Doctor Who’daki Kötü Gidişatın Sorumlusu Kim?

2021 yılının başlarında, Jodie Whittaker’ın Doctor Who’dan ayrılacağına dair birtakım haber ve dedikodular yayıldı. BBC tarafından onaylanmamış ve yalanlanmamış olsa da, bazıları bu duruma içten içe sevindi. Tabii sevinenlerin çoğu, Jodie’nin rol için yetersiz olduğunu düşünen hayranlardan oluşuyordu ve yeni bir Doktor’un tüm sorunları otomatik olarak çözeceğine inanıyordu.

Ancak dizinin son dönemdeki kötü gidişatından tek başına Jodie Whittaker’ı sorumlu tutmak pek de hakkaniyetli olmaz. Çünkü işin bu noktaya gelmesinde birçok kişinin payı var. İşte bu yazıda o pay sahiplerine değinecek, nelerin yanlış yapıldığına dair ufak çaplı bir araştırmaya girişeceğiz.

Şu bir gerçek ki, Jodie Whittaker’ın harika bir Doktor olduğu söylenemez. Bu durum sadece gösterdiği performanstan kaynaklanmıyor ve tabii cinsiyetiyle de hiçbir alakası yok. Evet, rol için en uygun seçim olmayabilir ancak Chris Chibnall ve firmasının vasat yazarlığı karşısında mucizeler yaratması da beklenemezdi. Hikayeler karakterini öylesine zayıf gösteriyor ve üstünkörü ele alıyor ki, Jodie Whittaker’ın da yapabileceği pek fazla şey olmadığı anlaşılıyor.

Whittaker’a Doktor rolü, ana akım medya tarafından kadınların güçlü gösterilmesine yönelik taleplerin ayyuka çıktığı bir dönemde geldi. Hatta Chibnall de bu konuyu röportajlarında açıkça dile getirdi ve işi sadece kadın bir Doktor olacaksa istediğini söyledi. Anlaşılıyor ki Chibnail, manşetlere bu kadar provokatif şekilde girmenin tek başına işe yarayacağı kanısındaydı ve belki de bu sebeple 13. Doktor için gerçekten kendi başına ilgi uyandıracak bir karakter yazma gereği bile duymadı. Bu da Jodie Whittaker’ın sönük bir performans sergilemesine yol açtı, çünkü ortada kendini gösterebileceği derinlikte bir senaryo yoktu.

Chibnall döneminin en büyük sorunlarından biri de, kadroya ve senaryolar da dahil olmak üzere diğer her şeye “önce politika sonra hikâye” şeklinde yaklaşılmasıydı. Doctor Who hikayelerine siyaset katabilir misiniz? Kesinlikle. Zaten dizi, uzun tarihi boyunca bunu sayısız kez yaptı. Ancak bunu yaparken, izleyiciye 45 dakikalık bir vaaz dinliyormuş gibi hissettirmemek için titizlik de gösteriyordu. Sonuçta insanlar bazen kaçmak ister; siyasetten, ekonomiden, toplumdan, aileden, arkadaşlarından… Bunları hepimiz yaşadık, yaşıyoruz. Chibnall döneminden önce Doctor Who, bunun bilinciyle hareket ediyor ve siyasi mesajlar verirken eğlendirmeyi de ihmal etmiyordu. Bir başka deyişle, bir şeyleri gözümüze sokma derdinde değildi. Oradaki mesajın bizler tarafından alınacağını zaten biliyordu.

Ancak Chibnall’in gelişiyle işin rengi değişti ve “kör göze parmak” stili bir anlatı modeline geçildi. 12. sezon bölümlerinden Orphan 55, bunun en güzel örneklerinden biri. Öyle ki Doktor, incelikten uzak bir şekilde apaçık kameraya hitap ediyor ve adeta bize vaaz çekiyordu. Daha da kötüsü, sadece birkaç hafta sonra yayımlanan “Praxeus” bölümü ile izleyicilerin kafalarına tekrar vuruluyordu. Seyirci kendisine nutuk çekildiğini görmekten her zaman hoşlanmaz ve Chibnall bunu öylesine kaba saba yapıyor ki tahammül sınırlarını zorluyor.

Bütün bu politik külfeti görmezden gelseniz bile, iki sezondan sonra Chibnall’ın Doctor Who için başlangıç seviyesinde bir anlatıcı bile olmadığını düşünmeye başlıyorsunuz. Bu, sürpriz de sayılmaz aslında. Çünkü Chibnall’ın dizi yöneticisi olmadan önce yazdığı bölümler hayran kitlesi tarafından pek de sevilmemişti. Buna rağmen çoğu izleyici, Broadchurch’deki başarılı çalışmasını gördükten sonra ona bir şans verilmesi gerektiği fikrindeydi, ancak Chibnall yıllar içinde kendisine tanınan krediyi de tüketti.

Chibnall’ın bilimkurgu yazımından anlamadığı bir gerçek. Yazdıklarının çoğu, eski iyi bölümlerden kırpılmış gibi hissettiriyor. Senaryoya serpiştirdiği gereksiz açıklamalardan dolayı diyaloglar kaybolurken, olay örgüleri de mizahtan yoksun kalıyor. Muhtemelen en önemlisi de, yazım stilinin dizideki eski samimiyet ve ruhtan uzak oluşu. Örneğin Russel T. Davies, 2020’de kısa süreliğine geri döndü ve New Earth karakteri Novice Hame ve 10. Doktor’u içeren güzel bir mini bölüm yazdı ve dizide eksikliği hissedilen her şeyi geri getirdi. Chibnall’ın tam iki sezon boyunca yazdığı her şeyden daha çok Doctor Who atmosferi yarattı. Ve bu, Chibnall için pek de iyiye işaret değil. Konuk yazarlarla biraz soluk alacağınızı sanabilirsiniz, ancak Chibnall’ın bu konudaki tercihleri de evlere şenlik. İşe aldığı konuk yazarların gerek bilimkurguyla gerekse de Doctor Who’yla ilgileri sınırlı düzeyde. Neden daha tecrübeli yazarları çağırmadığını anlamaksa çok güç.

Yan roller, ana karakterler kadar hayati önem taşır ve ne yazık ki onlar da Doktor kadar kötüydü. Öncelikle üç yan karakter çok fazlaydı ve yazarın bu büyük kadroyu dengelemekte zorluk çektiği apaçık görünüyordu. Doktor’un yol arkadaşları, çoğunlukla bilgiyi tekrar eden, soru soran ya da hikâyeyi bozan tiplemeler olmaktan öteye geçemedi. Geçmişte izlediğimiz ve yeri geldiğinde bölümü alıp götüren yan karakterleri mumla arar hale geldik. 11. sezonda Graham, iyi biçimlendirilmiş ve detaylandırılmış bir karaktere dönüşme eğilimindeydi, ancak ne olduysa 12. sezonda komik bir yancıya dönüşüverdi.

Yaz’a biraz daha derinlik verme girişiminde bulundular, ama bu hamlelerinde de çok geç kaldılar. 12. sezonda Ryan’ın serideki en kötü karakter olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Tosin Cole, final bölümü dahil çoğunlukla sıkılmış gözüküyordu. Tüm bunların ötesinde, konuk kadro çoğunlukla aşırıya kaçıyordu ve yan karakterleri geliştirmekten bile fazla zaman alıyordu. Şimdi Ryan ve Graham gittiğine göre, TARDIS daha da küçülecek ve Yaz’a daha fazla odaklanılacak gibi duruyor. Ancak John Bishop‘un mürettebata katılması, yine karakter bazlı dengesizliklerin ortaya çıkacağının bir göstergesi.

Eğer Chibnall devam edecekse, 14. Doktor’un bir kez daha ideolojik nedenlerden dolayı seçileceğine kesin gözüyle bakabiliriz. Ve korkarız ki rolü üstlenen yeni Doktor da aynı donuk ve heyecansız senaryoya maruz kalmaktan kurtulamayacak. Böylece de başladığımız noktaya geri döneceğiz. Dizi, yeni Doktor’un gelişiyle büyük bir reyting sıçraması yaşayabilir, ama Chibnall seyirciye aynı şeyleri sunmaya devam ettiği sürece o rating’lerin düşeceğinden hepimiz eminiz.

Sonuç olarak, yukarıda belirttiğimiz tüm nedenlerden dolayı şu an dizideki en büyük sorunun Chibnall olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dizinin rating’leri düzenli şekilde düşüyor ve bu da izleyicilerin gitgide yapımdan uzaklaştığını kanıtlıyor. Hayranlar gidişattan hoşnutsuz ve buna paralel olarak ürün satışları da düşmüş durumda. Doctor Who’nun eski görkemine dönmesinin tek yolu yeni bir sayfa açmak; yeni yazar, Doktor ve yoldaşlar bulmak.

Hazırlayan: Telepreter | Kaynak

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Ncuti Gatwa

Doctor Who’nun Yeni Doktor’u Ncuti Gatwa ile Tanışın

Açılın, o “Doktor”! Yeni Zaman Lordumuz Ncuti Gatwa, bayrağı Jodie Whittaker’dan devralarak 14. Doktor’umuz olacak. …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et