“Tarihin karanlık sayfalarından günümüze uzanan dünyanın en eski sırlarından biri gün yüzüne çıkıyor. Profesör Richard dostu Profesör William’ın esrarengiz bir şekilde kaybolmasının ardından Beyaz Kelebek lakaplı esrarengiz ve gizemli bir siber suçlunun izini sürer. Keşfettiği sır sayesinde doğaüstü güçlere sahip olan Beyaz Kelebek hem Richard’ın hem dünyanın hem de evrenin kaderini değiştirebilecek derecede önemli bilgilere sahip birisidir…”
Bir çırpıda okuyup bitirdiğim bir roman oldu Beyaz Kelebek: Kopya Hayatlar… Roman, Morpheus mahlasıyla Kutlu Yayınevi‘nden çıkmış, bilimkurgusal ögelere sahip polisiye tadında bir eser. Yazarını tanımıyoruz. Mahlas kullanma gerekçesine yönelik herhangi bir fikrimiz de yok, ama yazarın kişisel takdiri olduğunu düşünerek üzerinde fazla durmamakta yarar var. Roman karakterleri ise yabancı isimlerden oluşuyor. Baştan belirtmeliyim ki, bu durum çoğu yerli eserde eğreti duruyor. Ancak bazı etkenlerden dolayı kabul edilebilir elbette. Nedir bu etkenler? Bilim ve teknoloji alanında, birkaç yüzyıl sonrasında ülkemizi bir yerlerde görme ihtimalinin düşük olduğunu düşünebilir ve buna bağlı olarak o dönemin işlendiği bir hikâyede karakterlerin de yabancı kimselerden oluştuğunu hayal edebilirsiniz. Bu konuda sizi kim suçlayabilir? Ayrıca yazarın hayal gücünde hayat bulmuş isimlere müdahale etme hakkımız da yok. Dolayısıyla bu mevzulara fazla takılmamak lazım.
Kopya Hayatlar için sürükleyici ve yalın dilli polisiye türünde bir kitap diyebiliriz. Bilimkurgusal ögelere geçmeden önce polisiye kısmına değinmek yerinde olacak. Yazar bilerek ya da bilmeyerek polisiye kitaplarının olmazsa olmazı heyecan ve gizem gibi durumların tasvirinden ve karakterlerin detaylı anlatımından kaçınmışa benziyor. Kitap daha sağlam bir karakter tanımlaması üzerinden işlenebilseydi, kuşkusuz bu alanda kendisini kanıtlaması daha kolay olurdu. Yine de bu haliyle; özellikle de polisiye bilimkurgu kitapları okumaya yeni başlamış kimseler için tavsiye edilebilir bir çalışma hüviyetinde.
Bilimkurgusal yönüne değinmek gerekirse… Öncelikle simülasyon teorisi üzerinden kurgulanmış bir hikaye demetinin çok daha derin temellerde işlenmesi gerektiğine inanıyorum. Yazar özellikle mi yaptı bilinmez ama, bilimkurgu ögelerini çok deşmeden ele almayı denemiş. Simülasyon teorisi ve “Beyaz Kelebek” isimli bilgisayar korsanının amacı üzerinde neredeyse simgesel düzeyde bir anlatım yeğlenmiş. Ayrıca birbirinin aynısı insanların farklı zaman ve coğrafyalarda yaşayan kopya hayatları gibi ilgi çekici bir konuyu daha fazla irdeleyerek anlatmasında fayda vardı. Bitişinde beliriveren bir ters köşe çalışmasına rağmen, bilimkurgu dağarcığı gelişmiş iyi bir okur için bilimkurgusal tarafı zayıf kalmış bir eser demek haksızlık olmayacaktır. Yazarın ilerleyen süreçte çok daha bilimkurgu ağırlıklı öykülemeler sunacağını öngörmek ise zor değil.
Maalesef kitabın editöryal sürecinde gerekli hassasiyetin gösterilmediğini görüyoruz. Bu konuda yazarı eleştirmek yersiz olur. Herhangi bir “kelimenin” aynı paragrafta bile birçok kere yer almasından kaynaklanan hatalar yayınevi işleyişinin kabul etmesi gereken bir problem olmalı. Acı ama, bu durum yerli bilimkurgu eserlerinde sıkça karşılaştığımız bir aksaklık. Keşke çok satan romanlara gösterilen editöryal hassasiyet, diğer tüm kitaplara da aynı oranda gösterilebilse. Bir okur olarak bunu arzulamak en doğal hakkımız diye düşünüyorum.
Sonuç olarak, bitişiyle beraber bir seriye dönüşeceğinin sinyallerini veren Kopya Hayatlar için akıcı bir polisiye bilimkurgu kitabı denebilir. Yazarının ise iyi bir sosyal medya yöneticisi olduğunu ve kariyerinin de takip edilmesi gerektiğini eklemekte fayda var. Yolu açık olsun…