stargate

Stargate: Dörtlü İttifak Türleri

Uçsuz bucaksız Stargate evreninde pek çok gelişmiş tür ile karşılaştık. Ancak bunlardan hiçbiri “Dört Büyük Tür” olarak anılan Kadimler, Asgard’lar, Furling’ler ve Nox’lar kadar ileri bir gelişmişliğe sahip değildi. Gerçi Stargate Universe dizisinde, onların gelişmişliğiyle boy ölçüşebilecek ve hatta onları geride bırakabilecek birkaç türün varlığına dair kanıtlar da bulundu, ancak dizinin zamansız sona ermesi nedeniyle derinlemesine işlenmeleri mümkün olamadı. Bu türlerden birinin yapay yıldız sistemi yaratabildiğini, diğerinin ise Büyük Patlama‘dan arta kalan kozmik mikrodalga arkaplan ışıması içerisine henüz çözülememiş bazı gizemli mesajlar eklediğini biliyoruz. Yapay yıldız sistemi yaratmak bir yere kadar anlaşılabilir olsa da, bir türün 13.8 milyar yıl önce gerçekleşen Büyük Patlama ile ilişkisinin bulunması bizim kavrama kapasitemizin çok ötesinde bir durum. Bu da söz konusu türü, “Stargate Mitolojisinin En Gelişmiş Türleri” listesinin tepesine oturtuyor. Ancak biraz önce de belirtildiği gibi, dizinin erken iptali sonucu bu sır çözülemedi.

Stargate’teki dört büyük türün, geçmişte güçlerini birleştirerek galaktik bir ittifaka imza attığını da biliyoruz. Bu ittifaka “Dört Büyük Tür İttifakı” adı veriliyordu. Bilgi ve güç paylaşımına dayanan ittifakın tam olarak ne kadar sürdüğü meçhul, ancak zaman içerisinde işlevselliğini yitirerek dağıldığı anlaşılıyor. İttifakı oluşturan türlerin önemli meseleleri görüşmek üzere periyodik aralıklara bir araya geldiği ve fikir alışverişinde bulunduğu anlaşılıyor. Hatta Stargate SG-1 dizisinin “The Torment of Tantalus” isimli bölümünde, ittifak tarafından evrensel iletişimin sağlanabilmesi adına ortak bir dil oluşturulduğu da keşfediliyor. Kadimler’in yükselerek diğer türlerde bağını koparması, ittifakın çözülmesindeki ilk etken olarak değerlendiriliyor. Geriye kalan üç türün zaman zaman birbirleriyle etkileşime devam ettiği sanılsa da, ilerleyen zamanla birlikte ittifakın fiilen sona erdiği düşünülüyor. Kaldı ki Asgard’ın soyunu devam ettirme noktasındaki çıkmazı, Nox’un kendini diğer türlerden tamamen soyutlaması ve Furling’in sırra kadem basarcasına ortadan kaybolması gibi durumlar, İttifak’ın sonunu hazırlayan etkenler arasında gösteriliyor.

Kadimler

Ancientmale
Bir Kadim erkeği ve kadını.

Kadimler insan türünün ilk evrimidir ve görünüş itibariyle tamamen insana benzerler. Stargate mitolojisine göre günümüzden birkaç milyon yıl önce, Ori Galaksisi’nde hüküm süren kadim bir uygarlık yaşıyordu. Kendilerine “Anqueetas” diyen bu uygarlık, evrimin basamaklarını hızla atladıkça sonu gelmez bir gelişme sürecine girdi. Ama onları içten içe kemirecek olan bir nifak tohumu sessiz sedasız filizleniyor ve bu güçlü uygarlık kendi içinde bir bölünmeye doğru amansızca sürükleniyordu. Zira uygarlık içinde “dinsel” ve “bilimsel” düşünce eğilimleri etrafında toplanan iki farklı felsefi grup ortaya çıkmaya başlamıştı. Dinsel düşünce biçimini temel alan Ori’lar, bilimden yana olan Kadimler‘i baskı altında tutmaya ve onlar üzerinde mutlak bir egemenlik kurmaya çalışıyor, bu tutumları da gitgide bir despotizme dönüşüyordu. Türün önde gelen fikir önderleri, yaptıkları müzakereler sonucunda anayurtlarını terk etme ve gizlice Ori’lardan kaçma kararı aldı. Göç ettikleri galaksi ise Samanyolu’ydu.

Samanyolu’nda ilk olarak Dakara ve Dünya gezegenlerini kolonileştirdiler. Burada kendilerine yeni bir uygarlık kurdular. Yoğun olarak yaşadıkları yer ise Antarktika kıtasıydı. Dünya’da hüküm sürdükleri çağlarda bugünkü insan türü henüz ortada yoktu ve Kadimler gezegenin sahibi konumundaydı. Keşfettikleri Stargate (Yıldız Geçidi) cihazlarını tüm Samanyolu Galaksisi’ne dağıtması için tohum gemileri inşa ettiler ve ardından da yıldız geçidi bırakılmış gezegenlerdeki verileri toplasın diye Destiny (Kader) gemisini yolladılar. Aynı zamanda bu geçitlerin de yardımıyla Samanyolu Galaksisi’ndeki gezegenlerde yaşamın ortaya çıkmasını tetikleyen işlemler yaptılar. Bu tetikleme sonrası, kendi gezegenlerinin şartlarına da bağlı olarak çok sayıda tür evrimleşti. 

Adriftgg
Kadimler’in Uçan Şehri: Atlantis.

Ne var ki çok geçmeden Samanyolu’nda bir veba salgını ortaya çıktı. Beklenmedik bu gelişme karşısında çaresiz kalan Kadimler’in büyük kısmı telef oldu. Salgının kimler tarafından üretildiği tam olarak bilinmese de, arkasında Ori’ların parmağı olduğuna yönelik ipuçları vardı. Salgın tehdidini ortadan kaldırabilmek adına bir zaman makinesi bile icat ettiler, fakat başarılı olamadılar. Kadimler, küçük bir grubu arkada bırakarak Dünya’yı terk etti. Bu seferki göçleri ise Pegasus Galaksisi‘ne oldu. Burada da hemen hemen aynı işlemleri yaptılar; galaksiyi yıldız geçitleriyle donatıp gezegenlere yaşam tohumları ektiler. Ancak Wraith adlı hayat emici bir türün ortaya çıkmasıyla sonu gelmez bir mücadeleye girişmekten de kurtulamadılar. Wraith’ların varoluşlarından gelen üstün yetenekleri, hızlı gelişme ve üreme becerileri karşısında çaresiz kalan Kadimler, Atlantis isimli uçan şehirlerini okyanus dibine gizleyerek tekrar Samanyolu’na döndü. Bu süreçte Kadimler’in büyük kısmı yükseldi. Stargate mitolojisine göre yükselmek, fiziki bedenden bağımsızlaşarak saf enerjiye dönüşme anlamına geliyordu. Yükselmiş olmalarının da etkisiyle güç ve yetenekleri arttı ve bundan böyle “aşağı seviyedeki türlerin” işlerine karışmaya başladılar.

Kadimler, icat ettikleri teknolojilerin başkaları tarafından kullanımını engellemek için bazı önlemler de geliştirdi. Bu önemlerden en dikkat çekeni ise güvenli gen protokolüydü. Vücudunda Kadim geni ihtiva etmeyen canlılar, bu protokolle korunan herhangi bir Kadim cihazını aktive edemiyordu. Ayrıca yükselmeye yaklaştıkları dönemde telekinezi, telepati gibi yetenekler geliştirdikleri de biliniyordu. Dilleri temel olarak Latinceyi andırsa da, alfabeleri dünya üzerindeki hiçbir alfabeye benzemiyordu.

Asgard

Hermiod
Asgard mühendislerinden Hermiod, Deadalus gemisinde görülüyor.

Asgardlar, Stargate evreninin en gelişmiş uygarlıklarından bir diğeridir. Ana yerleşim bölgeleri IDA Galaksi‘si olarak bilinir. Özellikle Goa’uld ve Çoğalıcılar‘a karşı girişilen mücadelede insanlara büyük yardımları dokunmuştur. Herhangi bir dini inanca sahip değillerdir ve tamamen bilimsel bir perspektifle hareket ederler. Stargate SG-1 dizisinin kimi bölümlerinden (Red Sky) öğrendiğimiz kadarıyla bazı gezegenlerin koruyuculuğunu üstlendikleri de görülmektedir. Tamamen klonlama teknolojisine dayalı bir üreme sistemleri vardır ve bilinçlerini ürettikleri yeni bedenlere aktararak varlıklarını sürdürürler. Ancak bu durum, uygarlıklarını kısır bir döngüye hapsetmiştir. Zira binlerce yıldır süregelen klondan klon üretme yöntemi, bir noktada önüne geçilemez sorunlara neden olmuştur. Söz konusu sorunu aşabilmek için çeşitli yollara başvursalar da, bu uğraşlarında başarı elde edememişlerdir.

Pegasus Galaksi’sinde ikamet eden aykırı bir kolu daha olduğu bilinen Asgardlar, özellikle gelişmiş teknolojileri sayesinde bulundukları uzay bölgesinin hâkimi konumundadır. Ancak beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan Çoğalıcı tehlikesine karşı çaresiz kalınca insanlardan yardım talep etmiş ve bu sorun ancak kurulan bir ittifak sayesinde savuşturulabilmiştir. Stargate evrenindeki gelişmiş diğer türlerin aksine, teknolojik birikimlerini insanlarla paylaşmaktan yana bir politika gütmüşlerdir. Onların bu tutumu insanların gelişimine büyük katkı sağlamıştır. 

mirko50_1024x768
Asgard’ın başgezegenlerinden Othala.

Othala ve Orilla, türün önde gelen baş gezegenlerinden ikisidir. Asgard, günümüzden 30 bin yıl önce doğal yollarla üreyebilen ve boyları yaklaşık iki metre civarında olan insansı bir türdü. Ancak ömürlerini uzatmak için fizyolojileri üzerinde uyguladıkları birtakım işlemler sonrası fiziki formları yavaş yavaş değişime uğramıştır. Bu sürecin sonunda cinsel yolla üreyemeyen, küçük ve sıska bacaklarına oranla kocaman kafaları olan tüysüz ve sıska canlılara dönüşmüşlerdir. Bu yeni görüntüleriyle, sayısız UFO ve dünya dışım yaşam efsanelerinde adları geçen Grileri andırırlar. Üstlerine herhangi bir kıyafet giymezler ve tamamen çıplak gezerler. Ida Galaksisi içerisinde yer alan Othala gezegeninde evrimleşmişlerdir. Külterel tarihleri 100 bin yıla yayılmaktadır. İlk galaktik yolculuklarını M.Ö 28 bin yılında başarmışlardır. Kendilerini klonlamaya da yine bu dönemde başladıkları düşünülmektedir. Kadimler, Nox’lar ve Furling’ler ile ilk teması 10 bin yıl önce kurmuş ve bu temaslar gayet barışçıl ve dostane bir havada geçmiştir.

Asgardlar, Goa’uld‘a karşı bazı uygarlıkları korumuş ve hatta kimi uygarlıkları bir gezegenden başka bir gezegene taşımıştır. Dünya üzerindeki İskandinav mitolojisine esin kaynağı olanlar da yine kendileridir. Stargate SG-1 boyunca pek çok Asgard bireyi ile karşılaşırız. Bunlar arasında Asgard Filosunun Yüksek Kumandanı Thor, Asgard kumandanlarından Aegir ve Asgard Yüksek Kurulu üyesi Penegal‘ın yanı sıra An, Freyr, Heimdall, Hermiod, Kvasir, Loki, Sigyn gibi Asgard bilimcileri de vardır. Ayrıca Goa’uld Sistem Lortlarından Ra, insan bedenine yerleşmeden önce Famrir isimli bir Asgard’ı konukçu olarak kullanmıştır.

Nox

nox_1024_768
Nox’lar ve arka planda uçan şehirleri görülüyor.

Nox, Stargate evrenindeki en gelişmiş türlerden biridir. Ana gezegenleri P3X-774‘tür. Özellikle yardımsever ve barışçıl bir toplum olarak bilinirler. İlk olarak Stargate SG-1 televizyon dizisinin The Nox bölümünde görülmüşlerdir. Binlerce yıllık köklü bir geçmişe sahiplerdir. Bilgelik ve anlayış içerisinde yaşarlar. Herhangi bir nedenle şiddete başvurmazlar, hatta kendilerini korumak için bile mücadele etmezler. Ölüleri diriltme, cisimleri hareket ettirebilme ve herhangi bir nesneyi veya kendilerini görünmez yapabilme yetenekleri vardır. Bu nedenle savaşmayı gereksiz görürler. İlkel orman yaratıklarını andırsalar da galaksideki en gelişmiş uygarlıklardan biridir. Goa’uld’a karşı görünmez yaptıkları ileri teknolojiye sahip uçan şehirleri vardır. Griye çalan ten renkleri ve otu andıran dağınık saçları ile bilinirler. Özellikle gri-menekşe mavisi ve kızılımsı renklerde ilkel giysiler giyme eğilimi gösterirler. Cüsse olarak ortalama bir insandan daha narin ve daha ufaktırlar. Bireyleri 18 yaşına geldiğinde olgunluğa ulaşmış sayılır ve ortalama 500 sene yaşarlar. 18 yaşından sonra uzun süre herhangi bir büyüme ya da fiziki değişim geçirmezler. Sadece ömürlerinin son 200 yılında yaşlanma belirtileri göstermeye başlarlar.

Nox’lar, saliseler içinde karmaşık problemleri çözümleyebilen bir zekâ seviyesine sahiptir. Muhteşem bir hafızaları vardır ve algı düzeyleri bir insandan çok daha karmaşık boyuttadır. Yaşadıkları çevre ile adeta bütünleşip birlik olabilirler. Buna ek olarak diğer varlıkların bio-elektriklerini okuyabilir ve karşısındaki kişinin düşüncelerini belli bir oranda sezebilirler. Doğa ile simbiyotik bir ilişki içindedirler. Kibirden ve güç gösterilerinden daima kaçınırlar. Her türlü şiddeti reddetmeye dayalı bir yaşam felsefesine sahiptirler. Varlıklarına yönelik herhangi bir ciddi tehdit algılamaları durumunda gelişmiş teknolojilerine başvururlar. Yaşayan tüm canlıların özgürlüklerine son derece saygılıdırlar. Dolayısıyla hiçbir otoriteyi kabul etmez, başkalarına da herhangi bir fikri dayatmaya kalkışmazlar. Öte yandan eşlerine yönelik sadakatleriyle de bilinirler. Eşini kaybeden bir Nox, ömrünün geri kalanında yalnız yaşamayı tercih edebilmektedir.

Furling

Furling alfabesiyle yazılmış bir metin.

Furling, Stargate mitolojisinde “Dörtlü İttifak” üyesi bir türdür, ancak dizide kendilerinden çok az bahsedilir. Paradise Lost bölümünde Harry Maybourne, Jack O’Neill ile birlikte Furling teknolojisi olan bir ışınlama kemeri kullanarak ütopik bir koloniye ulaşır. Bölümde Furling iskeletlerine yer verilmesi düşünülmüşse de, üretimin fazla pahalı olacağı endişesiyle bu fikirden vazgeçilmiştir. Başka bir nedeni ise isimlerinden dolayı sevimli ve şirin yaratıklar şeklinde gösterilmeleri zorunluluğudur. Haklarında detaylı bilgi olmaması nedeniyle Stargate hayranları arasında bir efsaneye dönüşmüşlerdir. Zamanında yapımcı Robert C. Cooper, kendisine sorulan, “Bize neden Furlingler hiç tanıtılmadı?” sorusuna, “Kim bizler olmadığını söylüyor?” diye yanıt vermiştir.

Buna rağmen yazarlar, dizinin ilerleyen sezonlarında Furling teknolojisi ve halkı hakkında hiçbir bilgi sunmamayı yeğlemiştir. Bu durum türe yönelik merakı ve beklentiyi daha da arttırmıştır. Sonunda Joseph Mallozzi, Stargate SG-1 dizisinin onuncu sezonunda Furlingler’e yer verileceğini duyurmuştur. Ancak bu girişim, dizinin içerisinde yayımlanan “Wormhole X-Treme!” adlı parodi gösterisine dayalı kısa bir sahneden ibaret kalmıştır. Söz konusu sahnede Furlingler, Star Wars evreninden tanıdığımız Ewok‘ları andırır şekilde betimlenmiş ve SG-1 ekibinin teması sırasında Goa’uld tarafından imha edilmiştir. Kısacası Furling’ler, Stargate mitolojisinin en büyük gizemlerinden biri olmayı hâlâ sürdürmektedir.

Yazar: İsmail Yamanol

Amatör bir düş gezgini, saplantılı bir bilimkurgu hayranı. Kuruculuğunu ve genel yayın yönetmenliğini üstelendiği Bilimkurgu Kulübü'nde at koşturmayı sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

Attack_of_the_clones_kapak

Star Wars: Attack of the Clones

George Lucas, yönetmenlik kariyerine başladığı 60’lı yıllardan itibaren önemli projelere imza attı. Ancak yönetmen olarak …

2 Yorumlar

  1. Harika bir yazıydi elinize sağlık, Stargate hakkında daha fazla yazı istiyoruz.

  2. Çok güzel bir yazı olmuş. Stargate filmleri, SG1, SG Atlantis ve SG Universe’ün bütün bölümlerini izlemiş biri olarak bu yazıyı okumak çok keyifliydi. Keşke kitap serisi olarak devam ettirilse da bu muazzam dünyadan kopmasak…

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et