star_trek_the_next_generation

Star Trek: The Next Generation

Animasyon seriyi saymazsak ikinci Star Trek dizisi olan Star Trek: The Next Generation, ağır başlayıp sonra açılan yapımlar arasında gösterilebilir. Hayran kitlesinin desteğinden de anlaşılacağı üzere, Star Trek evreninin en iyi dizilerinden biri olmayı başarmıştır. Birinci ve ikinci sezonda zayıf bir performans sergilese de ilerleyen sezonlarla beraber efsanevi bir çıkış yakalamayı başarır. İlk sezonlara dair temel prensip, eğer Riker’i sakalsız ve Troi’yi mini eteksiz görürseniz o bölümü kapatın şeklindedir.

Son yirmi yılın bilimkurgu dizilerinde görmeye alışık olduğumuz, uzun hikayeleri konu alan birbirinin devamı niteliğindeki bölümler bu dizide yoktur. Geri dönen karakterler ve konular süreklilik sağlasa da, dizi neredeyse birbirinden bağımsız ilerleyen bölümler üzerine kuruludur. Sezon sonu düşen DVD satışlarını arttırmak isteyen yapımcılar, sadece sezon finallerini devam bölümleri şeklinde tasarlama yoluna gitmişlerdir. Böylece sezon finalini izlemek isteyenler, bir sonraki sezonun DVD’sini de almak zorunda kalır. Kurnazca, ama iş görüyor.

enterprise-d
Kaptan Jean-Luc Picard ve köprü mürettebatı.

Konudan bağımsız yayınlanan bölümler dizinin hem en güçlü, hem de en zayıf yönlerini oluşturur. Orijinal Star Trek dizisinde gördüğümüz bağımsız bölümler burada da vardı ve kısa birer hikaye olarak diziye renk katıyordu. Yazar, kendine sakladığı yüzlerce bilimkurgu hikayesini de bu bağımsız bölümler sayesinde paylaşma imkanı buluyordu. Ayrıca daha önce dizinin herhangi bir bölümünü izlememiş olanlar, bu kısa hikayeleri rahatlıkla izleyip konu hakkında fikir sahibi olabilirdi.

178 bağımsız bölüm içeren bir yapım için konu bütünlüğünden bahsetmek zor olacaktır. Bu, sezonlara yayılabilecek bir hikayenin olmadığını ve sezonu doldurmak için bağımsız bölümlere epeyce sık başvurulduğu anlamına gelir. Star Trek: The Next Generation yapımcılarının yaptıkları da tam olarak budur. Bölümlere kısaca göz atıldığında her sezonda yazarın farklı şeylerden etkilendiği görülür. Diğer bölümün başında sonuca bağlanan devam bölümü, Borg bölümü, bir Q bölümü, zaman yolculuğu bölümü, bir holodeck‘in çıldırdığı bölüm, bir Prime Directive bölümü, bir Klingon bölümü, bir Data‘nın insan olmaya çalıştığı bölüm, ana karakterlerle ilgili olmayan rastgele iki bölüm ve bir önceki dönem ekranlarda çok gözükmeyen üç ana karakter için birer bölüm. Bunlardan biri de esprili olmalı…

star-trek
Dizinin öne çıkan karakterleri: Picard, Riker, Troi, Data, Worf, Geordi La Forge, Beverly Crusher…

Bu basit yapısına rağmen dizinin tutulmasının nedeni gerçekten iyi bir yapım olmasıdır. Bağımsız ilerleyen bölümlerden her biri herhangi bir bilimkurgu yapımı karşısında başarılı işler çıkarabilecek niteliktedir, bu hem TV hem de sinema için geçerlidir.

Dizinin ana kötüleri ise Borg’lardır. Borg, bilimkurgu dünyasından çeşitli karakterlerin izlerini taşır. Akla ilk gelen Fred Saberhagen’in Bersker serisidir. Bu kombinasyon diziye mükemmel bir kötü karakter kazandırmıştır. Borg, kahramanlarımızın karanlık aynasıdır. Aslında olaya oldukça yüzeysel bakıldığında düşmanların hepsi aynı gözükmektedir: yeni yaşamlar ve medeniyetler aranır, onlardan bir şeyler öğrenilir, onlarla işbirliğinde bulunulur ve soykırım metotlarını keşfettikten sonra kurgu değişir, ama temel prensip genelde aynı kalır.

Dizide ısrarla üzerinde durulan ana temalardan biri de evrenin sonsuz, karanlık ve korkunç bir yer olduğudur; bu durum tıpkı Doctor Who’daki gibi sonsuz dünya ve sonsuz deneyim hissi yaşatır. Halbuki bilimkurgu yapımlarının çoğu, evrenin sonsuzluğunu yansıtmaktan kaçınıp belli bir kesitini sunar. Hikaye ilerledikçe de dizinin geçtiği yerler küçülür ve belli başlı noktalara odaklanılır. Uzun soluklu dizilerde, bütünlüklerinin bozulmaması için ister istemez bazı kısıtlamalara gidilir. Star Trek: The Next Generation ise, bundan kaçınarak her zaman keşfedilecek yeni yerler olduğu fikrini işler.

enterprise
Star Trek: The Next Generation, orijinalden seriden bir yüzyıl kadar sonra geçmekte ve Atılgan D mürettebatının maceralarını anlatmaktadır.

Ana karakterler dışında, dizinin öne çıkan karakterlerinden biri de Q’dur. Q, evrenin inanılmaz derecede geniş olduğu fikrini yansıtma konusunda iyi bir örnek teşkil eder. Clarke Kanunu’nun adeta canlı bir örneği gibidir; eğer bir teknoloji sihirden ayırt edilemeyecek kadar gelişmişse, aynı gelişmişlikteki bir canlı da tanrıdan ayırt edilemez. O kadar iyi bir düzenbazdır ki yaptığı hareketler karşısında iyi tarafta mı yoksa kötü tarafta mı olduğuna karar vermek güçtür. İnsanlığın kaderi ile ilgili bir mahkemede sahne alır, dizinin açılış ve kapanışında bizi hem bir vaatle hem de bir tehditle baş başa bırakır; yargılama asla bitmez.

“Yargılama asla bitmez. Zihinlerinizin yeni ufuklara uzanıp uzanamayacağını görmek istedik. Kısa bir anlığına da olsa bunu başardınız.”  -Q.

Yazar: Can Kaçan

Asimov ve Stargate hayranı...

İlginizi Çekebilir

Bilimkurgu Filmlerinden Unutulmaz 10 Siyahi Karakter

Bilimkurgu, Amerikan pop kültürünün dayanıklı ve uzun ömürlü bir öğesi. Ütopik (ya da distopik) geleceklerin …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et