farscape ka d'argo 1

Farscape’in Asabi Komutanı: Ka D’Argo

“Sevdiğiniz her şeyi kaybettiğinizde onurlu bir hayat yaşamak zordur.”

1999-2003 yılları arasında ekranlara gelen Farscape, derinlikli karakterleri ve özenli hikâyesi ile bilimkurgu tarihine geçti. Dizinin önemli figürlerinden biri de hiç şüphesiz Ka D’Argo‘ydu. O yalnızca bir savaşçı değil, aynı zamanda duygusal kişiliği, trajik geçmişi ve güçlü ahlaki değerleriyle unutulmaz bir kahramandı. İlk görüşte onu bir fil ile bir köpeğin karışımı sanabilirsiniz. Evet, büyük ve saldırgan. Kendisini fikrinden döndürmek, hele ki bunu zor kullanarak yapmak neredeyse imkânsız. Onun için “Moya’nın kaba kuvveti” de diyebiliriz. İşte bu yazıda, Ka D’Argo’nun kişiliğini, geçmişini, ilişkilerini ve hikâye boyunca geçirdiği gelişimi incelemeye çalışacağız.

Luxan adlı savaşçı bir türün mensubu olan Ka D’argo, otuz döngülük hayatı boyunca iki önemli savaşta görev almış ve madalyalarla ödüllendirilmiş başarılı bir komutandır. Kariyeri doludizgin ilerlerken Lo’Laan Tal adlı bir Sebasyalı’ya âşık olur. Ancak farklı türlerin birlikteliğine duyulan önyargı yüzünden çiftin dışlanması uzun sürmez. Bunun üzerine ikili, uzak bir tarım kolonisine kaçar ve burada huzurlu bir yuva kurmaya çalışır. Hatta birlikteliklerinden Ka Jothee adında bir oğulları da doğar. Ne var ki D’Argo’nun kayınbiraderi olan Barış Muhafızı Macton Tal, ailenin sığınağını gizlice basarak Lo’Laan’ı öldürür ve suçu da Ka D’Argo’ya atar. Bu vahşet sırasında Ka Jothee küçük bir çocuktur ve ailesinin dağılışını görür. Ka D’argo, sekiz döngülük mahkûmiyeti süresince ölümcüllüğü ile ünlü madenlerde çalışmaya zorlanır. Tüm bu süre boyunca tutsaklıktan kurtulup oğlunu bulabilmenin hayaliyle yaşar.

“Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi ya da ne istediğinizi bilmiyorum. Ama özgürlüğüme tehdit oluşturursanız sizi öldürürüm.”

Zaman içinde Ka D’argo, hapsedilmenin, aşağılanmanın bin bir çeşidine maruz kaldığı için son derece asabi, saldırgan ve tehditkâr bir karaktere bürünür. Sık sık, “Tekrar hapse girmektense ölmeyi tercih ederim,” demesi boşuna değildir. Savaşçılığıyla nam salmış Luxan türünün tüm özelliklerini taşır. Kırmızımsı-kahverengi derisi, yüzündeki tentakülleri ve etkileyici fiziksel duruşuyla korkulan biri olduğunu belli etmekte zorlanmaz. Ancak bu dış görünüşün ardında, haksız yere mahkûm edilmiş kızgın bir savaşçı ve oğluna özlem besleyen acılı bir baba vardır. Hayattaki tek gayesi itibarını geri kazanmak, eşinin intikamını almak ve oğlunu bulmaktır. Bu yolda karşısına çıkacak her türlü engeli aşmaya kararlıdır.

Bir yandan cesur, gururlu ve öfkeli, diğer yandan ise sevgi dolu, duygusal ve fedakâr. Bu çelişkilerle dolu kişiliği, ekip arkadaşlarıyla ilişkisinde de sık sık kendini gösterir. Onu Moya‘nın koridorlarında bağıra çağıra birilerini kovalarken de görebilirsiniz, Chiana‘ya tatlı tatlı kur yaparken de. Zaten Moya’da en son isteyeceğiniz şey Ka D’argo’yu sinirlendirmektir. Eğer bunu yaptıysanız geçmiş olsun. Gemideki en ücra köşeye gidip saklanmaktan ve yatışmasını beklemekten başka çareniz yok. Ve emin olun, siniri kolay kolay da geçmeyecek!

“Ben kendim için değil, evrenin geri kalanı için endişeliyim!”

Savaşçılığı, korkusuzluğu ve adanmışlığı ile Ka D’argo, mürettebatın ayrılmaz bir parçasıdır. En zorlu görevleri bile üstlenmekten çekinmez. Güven duyduğu arkadaşlarına bağlılığı üst seviyededir. Dünyalı karakterimiz John Crichton‘a başlarda mesafeli yaklaşmayı yeğlemiş, sonrasında ise en güvenilir müttefiklerinden biri hâline gelmiştir. Daha çok geminin “ağabey” figürü gibidir. Damarına basmadığınız sürece ondan iyisi yoktur. Özellikle China ile olan inişli çıkışlı ilişkisi, hem hırçın hem de duygusal yanını gözler önüne sermesi bakımından ilginçtir. Gemide en fazla saygı duyduğu ve sözünü dinlediği kişi Zotoh Zhaan‘dir. Kendisini bilge bir rahibe olarak görür ve tavsiyelerine uymaya özen gösterir. Eski bir Barış Muhafızı olan Aeryn Sun ile ilişkisi ise belli bir düzeyde seyreder. Zamanla yakın birer arkadaş olsalar da yer yer aralarında gerilimli anlar da yaşanır.

Kendisiyle bütünleşen en değerli eşyası Qualta Blade adlı çok işlevli silahıdır. Büyük ve ağır bir kılıç gibi görünmesine rağmen tüfek olarak da kullanılabilir. Ancak kahramanımızın asıl silahı dilidir. Evet, dili. Ağzının içinden büyük bir hızla çıkardığı uzun dili, âdeta bir kırbaç gibi şaklayarak düşmanını bayıltmaya yeter. Bu da Ka D’argo’ya hem zaman hem de avantaj sağlar. Kendisini sinirlendiren ekip arkadaşları da zaman zaman bu dilin tadına bakmaktan kurtulamaz!

“Korku iyidir. Çünkü ölüm ihtimalinden ileri gelir. Asıl korkulması gereken şey korkusuzluktur. Çünkü onda ölümün kesinliği vardır.”

Luxan fizyolojisi bir hayli ilginçtir. Kafalarından sarkan tentaküller çok hassastır ve sıkıldıklarında kanayabilir. Luxan kanı sağlıklı olduğunda şeffaftır. Ancak şiddetli bir yara veya enfeksiyon sonrası koyulaşır. Zaten bir yaranın iyileşip iyileşmediği de kanın berrak olmasıyla anlaşılır. Bazen kanın berrak akmasını sağlamak için yaraya sertçe vurmak gerekebilir. Luxan’lar için acılı bir süreç olsa da hayat kurtarıcıdır. Öte yandan, yüz ve vücutlarında bazı benzersiz desenler görülür. Bunlar, Luxan kültüründeki savaşçılık, onur ve aile gibi değerlerin bir ifadesidir. Güçlü, dayanıklı ve iki metrelik heybetli vücutlarıyla savaşçı Luxan’lar, galaksinin korkulan türleri arasındadır. Tüm bu özellikler, Ka D’argo’da da ziyadesiyle mevcuttur.

Ka D’argo, tüm bu ürkütücü görünümüne rağmen kadınları etkilemekte bir hayli hünerlidir. Hatta ziyaret ettikleri gezegenlerdeki başka “varlıklarla” olan münasebetleri de göz önüne alınırsa çapkın olduğu bile söylenebilir. Trajik geçmişi, yoğun duygusallığı ve güçlü kişiliğiyle Ka D’argo da diğer ekip üyeleri gibi zaman içinde büyük bir karakter gelişimi sergiler. İlk başta öfkeli ve intikam peşinde bir savaşçı olarak karşımıza çıksa da, zamanla daha derin ve empatik bir figüre dönüşür. Yavaş yavaş da olsa değerli bir dost, sadık bir sevgili ve şefkatli bir baba kimliğine bürünür. Uzun lafın kısası, Avustralyalı aktör Anthony Simcoe tarafından canlandırılan Ka D’Argo, Farscape’in en karmaşık ve unutulmaz karakterlerinden biri olarak hatırlanmayı sürdürecek. Siz yine de damarına basmamaya çalışın. En azından can güvenliğiniz için!

Yararlanılan Kaynaklar:

Yazar: Ceren Çalıcı

Türkçe öğretmeni. Okur, yazar, çevirir. Edebiyatı, sinemayı sever, animeye bayılır. Bilimkurgusal ve fantastik evrenlerde gezinmekten keyif alır.

İlginizi Çekebilir

Helloween robot king

Helloween’in Robot King Şarkısına Bir Bakış

Bilimkurgunun öteden beri rock ve metal müzikle içli dışlı olduğunu bilmeyen yoktur. 80’lerden beri varlığını …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin