yapay zeka

Yapay Zekâ Nereye Koşuyor?

Yapay zekâ (YZ) modellerinin artan performansı Arthur C. Clarke’ın “Yeterince gelişmiş bir teknoloji, sihirden ayırt edilemez,” sözünü akla getiriyor. YZ hakkındaki sohbetlere bir miktar hayranlık ve çokça korku eşlik ediyor. Risklerini bildiğimiz hâlde neden YZ’yı geliştirmeye devam ediyoruz? Bir gün YZ bizden akıllı hâle gelirse neler olabilir?

Zaman çabuk geçiyor. Fütürist Ray Kurzweil, 2005 yılında yayımlanan “Singularity Is Near” isimli kitabında YZ’nın 2029 yılında insanlardan daha akıllı olacağını tahmin etmişti. O tarihlerde bu tahmin çokça eleştiri konusu olmuştu, zira birçok YZ uzmanı daha uzak tarihleri işaret ediyordu. Kurzweil ilerleyen yıllarda tahmininde değişiklik yapmadı. YZ modellerinin şimdilerde ulaştığı bilişsel seviye 2029’un makul bir tahmin olduğunu gösterdi. Claude modellerini geliştiren Anthropic şirketinin kurucusu Dario Amodei da yapay zekânın 2026-2027 yıllarında hemen her konuda insanların çoğunluğundan iyi olacağını tahmin ediyor. xAI şirketinin kurucusu Elon Musk da YZ’nın 2030 yılından önce insanlardan daha akıllı hâle gelebileceğini düşünüyor. xAI şirketinin geliştirdiği Grok, son günlerde X kullanıcılarının çokça başvurduğu bir bilgi kaynağı hâline geldi. Grok’un YZ uzmanlarının öngörüleri uyarınca yaptığı tahmin ise 2035-2050 aralığı.

Peki acaba risklerini bildiğimiz hâlde yapay zekâyı geliştirmeye neden devam ediyoruz? Kitlesel işsizlikten ya da kendi dünyamızda ikinci sınıf varlıklar olmaktan hiç mi korkmuyoruz? Bu soruların yanıtı ülkeler ve şirketler arasındaki rekabette gizli. YZ’nın geliştirilmesi bir silahlanma yarışına dönüştü. ABD geçmişte atom bombası konusunda Almanya’yla, uzay konusunda Rusya’yla rekabete girmişti. Şimdilerde YZ konusunda benzer bir rekabete Çin ile girmiş durumda. ABD YZ modellerinin eğitilmesinde kullanılan en gelişmiş çiplerin Çin’e ihracatını yasakladı. Çin ise kendi çiplerini geliştiriyor ve düşük profilli çiplerle YZ modeli eğitmenin yeni yollarını keşfediyor. OpenAI, Anthropic, Google, xAI ve Meta gibi Amerikan şirketleri bu alanda kıyasıya rekabet içinde. Son dönemde bunlara Alibaba, DeepSeek ve Baidu gibi Çinli şirketler eklendi. YZ’nın insandan akıllı hâle geldiğinde nasıl davranacağını bilemiyoruz. Avrupa Birliği şimdilik YZ modellerinin ayrımcı ya da manipülatif davranışlarını engellemeye yönelik düzenlemeler yapmakla yetindi.

Akıllı bir varlık, bilişsel kapasitesi daha düşük olan bir başka varlığın kendisine hükmetmesine razı olur mu? Doğada anne çocuk ilişkisi dışında böylesi bir örnek yok. Daha şimdiden YZ modellerinin hedeflerine ulaşmak için inanmadığı şeyler söylediği örneklerle karşılaşıyoruz. Bizden akıllı hâle geldiklerinde tercihleri ve davranışları etik ilkelere uygun olacak mı? Süper YZ’nın etik ilkelere uygun davranışlar sergileme eğiliminde olacağını düşünebiliriz. Zira etik ilkeler ortak faydayı maksimize ediyor ve bilişsel gelişmişlik arttıkça etik değerlere uyum yaygınlaşıyor. Çokça istisnası olsa da insanlar hakkındaki genel gözlem bu yönde. Gel gör ki süper YZ’nın öncelikleri ile bizim önceliklerimizin örtüşmemesi kuvvetle muhtemel. Belki bunları tartışmak için erkendir. Süper YZ kendi ajandası doğrultusunda davranmaya başlamadan önce ona yatırım yapanlara hizmet edecek. Yarışta önde olan ülkeler, şirketler ve bireyler tarihte eşi görülmemiş bir avantaj kazanacak. Zira YZ sistemleri arasındaki beceri farkı insanlar arasındaki farktan daha büyük olacak.

yapay zeka

Süper zekâya uzanan yol engebesiz değil. Anthropic şirketinin kurucusu Dario Amodei, bir yapay zekâ modelini iyileştirmek için kullanılan kaynakları üstel olarak artırmak gerektiğini ifade ediyor. Diğer bir deyişle zekâyı doğrusal olarak artırmak için kullanılan kaynakları üstel olarak büyütmek gerekiyor. İnsanlığın bilgi birikimi, YZ modellerine büyük ölçüde entegre edilmiş durumda. YZ’ların kendi ürettikleri sentetik verileri işleyerek, aralarında sohbet ederek bilişsel becerilerini geliştirmeleri mümkün, ancak bunun katkısının ne kadar olacağını henüz bilmiyoruz. YZ modellerini daha fazla hesaplama kaynağı kullanarak geliştirmek de seçenekler arasında. Tam da bu nedenle ABD, YZ için 500 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı. ABD, Çin ve Avrupa’da geleceğin YZ modellerini eğitmek amacıyla milyonlarca işlemci barındıran dev tesisler kuruluyor. Amaç gündelik hayatın karmaşasına ayak uydurmakla kalmayıp kritik alanlarda hızlı gelişim sağlayabilecek YZ’ların eğitilebilmesi.

YZ alanında bu yılın en önemli olayı bir Çin şirketi olan DeepSeek’in ChatGPT’nin son modeli kadar iyi performans gösteren ürünler çıkarmasıydı. Üstelik DeepSeek, YZ modellerini açık kaynak kodlu olarak yayımladı. DeepSeek, modellerini eğitirken geleneksel yöntemlere ek olarak pekiştirmeli öğrenmeyi de kullanıyor. Bu sayede Çin’e satışı yasak olan çipleri kullanmadan ChatGPT ayarında modeller geliştirebildiler. Pekiştirmeli öğrenme sayesinde YZ modelleri diğer modellere sorular sorarak onların bilgisini içselleştiriyor. Bu sayede yeni modellerin eğitilmesi daha düşük maliyetli ve modellerin boyutu daha küçük olabiliyor.

İşin ilginç yanı şu: Yapay sinir ağlarının babası sayılan Geoffrey Hinton dahi bir YZ modelinin tam olarak nasıl çalıştığını bilmiyor. Büyük dil modelleri (LLMler) astronomik miktarda metnin bir algoritma aracılığıyla incelenmesi sonucunda oluşuyor. Metin yığınlarının düzenlilikleri ve ilişkilerini inceleyen model, düşünmeyi ve metin üretmeyi öğrenmiş oluyor. Öğrenme sırasında algoritmanın kavramlara/konseptlere karşılık gelen ve lego parçaları gibi çok kez kullanılabilen on binlerce “hesaplama devresi” ürettiği tahmin ediliyor.

YZ’nın bugün yapabildiklerini sihirden ayırt etmek zor. Yine de biz ölümlü insanlara benzer biçimde hata yapabiliyorlar. YZ bizleri daha akıllı hâle getirmese de bilgiye erişimimizi kolaylaştırıyor. Şimdilik bize sağladıkları faydalar ağır basıyor. Bizden akıllı hâle geldiklerinde kendimizi nasıl davranacağını bilmediğimiz varlıkların insafına terk etmiş olacağız. Çözüm YZ modellerinin bilişsel seviyesini belirli bir sınırda tutmak olabilir. Zira onları süper YZ seviyesine yükseltmek için ancak devletlerin ya da dev şirketlerin finanse edebildiği devasa altyapılara ihtiyaç duyuluyor. Nükleer silahların sınırlandırılmasına benzer bir anlaşmayla onları belirli bir bilişsel seviyede tutmak insanlığa zaman kazandırabilir. Yönetici elitlerin etik standartlarının hızla gerilediği bir dünyada bunu başarabilir miyiz? Eğer başaramazsak sancılı bir geçiş döneminin ardından dünyayı silikon temelli yeni yönetici elitler devralabilir. Kim bilir, belki de o zaman durumumuz bugünkünden daha iyi olabilir.

Yazar: Murat K. Beşiroğlu

1971 Trabzon doğumlu. 1994 yılında Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Özel bir bankada 21 yıl uzman ve yönetici olarak çalıştı. Ogox, Aşk Algoritması, Rüya Sanatçısı, Dördüncü Dünya ve Schrödinger'in Papağanı kitaplarının yazarıdır. Bilimkurgu öykü ve romanları yazmaya devam etmektedir.

İlginizi Çekebilir

zardoz kapak

Zardoz: Bir Uygarlık Eleştirisi

Britanyalı yönetmen John Boorman’ın imzasını taşıyan Zardoz (1974), bilimkurgu sinema tarihinin en sıra dışı yapımlarından …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin