The Big Bang Theory’de Bilim ve Bilimkurgu Göndermeleri

Bilimkurgu roman ve filmlerinden hoşlanan okur ve izleyiciler için bilimin kendisi de çoğu zaman heyecan verici, ilgi duyulan bir alandır. Aynı şekilde bu türde eser ortaya koyan sanatçıların büyük bir kısmının bilimle amatör veya profesyonel anlamda ilgilendiklerini görürüz. Bazı bilimkurgu roman ve filmleri genel izleyici ve okur kitlesine hitap edecek şekilde yaratılırken, bir kısmı ise bilimsel terminolojiye az-çok hâkimiyet gerektirir. Dolayısıyla türe yakın duran kişilerin bu ilgiyi tesadüf sonucu inşa etmediklerini; bilimi önemsedikleri, bilimsel ilerlemeyi takip ettikleri ve gökyüzüne bakmayı sevdikleri için işin sanatsal kısmında da içinde bilim olan yapıtlara sarıldıklarını söyleyebiliriz. Hayranı olduğumuz, belki de bir klasik haline gelmiş film veya romandan başka bir eserde bahsedilmesi bizim için heyecan yaratır, bizi o an izlediğimiz veya okuduğumuz esere daha çok yakınlaştırır. Söz konusu tür bilimkurguysa size bu yakınlığı sağlayacak bir sitcom var: The Big Bang Theory (TBBT).

2007’de CBS’de yayınlanmaya başlayan ve on iki sezon boyunca ekranlarda kalan TBBT, bir bilimkurgu dizisi olmamasına rağmen, hem karakterlerinin özelliği hem de işlediği konular açısından türü sevenler için sürprizlere açık, eğlenceli ve merak uyandırıcı. Tabii ki bunu bilimkurgu dizilerine, filmlerine, romanlarına, fantastik eserlere, çizgi roman evrenlerinin eşsiz süper kahramanlarına, bilimsel teorilere ve bilim insanlarına dair yaptığı sayısız göndermeyle başarıyor. Bu göndermelerden bazılarına değinmeden önce dizinin genel atmosferine ve kişilerine göz atmakta fayda var.

Dört Deha

Deha mertebesindeki dört bilim insanını tüm olayların merkezinde görüyoruz. Mesleklerinde ne kadar iyi olsalar da sosyal ilişkilerde bir o kadar başarısızlar. Tüm hayatları bilimsel çalışmalar ve hoşlandıkları film, dizi, çizgi romanlardan ibaret olan bu dörtlü özellikle karşı cinsle yakın ilişki kurma konusunda sıkıntı yaşar. En ufak bir sohbeti bile bilimsel terimlerle boğdukları halde bunun farkına varmazlar. Karşı cinsten bir şekilde yollarının kesiştiği yeni arkadaşları sayesinde, bilimsel teorilerle donatılmış dünyadan diğer insanların dünyasına geçiş yapma mücadeleleri de başlamış olur. Bu süreç olabildiğince komik ve eğlencelidir.

Dörtlünün en ilgi çekici kişisi şüphesiz ki Sheldon Cooper’dır. Kendisi bir teorik fizik doktoru olarak Caltech’te çalışır, bilimsel araştırma konusu ise kuantum mekaniği ve sicim teorisidir. Jim Parsons’ın canlandırdığı Sheldon hayatını mutlak kurallara göre sürdüren, gün içindeki her adımını dakika dakika planlayan, insanlara dokunma fobisi olan, iletişim kurduğu kişilerle duygusal empatiye giremeyen, sayısız takıntıya sahip, ironiden anlamayan, tüm bunlara rağmen grubun baskın ve en zeki üyesidir. Kendi ifadesiyle evrene düzen getirerek yaşar. Duygu yoksunluğu konusunda kendisini Star Trek’ten Mr. Spock ile özdeşleştirse de ilerleyen sezonlarda kişisel gelişim anlamında evrim geçirir.

Deneysel fizikçi olan Leonard Hofstadler’in araştırma konusu lazerler üzerinedir, o da doktor unvanına sahiptir ve Sheldon gibi Caltech’te çalışır. Aynı evi paylaştığı Sheldon’ın en iyi arkadaşıdır. Grubun dış dünyayla iletişim yeteneği en yüksek üyesidir, Sheldon’ın tüm zorlamalarına rağmen ona karşı sabırlı davranır. Johnny Galecki’nin canlandırdığı Leonard’ın hayatı, karşı daireye taşınan Penny ile tanıştığı andan itibaren yavaş yavaş değişir. Grubun bir diğer üyesi astrofizik doktoru Raj Koothrappali’dir. Aslen Hindistanlı olan Raj, hem şivesi hem kılık kıyafetiyle kültürel anlamda farklı bir dünyadan olduğunu hissettirir. Onun sorunu kadınlarla direkt iletişim kuramaması, hatta ortamda bir kadın varken konuşamamasıdır. Ona hayat veren aktör ise Kunal Nayyar.

Grubun diğer üyesi Raj’ın en iyi arkadaşı Howard Wolowitz’tir. Howard dörtlü içinde doktor unvanına sahip olmayan tek kişidir ve bu yüzden Sheldon tarafından sürekli alaya alınır. O bir havacılık mühendisidir, mesleğini arkadaşlarıyla aynı yerde, yani Caltech’te sürdürür, çalışma alanı ise genelde NASA için üretilen uzay robotlarıyla ilgidir. İlk birkaç sezonda, gördüğü her kadınla flört çabasına girse de bu girişimler yüksek oranda başarısızlıkla sonuçlanır. İlerleyen bölümlerde astronot olma şansı yakalar ve böylelikle diğerlerine karşı mesleki statüsünü az da olsa güçlendirir. Howard rolünde oynayan aktör ise Simon Helberg. Ayrıca bu dört karakterin sürekli ilişkide oldukları, hayatlarına girip çıkan akraba, sevgili, arkadaş ve iş arkadaşlarının da dizide tamamlayıcı şekilde yer aldıklarını belirtmek gerekir. TBBT, çoğu sitcom gibi arkadaşlık bağları ve sosyal ilişkiler üzerine yorumlamalar getirse de, hem karakterlerin hem de işlenen konuların bilimsel katmanları onu farklı kılıyor. Yazının bundan sonraki kısmı, dizinin bazı bölümleri hakkında, küçük bilgiler içerecektir. Hiçbir bölümünü izlememiş olsanız da, ilerideki olası izleme planlarınız için, bu küçük açıklamaların heyecan kaçırıcı nitelikte olmayacaklarını söylemek isterim.

Yazarlar ve Bilim İnsanları

Einstein

Sheldon, Loenard, Howard ve Raj’ın hayranlık duydukları kurgusal ve gerçek kişilerin büyük bir kısmı ortaktır. Zaten bu yüzden filmleri, dizileri birlikte izler, çizgi roman dükkânına birlikte gider ve kostümlü partiler için bir süper kahraman grubu oluştururlar. Kimin hangi süper kahramanın kostümünü giyeceği konusunda bu yüzden sürekli kavga ederler. Grubun en sevdiği yazarlardan biri Isaac Asimov’dur. Karakterlerimizin özellikle Asimov’un Robot Serisine hayranlık duydukları görülmektedir. Buna birinci sezonda şahit oluruz. Jenga oynadıkları sırada Howard, Sheldon’a şöyle bir soru sorar: “Sheldon sen bir robot olsan ve ben senin robot olduğunu bilsem, bunu sana söylememi ister miydin?” Sheldon cevap verir: “Robot olduğumu öğrendiğimde Asimov’un üç robot yasası beni bağlayacak mı?” Ve muhabbet Howard’ın üç robot yasası üzerine sorularıyla gelişir: “Daha önce hiçbir insana zarar verdin mi? Ya da tepkisiz kalarak bir insanın zarar görmesine göz yumdun mu?” Sheldon’ın verdiği cevaplar sonrası, Howard ve Raj onun gerçekten de bir robot olabileceğiyle ilgili görüş bildirirler.

Karakterlerimiz için ilham verici bilim insanlarının başında ise Albert Einstein geliyor. Fizik biliminde çığır açmış bu deha dizide hakkında en çok bilgi verilen veya teorilerine atıf yapılan isimdir. Yaptığı işler bir yana, hem kişiliği hem de özel hayatıyla karakterlerimizin sürekli dilindedir. Üçüncü sezonun bir bölümünde Sheldon, elektronların neden grafen kâğıdında kütleleri yokmuş gibi hareket ettiklerinin cevabını arar. Bu soru onu gerçek dünyadan soyutlar, günlerce başka hiçbir şey düşünemez hale gelir. Cevabı henüz bulamasa da, bu konuda başarıya nasıl ulaşabileceğine dair kafasında aydınlanan o muazzam ışığı, bir gece yarısı uyandırdığı Leonard ile paylaşır: “Albert Einstein Genel Görelilik’i yayınladığında patent ofisinde çalışıyordu. Bunun gibi basit işler, büyük düşünceler için beynin çalışmasını destekler. Benim de Einstein gibi hafif bir iş bulmam gerekiyor. Grafen sorununu ancak böyle çözebilirim.” Birkaç girişiminden sonra kendisini Penny’nin çalıştığı restoranda garson olarak görürüz. Bir gün, elindeki kirli tabak ve bardakları bir anda yere düşürür. Kırılıp yere saçılan parçalarla birlikte günlerdir beynini kemiren grafen sorununun cevabını bulur ve şaşkın bakışlar altında açıklamasını yapar: “Parçacıkların çift yarık deneyinde ortaya koydukları girişim örüntüsüdür cevap. Evet! Elektronlar grafen kâğıdı üzerinde parçacık değil dalga hareketi gösteriyorlar.” Böylelikle Einstein’den aldığı ilham Sheldon’ı başarıya taşır. Başka bir bölümde ise Sheldon-Leonard ikilisi, ortak çalışmalarının sunumunu yapmaları için, Bose-Einstein Yoğunlaşması Konferansına konuşmacı olarak davet edilirler.

Richard Feynman da karakterlerimizin imrendikleri, hakkında güzel şeyler söyledikleri teorik fizikçilerden biridir. Feynman Nobel Fizik Ödülü kazanmış, fizikçi olmanın ötesinde, hayatı dolu dolu yaşamasıyla ön plana çıkmış bir bilim insanı olarak bilinir. Feynman Diyagramları ile atomaltı parçacıkların davranışlarına açıklama getirmiştir. Eminim Şaka Yapıyorsunuz Bay Feynman isimli çok okunan kitabı başta olmak üzere, birçok eseri dilimize çevrilmiştir. TBBT’de Feynman’la ilgili akılda kalan birkaç anekdota geçelim. Üniversitesi Sheldon’ı yıllık iznini kullanması için zorlamaktadır. Sheldon artık tatile çıkmak konusunda pes etmek üzeredir. Zorla tatile çıkarılmasına hayıflanırken aklına birden Feynman örneği gelir. “Feynman’a da iznini zorla kullandırtmak istediler. Ama o buna karşı çıkıp yeni bir şey öğrenmeye karar verdi ve tatilini bir arkadaşının biyoloji laboratuvarında çalışarak geçirdi.” Sheldon bu defa Feynman’dan ilham alır ve tatilini tıpkı onun gibi bir biyoloji laboratuvarında değerlendirmeye karar verir. Başka bir bölümde, Sheldon, altı gün boyunca türlü aksiliklerden dolayı saçlarını bir türlü kestiremediğinden dolayı, artık hayatının her dakikasını planlamaktan vazgeçtiğini deklare eder. Anı yaşamaya karar verir. Bir enstrümanla işe koyulur ve bir gece vakti evini bongo sesiyle inletir. Leonard gürültüye uyanır, salona girip ona ne yaptığını sorduğundaysa, “Richard Feynman’ın bongosu vardı, ben de denemek istedim,” cevabını alır.

Dizide kendi olarak yer alan ve günümüzün en önemli fizikçilerinden biri olan Stephen Hawking birden fazla bölümde izleyici karşısına çıkmıştır. Caltech’te yürüteceği bir çalışma boyunca, tekerlekli sandalyesinin bakımı için bir mühendise ihtiyacı vardır. Hawking’in ofisi Howard’a teklif götürür ve bu haber grubun tüm üyelerini heyecana boğar. Hawking’e neredeyse tapan Sheldon, kendisini onunla tanıştırması için Howard’la iyi geçinmeye çalışır. Ancak Howard Sheldon’a kendisine yaptıklarının bedelini ödetme fırsatı yakaladığı için durumdan faydalanır.

Diziler ve Filmler

Bahsi geçen fantastik kurgu eserlerinden biri Yüzüklerin Efendisi’dir. Penny kostümlü bir ev partisi hazırlığı içindedir, dört arkadaşını da partiye davet eder. O gün geldiğinde ise dörtlü gruptan herkesin The Flash kostümü giydikleri ortaya çıkar. Kısa bir tartışmadan sonra kimsenin Flash olmamasına karar verilir. Leonard Frodo olur, Raj Thor, Howard Robin Hood, Sheldon ise Dopler Effect. Başka bir bölümde dört arkadaş restoran çıkışı Adam West sandıkları bir kişiyi takibe alırlar, bu takip onları bir garaj satışına kadar götürür. Bu satıştan içinde ne olduğunu bilmedikleri bir kutu alırlar. Kutuda Yüzüklerin Efendisi filmi için üretilmiş yüzüklerden biri çıkar. O andan itibaren herkes yüzüğe sahip olmak için mücadele eder. Yüzüğün o kutuya nereden düştüğüne, onu ne yapacaklarına dair tartışırken seri ve Orta Dünya hakkında epey sohbet ederler. Hatta Sheldon rüyasında Gollum‘a dönüştüğünü görür.

Star Wars dizide en fazla bahsi geçen bilimkurgu serisidir. Kız arkadaşı Amy, Sheldon’a doğum günü için Death Star şeklinde bir pasta yapmaya kalkar. Leonard Sheldon’ı gıcık etmekten keyif aldığı bir bölümde konuşmasını Yoda gibi kafiyeli sürdürmeye devam eder. Sheldon’a bilim sevgisi aşılayan programın sunucusu Profesör Proton, rüyalarına bir Jedi olarak girer. Sheldon Prenses Leila karakterini çok sevdiği için bir gün Carrie Fisher’ın evine kadar gider ve onu rahatsız eder. Star Wars’un son üçlemesinin yeni filmleri grup üzerinde heyecan yaratır.

Söz konusu şey diziler olduğunda ise onlar için Star Trek bir vazgeçilmezdir. Daha çok Orijinal Seri tabii. Star Trek’le ilgili yapılan atıflar saymakla bitmez. En önemlilerinden biri beşinci sezonda gerçekleşir. Sheldon ikilimde kaldığı bir an, masasındaki bir Mr. Spock figürünün kendisiyle konuştuğunu fark eder. Mr. Spock ona bazı durumlar karşısında nasıl davranması gerektiğiyle ilgili açıklamalar yapar. Bölüm için önemli nokta ise Mr. Spock figürüne ses veren kişinin Leonard Nimoy olmasıdır. Başka bir bölümde Penny yılbaşı hediyesi olarak Sheldon’a Leonard Nimoy tarafından imzalanmış bir peçete hediye eder ve bu hediye Sheldon’ı havalara uçurur. Grubun dört üyesinin de bir Star Trek kostümü bulunmaktadır. Bir bölümde Comic-Con festivaline Star Trek The Next Generation kostümleriyle giderler. Leonard Nimoy’un oğlu, babası ve Mr. Spock ile ilgili çekeceği bir belgeselde yer alması için Sheldon’a teklif götürür. Sheldon teklifi kabul eder, Star Trek ve özellikle Mr. Spock hayranlığının sebeplerini, geçmişini anlatır. Karakterlerimizin Star Trek tutkularının en büyük göstergesi şüphesiz ki hepsinin Klingon dilini konuşabilmesidir. Son olarak Star Trek The Next Generation’ın oyuncu kadrosunda bulunan Wil Wheaton’ın da kendisi olarak dizide yer aldığını ekleyeyim.

Tüm bunlarla birlikte TBBT karakterlerinin hayatlarında çok önemli yer tutan diğer bir katman ise çizgi romanlardır. Hemen her bölümde onları bir çizgi roman dükkânında görürüz. Ayrıca çizgi roman evrenleri ve süper kahramanların güçleriyle ilgili yaptıkları tartışmaları saatlerce sürdürme yeteneklerine sahiptirler. Batman, Spider-Man, Superman, Thor, Kaptan Amerika ve tabii The Flash hakkında ilginç teoriler ileri sürmekten keyif alırlar. Kostümlü partiler için birinci tercihleri de çoğunlukla bu süper kahramanlardır. Bunun yanında Comic-Con fuarlarının onlar için bir hac ibadetiyle eş değer görüldüğünü belirtmekte fayda var.

The Big Bang Theory görüldüğü üzere bilimsel katmanının yanında, bilimkurgu, fantastik kurgu ve çizgi roman kültürüne hâkim yapısıyla da türü sevenler için bir çekim alanı oluşturuyor. Sözünü ettiğim göndermelerin buz dağının görünen kısmı olduğunun bilinmesini isterim. Tüm bu göndermelerin tanıdık gelmesi, fark edilmesi, diziyi muhakkak izleyici için daha keyifli hale getirecektir. Ancak bahsi geçen film, dizi, roman, süper kahramanlar hakkında bilgisi olmayan izleyiciler için de keyif verici katmanların eksik kalmadığını söylemeliyiz. Bu yazıda detaylarına girmediğim arkadaşlık bağları, gönül ilişkileri, aile ilişkileri açısından dizide hem eğlenceli hem de dokunaklı yönler mevcut.

Aslında bilim insanlarının, bilimkurgu eserlerini çoğu kez inandırıcılıktan uzak, masalsı gördüklerine dair görüşler vardır. Bilimkurgu yazan veya yazmış az sayıdaki bilim insanı haricinde genel görüş bu yöndedir. TBBT’nin karakterlerine gelecek olursak, onlar fizik bilimi dışında hiçbir şeyi önemsemeyen, sosyal bilimleri ciddiye almayan kişiler olarak -görüldüğü gibi- bu konuda farklı düşünüyorlar. Teorik ve deneysel bilime tüm hücrelerini ipotek etmiş böyle bir grubun bilimkurgu, fantastik kurgu ve çizgi roman evrenlerine tutkuyla bağlı olmaları bir çelişki gibi gözükebilir. Hayatlarını bilim harici gerçek dünyaya kapatan insanların, bir kaçış güzergâhı olarak bilimkurgu gibi türleri seçmeleri mümkün. Bu durum belki, o sınırsız hayali dünyalarda kendilerini rahatlatmak istemeleri şeklinde açıklanabilir.

Yazar: Serdar Yıldız

İllet (roman), Karanlık Gökkuşağı (öykü), Yüksek Doz Gelecek (beş yazar beş bilimkurgu kısa romanı), Silsile (Ödüllü Bilimkurgu Öyküleri), Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Bilimkurgu Öykü Antolojisi).

İlginizi Çekebilir

Darth Maul Apprentice

Darth Maul: Apprentice

Darth Sidious’un çırağı Maul, eğitimini tamamlayabilmek için son bir sınavdan daha geçmek zorundadır. Ustasının gözüne …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin