediyor. Otuz yıldır izleyicisini etkilemeyi başaran bu İngiliz klasiği, daha uzun yıllar işlevini sürdüreceğe benziyor.

Hazırlayan: Emre Karadeniz | Kaynak

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

The Acolyte

Devasa Bir Hayal Kırıklığı: The Acolyte

The Acolyte, ilk kez duyurulduğunda Star Wars evrenine cüretkar ve yenilikçi bir vizyon kazandırma hedefinin …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin