Stargate’in Filozofu: Dr. Daniel Jackson

Eğer Stargate gibi, eski uygarlıkları ve bu uygarlıkların mitolojilerini temel alan bir yapım üreteceksiniz, söz konusu alanda donanım sahibi bir karaktere ihtiyacınız var demektir. Çünkü size birisinin neler olup bittiğini açıklaması şart ve işte Dr. Daniel Jackson‘ın da tam olarak yaptığı şey bundan ibarettir. Stargate (1994) filminde James Spader ve devam dizilerinde ise Michael Shanks tarafından canlandırılan karakter, genel itibariyle dilbilim, arkeoloji, mitoloji, tarih, antropoloji ve felsefe alanındaki bilgileriyle ön plana çıkar. Kendi alanına giren konularda ortaya attığı sav ve kuramlar, ekip arkadaşları için yol gösterici niteliktedir. Bu özellikleriyle ekip içerisinde daima saygın ve yaşamsal bir konuma sahip olmuştur.

8 Temmuz 1965 yılında dünyaya gelen Daniel Jackson, Melburn ve Claire Jackson adlı arkeolog anne babasının “Metropolitan Sanat Müzesi“nde yaşanan bir kaza sonucu ölmesiyle küçük yaşta yetim kalır. Bu talihsiz olay sonucu, anne tarafından dedesi olan ve saygın bilimsel çevrelerce dışlanmış arkeolog Nick Ballard dışında yaşayan hiçbir akrabası kalmaz. Geçmişindeki tüm bu trajedilere rağmen, üvey bir anne-baba tarafından büyütülmüş olan Jackson, azmi ve çalışkanlığı sayesinde arkeoloji ve dilbilim konularında bir uzman olur. Aralarında İngilizce, Rusça, Almanca, İspanyolca, Mandarin Çincesi ve çeşitli Mısır lehçelerinin de bulunduğu toplam 23 dili konuşabilmekte, buna ek olarak da, Kadim ve Unas dili gibi pek çok dünya dışı dil konusunda da yeterli düzeyde bilgiye sahiptir.

Stargate Filminde Daniel Jackson

Daniel Jackson karakteri ilk olarak Roland Emmerich‘in yönettiği ve Dean Devlin ile beraber yazdığı, başrollerini Kurt Russell, James Spader ve Jaye Davidson‘ın paylaştığı, 1994 yapımı kült bilimkurgu filmi Stargate’de James Spader tarafından canlandırılmıştır. Jackson, Mısır piramitlerinin dış güçler tarafından yapıldığını savunduğu konferansta Catherina Langfod ile tanışır. Langgord onu, hayatının en büyük buluşu için, Yıldız Geçidi‘nin bulunduğu gizli askeri üsse davet eder. Jackson’ın sırrını çözmesi umut edilen cihaz, 1928 yılında Mısır’da bulunan ve dünyada olmayan bir elementten yapıldığı anlaşılan, üzerinde değişik sembollere sahip daire şeklinde bir nesnedir. Jackson, ilk başlarda anlamsız olduğunu düşündüğü simgelerin çok geçmeden takım yıldızlarının haritası olduğunu anlar ve cihaz çalıştırılır.

Cihaz, Dünya ile başka bir gezegen arasında bağlantı oluşturmuştur. Bu bağlantı solucan deliği olarak ifade edilir. Bağlantı kurulduğunda daire şeklindeki Yıldız Geçidi’nin içi suya benzeyen mavi bir maddeyle kaplanır. Bunun içine giren kişi atomlarına ayrılır. Diğer geçitte ise yeniden birleşerek tek vücut olur. Bunun üzerine Jackson, bir askeri ekiple birlikte bağlantı kurulan Abydos gezegenine gider. Yabancı gezegene ekiple birlikte götürülmesinin asıl amacı ise, ekibi geri getirebilmek için gerekli sembol dizilimini çözebileceğini iddia etmesidir. Ekibin Abydos gezegeninde karşılaştığı, Antik Mısır medeniyetine benzer yaşam süren bir insan topluluğu ve bu insanlara zulümle hükmeden Güneş Tanrısı Ra‘dır. Yerli halk tarafından tanrılarca gönderilmiş olduğuna inanılan Jackson’a, Sha’re adında genç ve güzel bir kadın armağan edilir. Keşif ekibinin tekrar Dünya’ya geri dönebilmesini sağlamak için buradaki kültür ve tarihin araştırılması gerektiğini anlar. Artık; Geçidin, Ra’nın ve geri dönüşün sırrını çözmek Jackson’ın birincil görevi haline gelecektir.

Film boyunca Ra ve adamları ile ekip arasında süren bir dizi mücadelenin ardından, sahte tanrı Ra yok edilir ve ekip görevini tamamladığını düşünerek dünyaya dönmeye karar verir; ancak Daniel Jackson kendisine armağan edilen Sha’re ile evlenmiştir ve yerli halkla birlikte kalmak istediğini belirterek Dünya’ya dönmeyi reddeder. Bunun üzerine ekip, Jackson’ı Abydos gezegeninde bırakarak Dünya’ya geri döner.

Stargate SG-1 Dizisinde Daniel Jackson

Filmin sonlandığı bu olaylar zincirinden bir süre sonra Dünya’daki Yıldız Geçidi beklenmedik bir şekilde açılır. İçinden Goa’uld‘lar gelir. Nöbetçi personelle çatışmaya girerler ve bir bayan personeli kaçırırlar. Bu olağanüstü durum üzerine Albay Jack O’Neill tekrar çağrılır. Bu saldırının Abydos’dan geldiği düşünülür. Daniel’a mesaj gönderilir. Jack O’Neill ve Yüzbaşı Samantha Carter‘ın da içinde olduğu bir ekip tekrar Abydos’a gider. Jackson, Abydos’da kaldığı süre boyunca burada araştırmalar yapmış ve bir tapınakta pek çok gezegenin koordinatlarının yazılı olduğunu keşfetmiştir. Onun bu keşfi, Yıldız Geçidi’nin sadece Dünya-Abydos arasında değil, tüm evrene yayılmış bir sistem olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Bu sırada aynı Goa’uld’lar Abydos’a gelir ve Jackson’ın eşi Share’yi kaçırır. Bunun sonucunda Jackson, hem içindeki araştırma duygusunun etkisiyle ve hem de Share’yi bulma umuduyla Dünya’ya geri dönüp SG-1 ekibinin bir parçası olur.

Abydos’da bulunan sembollerle keşif gezegenleri belirlenir. Daha sonra keşfedilen gezegenlerden bulunan sembollerle bu gezegenler artar. Kurulan birçok SG takımlarından en önemlisi olan SG-1, Albay Jack O’Neill, Yüzbaşı Samantha Carter, Dr. Daniel Jackson ve Jaffa halkının özgürlüğüne inanan Teal’c‘dan oluşur. Birçok gezegen keşfeder, birçok türle tanışır ve birçok teknolojiye ulaşırlar. İnsanların Goa’uld’lar tarafından geçit aracılığıyla diğer gezegenlere köle amacıyla götürüldüklerini, Stargate’in Kadimler denilen bir tür tarafından yapıldığını, Dünya mitolojilerinde geçen Ra, Apophis, Thor, Anubis gibi tanrıların uzaylı olduklarını keşfederler.

Adeta Stargate’in bir parçası haline gelmiş olan karakteri, tüm Stargate yapımlarında görmek mümkündür. Sadece Stargate SG-1’ın 6. sezonunda, yerini Jonas Quinn adlı karaktere bırakarak kısmen de olsa diziden ayrılmış; ama 7. sezonda ana karakter olarak diziye tekrar dahil olmuştur. Stargate’in en uzun soluklu karakterinden biridir. Öyle ki Stargate Atlantis ve Stargate Universe dizilerinin bazı bölümlerinde de karşımıza çıkar. Kısa bir dönem yükselerek Kadim’lerin arasına girmeyi başarmış; fakat “aşağı türlerin işlerine karışmama” ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle düşürülmüştür.

Öte yandan Stargate’in en bedbaht karakterlerinden biri olarak dikkat çeker: Karısı, karısının erkek kardeşi ve bir zamanlar çıktıkları anlaşılan eski arkeolog kız arkadaşı Goa’uldlara konakçı olmuştur. Ayrıca çok değer verdiği arkeoloji profesörü ile yine bir arkeolog arkadaşı Goa’uldlar tarafından öldürülmüştür. Bitmedi, akıl hastanesinde yatıp kalkan büyük babası bir bölümde devlere karışmıştır. Dahası, sürekli o gezegen senin bu gezegen benim arayıp durduğu Apophis‘ten olma karısı Sha’re’den doğma bir de üvey oğlu vardır… Karısının ölümünden sonra  herhangi bir ciddi ilişki yaşamadığı bilinse de, Vala Mal Doran‘la çeşitli duygusal ve çoğu zaman komik maceraları olmuştur.

Kısacası Daniel Jackson, hem düşünsel birikimi ve hem de sorunları çözme konusundaki kıvrak zekasıyla Stargate’in vazgeçilmez karakterlerinden biridir.