Ruhumdan boşanan kan kalbimin mazgallarından vücuduma yayılıyor. Antikalarla ve işe yaramaz metal döküntülerle dolu odanın dibindeki köhne yatağın duvar dibindeki köşesine kıvrılmış yatıyorum. Çıt yok. Gecenin şakacı sessizliğini bozmaya yeltenen yok. Bu işe başlayalı elli sekiz sene oldu. Eskicilikten bahsediyorum. Simya sözcüğünü duymadan evvel sıradan bir eskiciydim. Tek amacım üç kuruşa aldığım demir karyola parçalarını beş kuruşa satmaktı. Ancak dediğim …
Devamını gör »