Pantheon

Sanal Dünya, Ölümsüzlük, Kaos ve Daha Fazlası: Pantheon

1 Eylül’de AMC+ platformunda yayımlanan Pantheon animasyon dizisi, 8 bölümle ilk sezonunu geride bıraktı. Her bölümü yaklaşık 41 dakika süren dizinin yönetmenliğini Craig Silverstein yaparken, senaristliğini ise Ken Liu, Craig Silverstein ve Michael Taylor üstleniyor. Seslendirme kadrosunda Katie Chang, Paul Dano ve Aaron Eckhard gibi isimler var. Dizi, Ken Liu’nun Kyamet Üçlemesi adlı eserindeki hikâyeleri esas alıyor. Dizinin temeli ilk olarak 2018 yılında AMC+’ın bir yazar ekibi oluşturmasıyla atıldı. Yaklaşık iki sene sonra hikâyenin tamamlanmasıyla, şirket 2020 yılında 8’er bölüm olmak üzere iki sezonluk bir anlaşma imzaladı. Görünen o ki AMC+, yapılan geri dönüşlere göre devam edip etmeyeceğine karar verecek. O hâlde dilerseniz Pantheon’un ilk sezona şöyle bir göz atalım.

1992 yılında Neal Stephenson’ın bilimkurgu romanı Snow Crash’te ilk defa kullanılan Metaverse (Öte Evren), ortaya atıldığı dönemde çok ciddiye alınmadı. Fakat zaman içinde bu kavram tüm dünyanın ilgisini çekmeye başladı. Elbette popüler olmasından önce de Metaverse’i konu alan sayısız yapım vardı. Avatar, Matrix, Ready Player One, The Thirteenth ve Dark City ilk akla gelenler. Yine Black Mirror ve Love, Death & Robots gibi dizilerin bazı bölümleri de bu kapsama dâhil edilebilir. Pantheon da bu yapımlara benzer bir işleyişe sahip olmasına rağmen, bilimkurgunun popüler birçok temasını aynı anda içermesiyle izleyicilerini bombardımana tutmayı başarıyor.

Pantheon2

2001 yılında geçen hikâye, Logarithms‘in kurucusu ve dâhi bir insan olan Stephen Holstrom‘un dijital ölümsüzlük arayışıyla başlıyor ve Maddie ile Caspian karakterlerinin de aile hayatına odaklanıyor. Holstrom, dijital ölümsüzlük yolunda insan zihnini sunuculara aktarıp Metaverse’te kalıcı olmasıyla uğraşırken, Maddie ise babasının ölümünü annesiyle beraber atlatmaya çalışıyor. Öte yandan kendince iyi bir hacker olan Caspian da anne ve babasının kavgalı tartışmaları arasında kalan utangaç, asosyal ve sessiz bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor. Logarithms şirketi, Maddie ve Caspian üçgeninde ilerleyen dizi, ilk üç bölümüyle güzel bir başlangıç yapmasının yanı sıra izleyicisini sürekli merak içinde bırakmayı başarıyor. Her bölümde kurgunun daha da derinleşmesiyle sürekli bir soru çemberi içinde daralan seyirci, cevaplara ulaşabilmek için bölümler arasında adeta sürükleniyor. Ama önce, giriş olarak nitelendirebileceğimiz ilk üç bölüm hakkında kısaca konuşmak gerekiyor.

Pantheon’un ilk kısımları, hikâyeye hızlı bir giriş yaparak drama pek yer vermiyor. Böylelikle hitap edilen topluluk konuya çabuk adapte olabiliyor. Dünyanın ücra bir yerindeki gizli yapılanma, insan zihninin sunuculara yüklendiği bir gelecek ve bu teknolojinin ortasında kalan iki aile… Gayet cezbedici bir açılıştan başka ne isteyebiliriz ki? Ayrıca, gereksiz sahnelerin olmadığı, müziklerin ve diyalogların da kulak tırmalamadığı bu kısımlar, dizi için verebileceğimiz artı puanlar olarak öne çıkıyor. Maddie’nin babası ölmeden önce ne yaptı? Holstrom’un çözemediği sorun ne? Caspian’ın anne ve babası gizli gizli neler planlıyor? Logarithms şirketinin asıl amacı ne olabilir? Tüm bu sorular, daha ilk kısımda gizem unsurunu açığa çıkararak oldukça önemli gelişmeler yaşanacağının müjdesini veriyor.

Pantheon3

Dizinin gelişme aşaması diyebileceğimiz sonraki üç bölüm, olayların daha da hızlandığı ve karıştığı aşama olarak dikkat çekiyor. Çünkü bu bölümde hikâyeye farklı karakterler de dâhil oluyor. Ancak bu karakterlerin detaylı şekilde işlendiğini söylemek zor. Buna rağmen hikâyenin gidişatında hayati öneme sahipler. Yukarıdaki soruların hemen hepsine yanıt bulduğumuz gelişme kısmında, bilimkurgunun farklı temalarının da dizinin içine ustalıkla yerleştirildiğini görüyoruz. Dizi yalnızca zihin yükleme (Yüklenmiş Zekâ Projesi) fikri üstünde durmuyor ve klonlama, sanal dünya, ölümsüzlük gibi temaları da birbirleriyle bağlantılı şekilde işliyor.

Birçok detayı çözümlediğimiz bu bölümlerden sonra hızlıca final etabına geçerek aksiyonunun da gayet yeterli olduğuna tanıklık ediyoruz. Sanal dünyadaki dövüş sahneleri, olayların gelişme hızı ve felsefi yapısı son iki bölüme sığdırılıyor. Dizi sona ererken karakterlerdeki değişimleri görmemek mümkün değil. Utangaç ve insanlarla ilişkilerinde zorluk çeken Caspian, hayatın gerçekliğini sorgulayıcı olaylar nedeniyle kendinden daha emin bir insana evrilirken, Maddie o pesimist hayatını geride bırakarak daha umutla dolu bir birey hâline geliyor. Bir yan karakter olmasına karşın kötü tipleme rolüne cuk oturan Chanda ise sonraki sezonlarda serinin en sağlam dayanaklarından biri olacak gibi görünüyor. Üstlendiği misyon ve kişiliğiyle diğer karakterlerden farklı bir portre çizen Chanda’nın, sıradan bir iş insanı konumundan sanal dünyadaki zekâların savunucusu olmasına kadar giden yolu izlemek akıllara X-Men’in Magneto karakterini getiriyor.

Pantheon4

Elbette dizide bahsedilmesi gereken en önemli gizemlerden birisi de Holstrom’un Dijital Ölümsüzlük parolasıyla çıktığı yolda, metaverse de olsa bu evrenin içindeki zekâların Aşırı Yüklenme sorunu. Dünya’da insanlar doğar, büyür, gelişir, yaşlanır ve sonunda bedeni iflas ederek yaşamı sona erer. Aynı durum sunucularda yaşayan insan zihni için de bir nevi geçerlidir. Zihin, normal insan hayatına göre daha fazla yaşamasına rağmen Aşırı Yüklenme nedeniyle günün birinde çökerek tıpkı bilgisayar oyunlarındaki bot diyebileceğimiz canavarlara dönüşmek zorunda kalıyor. Metaverse ile ilgili bu ve diğer birçok gelişme, gelecekteki olası sorunları dile getirmesi bakımından dikkate değer.

Pantheon, genellikle durağan sahnelerle bezeli bir dizi. Diyalogların ön plana çıktığı sahnelerde odak noktası ön plandaki karakterdeyken arka plandaki görüntü iyice donuklaşıyor. Animasyonlar çoğunlukla birkaç hareketle sınırlı kalsa da, bu olumsuzluk bazı sahnelerdeki hareketlilikle bir nebze giderilmeye çalışılıyor. Evet, animasyon ve çizim konusunda belki tatmin edici değil, ancak kurgusu ve çok yönlülüğüyle bu handikabı aşmayı başarıyor. Dolu dolu geçen sekiz bölümden geriye klonlama, ölümsüzlük, sanal dünya, devletlerin silahlanma yarışı ve aile içi ilişkilerin boyutu gibi pek çok önemli noktaya dair kayda değer şeyler kaldığı görülüyor. Kısacası Pantheon, ikinci sezonunu iple çektiğimiz animasyonlardan biri ve öyle görünüyor ki seyircisini peşinden sürüklemekte de zorlanmayacak.

Yazar: Ahmet Boyraz

1993'de Adana'da doğdu. Futbol ve Bilimkurgu hastası. Bilimkurgu konusunda üretmekten çok tüketme eyleminde olsa da bunu tersine çevirmek için elinden geleni yapıyor.

İlginizi Çekebilir

P. D. James kapak

Polisiyenin Kraliçesi: P. D. James

Polisiye roman yazarı ve kamu görevlisi olan Phyllis Dorothy James, 3 Ağustos 1920’de Oxford’da gelir …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et