Komedi ve Bilimkurgu Harmanı: Red Dwarf

15 Şubat 1988’de BBC 2‘de yayın hayatına başlayan Red Dwarf, tıpkı yeniden çevrimin popülaritesine ihtiyaç duymadan sevilen diğer iyi yapımlar gibi sadece kamu kanallarından yayımlandı. Açılış müziği, mürettebatı radyasyon sızıntısı yüzünden ölen maden gemisi Red Dwarf‘un S.O.S. sinyalini içeren kasvetli melodilerle başlıyordu.

Bu felaketten sağ kurtulan sadece iki canlı vardı; biri dondurulmuş durumda bekleyen Dave Lister, diğeri de güvenli bir şekilde muhafaza edilmiş olan hamile kedisiydi. Üç milyon yıl sonrasına gelindiğinde ise Lister’a eşlik edecek olanlar kedisinden evrilen yaşam formları ve mürettebattan bir arkadaşının hologram simülasyonu olacaktı.

İster inanın ister inanmayın, bu dizi televizyonda yayımlanan en komik dizilerin öncülüdür. Bir uzay gemisi etrafında geçen pek çok bilimkurgu dizisi rütbeli komutanların, pilotların, askerlerin çekişmelerine odaklandığı hâlde, Red Dwarf bu modelin antitezini sunuyordu. Diğerleri bu büyük adamların ölümünü son bölümde verirken, dizimizse tüm bunları daha en başta, “The End” adlı ilk bölümünde önümüze seriyordu.

Red Dwarf‘u güzel yapan en önemli şey, diğer pek çok yapımı parodize ederken içerdiği komedi ögelerini zekice işlemesiydi. Yarattığı evrendeki bilimse oldukça iyi işlenmişti. Ayrıca benzerlerinden farklı olarak, buradaki karakterler zamanla gerçekten gelişti. Red Dwarf mükemmeli vaat eden bir dizi değil, doğal olarak kusur arama konusunda takıntılı izleyicileri ağır ağır delirtme potansiyeline sahip. Evrenin işleyişiyle ilgili kurallar sürekli değişiyor ve karakterler geçmişleri zaman zaman sil baştan yazılabiliyor. Serinin eleştiriye açık olan bir diğer özelliği de kendisi gibi eskimeyen kahkaha efektlerinin kullanımı.

Dizinin mürettebatı da bir hayli ilgi çekici. Yaşayan son insan Dave Lister (Craig Charles), ölen arkadaşının hologramı Arnold Rimmer (Chris Barrie), üç milyon yıl içinde hamile kediden evrilmiş bir yaratık olan Cat (Danny John-Jules) ve geminin zaman içinde yalnızlıktan bunama belirtileri gösteren 6000 IQ’ya sahip bilgisayarı Holly (Norman Lovett) diziyi sürükleyen karakterler. Ayrıca, iki tane konuşamayan mekanik robot ve küçük bir bölümde rol alan konuşan tost makinesi de bulunuyor. İlerleyen bölümlerde geminin bilgisayarı Holly, bir cinsiyet değişimine uğruyor ve bu rol Hattie Hayridge tarafından ele geçiriliyor. Ancak Norman Lovett tekrar rolüne geri dönüyor. Sonraki zamanlarda servis mekanoidi Kryten ve gemi navigasyonu Kristine Kochanski karakterleri de katılarak dizi tam bir cümbüş havasına bürünüyor.

Red Dwarf mürettebatı, başka türlü hayatta kalamayacaklarının bilincinde olarak çarpık bir arkadaşlık bağıyla bir arada duran işlevsiz bir aile gibi. Dizinin evrimi ve sezondan sezona değişken doğası hayranları sık sık karmaşaya düşürse de, bu durum dizinin her daim taze kalmasını ve uzun soluklu olmasını sağladı. Mürettebatın yüzleştiği ikilemler ve ahlaki seçimler her zaman Red Dwarf  bakış açısına sahipti ve çok karamsar konuları işleseler bile sonuçta sizi yüzünüzde bir gülümsemeyle bırakmayı başarıyorlardı.

Muhteşem oyuncu kadrosu ve türlü saçmalıklarla harmanlanmış başarılı senaryosuyla Red Dwarf, kesinlikle izlemeye değer bir yapım. Ayrıca tipik FRP‘den veya Traveller‘dan sıkılmış takipçileri için zengin bir rol yapma oyunu doğurdu. Bir bilimkurgu komedisinde olması gereken her türlü tuhaflık, iyi bir senaryo ve başarılı aktörlerle bir araya getiriliyor ve ortaya da seyirlik bir dizi çıkıyor. Red Dwarf, verdiği zevkle harcadığınız zamana kesinlikle değecek bir yapım.

Zaman zaman yeni sezonlarıyla ekranlara dönen dizi, İngiliz mizahından ve daha da önemlisi bilimkurguda komediden hoşlananlar için kaçırılmaması gereken yapımlardan…