star trek

Star Trek’in 9 İsabetli Teknoloji Tahmini

50 yılı aşkın tarihiyle Star Trek, teknoloji betimlemeleri bakımından hep ileri görüşlü bir yapım olageldi. Işınlanma, evrensel tercüman, büküm sürüşü, kopyalayıcı, otonom sağlık tarama cihazı ve daha nicesi… Star Trek’in hayal gücü yüksek evreninde yok yok. Evet, belki sunduğu teknolojilerin hepsini hayata geçiremedik, ama aralarında gerçeğe dönüşenleri de var. Bu da Star Trek’in öngörü gücünü göstermesi bakımından dikkate değer.

Kaç bilim insanına ya da mucide ilham kaynağı oldu bilinmez ama, biz bu yazıda Star Trek’in 9 isabetli teknoloji tahmini listeledik. Sadece izlemekle yetinmeyen, izlediklerinin olabilirliğine de kafa yoranlar için işte o ilham verici teknolojiler…

Mobil Telefon

Mevzu gelecek teknolojilerini tahmin etmek olduğunda Star Trek serisi, tüm diğer yapımları üst üste koyup yener gibi görünüyor. Serinin sıkı takipçileri görüntülü arama, 3B yazıcılar ve ses tanıma gibi pek çok teknolojiyi yıllar önce televizyonda görmüşlerdi zaten, elde taşınan haberleşme cihazı dahil… Bunun yanı sıra Star Trek: The Motion Picture ve Star Trek II: The Wrath of Khan filmlerinde klasik mobil telefonun ötesine geçip karakterlere kolda taşınan telefonları giydirdiler. Bu da listemize akıllı saatleri de ekleyebileceğimiz anlamına gelir.

Cep telefonunun mucidi Martin Cooper da zaten icadının ortaya çıkışında Star Trek‘ten ilham aldığını söylemiştir. Cooper’ın buluşunu taktir etsek de, maalesef ortaya çıkardığı takoz, ergonomi açısından kızaklı telefonlara hiç de benzemiyordu. Dolayısıyla Cooper’ın Star Trek telefonu hayalini tam anlamıyla gerçekleştiremediğini ve bayrağı arkasından gelen telefon üreticilerinin devraldığını söyleyebiliriz.

Tablet

Günlük hayatımızın sıradan nesnelerine dönüşen tabletlerin vakti zamanında bir bilimkurgu teknolojisi olduğuna inanmak zor. Oysa piyasaya sürülmüş ilk tablet olan iPad, 2010 yılına kadar hayatımızda değildi.

Ama bilimkurgu dünyası, tabletleri teknoloji şirketlerinden daha önce tanıttı. Tablet bilgisayarlar 1950’lerden itibaren çeşitli bilimkurgu yapımlarında boy göstermeye başlamıştı. 2001: A Space Odyssey de bu yapımlardan biriydi. Yine de hiçbiri, Star Trek’teki kullanımı kadar dikkat çekmedi. Star Trek’te gördüğümüz tabletler, günümüz dünyasından farklı olmayan ince ve dokunmatik cihazlardı.

Sesli Komut

Bilimkurgu yapımlarında bilgisayarların konuşması ve talimatları yerine getirmesi sıra dışı bir şey değil. Star Trek’in de en karmaşık komutları gerçekleştirebilen otonom asistanları ve Data gibi yapay zekaya sahip androidleri vardı. Hatta Data insanların arasında o kadar çok zaman geçiriyordu ki, kendi kendine konuşma huyu bile edinmişti.

Dizide bilgisayarın seslendirmesi, Gene Roddenberry’in eşi Majel Barrett-Roddenberry tarafından yapıldı. Google’ın onun onuruna kendi sesli komut servisinin adını “Majel” koyduğunu hatırlatmak isteriz.

Sanal Gerçeklik

Google’ın sanal gerçeklik gözlükleri henüz her evde bulunmasa da, gün geçtikçe daha popüler ve ekonomik hale geliyor. Kendinizi bir oyunun içinde ya da bir gezegenin etrafında uçarken bulmanızı sağlayan bu gözlükler tabii ki Star Trek’in Holodeck‘i kadar heyecan verici değil.

Star Trek: The Next Generation’da holodeck neredeyse sınırsız olanaklara sahipti. Bir sanal gerçeklik deneyimi sunan bu teknoloji sayesinde kurgusal karakterlerle etkileşime girebiliyor, kendinizi bir romanın kahramanı haline getirebiliyor, hatta idman bile yapabiliyordunuz. Programlayabildiğiniz takdirde hemen her türlü deneyimi yaşayabileceğiniz gerçekçi bir dünyadan farksızdı. 15. yaş gününüze gidebilir ya da şehvetli anlar yaşayabilirdiniz. Örneğin Kaptan Jean-Luc Picard, çocukluk kahramanlarından biri olan Detektif Dixon Hill’in maceralarına atılmaktan kendini alamıyordu.

Evrensel Tercüman

Bu günlerde diller arası çeviri yapmak, bir çeviri uygulaması indirmekle halledilebilecek kadar kolay. Dilini bilmediğiniz biriyle iletişim kuramama korkusu eskisine göre oldukça azalmış durumda. Her ne kadar dijital çevirmenler henüz kusursuz değilse de, temel gündelik konuşmalarda epey iş görüyorlar. Hiç yoktan iyidir.

Eğer Atılgan’daysanız ve evrensel çevirmeniniz yanınızda değilse işiniz yaş demektir. Öyle ya, yabancı bir uygarlıkla karşılaştığınızda birbirinize melül melül bakmaktan başka çareniz kalmaz. Evrensel Tercüman sağ olsun, Star Trek’te iletişim büyük bir sorun olmaktan çıkıyor. Şey, en azından çoğu zaman! Kim bilir, Google Translate ve benzeri teknolojilerin tohumları belki de ta o günlerde ekilmiştir.

3D Yazıcı

Star Trek: The Next Generation’da, mürettebat herhangi bir cismi kolaylıkla kopyalayabiliyordu. Doğru, günümüzün 3D yazıcıları bu teknolojiden çok uzak, ama oraya doğru atılmış devrimsel bir ilk adım niteliğindeler. Bugün bir 3D yazıcı ile güneş gözlüğünden koşu ayakkabısına kadar pek çok şeyi üretebiliyoruz. Tıbbi alandaki kullanımları ise her geçen gün artıyor.

3D yazıcıların en büyük handikapı yavaş ve zahmetli olması. Oysa Star Trek’in kopyalayıcıları son derece hızlı ve zahmetsiz. Belki gelecekte bu özellik gerçek dünyadaki 3D yazıcılara da kazandırılır ve çevre kirliliği başta olmak üzere pek çok sorunun önüne geçilir. Star Trek’in yapabileceklerinden umudunuzu asla kesmeyin.

Kablosuz Kulaklık

uhura

2018’de bluetooth kulaklıklar o kadar sıradanlaştı ki ardındaki teknolojiyi bile merak etmeyi bıraktık. Ama Uhura’nın kablosuz kulaklığı zamanına göre devrimsel bir konsepti. Kulağa takılan bu küçük cihaz, Uhura’ya ve diğer mürettebata kablosuz haberleşme olanağı sunuyordu. Kulaklığıyla Uhura, geminin içinde ve dışında neler olup bittiğini takip edebiliyordu.

Bugün kablosuz kulaklık teknolojisi her yerde. Mesela Apple’ın AirPods’u, bir telefona takılma zorunluluğu olmadan haberleşmeyi mümkün kılıyor. Hatta Star Trek’teki tasarımın ötesinde, müzik dinleme imkanı da sunuyor. Gerçi Uhura’nın boş zamanlarında kulaklığından müzik dinleyip dinlemediğini bilmiyoruz. O yüzden hakkını yemeyelim.

Görüntülü Konuşma

Şimdilerde görüntülü konuşmanın cazibesi kalmamış olabilir, ancak Star Trek yayınlandığında çoğu insan için bu uzak gelecekten fırlamış bir şey gibi görünüyordu. Evet, görüntülü konuşma da diğer bir yığın teknoloji gibi ilk kez bilimkurguda ortaya çıktı. Boşuna “bilimkurgu izleyin de gelecekten haberiniz olsun” demiyoruz.

Akıllı telefonların ve yüksek hızlı internetin hayatımıza girmesiyle birlikte, görüntülü aramalar da popüler hale geldi. Tabii Star Trek’te bu teknolojinin kapsamı çok daha genişti. Yıldızlararası görüntülü aramalar yapılabiliyor, konferanslar verilebiliyordu. Eğer teknolojinin Star Trek’i takip ettiğini düşünürsek, yakın gelecekte kolonileşmeye ve gezegenler arası görüntülü aramalar yapmaya hazırlansak fena olmaz.

Sentetik Et

Orijinal seride mürettebatın sentetik et yediğine şahit olduk, ama bağışıklık kazandıkça et ikameleri için kopyalayıcıya güvenmeye başladılar. Et yetiştirmek kulağa oldukça iğrenç gelse de, son yıllardaki gelişmeler sentetik et tüketiminde önemli yol aldığımızı gösteriyor. Eh, bize de gerçek dünyadaki et ikamelerinin Enterprise’taki gibi lezzetli ve taze olmasını ümit etmekten başka bir şey düşmüyor.

Hazırlayan: Özmer Özozan | Kaynak

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

nanoteknoloji ve bilimkurgu

Nanoteknoloji Üzerine Bilimkurgusal Bir Yorum

 “Anlatmak isterim yeni biçimler alışını, değişen nesnelerin…” (Ovidius, Dönüşümler – Başlangıç) Maddenin atom ölçeğinde yeniden …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin