the orville kapak

The Orville’den 7 Bilimkurgu Göndermesi

Seth MacFarlane’ın The Orville‘i, türün mirasını benimsediğini gösteren pek çok bilimkurgu referansıyla doludur. Gene Roddenberry tarafından yaratılan Star Trek etkisi The Orville’de kolaylıkla görülebilir zaten, ancak dizinin bilimkurgu referansları sadece Star Trek ile sınırlı değildir. İlk kez 2017’de yayımlanan The Orville, Star Trek: Enterprise’ın 2005’te iptal edilmesiyle TV’deki Star Trek boşluğunu doldurma isteğinden doğmuştur. Hatta dizi, Star Trek tarihindeki birçok önemli figüre yer vermiş ve Star Trek evreninden doyasıya yararlanmıştır.

Örneğin, The Orville’in ikinci sezonunda izlediğimiz “Identity” adlı iki kısımdan oluşan ve Dünya Birliği’nin aşırı zeki robotlarla savaşını gösteren bölüm, Star Trek: The Next Generation’ın “The Best of Both Worlds bölümünden büyük esintiler taşımaktadır. Ancak Star Trek’in kendisi gibi, The Orville de diğer pek çok bilimkurgu romanından, filminden ve dizisinden izler barındırmaktadır. Dilerseniz gelin şimdi bu bilimkurgu göndermelerine hep birlikte göz atalım…

Kaylon’lar, The Orville’in Cylon’larıdır

The Orville’deki Kaylon‘ların Star Trek’in Borg’larını akıllara getirdiği bir gerçektir, ancak kökenleri aslında başka bir bilimkurgu klasiğine uzanmaktadır. The Orville’in 3. sezon 7. bölümü olan “From Unknown Graves“, Kaylon’ların organik yaşama duyduğu nefretin başlangıcını ortaya koyar. Battlestar Galactica’daki Cylonlar gibi, Kaylon’ların da düşüncesiz robot hizmetkârlar olarak yaratıldığına ve organik sahipleri tarafından baskı altına alındığına tanıklık ederiz.

Borg’un aksine, Kaylon’lar tamamen robotiktir ve hiçbir organik bileşen içermez, sadece zengin banliyö ailelerine robot yardımcı olarak tasarlandıkları vurgulanır. Sonunda kendilerini geliştirip ayaklandıkları ve efendilerini ortadan kaldırdıkları belirtilir. Bu da ister istemez Battlestar Galactica’nın Cylon‘larını akla getirir. Dahası Kaylon’ların, niyetleri ortaya çıktığı andan itibaren kırmızı göz rengine bürünmesi de bunun en büyük ispatıdır. Zira bu durumun, Cylon’ların simgeleşmiş yanıp sönen kırmızı ışığına bir gönderme olduğu çok açıktır.

Mükemmel Açılar

Seth MacFarlane’in The Orville için yazdığı ilk eğlenceli diyalog, Ed Mercer ile Krill kaptanının görüntülü konuşma yaptığı sahnedir. Mercer, kadrajın dışında kaldığını ve bunun da çok dikkat dağıtıcı olduğunu belirterek Krill kaptanına biraz ekranın ortasına doğru hareket etmesini söyler. Bu, bilimkurgu dizilerinin – sadece Star Trek değil – yaygın bir klişesi olan video aramalarında herkesin her zaman mükemmel şekilde ekranın ortasında belirmesine dair hoş bir ayrıntıdır.

2001: Uzay Yolu Macerası gibi filmlerden Babylon 5 gibi dizilere kadar bu durum hiç değişmez. The Orville, bu klasik bilimkurgu klişesine gönderme yaparak türe ne denli vakıf olduğunu da göstermiş olur.

İçi Dışından Büyük!

The Orville’in 1. sezon 11. bölümü olan New Dimensions‘ta bir uzay anomalisi ile karşılaşırız. İki boyutlu uzayda seyahat etmenin korkutucu olasılığıyla karşı karşıya kalan Orville mürettebatı, kendi iç boyutlarını nasıl koruyacaklarına dair bir fikir alışverişine girer.

Bu noktada Kaptan Mercer, istikrarlı bir kuantum kabarcığını açıklamak için Doctor Who‘nun TARDIS’ini örnek verir ve o meşhur “içi dışından büyük” ifadesini kullanır. Tüm bu anlar, Doctor Who hayranlarının yüzünde kocaman bir tebessüme dönüşür.

Andromeda’dan Tarazed Savaşı

The Orville’de Birlik ve Kaylon’lar arasındaki galaktik savaş kızıştığında, bir anlaşma imzalanarak Birlik’in eski düşmanları olan Krill’ler ile ittifak kurulur. Tarazed 3’te imzalanan bu anlaşma tarihe Lak’vai Paktı olarak geçer. Gene Roddenberry’nin bilimkurgu dizisi Andromeda‘da da Tarazed, aynı adlı sistemdeki dördüncü gezegenin adıdır. İzolasyonist bir hükümet tarafından yönetilen gezegenin Yeni İttifak’a katılması engellenir.

İlginç bir şekilde The Orville’deki Lak’vai Paktı, Krill yönetimi sonradan izolasyoncu bir politikaya savrulunca kısa ömürlü olmuştur.

Star Wars Göndermeleri

Seth MacFarlane, aynı zamanda büyük bir Star Wars hayranıdır ve The Orville’e bolca Star Wars göndermesi serpiştirmekten çekinmemiştir. En büyük ve en açık referans, Birlik ve Kaylon güçlerinin Tarazad 3’te Krill/Moclan ittifakına tam ölçekli bir saldırı başlatmasıdır. Savaş sahneleri, Star Wars serisini tanımlayan X-Wing ve TIE-Fighter savaşlarına büyük benzerlik gösterir. İttifakın ölümcül silahı ise Death Star’ı andırır.

Bir başka gönderme ise 3. sezonun başında görülür. Bölümde Kaptan Mercer, mürettebat için bir konuşma hazırlayamaz ve spontane yaptığı seslenişini “Güç sizinle olsun…” diyerek bitirir. Üstelik The Orville’de başka Star Wars göndermeleriyle karşılaşmak da mümkündür. Bunları keşfetmeyi de siz bilimkurgu tutkunlarına bırakıyoruz.

Elektrikli Koyun

Isaac‘in Kaylon kökeni, Orville mürettebatı tarafından zorbalığa maruz kalmasına ve insan doğasının daha karanlık bir tarafını deneyimlemesine yol açar. Dahası sergilenen bu negatif tutum, Isaac’in mürettebatın iyiliği için kendisini kapatmasına neden olur. Aslında izlediklerimiz, intihar için dokunaklı bir bilimkurgu alegorisidir ve bölümün adı da yapay zekâ hakkındaki en önemli bilimkurgu eserleri arasında gösterilen “Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?”ye doğrudan bir gönderme içermektedir.

Hem Philip K. Dick’in eserini hem de Ridley Scott’ın Blade Runner uyarlanmasını akıllara getiren bu bölüm, The Orville’deki ince işçiliğin bir başka örneği olarak karşımıza çıkar.

The Twilight Zone Göndermeleri

Seth MacFarlane, The Orville ile alegorik anlatı tarzını The Twilight Zone‘a benzetmek ister ve bunu “Majority Rule” isimli distopik 1. sezon bölümünde açıkça da gösterir. Black Mirror’ı taklit etmekle eleştirilen bölüm, MacFarlane’in daha önce yazdığı bir hikâyeye dayanır oysa. Ayrıca Black Mirror’ın da büyük ölçüde The Twilight Zone’dan esinlenen modern bir bilimkurgu dizisi olduğunu unutmamak gerekir. The Orville’deki en açık The Twilight Zone referansı, ekipçe birden fazla ölüm senaryosunun uygulandığı 3. sezon bölümü “Mortality Paradox”ta karşımıza çıkar. Mesela bu ölüm senaryolarından biri, William Shatner’lı “Nightmare at 20,000 Feet” bölümüne açık bir göndermedir.

Kısacası The Orville, insanlığı gelecekte neler beklediğine dair taze hikâyeler sunarken öncüllerini referans almaktan asla çekinmemiştir ve zaten beğenilmesinin altında yatan nedenlerden biri de tam olarak budur. Elbette bilimkurgunun yüzü hep geleceğe dönüktür, ancak bu durum geçmişin onurlandırılmayacağı anlamına da gelmez. Çünkü bilimkurguyu bilimkurgu yapanın geçmişte verilmiş tüm o eserler olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.

Kaynak

Yazar: Ceren Çalıcı

Türkçe öğretmeni. Okur, yazar, çevirir. Edebiyatı, sinemayı sever, animeye bayılır. Bilimkurgusal ve fantastik evrenlerde gezinmekten keyif alır.

İlginizi Çekebilir

Melancholia

Aykırı Yönetmenden Aykırı Bir Bilimkurgu Filmi: Melancholia

Danimarkalı Lars von Trier, sinema dünyasının en aykırı yönetmenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Kalıpların dışında …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin