Herhangi bir bilimkurgu animasyonu, son dönemin popüler serisi Rick and Morty‘nin gölgesinde kalmaya mahkum gibi. Evet, Rick and Morty’den keyif almak için yüksek bir IQ’ya sahip olmanız gerektiğine dair sayısız giderli paylaşım gördük. Bu da seyirci üzerinde ne kadar güçlü bir etkiye sahip olduğunun göstergesi. Final Space de açıkça Rick and Morty’den etkilenmiş, ama ikisi de atası sayabileceğimiz Futurama‘nın izlerini taşıyor aslında. Bu da gayet olağan. Sonuçta denenmiş bir kurguyu kendi bakış açınızla anlatmak neden kötü olsun? Tek sorun, bunu ne kadar iyi bir şekilde yapıp yapamadığınız, bir başka deyişle altından kalkıp kalkamadığınız. Dolayısıyla güncel serilerin, türün klasikleri ile karşılaştırılması ve buna göre yargılanması yeni bir şey değil.
Final Space’in başına gelen de tam olarak bu. En azından ilk başta öyleydi. Ancak şunun altını çizmekte fayda var: Final Space’in daha önceki yapımlardan etkilenmesi, onları birebir taklit ettiği anlamına gelmiyor. Zaten en bariz farkı öncüllerinden çok daha fazla bilimkurgusal duruşa sahip olması. Bir bilimkurgu komedisi olmasına rağmen, çoğu zaman komedi tarafı frenleniyor ve anlatım düz dramanın daha güvenli bölgesine çekiliyor. Yine de bu, dizinin çok ciddi olduğu anlamına gelmiyor tabii. Sonuçta silahlı çatışmaların içinde bile esprili bir diyalogla karşılaşabiliyorsunuz.
Peki, animasyonun konusu ne? Uzaylılarla haşir neşir olunan uzak bir gelecekteyiz. Alelade biri olan kahramanımız Gary Goodspeed, barda takıldığı bir akşam Quinn‘i görüyor ve görür görmez de abayı yakıyor. Ancak Quinn öyle sıradan bir kadın değil. O bir Infinty Guard üyesi. Yani evrenin koruyucularından. Quinn’e açılmanın hayallerini kuran Gary, çareyi bir Infinty Guard pilotunun kılığına girmekte buluyor. Olay bu ya, tam her şey hallolacak derken Infinty Guard üyeleri acil göreve çağrılıyor. E bizim şapşal Gary’nin pilotluktan falan anladığı yok. Yanlışlıkla 92 Infinty Guard savaş gemisini ve küçük bir Meksika aile lokantasını havaya uçurunca foyası ortaya çıkıyor. Bu ölümcül hatanın bedeli ise, 5 yıl boyunca bir uzay gemisine kapatılmak ve hasar gören uyduları tamir etmek oluyor.
Tek başına kafayı yememek için didinen kahramanımızın yanına bir gün top şeklinde bir uzaylı geliyor. Yıllardır insan içine çıkmayan ve sıdkı sıyrılmak üzere olan Gary, Mooncake adını verdiği uzaylıyla çok geçmeden dost oluyor. Ancak bilmediği bir şey var: Bu sevimli uzaylı çok büyük güçlere sahip bir gezegen yok edici! Üstelik peşinde de evrenin azılı kötülerinden Lord Commander bulunuyor. E hâliyle sonrası topyekun bir maceraya dönüşüyor…
Dizinin yaratıcısı Olan Roger tarafından seslendirilen Gary, Rick’in saygısızlığını ve Morty’nin her türlü kişiliğini bünyesinde barındıran bir tipleme. Belki kurabiyelere olan çocuksu arzusu daha iyi işlenebilirdi, ama tavırlarındaki ağırlık onu ne tam çocuk ne de tam yetişkin olarak gösteriyor. Gerçi bu tarafı zamanla törpülendi. Büyümek için çaba sarf etmiyor ve bu da tüm karakterine siniyor. Babasıyla olan sorunlarının çözümü bile herhangi bir gerçek gelişime yol açmıyor.
Çetenin geri kalanı tanıdık eski örnekler. Şaşırtıcı olan şey, dizinin bu topluluğu bir araya getirmek için iyi bir dört bölüm sunmuş olması. İlk sezonu kapan yazarlar işi olabildiğince ağırdan almış gibi. Gary ve hiper becerikli kadın Quinn, çoğunlukla Futurama’nın Fry ve Leela’sını hatırlatan bir arka plana sahip. Kısa bir süre için tanışmalarına rağmen, Gary sonraki beş yılını takıntılı olarak geçiriyor. Delirmenin eşiğinde gezindiği bu kısımların çoğu kişiye sevimli geldiği de doğru.
Serinin en büyük olayı, “gülüp eğlenmek” için başına oturanları sık sık ters köşeye yatırması. Komik şekilde başlayıp derinlikli bir hâle bürünmesi ve hatta kimi zaman izleyenleri ağlamanın eşiğine getirmesi pek de alışık olunan bir durum değil. En son The Orville böyle bir yapıya evrilmiş ve eğlencelik başlayıp işi Black Mirror bölümlerini aratmayan reddeye vardırmıştı. Henüz The Orville’in şokunu atlatamamışken Final Space’in de aynı akışa bürünmesi enteresan. Final Space maceracı bir sanat tarzını benimsemiş görünüyor. Kurgusu, üstüne koya koya ve de derinlikli bir anlatımla genişliyor.
Özellikle sezonun sonuna doğru uzayın gerilimli atmosferini aktarmada oldukça başarılı. En büyük zayıflığı ise ana karakter örgüsünün yetersizliği. Ancak kesinlikle izlenmeyi hak ediyor. Kaldı ki ilk sezonun ucu açık şekilde bitmesi, ikinci sezonu beklemek için de yeterince geçerli bir motivasyon. Dolayısıyla hazır yeni sezonu başlamamışken bir göz atmakta yarar var. Kim bilir, belki de Rick and Morty ile birlikte güncel favori animasyon seriniz olur…