Modern İnsanın Eleştirisi: Black Mirror

Tahmin edilmesi güç bir hızla gelişen teknolojinin insan hayatındaki pek çok olguyu kökünden değiştirdiği bir gerçek. Günlük ihtiyaçlar başta olmak üzere, kişisel zevklere de hitap etmeye başlayan teknoloji, kimi zaman da kötü yönleriyle kendini belli ediyor. Çevremizde teknolojinin her daim iyi yanlarından bahsediliyor olması kötümser yanlarına odaklanmayı zorlaştırsa da, kuşkusuz insanlık için asıl gerekli olan aynanın “karanlık” tarafı.

Hayatımıza nüfuz etmiş olan ve adeta nefes almak kadar normalleşen teknolojinin aslında iyi yönlerinin de bulunduğunu hatırlatmakla birlikte, oldukça korkutucu olaylara sebebiyet verdiğini unutmamak gerekir. İşte tam olarak böyle bir amaçla yola çıkan Black Mirror dizisinin yaratıcısı Charlie Brooker, distopik kurgulara imza atan yazarlara saygı duruşunda bulunuyor ve teknoloji ile insan ilişkilerini tutarlı bir şekilde irdeleyerek nokta tespitler yapmayı başarıyor.

Dizinin yaratıcısı Charlie Brooker

“Eğer teknoloji bir uyuşturucuysa -ki uyuşturucu gibi hissettiriyor- peki o zaman, yan etkileri nelerdir? Bu zevk ve rahatsızlık arasındaki bölge, yeni drama serisi Black Mirror’ın olduğu yer. Adında belirtilen “Kara Ayna”yı her duvarda, masada ve avucunuzun içinde bulacaksınız: Soğuk, parlak bir tv ekranı, bir monitör, bir akıllı telefon…” –Charlie Brooker

Teknolojinin insan yaşamındaki yeri ve etkilerini irdeleyen Black Mirror, insanların hayatına kara bir ayna tutuyor. Günlük hayatın hemen her alanında yer alan teknolojik araçların nasıl olaylara gebe olabileceğini etkileyici senaryolar eşliğinde izleyiciye sunan dizi, bilimkurgu izleyicileri başta olmak üzere, ana akım seyircilere de hitap ediyor. İlk olarak 2011 yılında İngiliz Channel 4 kanalında yayın hayatına başladığında az bir izleyici kitlesine hitap eden dizinin kısa süre içinde kulaktan kulağa yayılıp dünyanın her yerine ulaşması zaten herkese hitap eder nitelikte olduğunu kanıtlıyor. 2016’da, son yıllarda televizyonda devrim yapan bir kanal olarak anılan Netflix’e geçen Black Mirror, burada da yine aynı kalitesini korumaya devam ediyor.

Black Mirror için, 19. Yüzyıl’ın sonundan itibaren giderek yaygınlaşan ve günümüzde de bir hayli popüler olan “distopya” türünün beyaz camdaki yansıması demek mümkün. Biz, Cesur Yeni Dünya, Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, Fahrenheit 451, Otomatik Portakal ve Gökdelen başta olmak üzere, distopya türünün klasikleşmiş eserlerinde karşımıza sıkça çıkan toplum eleştirisi bu dizinin de temelini oluşturuyor. Teknolojiye ve onun getirisi olan dijital aletlere bağımlı hale gelen bir toplumun ve o toplumu oluşturan bireylerin raydan çıkışına tanıklık ettiğimiz, toplamda 4 sezon ve 19 farklı bölümle karşımıza çıkan Black Mirror, böylelikle son yılların en ses getiren yapıtlarından biri olmayı başarıyor.

Daha ilk bölüm olan The National Anthem ile kalıpları yerinden sökerek sert bir eleştiriye imza atan dizi, politika ve sosyal medya araçlarını harmanlayarak acı gerçekleri izleyicilerinin yüzüne vurmuştu. Sinemada zaman zaman karşımıza çıkan distopik yapıtlardan farklı olarak Black Mirror’ın böyle sıra dışı bir şekilde yayın hayatına başlaması izleyenlerde şok etkisi yaratırken, bir an önce devamını izleme isteği de uyandırıyordu. Her bölümünde farklı bir hikaye ve farklı oyunculularla yoluna devam eden dizi, günümüzde yaygınlaşan bir tür olan “antoloji dizi” formatını taşıyor.

Fiften Million Merits, Men Against Fire, The Waldo Moment gibi bölümlerde romanlardan alışık olduğumuz klasik distopik düzenlerin hakim olduğu gelecek portreleri ile karşımıza çıkan Black Mirror, White Christmas, Playtest, San Junipero, USS Callister, Hang the DJ, Black Museum gibi bölümleriyle de bilincin kopyalanması ve simülasyon gibi konuları layıkıyla işliyor ve bunun etik olup olmadığını sorgulatıyor. Be Right Back ve Metalhead bölümlerinde robotların ve yapay zekanın geleceğini masaya yatıran dizinin yaratıcısı Charlie Brooker, White Bear, Nosedive ve Hated in the Nation isimli bölümlerle de sosyal medyanın geldiği boyut ve linç kültürünü harmanlayarak yine oldukça etkileyici senaryolara imza atıyor.

Black Mirror

The Entire History of You ve Crocodile bölümlerinde çipler vasıtasıyla geçmişe dönük hatıraların ortaya çıkarılması fikrini işleyen dizi, bu teknolojinin ilişkilere ve insan hayatına etkisini irdeliyor. Arkangel ve Shut Up and Dance bölümlerinde de yine gelişen teknoloji ile başkalarının hayatına çok kolay bir şekilde ulaşabilmenin mümkün olduğunu ve hayatlarımızın aslında tehdit altında olduğunu gözler önüne seriyor. Kimi bölümlerinde insanlığın mevcut halini, kimilerinde ise muhtemel geleceğini resmeden ve bunu yaparken de abartılı kurgulardan uzak kalarak, son derece tutarlı fikirler ışığında ortaya çıkaran Black Mirror, geleceğe dair ütopik hayallere kapılanlara distopyanın varlığını ve olasılığını hatırlatarak bir uyarı aracı görevini üstleniyor.

Dizinin her bölümü eşit derecede ürkütücü, şaşırtıcı ve sorgulatıcı. Son yıllarda bunu layıkıyla yapabilen dizi ve film sayısı çok az olduğundan, Black Mirror’ın çölde bir vaha gibi parıldadığını söylemek mümkün. Her bölümünde distopyanın iliklere kadar hissedildiği ve bölüm bittiğinde kısa bir süre afallayarak ekrana bakılan Black Mirror, balyozunu masaya sert bir şekilde indirerek modern insanı her yönden, acımasızca eleştiriyor.

Black Mirror

Distopyalara alışkın olmayan insanlara dahi kendini izletmeyi başaran dizi, izleyen kişilerde farkındalık yaratmasıyla da ünlü. Yapay zeka, robotlar, simülasyon, arttırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, sosyal medya, son model iletişim araçları ve daha birçok teknolojik yeniliği gündeme getirerek etik, ahlak ve insanlar arası ilişkiler gibi konularda izleyicileri düşünmeye teşvik ediyor. Diğer diziler tarafından kolay kolay dile getirilmeyen konuları korkusuzca sunarak bilinçli izleyicilerin teknoloji ile aralarına bir bariyer çekmelerini sağlayan Black Mirror, bu yönüyle de diğer tüm dizilerden ayrılarak kendine özel bir yer ediniyor.

Klasik dizi mantığından uzak, bölümler arasındaki bağlantının çok minik detaylar haricinde bulunmadığı, kısa ama gerçek anlamda kaliteli bölümlerle bir dizi formatından çok aslında kısa film izliyormuş etkisi yaratan dizinin gerek müzikleri, gerek sinematografisi, gerekse de oyuncularının kalitesiyle son yıllarda televizyondaki en kaliteli yapımlardan biri olduğunu kanıtlıyor.

5. sezonunun şu an için ne zaman yayımlanacağı konusunda resmi bir bilgi olmasa da, 2019’un ilk yarısı içinde geleceği tahmin ediliyor. Diziyi henüz izlememiş olanların o tarihe dek her bölümü özümseyerek izlemesi mümkün. Fakat Black Mirror’ın alışılageldik dizilerden farklı bir tarza sahip olması nedeniyle peş peşe çok fazla bölüm izlemenin bünyelere çok da iyi gelmeyeceğini söylemek gerek.

Bilimkurgu yapımlarını izlemekten hoşlanan izleyicilere ve filmlerden ziyade daha çok dizi takip etmekten hoşlanan herkese rahatlıkla önerilebilecek olan Black Mirror, kalitesiyle kendisine bağlayan yapımlardan.

Yazar: Bahri Doğukan Şahin

1995, Erzurum. Kitap okur, belgesel izler, sinema, felsefe ve bilimkurguyla ilgilenir, öykü yazar. Kayıp Rıhtım'da başladığı yazarlık serüvenine, Fantastik Canavarlar ve Bilimkurgu Kulübü gibi internet sitelerinde ve çeşitli dergilerde devam etmekte. bahridogukan@gmail.com

İlginizi Çekebilir

everett-young-stargate

Stargate Universe’ün Askeri Lideri: Everett Young

Bilimkurgu dünyasının sevilen külliyatlarından Stargate, yıllar boyunca farklı diziler ve hikâyelerle izleyicileri gizemli dünyalara taşıdı. …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin