teslanin gizli makinesi

Tesla’nın Gizli Makinesi ile Çoklu Evreni Kurtarmak

Rob Dircks’in kaleminden çıkan Tesla’nın Gizli Makinesi (Where the Hell is Tesla?), çoklu evrenin kapılarını, dâhi bilim insanının ölümünden sonra sır olarak kalmış çalışmalarıyla aralayan eğlenceli bir roman. Bilimkurgu gibi belli bir türe yoğunlaşan okurlar için öykünün orijinalliği ön plana çıksa da, kendi sesi olan karakterler ve sıra dışı bir anlatı işleri daha zevkli hâle getirebiliyor. Düz bir çizgide ilerleyen, karakterlerin birer tiplemeden öteye geçemediği öyküler ilginç bir konuya sahip olsa bile çoğunlukla okuma keyfini sınırlar. Örneğin Kurt Vannogut ve Douglas Adams, eserlerine kalemlerinin keskin gücünün fark edilmesini sağlayan sesler verebilmiş yazarlardır. Tesla’nın Gizli Makinesi’nde Rob Dircks’in de bir yere kadar bu iki usta ismin izinde hareket ettiğini anlıyoruz.

Çoklu evren kuramı bilimkurgunun favori temalarından biri. Evrenin derin ve karmaşık yasaları, hem teoride hem de uygulamada durmak bilmeyen bir koşturma içine girmemize yol açsa da bize gerçekte neye sahip olduğumuzu hatırlatıyor. Sınırlarımızı aşmanın nasıl mümkün kılınabileceği konusunda karşımıza sürekli yeni sorular, çözülmesi gereken problemler çıkıyor ve bilim insanları pes etmeyip Her Şeyin Teorisi’ni bulmaya çabalıyor. Paralel evrenler, bildiğimiz fizik kuralları içinde şimdilik sadece düşüncede geliştirilen bir fikir, ancak kendimizi böyle sonsuz bir olasılığın içinde düşünmeden edemiyoruz. Sonsuz sayıda evren ve sonsuz olasılık düşüncesi, sahip olduğumuz gerçeklik duvarını soluklaştırıyor ve böylece limitlere takılmayan fizik yasalarıyla sonsuz öyküler hayal etmemizi sağlıyor.

Medeniyetin teknolojik anlamda parladığı, gezegenimizin dışında neler olup bittiğini pek umursamadığımız dönemde, yani birkaç yüzyıl öncesinde yolumuzu gerçek anlamda aydınlatan isimler ortaya çıktı (onlarsız karanlıkta kalırdık); onlardan biri de Nikola Tesla’ydı. Faraday’ın temel yasalarını alan ve yerküreyi sarıp sarmalayacak o enerji türünü, elektriğin sihirli gücünü kitlelere armağan etmek için çılgın deneyler ve projeler geliştiren bu adam, belki de sınırların dışına çıkabilmek için atmamız gereken ilk adımı sağladı. Eğer alternatif akım, döner manyetik alanla yapılan motorlar, transformatör gibi olgular hayatımızda yer almasaydı muhtemelen bu satırları okuyamayacaktınız. Dolayısıyla popüler kültürde çılgın bilim insanı bakışıyla yer alan Tesla’nın yaptıkları kadar ölümünden sonra olanlar da ilgi uyandırıyor.

Tesla’nın Gizli Makinesi, Chip Collins isimli başkarakterimizin güvenlik görevlisi olarak çalıştığı soğuk ve sevimsiz bir yerde kendine eğlence aramasıyla başlıyor. Henüz birkaç gün önce işe başladığı yerde istediği ilk şey bir masa ve sandalye oluyor. Bu iki eşyayı bulmakta zorlanmıyor, başını belaya sokan her insan gibi o da meraklı biri. Zaten bu merak, masanın bir türlü açılmayan çekmecesinin icabına bakması için onu teşvik ediyor. Çekmece açılıyor ve içinden bir günlük çıkıyor, malum olacağı üzere bu günlük Tesla’nın ölümünden sonra kaybolan gizli belgelerinden biri ve içinde önemli bilgiler var. Gerçekten de Tesla, 7 Ocak 1943’te Hotel New Yorker’da öldükten sonra ardında gün yüzüne çıkmamış sayısız çalışma bıraktı. Ölmeden önce farklı yerlerde seksen sandık dolusu belge sakladığını söylemişse de bunların kaçının şu an Tesla Müzesi’nde sergilendiğini bilmiyoruz. 2015’te geçen roman, Tesla’nın bu kayıp defterlerinden birinin ilk kez ortaya çıkması ve Boyutlar Arası Geçiş Vasıtası’nın nerede olduğunun anlaşılmasıyla en başından hareket kazanıyor. Chip Collins, arkadaşı Pete ile Hotel New Yorker’a gidiyor ve Tesla’nın son nefesini verdiği odaya giriyor. Sonrası çoklu evrenler içinde gelişen sayısız maceraya gebe ve tahmin edebileceğiniz üzere Tesla da bir karakter olarak öyküdeki yerini alıyor.

Rob Dircks’in romanını okurken yüzünüzde sık sık tebessüm oluşması, yer yer kahkahaya boğulmanız olası. Bundaki en büyük etken ise karakterlerin bir sesi olması. Sıkça argo kullanılıyor, ancak argo kelimelerle mizah yapılmaya çalışılmıyor, Chip ve Pete’in böyle bir mizaca, kişiliğe ve arkadaşlık ilişkisine sahip olduğunu hissediyoruz, yazar bu anlamda çok başarılı. Eseri Türkçeleştiren Gülşah Nazlı Çaloğlu’nun çevirideki müthiş performansı, argonun eğreti durmasını engelliyor ve öykünün ritminin kaybolmamasını sağlıyor. “Lanet olsun dostum” tarzı saçmalıklar tek bir yerde bile kendini göstermiyor. Bu noktada Zeplin Kitap’ın yayıma hazırlık sürecinde titiz bir çalışma gerçekleştirdiğini belirtelim.

Yazar kurguyu derlerken de alışılmışın dışında bir yol izliyor. Başkarakterimiz, yaşadıklarını binlerce e-postayla kız arkadaşına aktarıyor, arada kâğıda yazmış olsa da genelde Chip Collins’ten Julie Taylor’a gönderilen e-postalar romanın kurgusunu oluşturuyor. Bu yöntem olayların doğrusal bir düzlemde sıralanması gerekliliğinin önüne geçiyor ve yazara daha serbest bir alan açıyor. Bununla birlikte, Rob Dircks çoklu evrenden yola çıkmasına rağmen eserinde bilimsel terimlere ve açıklamalara yer vermiyor. Zaten sıradan bir insan olan Chip, olan biteni e-postayla aktardığı için okurda böyle bir beklenti de oluşmuyor.

Tesla’nın Gizli Makinesi, okuması keyifli, içinde bolca argo, sıkı arkadaşlık bağları ve bir aşk hikâyesi barındıran, mizah yönü kuvvetli bir roman.

Yazar: Serdar Yıldız

İllet (roman), Karanlık Gökkuşağı (öykü), Yüksek Doz Gelecek (beş yazar beş bilimkurgu kısa romanı), Silsile (Ödüllü Bilimkurgu Öyküleri), Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Bilimkurgu Öykü Antolojisi).

İlginizi Çekebilir

Dünya’dan Uzakta: Yaşlı Adamın Savaşı

Bilimkurgunun alt türlerinden askeri bilimkurgu, daima ilgi çekici olmuştur. Bunun sebebi ise sıklıkla işlenmemesinden ziyade …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin