cowboy-bebop-netflix

Bir Efsanenin Gölgesinde: Netflix’ten Cowboy Bebop

Cowboy Bebop, en meşhur bilimkurgu animelerinden biri ve zamanının benzersiz yapımlarından. Onu bu kadar özel kılan şey katı bir özgünlükten ziyade doğru parçaları bir araya getirebilme becerisi. Uzayda geçen bir neo-Western, dövüş sanatları ile zenginleştirilmiş noir bir ortam ve kırık dökük bir gelecekte paramparça olmuş geçmişlerine mahkum karakterler… Daha da ötesi, türden türe geçiş yapan ikonik müzikler. Bu şaheser yalnızca 26 bölüm sürdü ve her saniyesi gerçek bir mucize gibiydi. Peki, bu kült eserin yalnızca bir sezon süren ve ardından da iptal edilen Netflix uyarlaması neyi yanlış yaptı?

Orijinal yapım sinemaya ve pop kültüre yazılmış bir aşk mektubu gibiydi, üstelik bu mektup yaratıcılık konusunda zirveye ulaşmış bir takım tarafından kaleme alınmıştı. Yönetmen Shinichiro Watanabe, yazar Keiko Nobumoto ve bestekâr Yoko Kanno… Netflix uyarlaması ise daha çok Cowboy Bebop’ın kendisine meraklı. Yani orijinal yapımın üzerine pek bir şey katamadan, animeyi aslına sadık kalarak aktarmayı deniyor ama bunu da hakkıyla yapamıyor. Mesela pek çok ikonik sahne birebir olarak çekilmiş, ancak animeyi özel kılan o ruh bir türlü yakalanamamış. Star Wars: The Force Awakens ya da Ghostbusters: Afterlife gibi nostalji odaklı uyarlamalarda bolca mevcut olan o ruhsuz, boş melodi bu uyarlamada da kendini gösteriyor…

Şunu da kabul edelim ki, uyarlama izlenilmeyecek kadar kötü değil. Oyuncular rollerini gerçekten iyi taşıyor. Örneğin John Cho, Spike Spiegel’in o inanılmaz karizmasını yansıtmak için elinden geleni yapıyor. Mustafa Shakir de Jet Black’in öfkeli fakat aynı zamanda sevimli tabiatını iyi yansıtıyor. Daniella Pineda’nın canlandırdığı Faye Valentine de gerçek anlamda etkileyici bir havaya sahip.

Gelgelelim bu yetenekli ekip, prodüksiyon tarafından yarı yolda bırakılmış gibi. Hatta kimi sekanslarda prodüksiyonun kalitesi üçüncü sınıf bir bilimkurgu dizisinden fırlamış gibi duruyor ve animede gördüğümüz o vurucu estetiği yansıtma konusunda yetersiz kalıyor. Tabii görsel şölen olarak kabul edilebilecek kısımlar da yok değil, fakat bunlar da orijinal yapımdan alınmış dijital efeklerden ibaret.

Uyarlamanın merkezindeki temel sorun, görsellikten daha ötede yatıyor aslında. Çünkü dizi bir çeşit nostalji tapınımı olmaktan öteye geçemiyor. Anime için doğru parçaları ustaca bir araya getirebildiğinden bahsetmiştik. Ne yazık ki uyarlamada o sinerjiden eser yok. Mesela Vicious karakteri gizemli ve acımasız bir suikastçı olacağına bomboş bir gangstere dönüşmüş. Jet karakteri, aşırı korumacılığın getirdiği acı bir geçmişin hatıralarıyla boğuşacakken, eski bir eş ve kız çocuğu babasına evrilmiş. Daha da kötüsü, Julia bütün o gizemli havasını yitirip bildiğimiz “damsel in distress” durumuna düşmüş.

Evet, oyuncular ellerinden geleni yapıyor ama kendilerine biçilen karakter derinliği nedeniyle potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koyamıyor ve bu da orijinal yapımdaki çarpıcılığı mumla aramamıza neden oluyor. Aslında bu durum, hemen hemen tüm uyarlamalarda karşımıza çıkan bir sorun. Çoğunlukla uyarlamalar, özgün eserin ötesine geçmeye cesaret edemiyor sanki. Orijinal yapıma bir saygı duruşunda bulunmakla yetiniyor.

Tüm bunlara rağmen, yukarıda da belirttiğimiz gibi Netflix’in Cowboy Bebop’ı izlenilmeyecek kadar kötü bir yapım değil. Hatta animeden haberdar değilseniz ya da düşük beklentiyle başlarsanız gayet memnun bile kalabilirsiniz. Ancak şu bir gerçek ki, diğer pek çok uyarlama gibi bu uyarlama da orijinalin üzerine herhangi bir şey koyamıyor.

Milyon dolarlık bütçelerden bahsedilen bir yapımda izleyiciyi heyecanlandıracak ufak dokunuşlar, yenilikler ve teknolojik hamleler yapmak elbette zor değil, ancak güvenli sularda yüzmek dururken bu tip riskli maceralara atılmayı kimse istemiyor. Öyle ya, işin sonunda Isaac Asimov’un Vakıf uyarlamasında olduğu gibi hayranların kitlesel tepkisini çekmek de var. Gerçi Vakıf uyarlamasında doz iyi ayarlanamamış, ortaya da kitaplarla alakası olmayan bir dizi çıkmıştı. Galiba işin püf noktası da burada saklı, dengeyi ayarlayabilmekte.

Cowboy Bebop’a geri dönecek olursak, saydığımız bütün olumsuz yönlerine rağmen bir şans vermeyi deneyebilirsiniz. Gerçi yapımcılar orijinal materyali epey yanlış anlamışlar ama neler kaçırdığınızdan bihaberseniz, gayet de sevebilirsiniz. Oyuncular işlerini iyi kotarıyor, olaylar tanıdık ama aynı zamanda tuhaf bir gelecekte geçiyor ve içerisi dünyalaştırılmış uydular, gezegenler ve Yoko Kanno yapımı müziklerle dolu. Son olarak, eğer animeyi henüz izlemediyseniz önce uyarlamayı sonra animeyi izlemenizi tavsiye ederiz.

Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade | Kaynak

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

chiana kapak

Farscape’in Kedi Kadını: Chiana

1999 ile 2003 yılları arasında toplam dört sezon olarak ekranlara gelen Farscape, sadece karmaşık hikâyesi …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin