Mutlaka İzlemeniz Gereken 15 Kısa Bilimkurgu Filmi

Edebiyatta kısa öyküler ne kadar önemliyse, sinemada da kısa filmlerin anlamı ve işlevi aşağı yukarı böyledir. Özellikle bu durum bilimkurgu türünde daha da belirgindir. Sinemada büyük bütçeler isteyen fikirler, çoğu zaman bir kısa film olarak karşımıza çıkar. Çünkü kısa filmler, büyük projelerin kapısını aralayan birer kartvizit görevi üstlenir. Örneğin çağımızın önemli yönetmenlerinden Christopher Nolan ve Neill Blomkamp, çektikleri kısa filmler sayesinde sektörün dikkatini çekmiştir.

Bu yazıda sizlere, mutlaka izlemeniz gereken 15 kısa bilimkurgu filmini listeledik. Kimi düşündürücü, kimi eğlenceli, kimi gizemli ve kimi de beyin yakan cinsten. Şimdiden iyi seyirler….

Not: Tüm filmlerde Türkçe altyazı seçeneği mevcuttur. Video ayarlarından gerekli işaretlemeleri yaparak Türkçe altyazıyla izleyebilirsiniz.

Room 8

Room 8, yazarlığını ve yönetmenliğini James W. Griffiths’ın yaptığı ve “En İyi Kısa Film” dalında BAFTA ödülü kazanmış muhteşem bir kısa film örneği. Başrolünü başarılı oyuncu Tom Cullen’ın üstlendiği ve bir Rus hapishanesinde geçen film, mahkumların ortadan kaldırılması için uygulanan sıra dışı bir yöntemi anlatıyor.

Bir mahkum, bir hapishane ve gizemli bir kutu, içinden hiçbir zaman çıkılamayacak ve çözüme ulaşamayacak bir paradoksa dönüşüyor.

Sight

Yönetmenliğini Daniel Lazo ve Eran May-Raz‘in birlikte üstlendikleri Sight, artırılmış gerçeklik teknolojisinin olası geleceğine bilimkurgusal bir pencere aralıyor.

Avarya

Sırada yerli bir yapım var. Güveç, Altın Vuruş, Lal gibi kısa animasyon filmleriyle adını duyuran Gökalp Gönen‘in yazıp yönettiği Avarya, yönetmenin 38. İstanbul Film Festivali, 16. Akbank Kısa Film Festivali gibi organizasyonlardan toplamda 25 ödülle dönen bir başka başarılı kısa animasyon çalışması.

Tükenmiş Dünya’dan kaçarak yaşanabilir yeni bir gezegen bulma umuduyla yola çıkan kahramanımız, uzay gemisindeki görevli robotun hiçbir gezegeni uygun bulmaması sonucu adeta hapis hayatı yaşamaya başlar. Kahramanımız sonunda bir çıkış yolu bulsa da, bu yol onu sadece karanlık bir sırrın kucağına itecektir.

The Space Between Us

2015 Hollanda yapımı The Space Between Us, post-apokaliptik bir manzara resmediyor. Nükleer savaş sonrası atmosfer dengeleri çökmüş ve hava solunabilir olmaktan çıkmıştır. Kurtulmayı başaranlar oksijen maskelerine bağımlı bir yaşam sürmektedir. Ancak bir grup araştırmacı, insanlığın bu zorlu ve kırılgan yazgısını değiştirmeye kararlıdır. Suda da yaşayabilen yeni bir insan türü ortaya çıkarabilmek için kanlı deneylere girişilmiştir. Deneylerin merkezinde ise, yaşadığı okyanustan koparılan insansı bir deniz canlısı ile onu tekrar özgürlüğüne kavuşturmayı seçen temizlikçi bir kız yer alacaktır…

Yönetmenliğini ve senaristliğini Marc S. Nollkaemper‘in üstlendiği kısa filmin baş rolünde Elsa May Averill var.

Wire Cutters

“İnsanlar olarak, en ufak şeyler yüzünden ilişkilerimizi sık sık nasıl berbat ettiğimizi göstermek, hikayemin başlıca fikriydi. Bu herkesin yaptığı bir yanlış, dolayısıyla kapsayıcı bir hikayeyle özetlemek istedim. Zaten film, insanların kendileriyle bağdaştırabilecekleri evrensel bir sona sahip.”

Senarist ve yönetmen Jack Anderson, kısa animasyon filmi için böyle diyor. Gerçekten de Wire Cutters, işbirliklerimizin ne kadar da kırılgan olduğunu göstermesi açısından övgüye değer bir hikaye ortaya koymayı başarmış. Issız bir gezegende karşılaşan iki maden robotunun bu ibretlik macerası, eğlenceli olduğu kadar da düşündürücü.

Johnny Express

Alfred Image Works Stüdyosu‘nun yayınladığı Johnny Express‘te, evrensel bir kargo şirketinde çalışan tembel Johnny’nin bir teslimatına şahit oluyoruz. Uzay gemisi otomatik pilotta gezinirken uyumayı seven kargo görevlimiz, bilmediği bir gezegende paketi doğru adrese ulaştırabilecek mi?

Beş dakikalık diyalogsuz bu kısa film, alışıldık bilimkurgu kalıplarını tersine çeviren son derece eğlenceli bir hayal dünyasına sahip.

Uncanny Valley

Federico Heller‘in yazıp yönettiği Uncanny Valley, 2015 yılının öne çıkan kısa filmlerinden biri olmayı başardı. Sanal gerçeklik odaklı karanlık bir geleceği resmeden yapım, toplumda kendine yer bulamayanların bağımlılığa dönüşen sahte hayatlarına ayna tutuyor ve izleyenleri yanıtlanması güç bir soruyla baş başa bırakıyor: Ya gerçek diye tanımladığımız hayatlarımız bu korkutucu geleceğin bir parçasıysa?

Oyuncu kadrosunda Nicole Apstein, Marcela Sandra Ballestero, Steve Kisicki gibi isimleri barındıran Uncanny Valley’in, gördüğü ilgiden sonra uzun metrajlı bir filme dönüşme yolunda emin adımlarla ilerlediğini de belirtelim.

Ambition

Platige Image tarafından hazırlanan ve yönetmenliğini Tomek Baginski‘nin üstlendiği Ambition (Hırs), Avrupa Uzay Ajansı’nın da katkılarıyla üretilmiş başarılı bir kısa bilimkurgu filmi. Yapım, göz dolduran bilgisayar efektleri eşliğinde yaşamın kaynağına ve Rosetta görevinin önemine odaklanıyor.

Filmde, Kara Şövalye Yükseliyor ile Game of Thrones‘tan tanıdığımız ünlü aktör Aidan Gillen ustayı, Quirke ve The Fall adlı dizilerle adından söz ettirmeyi başaran genç aktris Aisling Franciosi ise onun çırağını canlandırıyor.

Strange Beasts

Yönetmenliğini ve senaristliğini Magali Barbe‘nin yaptığı Strange Beasts (2017), artırılmış gerçeklik teknolojisinin “diğer yüzüne” odaklanan ve Black Mirror senaryolarını aratmayan harikulade bir kısa film.

ABE

Rob McLellan’ın yazıp yönettiği bu kısa film, sevgiyi yanlış yerde arayan saplantılı bir robotun yaşattığı dehşete odaklanıyor.

ABE, insanları sevmek için programlanmış bir makinedir ve tüm varoluş nedeni bundan ibarettir. Ancak sevdiği insanların, kendisine karşı aynı sevgiyi beslemediğini düşünmesi ve sevgiyi sorgulamaya başlaması, onu bambaşka bir yere sürükleyecektir.

One Minute Time Machine

Zamanda yolculuk gerçek olsa, ilk yapmak isteyeceğiniz şey ne olurdu? Yüzyıllar öncesine ya da sonrasına gidip olmadık insanlarla tanışmak, yok olmuş hayvanları görmek mi? Belki de yıllar öncesine gidip Loto’dan servet yapmak isterdiniz… Yoksa yıllar önce yapılmış hataları düzeltmeyi mi yeğlerdiniz?

Ama elinizde bu kadar uzaklara gidebileceğiniz bir alet yok, sadece 1 dakika geriye gidebiliyorsunuz. Hayal etsenize! Kötü bir espriyi yapmamış olma ya da bir ‘evet‘ ya da ‘hayır‘ı geri alma şansınız var. Bu bile ne kadar çok şeyi değiştirebilir değil mi?

İşte SPLOID Kısa Film Festivali’nden ödülle dönen ve yönetmenliğini Devon Avery‘nin yaptığı “One-Minute Time Machine” (Bir Dakikalık Zaman Makinesi) isimli kısa film, bu konu üzerinde yoğunlaşıyor.

The Black Hole

Çalıştığı ofisteki sıkıcı hayatına devam eden kahramanımız, tesadüfen sıra dışı bir keşfe imza atar ve bu keşfi kişisel hırslarına alet etmekte de gecikmez; ancak sonu hüsranla bitecektir.

Philip Sansom ve Olly Williams‘ın birlikte yazıp yönettiği The Black Hole, her iyi şeyin bir de kötü tarafı olduğunu yüzümüze vuran eğlenceli bir kara komedi.

Worlds Apart

Michael Huber tarafından yazılıp yönetilen Worlds Apart; masumiyet, dostluk ve insanlığın olası akıbeti gibi evrensel temaları incelikle yansıtan başarılı bir kısa animasyon filmi. Duygu yüklü anlatımının yanı sıra uyarıcı tavrıyla da dikkat çekiyor.

Bir grup uzaylı kaşif, hayat bulmak amacıyla Dünya’ya gelir. Dünya tamamen ıssız ve yaşanmaz haldedir. Yıkık dökük bir çiftlik evinde incelemeler yapan uzaylılar, burada oyuncak bir ayı bulur. Fütüristik teknolojilerinin de yardımıyla oyuncak ayının hayat hikayesini izleyerek, Dünya’nın başına gelen korkunç felaketi öğrenirler.

Oyuncak ayı Teddy‘nin gözünden insanlığı sorgulayan bu kısa film, kesinlikle izlenmeyi hak ediyor.

The Device

Yönetmenliğini ve yapımcılığını Claude lee Sadik‘in üstlendiği ‘The Device‘ (Cihaz), özellikle çarpıcı sonuyla dikkat çekiyor.

Kahramanımız tesadüfen gizemli bir cihaz bulur. Cihazın ne işe yaradığını anlaması ve onu kullanmaya başlaması uzun sürmez. Ancak yaptığı bir hata hayatına mal olacaktır.

Bibo

Bazen gerçek tüm acımasızlığı ve ağırlığıyla üzerimize çullandığında ve onu değiştirmemizin hiçbir yolu olmadığında çareyi hayal dünyalarına sığınmakta buluruz. Bazen devam edebilmenin tek yolu budur: Hayal dünyalarına sığınmak ve hayatımızın en parıltılı anlarını yeniden ve yeniden düşlemek.

Tıpkı Anton Chistiakov ve Mikhail Dmitriev’in yazıp yönettiği kısa filmin kahramanı Bibo’nun yaptığı gibi.