Evren genişlemeye devam ediyor. Galaksiler birbirinden uzaklaşıyor, uzay dokusu geriliyor, ışık kırmızıya kayıyor. Evrenimiz, Büyük Patlama’dan bu yana geçen 13.8 milyar yıldır durmaksızın dönüşüm geçiriyor, ama sonunda her sistem gibi o da entropiye yenilecek. Filozoflardan tutun da bilim insanlarına kadar pek çok kişi, evrenin nasıl sona ereceğine dair kafa patlatıyor. Ortaya çıkan olasılıklar ise hem büyüleyici hem de ürkütücü.
Bazı senaryolarda evren yavaşça soğuyup kararıyor. Bazılarında parçalanıyor, çöküyor ya da beklenmedik bir sıçramayla bambaşka bir gerçekliğe savruluyor… Kimi teoriler gözlemsel verilerle destekleniyor, kimileriyse daha çok spekülatif fiziğin sınırlarında dolaşıyor. Bu yazıda, fiziksel modellerle desteklenen ve bilimsel literatürde kendine yer bulan hipotezlerin kalbine doğru heyecanlı bir yolculuğa çıkıyoruz.
Büyük Donma

Evren genişliyor. Galaksiler gitgide birbirinden uzaklaşıyor, yıldızlar enerjisini tüketiyor ve karanlık enerji uzay-zamanı daha da geriyor. Evren, eğer bu genişleme devam ederse “Büyük Donma” olarak adlandırılan bir sonla yüzleşmek zorunda kalacak. Madde ve enerji dağılacak, sıcaklık düşecek, entropi yükselecek… Geride ise hiçbir eylemin gerçekleşmediği düşük enerjili, hareketsiz bir evren kalacak.
Yıldızlar yavaşça sönecek, galaksiler yalnızlaşacak. Bir zamanların o ışıltılı evreninden arta kalanlar ise ışığını kaybetmiş beyaz cüceler, nötron yıldızları, kara delikler ve seyrek parçacıklar olacak. Tabii zamanla onlar da kaybolup gidecek. Kara delikler bile buharlaşacak. Evren yalnızca fotonlar, nötrinolar ve seyrek parçacıklarla dolu, karanlık, soğuk ve ölü bir boşluk hâline gelecek. Çağdaş gözlemler (özellikle uzak süpernovaların parlaklık ölçümleri), evrendeki genişlemenin hızlandığını gösteriyor. Bu da Büyük Donma senaryosunu şimdilik en olası son yapıyor.
Büyük Çöküş

Genişleyen bir evrende yaşıyoruz. Ancak eğer kütleçekim karanlık enerjiye galip gelirse bu genişleme bir gün duracak ve hatta tersine dönecek. Hâliyle galaksiler birbirine yaklaşmaya başlayacak, yıldızlar çarpışacak, uzay büzüşecek. Evren kendi içine doğru çökerken sıcaklık artacak, yoğunluk yükselecek… Bu senaryoda her şey bir noktada birleşecek. Tüm evren bir tekilliğe doğru çökecek, başlangıçtaki Büyük Patlama’nın öncesine dönecek. Bu sürece “Büyük Çöküş” deniyor. Kozmik bir kalp atışı gibi: Doğuş, yok oluş, belki tekrar yeniden doğuş.
Geçmişte teori oldukça güçlüydü, çünkü gözlemler genişlemenin yavaşladığını düşündürüyordu. Ancak karanlık enerjinin keşfiyle birlikte tablo değişti. Bugünkü veriler genişlemenin hızlandığını gösteriyor ve bu da çöküş senaryosunu zayıflatıyor. Yine de evrenin kütle-enerji dengesi hakkındaki bilgilerimiz sınırlı ve dolayısıyla Büyük Çöküş hâlâ masada duruyor.
Büyük Yırtılma

Genişleme devam ediyor, ama bu sıradan bir genişleme değil. Çünkü evren, karanlık enerji nedeniyle her geçen saniye daha da hızlanıyor. Eğer bu hızlanma sürerse bir noktada her şey yırtılacak demektir. Önce galaksiler parçalanacak, sonra yıldız sistemleri çözülecek ve gezegenler boşluğa fırlayacak. Yırtılma, giderek daha küçük yapılara sirayet edecek; moleküller, atomlar, hatta kuarklar bile ayrılacak. İşte buna “Büyük Yırtılma” adı veriliyor.
Hipotez, henüz doğrudan gözlemlenmemiş varsayımsal bir karanlık enerji biçimine dayanıyor. Şu anki ölçümler böyle bir olasılığa işaret etmiyor, ama dışlamıyor da. Eğer karanlık enerji sabit değilse senaryo gerçek olabilir. Kıyamet yavaşça değil; bir kırılma, bir yırtılma gibi gelebilir.
Büyük Sekme

Evren şu anda genişliyor olabilir, ama belki de bu ilk kez gerçekleşmiyor. Belki daha önce de genişledi, sonra çöktü ve yeniden doğdu… Büyük Sekme hipotezi, evrenin döngüsel bir yapıya sahip olduğunu öne sürüyor. Genişleme bir noktada sona eriyor, evren büzülüyor, sonra ani bir sıçramayla yeni bir Büyük Patlama yaşanıyor. Fikir, kuantum kütleçekim kuramlarına dayanıyor. Özellikle döngüsel kuantum kozmolojisi, uzay-zamanın örgü gibi düğümlerden oluşan kesikli bir yapıya sahip olduğunu söylüyor. Bu yapılar tekillikleri engelliyor ve çöküşten sonra bir sıçramaya yol açıyor. Dolayısıyla evren, sonsuz bir döngü içinde sürekli patlayıp büzüşüyor.
Şu anki gözlemler böyle bir döngüye dair doğrudan kanıt içermiyor. Ancak kozmik mikrodalga arka plan ışımasındaki bazı simetriler fikirle uyumlu görünüyor. Eğer hipotez doğruysa, evrenin sonu aynı zamanda başlangıcı anlamına geliyor. Bir evren ölüyor, yeni bir evren doğuyor…
Vakum Bozunumu

Boşluk gerçekten boş olmayabilir. Kuantum alan kuramına göre, uzayın her noktasında enerji dalgalanmaları yaşanıyor. Belki de içinde bulunduğumuz vakum en düşük enerji durumu değil; yalnızca geçici, kararsız bir yapı. Eğer öyleyse, evren bir gün daha düşük enerjili “gerçek vakuma” geçebilir. Bu , süper soğuk su örneğine benziyor. Süper soğutulmuş su, donma noktasının altında olmasına rağmen buz kristali barındırmadığı için sıvı kalmaya devam eder. Ancak içine minicik bir buz kristali düşerse aniden donar. Evren de böyle. Evet, şimdilik kararlı görünüyor, ama bir kuantum sıçramasıyla bozunabilir de. Sonrasında ise ışık hızında genişleyen bir “vakum balonu” tüm evreni sarabilir.
Söz konusu balonun içinde fizik sabitleri değişecek. Elektronlar, protonlar, atomlar… Hiçbir şey var olamayacak. Kimya, fizik, zaman ve mekân bambaşka kurallara göre işleyecek. İnsanlar, gezegenler ve yıldızlar bir anda yok olacak. Üstelik gelişini görmek bile mümkün değil. Hipotez, Higgs alanının doğasına dair varsayımlara dayanıyor. Şimdilik bu geçişin ne zaman ya da nerede olacağı bilinmiyor. Belki yarın, belki de hiç gerçekleşmeyecek.
Evrenler Arası Çarpışma

Sicim kuramı ve M-teorisi, evrenin üç boyutlu bir “zar” (bran) üzerinde var olduğunu söylüyor. Bu zar, daha yüksek boyutlu bir uzayda başka zarlarla birlikte yüzüyor. Eğer bu zarlardan biri bizimkine çarparsa sonuç yıkıcı olabilir. Çarpışma sırasında muazzam bir enerji açığa çıkacak. Sanki bir Büyük Patlama gibi, ama evreni yok eden cinsten. Fizik yasaları değişecek, yapılar çökecek, uzay-zaman bükülecek. Üstelik çarpışma ışık hızında yayılacak ve algılamamıza fırsat dahi olmayacak.
Kozmik mikrodalga arka planında görülen bazı simetriler, zayıf da olsa hipotezi destekliyor. Ancak kanıtlar henüz yetersiz.
Evrenin Sonundan Kaçış Mümkün mü?

Peki ama tüm bu yok oluş senaryolarının içinde bir çıkış yolu var mı? Bazı teorisyenler, yeterince gelişmiş bir uygarlığın kendi evreninden kaçabileceğini, bir tür “kozmik sığınak” kurabileceğini öne sürüyor. Kimi kuramlar ise evrenin yapısında mikro solucan deliklerinin veya başka boyutlara açılan geçitlerin zaten var olabileceğini savunuyor. Eğer bu geçitler yönlendirilebilir ve istikrarlı hâle getirilebilirse yaşam başka bir evrene de aktarılabilir.
Yine gelişmiş bir uygarlık, evrenin bilgi altyapısını taklit ederek “sayısal bir kopyasını” başka bir gerçekliğe taşıyabilir. Elbette bu kaçış senaryoları kesin değil, doğa yasalarının buna izin verip vermediği de belirsiz. Ancak umut etmeye ve hayal gücümüzü çalıştırmaya devam etmeliyiz. Çünkü en güçlü silahımız onlar…
Erdem bey Dini kitaplar ve felsefesine dayanarak evreni açıklamanız gülünç olmuş.
Benim yukardaki teorilere farklı bir bakış açım var Evrenin çökmesi büyük ihtimalle güneşin sönmesinden sonra olacaktır ki her ihtimalle evren dağılacak çökecek veya büyük ölçekli bir kara delik tarafından yutulduktan sonra tekrar patlayarak döngüye girecektir..
Ayrıca andromede galaksisinin de bizim samanyolu galaksisiyle birleşme-karışma durumu söz konusu bu ise evren olmasa bile dünyanın sonu demek sayılabilir çünki bir çok denge değişicektir böyle bir senaryoda.
Burda asıl sorulması gereken soru biz dünya canlıları böyle bir son yaklaşmadan kendimize güvenli bir liman bulabilecekmiyiz.?
Bu teorilerin tamamı yanlış. İslamiyyet, insanlığın dünya hayatında daha bin yılının olmadığını bildiriyor. Dünya yok olmayacak ama değişime uğrayacak. Güneş ise yok olmayacaktır. Dünya ve güneşin konumları değişecek ve bildiğimiz evren yok olacaktır. (bin yıl içinde)
Bilinen evrenin yarı çapını düşünelim. Bu yarı çap kadar bildiğimiz evrenin dışına çıkalım. Bildiğimiz evreni kapsayan, bilmediğimiz ve o yarı çap genişliğinde başka bir evren var. Balon içinde balon gibi düşünün. Böyle biribirini kapsayan toplam 7 evren var. Bu evrenleri aynı şekilde kapsayan kürsi diye, anlayışımızın dışında bir yapı var. Yine bunların hepsini kapsayan arş isimli başka bir yapı var. Bizim için bu evrenler anlayışımızın dışında. Yapısıyla, her şeyiyle. Bilinen evren, bu yapıların yanında çok küçük kalıyor.
İnsanların bu evrende, dünya hayatında milyarlarca yıl yaşaması düşüncesi tamamen bir fantezi. Bin yıla kadar dünya hayatı bitecek, sonsuz ve ebedi ahıret hayatı başlayacak.
Bilim sitesi burası…
Neden olmekten bu kadar korkuyorsunuz ?