stargate

Stargate Evreninden 7 Zeki Uzaylı Türü

Kuşkusuz Stargate’i bu kadar çok sevmemizin en önemli nedenlerinden biri mitolojisindeki uzaylı türlerin ve karakterlerin çeşitliliği. Dizi boyunca hemen hemen her bölümde ilginç bir yaşam formuyla karşılaşıyor ve onlara dair sıra dışı bilgiler öğreniyoruz. Tabii böylesi uzun soluklu bir macerada bol bol dost ve düşman edinmemek olmaz. Saf enerji formuna bürünenlerinden vücuda yerleşen asalaklara, hayat emici vampirlerden bambaşka bir fazda yaşayan devlere kadar Stargate külliyatında ne ararsanız ziyadesiyle mevcut.

Bu yazıda sizlere, Stargate evreninin öne çıkan 7 zeki uzaylı türünü listeleyecek ve haklarında kısa bilgiler vermeye çalışacağız.

Kadim

Yıldız Geçitleri’nin yaratıcıları da olan Kadimler, Stargate külliyatının en gelişmiş türlerinden biridir. Çoğu zaman “insanın ilk evrimi” diye tanımlanırlar. Gerçekten de görünüş olarak insandan ayırt edilmeleri imkânsızdır. Milyonlarca yıl önce felsefi bir anlaşmazlıktan ötürü iki kola ayrılmışlardır. Bilimi rehber edinenlere Kadimler, dini rehber edinenlere ise Ori’lar adı verilir. Aynı tür olmalarına rağmen felsefi farklılıkları yüzünden birlikte yaşamaları mümkün olmamış ve Kadimler çareyi Ori’lardan kaçarak Samanyolu Galaksisi’ne göçmekte bulmuştur.

Zaman içinde evrim basamaklarını hızla tırmanmayı ve nihayetinde de fiziki bedenlerinden kurtularak saf enerjiye dönüşmeyi başarmış bir türdür. Stargate evrenindeki pek çok teknolojinin altında onların imzası vardır. Enerji formuna büründükleri için kendileriyle temas kurmak çok zordur. Zaten onlar da aşağı gördükleri türlere müdahale etmeyi gereksiz sayarlar.

Nox

Stargate evreninin bir başka gelişmiş türü olan Noxlar, özellikle yardımsever ve barışçı bir toplum olarak bilinirler. Ana gezegenleri P3X-774’tür. Binlerce yıl önce Asgardlar, Kadimler ve Furlingler ile beraber Dörtlü İttifak’ın üyeliğini üstlenmişlerdir. Köklü bir geçmişe sahiptirler. Bilgelik ve anlayış içerisinde yaşarlar. Herhangi bir nedenle şiddete başvurmazlar, hatta kendilerini korumak için bile mücadele etmezler.

Ölüleri diriltme, cisimleri hareket ettirebilme ve herhangi bir nesneyi veya kendilerini görünmez yapabilme yetenekleri vardır. Bu nedenle savaşmayı gereksiz görürler. İlkel orman yaratıklarını andırsalar da galaksideki en gelişmiş uygarlıklardan biridir. Goa’uld’a karşı görünmez yaptıkları ileri teknolojiye sahip uçan şehirleri vardır.

Asgard

Asgardlar, Stargate evreninin en gelişmiş uygarlıklarından bir diğeridir. Ana yerleşim bölgeleri IDA Galaksi’si olarak bilinir. Özellikle Goa’uld ve Çoğalıcılar’a karşı girişilen mücadelede insanlara büyük yardımları dokunmuştur. Herhangi bir dini inanca sahip değildirler ve tamamen bilimsel bir perspektifle hareket ederler. Stargate SG-1 dizisinin kimi bölümlerinden (Red Sky) öğrendiğimiz kadarıyla bazı gezegenlerin koruyuculuğunu üstlendikleri de görülmektedir.

Tamamen klonlama teknolojisine dayalı bir üreme sistemleri vardır ve bilinçlerini ürettikleri yeni bedenlere aktararak varlıklarını devam ettirirler. Pegasus Galaksi’sinde ikamet eden aykırı bir kolu daha olduğu bilinen Asgardlar, özellikle gelişmiş teknolojileri sayesinde bulundukları uzay bölgesinin hâkimi konumundadırlar. Ancak beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan Çoğalıcı tehlikesine karşı çaresiz kalınca insanlardan yardım talep etmişler ve bu sorun ancak kurulan ittifak sayesinde savuşturulabilmiştir. Asgardlar, Stargate evrenindeki gelişmiş diğer türlerin aksine teknolojik birikimlerini insanlarla paylaşmaktan yana bir politika gütmüşlerdir. Onların bu tutumu insanların gelişimine büyük katkı sağlamıştır.

Goa’uld

Stargate evreninin erken dönemlerinde karşımıza çıkan Goa’uldlar acımasızlıkları, sinsilikleri ve özellikle de iktidar hırslarıyla en çetin düşmanlardan biridir. Özgün görünümleri bir çeşit yılanı andıran bu uzaylılar; egomanyak, kendilerini “Tanrı” kabul eden, insan ve Unas gibi birtakım canlıların vücuduna yerleşip kontrolü ele geçiren parazit bir türdür. Ana gezegenleri P3X-888‘dir. Bu gezegen özellikle sulak ve çorak alanlarıyla bilinir. Gezegenin bu doğal şartlarında evrimleşen Goa’uld, dolayısıyla hem karada ve hem de suda yaşayabilme yeteneğine sahiptir. Ancak su içerisinde daha hızlı ve kıvrak hareket edebilmesine rağmen, karada tıpkı bir sürüngen durumuna düşmekte ve son derece savunmasız kalmaktadır. Bu handikabı ise kendilerine konakçılar bularak aşmışlardır.

En önemli özellikleri genetik hafıza aktarımına sahip olmalarıdır. Tüm belleklerini bir sonraki nesle aktarabilirler ve böylece her Goa’uld, önceki nesillerin bilgi birikime sahip olarak doğar. Goa’uld’un kendine konakçılar bularak ana gezegeninden çıkışı ve Samanyolu Galaksisi’ne musallat oluşu binlerce yıl önceye dayanır. Konakçı olarak kullandıkları ilk tür ise Unas‘tır. Goa’uldlar, eski dönemlerde insanlara kendisini tanrı olarak tanıtmış ve galaksi boyunca farklı gezegenlere taşıyarak onları köle olarak yönetmiştir. Bazı insanlar Goa’uld tarafından larvalarını taşıması için genetik değişiklik ile Jaffa’ya dönüştürülmüş, diğer insanlar ise Goa’uld asalağı tarafından konukçu olarak kullanılmıştır. Goa’uld hiyerarşisinde yönetici konumunda bulunan ve Goa’uld İmparatorluğu’na liderlik edenlerine Sistem Lordu adı verilir.

Wraith

Stargate Atlantis’te karşımıza çıkan Wraith’ler, insan görünümlerinin aksine Iratus böceğinden aldıkları genetik mirasa uygun olarak böceksi bir toplum modeline sahiplerdir. Kovanlarda yaşarlar ve bu kovanların liderliğini bir kraliçe üstlenir. Birbirine isim takmazlar ve ergenlik çağlarına kadar tıpkı insanlar gibi katı ve sıvı gıdalarla beslenirler. Ergenliğe ulaştıklarında ise asıl besin kaynakları olan insanlara yönelirler. Avuç içlerinde kendilerine özgü bir kesileri vardır ve bu kesileri kurbanlarının vücutlarına bastırarak beslenirler. Beslenme işlemi, kurbanın yaşam enerjisini sömürme şeklinde meydana gelir. Wraith tarafından yaşam enerjisi emilen bir insan ömründen yıllar alınıyormuşçasına yaşlanır ve nihayetinde de güçsüz düşerek ölür.

Gelişmiş rejeneratif yeteneklere sahiplerdir ve eğer yeni beslenmişlerse öldürülmeleri epeyce güçtür. Ayrıca kovan temelli bir tür olmalarından ötürü telepatik yetenekleri vardır. Bu sayede insanların zihinlerini okuyabilir ya da manipüle edebilirler. Kadimler’i alt ettiği bilinen tek türdür. Zira Pegasus Galaksisi’nde patlak veren Wraith-Kadim savaşından galip ayrılmışlar ve Kadimler’i başka bir gezegene göç etmek zorunda bırakmışlardır.

Unas

Unaslar, Goa’uld’un konakçı olarak kullandığı ilk türdür. Tıpkı Goa’uld gibi P3X-888 gezegeninde evrimleşmişlerdir. Rejeneratif yeteneklere sahip olan sürüngen yüzlü bu tür, özellikle fiziksel güçlerinin üstünlüğü ile bilinir. Goa’uld ile olan etkileşimleri güçlerini daha da arttırmıştır. Kabile bazlı toplumsal bir yaşama sahiptirler. Her kabile bir baskın erkek lider tarafından yönetilir. Her ne kadar teknoloji üretememiş olsalar da gelişmiş bir kültürel yapıları vardır. Yetişkinliğe geçiş gibi farklı törensel geleneklere sahiptirler.

Goa’uldlar’ın saldırılarından korunmak amacıyla boyunlarına kolye takarlar. Aralarında anlaşmalarını sağlayan az kelime haznesine sahip kendilerine özgü bir dil konuşurlar. Ancak Goa’uld konakçısı olan bir Unas kendi dili dışındaki başka bir dili de konuşma yeteneği kazanabilmektedir. Tüm bu özellikleriyle Unaslar, Goa’uld için uygun bir konakçı konumundadır.

Omeyocan

Ana dilleri dünyadaki Maya, Aztek ve İnka dillerinin temelini oluşturur. Omeyocan, çoğu türün aksine farklı bir fazda yaşar ve insanlar tarafından görülemez. İnsanlar ile ilk temasları Ra’nın dünyayı fethedişinden kısa süre sonra olmuştur; tıpkı Asgardlar gibi Goa’uld sistem lordu Ra’ya karşı insanlara yardım etmişlerdir. Ancak hem farklı bir fazda yaşamaları, hem de tam olarak fiziksel bir formlarının olmayışı nedeniyle teknik yetenekleri sınırlıdır. Hakeza pek çok üyesi, insanlara yardım etmeleri yüzünden Goa’uld ile aralarında çıkan savaşta ölmüştür. Kalanlar ise Furlingler’in de yardımıyla ana gezegenlerinde inşa ettikleri büyük piramide çekilmiş ve savaştan önce birçok gezegene bıraktıkları kristal kafatasları sayesinde diğer türlerle etkileşimde bulunmuştur.

Dünyada Ra’nın alt lortlarından Coatlicue’ya karşı açtıkları savaş sonrası Maya, Aztek, ve İnka uygarlıklarının kurulmasına yardım etmişlerdir. Ayrıca bazı dünyaları Yıldız Geçidi ağından soyutlayarak Tollan, Orbanian, Yaxkin ve Xalotan gibi Dünya dışı uygarlıkların kurulmasında da önemli rolleri olmuştur.

Yazar: İsmail Yamanol

Amatör bir düş gezgini, saplantılı bir bilimkurgu hayranı. Kuruculuğunu ve genel yayın yönetmenliğini üstelendiği Bilimkurgu Kulübü'nde at koşturmayı sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

İlk Doğan Hipotezi: Ya Samanyolu’ndaki İlk Gelişmiş Uygarlık Bizimkisiyse?

1950’de İtalyan-Amerikan fizikçi Enrico Fermi, Manhattan Projesi kapsamında 5 yıldır çalıştığı Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’nda …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et