Dünya, yaklaşık 233 milyon yıl önce şiddetli ve uzun soluklu bir iklim olayına tanıklık etti. Zira gezegenimiz, yüz binlerce yıl boyunca neredeyse kesintisiz bir yağmurun etkisi altına girdi. Bilim insanlarının “Karniyen Yağmur Dönemi” adını verdiği süreç, yaşamın evrimsel seyri üzerinde yarattığı devrimle de dikkat çekiciydi. Örneğin, bugün bildiğimiz pek çok canlı grubunun ortaya çıkışı ve yayılışı bu dönemin ardından gerçekleşti. Triyas Devri’nin ortalarında yaşanan bu olağanüstü olayın izlerini anlamak için önce dönemin genel doğa koşullarına bakmak gerekiyor.
O dönem yeryüzünde tek ve dev bir süperkıta olan Pangea hüküm sürüyordu. Bu dev kıta, karasal alanların neredeyse tamamını birleştiriyor ve geçişi kolaylaştırıyordu. Ancak devasa çöllerle kaplıydı ve nemden büyük ölçüde yoksundu. Nadiren yağış alıyordu, kurak ve sıcaktı. Ne var ki bu durağan tablo bir anda değişti. Volkanik patlamaların, okyanus akıntılarının ve atmosferdeki bileşenlerin karmaşık etkileşimiyle başlayan yağışlar, tam iki milyon yıl boyunca yeryüzünü yavaş yavaş dönüştürmeye başladı.

Karniyen Yağmur Dönemi‘nin en çarpıcı özelliklerinden biri de neredeyse küresel ölçekte meydana gelmesiydi. Paleoklimatolojik veriler, bu dönemde Avrupa, Çin, Kuzey ve Güney Amerika ile Avustralya’da da benzer yağışların yaşandığını gösteriyor. Yani kısa süreli bir muson etkisinden bahsetmiyoruz, jeolojik zaman ölçeğinde oldukça uzun süren bir iklim değişimi söz konusu. Tortul kayaçlarda, göl yataklarında ve deniz çökellerinde yapılan analizler, döneme özgü yoğun karbon döngüsünü, oksijen seviyesindeki değişimleri ve organik madde miktarındaki artışı açıkça ortaya koyuyor.
Peki ama neden bu kadar çok yağmur yağdı? Bilim insanlarına göre bu sorunun cevabı büyük ölçüde volkanizmayla ilgili. Geç Triyas döneminde, bugünkü Batı Kanada’da yer alan Wrangellia adlı volkanik bölgeden büyük miktarda lav ve gaz fışkırdı. Bu da atmosfere aşırı derecede karbondioksit salınmasına yol açtı. Karbondioksit seviyesindeki dramatik artış da sera etkisini tetikledi ve okyanusun buharlaşmasını artırarak atmosferin nem kapasitesini yükseltti. Böylece dünya genelinde bir “yağmur çağı” başladı. Kesintisiz yağışlar nedeniyle hem yüzey koşulları değişti hem de canlıların evrim süreci etkilendi.

Karniyen Yağmur Dönemi‘nin biyolojik etkileri neredeyse bir devrim niteliğindeydi. Öncesinde yeryüzünün hâkimi olan bazı sürüngen grupları yok oldu, yerlerini daha farklı canlılar almaya başladı. Örneğin, dinozorların yükselişi tam da bu dönemin sonunda baş gösterdi. Daha önce sadece küçük ve önemsiz gruplar olarak var olan dinozorlar, dönemin ardından ortaya çıkan yeni ekolojik boşlukları hızla doldurdu. Aynı şekilde, ilk memeliler ve bazı modern bitki grupları da bu dönemin hemen sonrasında ortaya çıktı. Yani Karniyen Yağmur Dönemi, pek çok canlı türünün yok olduğu, yerlerine yenilerinin geçtiği ve yaşamın âdeta baştan şekillendiği bir süreçti.
Dahası, bu dönemdeki iklim değişimi okyanus kimyasını da dönüştürdü. Tatlı su akışının artması, denizlerdeki tuz oranını düşürdü ve bu da su yaşamını doğrudan etkiledi. Planktonların, yumuşakçaların ve mercan benzeri canlıların dağılımında belirgin değişiklikler gözlendi. Deniz ekosistemleri yeniden yapılandı ve bu yapı taşları da günümüzdeki deniz canlılarının evrimsel temelini oluşturdu. Kısacası yağmur sadece yeryüzünü ıslatmakla kalmadı; yaşamın dokusunu da yeniden ördü.

Günümüzde bu doğa olayı hakkında daha fazla şey öğrenmemiz, hem geçmişteki kitlesel değişimleri hem de gelecekteki olası iklim senaryolarını anlamamız açısından önemli. Çünkü bize iklimin canlılar üzerindeki etkisini çarpıcı şekilde gösteriyor. Uzun süreli yağışlar ve iklim değişiklikleri, çevresel koşulları olduğu kadar canlıların çeşitliliğini ve yayılımını da kökten değiştirebiliyor. Dolayısıyla Karniyen Yağmur Dönemi, geçmişin sisleri ardında kalmış bir doğa olayından çok daha fazlası, bugünü ve yarını anlamamıza ışık tutan bir bilimsel ipucu.
Evet, sürekli yağan yağmur düşüncesi hepimize biraz ürkütücü geliyor, ancak bu yağmurlar bazen yeni bir dünyanın başlangıcını da müjdeliyebiliyor. Dinozorların hâkimiyeti, memelilerin yükselişi, bitki örtüsündeki dönüşüm ve okyanusların yeniden şekillenmesi… Hepsi de bu olağanüstü dönemin bir sonucu. Doğa sabit değil, sürekli değişen bir sistem ve Karniyen Yağmur Dönemi, bu değişimin bazen küçük yağmur damlalarıyla da başlayabileceğini kanıtlıyor.
Bilimkurgu Kulübü Bu Sitede Gelecek Var!
