tok'ra

Stargate’in Asi Goa’uld’ları: Tok’ra

Stargate SG-1 dizisinin baş kötüleri olan asalak Goa’uld‘ları bilmeyen yoktur. Eski çağlardan beri insanlığın başına bela olmuş, tanrı rolüne bürünüp uygarlıkları köleleştirmiştir. Konukçu olarak kullandıkları insanların bilinçlerini baskılamaları nedeniyle galaktik bir baş belasına dönüşmüşlerdir. Saf kötülüğün vücut bulmuş hâli gibi görünseler de, içlerinde Tok’ra adı verilen iyi ve muhalif bir grup da vardır. Goa’uld ile aynı biyolojik kökene sahip olmalarına rağmen, felsefi farklılıkları nedeniyle Goa’uld olarak anılmayı bile reddederler.

Goa’uld’lardan farklı olarak, bedenine girdikleri insan konukçusu ile gönüllü bir birliktelik sağlarlar. Dolayısıyla daha çok hasta veya yaralı insanların bedenlerine yerleşirler. Böylelikle Tok’ra kendine gönüllü bir konukçu bulmuş, konukçu da ölümcül hastalığından kurtulmuş olur. Çünkü Goa’uld’lar, içine girdiği bedeni hızlıca iyileştirmesi ile bilinir. Tok’ra ile birleşmede konukçu zihni baskılanmaz ve her iki tarafın da aynı beden üzerinde kontrol sağlamasına izin verilir.

Asi Goa’uld kraliçesi Egeria

Yaklaşık 2.000 yıl önce bir Goa’uld kraliçesi olan Egeria, türünün kötülüğe doğru savrulduğunu fark edip Ra ve diğer Sistem Lortları‘na karşı çıktı. Goa’uld içinde başlattığı isyan hareketi, sonradan tüm yavrularına genetik olarak aktırılan bir mirasa dönüştü. Egeria’nın soyundan gelen asi Goa’uld’lara Tok’ra (Ra’ya Karşı) adı verildi ve hareket zaman içinde örgütlü bir topluluk hâlini aldı. Tok’ra simbiyotları, Goa’uld kardeşlerinden çok farklı olduklarına inandıkları için, eğer Goa’uld olarak anılırlarsa kolayca kırılır ve incinirler. Goa’uld düzenine tehdit oluşturmalarından ötürü tarih boyunca Sistem Lortları tarafından acımasızca avlanmış ve çeşitli işkencelere maruz bırakılmışlardır. Bu nedenle gizliliğe büyük önem verirler ve faaliyetlerini casusluğa dayalı bir şekilde yürütürler.

Tok’ra her zaman bir kaçış hâli içindedir. Her birkaç yılda bir operasyon üslerinin yerini değiştirir ve aynı anda birden fazla üs kullanırlar. Özel kristaller sayesinde oluşturdukları yer altı tünellerinde yaşarlar. Bu sayede, binlerce yıldır Sistem Lortları tarafından tespit edilmeden direnişlerini sürdürebilmişlerdir. Genellikle Tok’ra casusları, Sistem Lortlarının planlarına sızmak ve bu planları bozguna uğratmak için çalışır. Birçok Tok’ra casusu galaksideki çeşitli Goa’uld gruplarına sızmayı başarmıştır ve açığa çıkarılmaları oldukça güçtür. Zira kimliklerini gizlemek adına geniş çaplı katliamlara bile seyirci kalabilirler.

Bir Tok’ra yer altı tüneli

En yetkili mercileri Tok’ra Yüksek Kurulu‘dur. Kurul üyeleri, tamamen yok edilmekten kaçınmak için birden fazla üste barınır. Küçük hücrelerden biraz daha büyük olan bu üsler, esasen geçici bir Tok’ra anavatanı olarak işlev görür. SG-1 kendileriyle tanıştığından beri önce çöl gezegeni Vorash’e, ardından da ormanlık Revanna’ya taşınmışlardır. Anubis’e çalışan Goa’uld Zipacna, yerini keşfedip Tok’ra’ya saldırdığında üssün tamamını yok etmiş ve bu saldırı sonucu sadece diğer Tok’ra üslerinde ve dış görevlerde bulunan casuslar hayatta kalabilmiştir.

Grup yıllar boyunca birçok zayiat vermesine rağmen, Goa’uld felaketini galaksiden silme konusundaki kararlılığını her daim korumayı başarmıştır. Uzun vadeli amaçları, Sistem Lortlarını birbirine düşürüp aralarında iç savaş çıkarmak ve böylece güçlü bir Goa’uld egemenliği kurulmasını engellemektir. Simbiyotları devre dışı bırakan bir toksinin geliştirilmesiyle birlikte, Goa’uld’u bir gün tamamen ortadan kaldıracaklarını umarak daha agresif bir eylem planı uygulamaya başlamışlardır.

Samantha Carter’ı konukçu olarak kullanan Jolinar

SG-1’in çıktığı Dünya dışı bir görevde Tok’ra Jolinar, peşindeki avcıdan kaçabilmek için Samantha Carter‘ı konukçu olarak almıştır. Jolinar elinden gelen her şeyi yapmasına rağmen, sonunda suikastçı tarafından öldürülmüştür. Ancak ölmeden önce genetik hafızasını Samantha Carter’a aktarmış ve onu hayatta tutmayı başarmıştır. Bu ilginç ve duygu yüklü temas, Tok’ra ile Tau’ri arasındaki ilk etkileşim olarak tarihe geçmiştir.

Carter, Jolinar’ın aktardığı anılar sayesinde P34-353J’de Tok’ra üssünün yerini bulmuş ve iki tür arasında ilk görüşmeler başlamıştır. Tok’ra, başlarda Tau’ri’ye yönelik şüpheci davranmayı tercih etmiştir. Örneğin Tok’ta Garshaw, Apophis’in Dünya yörüngesinde bulunan gemisinin SG-1 tarafından yok edildiğini öğrendiğinde çok kızmıştı. Çünkü yok edilen gemide pek çok Tok’ra casusu da vardı. Ancak bunun Dünya’yı savunmak için yapıldığını kabul edip SG-1 ekibini affetmiştir.

Samantha Carter’ın babası Jacop Carter

Özellikle ezeli düşmanları Ra’nın, Albay Jack O’Neill ve Dr. Daniel Jackson tarafından yok edildiğini öğrendiklerinde SG-1’na minnet ve hayranlık beslemişlerdir. Buna rağmen hep, insanların kendi yöntemlerine bağlı kalamayacak kadar dikkatsiz ve başına buyruk olduğundan yakınmışlardır. İnsanlara nazaran daha gelişmiş bir teknolojiye sahiplerdir ve zaman zaman bu teknolojilerini SG-1 ile paylaşmışlardır. SG-1 da buna karşılık kendilerine gönüllü konukçular temin etmiştir. Bu konukçulardan biri de Samantha Carter’ın babası Jacop Carter olmuştur.

Ölümcül bir hastalığa yakalanan baba Carter, saygın Tok’ra’lardan Selmak ile birleşerek hem ölümden kurtulmuş hem de türler arası ittifakı pekiştirmiştir. Görkemli bir törenle son Sistem Lordu Ba’al‘ı da idam eden Tok’ra, Goa’uld’a karşı verdiği binlerce yıllık mücadeleden zaferle ayrıldığını tüm galaksiye duyurmuştur.

Yazar: Can Kaçan

Asimov ve Stargate hayranı...

İlginizi Çekebilir

stargate

Stargate Filmi İle Stargate SG-1 Dizisi Arasındaki 5 Fark

Yönetmenliğini Roland Emmerich‘in üstlendiği 1994 tarihli Stargate filmi, ardından gelen dizilerle bugün uçsuz bucaksız bir …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et