Büyük bir iddia ile başlayalım. Ben 10, televizyon tarihi açısından önem arz eden bir çizgi dizidir. Kendisinden sonra gelen animasyonları bu derece etkilemesinin dışında, yalnızca birkaç senede kültürel bir fenomen haline gelmesi ve Mickey Mouse, Superman veya Spiderman kadar hayatımızın içine girmesiyle geleceğin araştırmacıları tarafından incelenmeye değer bulunacaktır. Peki 2005 yılında Cartoon Network’te yayımlanmaya başlayan bu seri nasıl birkaç yılda adını Mickey, Clark ve Peter’ın yanına yazdırdı?
İlk olarak Ben 10 değişen çağa ayak uydurabilmiş bir çizgi dizidir. Aslan Kral yayımlanıp çocuklar için yapılan çizgi filmlerde şiddetin ve saray draması gibi yetişkin temaların işlenebileceğini gösterdikten sonra, Amerikan eğlence sektöründe yeni bir dönem başlamıştı. Bunda Japon etkisi de önemliydi çünkü zamanında Amerikan animasyonculuğundan köken alıp kendi kültürünü oluşturan anime sektörü Aslan Kral gibi bir klasiğe ilham vermişti. Aslan Kral’ın büyük oranda “Beyaz Aslan Kimba” isimli bir animeden esinlenerek yapıldığı ortaya çıkmıştır.
Ben 10’i yaratan Men of Action, hem Aslan Kral’ın ortaya koyduğu teknikleri hem de animelerin didaktiklikten uzak anlatım yöntemini benimseyerek büyük bir başarı sağladı. Ekip daha sonra benzer yöntemi Generator Rex gibi serilerde de deneyip küçük çaplı başarılar sağlasa da ikinci bir Ben 10 ortaya çıkmadı. Men of Action’ın arkasına aldığı bir kültür daha vardı, bu da oldukça geniş olan Amerikan çizgi romancılığı ve süper kahraman çizgi romancılığından kopan bağımsız çizgi roman kültürüydü. Çizimlerden hikayeye kadar her detayda hissedilen çizgi roman havası, henüz eline tek bir çizgi roman almamış çocuklara bile cazip geliyordu. Zaten Duncan Rouleau, Joe Casey, Joe Kelly ve Steven T. Seagle uzun yıllar Marvel ve DC’de çalıştıktan sonra bağımsız çizgi roman kültürünün kuruluşuna katkıda bulunmuş yazar ve çizerlerdir.
Hatta Joe Kelly, I Kill Giants isimli klasik çizgi romanın yazarıdır. Bu çizgi romandan uyarlanan filmi de biliyor olabilirsiniz. Keyifli bir filmdir. Hatta Canavarın Çağrısı filmine çok benzer. Bu film de resimli bir kısa romandan uyarlanmıştır. İki eserin kaynak materyalleri aslında çok farklı olsa da sinemada benzer bir kompozisyon oluşturmuşlardır. I Kill Giants, büyüme sancılarının üzerine giden bir eserdir. Ana karakterlerimiz Ben’le yaklaşık aynı yaştadır. Kelly, ekipte çizer olmayan tek kişi olduğu için karakterizasyonlar muhtemelen büyük oranda ona ait. Ve kendisinin bu konudaki başarısını I Kill Giants gibi bir klasiği ortaya koymasından anlayabiliriz.
Ben 10, Man of Action’ın Amerikan ve Japon tekniklerini birleştirme konusundaki ilk girişimi değildi. Marvel için yarattıkları Big Hero 6 belki çizgi roman dünyasında pek ses getirmedi ama bir Disney blockbusterı olarak animasyona uyarlandığı zaman Amerikan-Japon karışımı dünyası çok sevildi. Big Hero 6 aslında Marvel evreninde Japonya’nın ilk süper takımıydı. Animasyon ise San Fransisco’nun büyük depremden sonra Japonlar tarafından yeniden kurulduğu bir alternatif tarihte geçiyor. Karakterler epeyce değiştirilmiş olsa da yaratılan dünya Men of Action’ın kurguladığı settingle eşleşiyor.
Ben 10’in çizgi roman dünyasından köken aldığı birtakım karakter ve seriler var. Bunların en barizi Dial H for HERO. DC’nin kült serisi, ortaya çıktığı günden bu yana hep piyasanın iyi isimleri tarafından yazılmış ve underrated kalmıştır. Hatta bugünlerde en iyi Dial H serilerinden birinin cilt olarak baskısını bulmak mümkün değil. Dial H yazarları arasında ödüllü bilimkurgu yazarı ve biyopunk’ın kurucusu China Mieville de bulunuyor. Seri, tuşlarını çevirenleri farklı süper kahramanlara dönüştüren bir çevirmeli telefonun etrafında gelişiyor. Çizgi filmdeki Omnitrix’e denk gelen telefonu bulanlar genelde gençler veya çocuklar oluyor.
Bahsetmemiz gereken ikinci seri Robert Kirkman’ın ilk işlerinden Tech Jacket. Japon esintisi, uzaydan gelip kullananın süper kahramanlık yapabilmesini sağlayan cihaz gibi detaylar, çizgi romanın Ben 10’i hatırlatan yerleri. Ayrıca ana karakterimizin tepkileri de oldukça Ben’i çağrıştırıyor. Seriyi önemli kılan bir başka şey ise kült kahraman Invincible’ın bu çizgi romanın sayfalarında tanıtılması ve Robert Kirkman’ın süper kahraman evreninin temellerini atması. Zaten Men of Action’ın arkadaşı olan Kirkman, bağımsız çizgi romancılığın yapı taşlarından ve en önemli isimlerindendir. Kendisini The Walking Dead’ten hatırlıyor olabilirsiniz.
Son olarak yakın zamanda vizyona giren filmiyle hatırladığımız ve popüler kültürün pek çok kahramanının ilham kaynağı olan Shazam. Süper kahramana dönüşen çocuk teması ilk kez Shazam serisinde ortaya çıkmıştır. Bunun sebebi editörlerin hem çocuklara hitap etmek hem de Superman’in şöhretinden faydalanmak istemesidir. Ben 10’den bir süre önce sonlanan Shazam televizyon dizisinde Büyükbaba Max karakterinin ve karavanının çok benzerlerinin görebiliyoruz. Kısaca Ben 10’in başarısının sırlarından biri de sırtını çizgi roman kültürüne dayamasıdır. Şimdi Ben 10 serilerine ve franchiseın geçirdiği değişime bakalım.
Ben 10 (2005)
Orijinal seri, yaz tatilini dedesi Max ve çok iyi anlaşamadığı kuzeni Gwen ile birlikte karavan yolculuğu yaparak geçirecek Benjamin Tennyson’ın uzaydan gelen Omnitrix isimli saati bulmasını ve on farklı uzaylıya dönüşme yeteneği kazanmasını anlatıyor. Daha ilk bölümden her karakterimize yüklenen sempatik özelliklerle efsane olacağı sinyalini veren dizide Ben, dönüştüğü ve dizi boyunca sayıları artan uzaylıların farklı yetenekleriyle kötü adamlarla savaşıyor. Her şeyden önce bu diziyi çocukluğumuzun efsanesi yapan şey kesinlikle karakterleri. Ben ve Gwen’in atışmaları, Büyükbaba Max’in iğrenç yemekleri, kuzenlerin hayran olduğu farklı şeyler ve geek yönleri… Ben sumo savaşçıları isimli bir oyuna hayrandı mesela, Gwen sihirbazlara ve bilime ilgi duyuyordu. Hatta büyü yapmayı öğrendikten sonra Lucky Girl isimli bir süper kahramana dönüşüyordu. Vakit geçtikçe Max’in geçmişini ve uzaylılara olan aşinalığını öğreniyorduk.
Ben 10’in aşırı geniş ve mükemmel evreninin temelleri bu dizide atıldı. Omniverse’ün bitmesiyle seri rebootlandığında yüzlerce uzaylı, gezegen, tesisatçıların kolları, şövalye tarikatlarının kolları, zaman yolcuları, farklı zaman çizgileri, kötü adamlar ve kahramanlarla mükemmel bir evren vardı. İlk sezonlarda gördüğümüz şeyler devam serilerinde gittikçe genişletildi. Örneğin aslında büyü diye bir şeyin olmadığını ve Gwen’in yarı uzaylı olduğunu öğrendik. Ben, Gwen ve Max’ten oluşan ana ekibimiz ve zaman geçtikçe yeni uzaylıların açılması mekaniği gibi hikaye anlatımı unsurları serinin arkasına aldığı Japon ve Amerikan çizgi film kültürlerinden geliyordu. Örneğin benzer bir formül kullanıp yine çok başarılı olan bir başka anime esintili çizgi filmde, Avatar: Son Hava Bükücü’de bunun gibi şeyleri görebiliriz. Ama Ben 10, büyü sistemi ve dünya tasarımıyla modern high fantasy türüne giren Avatar’ın aksine süper kahraman çizgi romancılığıyla benzer bir türde kalıyor. Orijinal seriden sonra aynı çocuklara hitap etmeyi kararlaştırıp hedef kitlesini büyüten Ben 10 space opera ve zaman yolculuğu unsurlarına ağırlık verip süper kahraman kurgusu ve soft bilimkurgudansa klasik bilimkurguya yaklaştı. Bu serilerle devam ediyoruz.
Ben 10: Alien Force
Orijinal seride omnitrix Ben’in DNA’sına kilitlendiği için kolundan çıkmıyor ve bir başkasına bağlanamıyordu. Zaten uzaylılara dönüşmesini de DNA ile oynayarak yapıyordu. Alien Force’da Büyük Baba Max’in Omnitrix’i yıllar önce Tesisatçı teknolojisi kullanarak Ben’in kolundan çıkarmış olduğunu görüyoruz. Tesisatçılar Max’in de gençliğinde aralarında bulunduğu, dünyayı uzaylılardan koruyan bir kurum. Max’in bir Tesisatçı görevinde ortadan kaybolmasıyla artık 16 yaşında bir lise öğrencisi olan Ben’in omnitrixi yeniden kullanması gerekir. Yeniden Ben’in DNA’sına kilitlenip kendini güncelleyen omnitrix bu sefer daha önce hiç görmediğimiz yeni on uzaylı sunar.
İlk seriye göre mizah dozu düşük, yine de samimiyetinden bir şey kaybetmemiş, daha karanlık ve bölümlerde kısa öyküler anlatılmasının bırakılması sebebiyle daha hikaye odaklı bir seri Alien Force. Asıl serinin tek bir bölümünde görülen ama hayranlar tarafından çok sevilen Kevin 11 karakteri kaybolan Max’in yerine ekibe katılıyor. Aslında kötü karakter olarak yaratılan Kevin’ın sokak çocuğu olduğu için yaptığı hataları geride bırakma çabası diziye keyif katıyor. Asıl seride Kevin farklı maddeleri özümseyip genelde onların güçlerini kullanıyordu, Alien Force’da ise yeteneğini geliştirdiğini ve vücudunu özümsediği materyallere dönüştürerek savaştığını görüyoruz. Hikayenin devamında Büyükbaba Max kurtarılıp onu kaçıran kötü adamlar alt ediliyor ancak bu sefer de Ben 10’in baş düşmanı Vilgax geri dönüyor. Arada ana hikayenin dışında eski ve yeni kötü adamlar da görüyoruz.
Ben 10: Ultimate Alien
Bu seriye her şeyiyle Alien Force’un devamı diyebiliriz. Çizimler ve karakterler aynı. Alien Force’un sonunda Ben’in kötü klonu omnitrixi çalmıştı. Bu yüzden saatin yaratıcısı Azmuth Ben’e yeni geliştirdiği Ultimatrix isimli saati veriyor. Böylece Ben’in evrenin en büyük kahramanı olmaya giden yolunda önemli bir dönüm noktasına geldiğini görüyoruz.
Ultimatrix’in özelliği sadece uzaylılara değil o uzaylıların güçlendirilmiş hallerine de dönüşmeye imkan tanıması. Evet biraz basit bir hikaye anlatımı gibi duruyor ama izlemesi kesinlikle çok keyifli.
Ben 10: Omniverse
İşte serinin çöküşü burada başlıyor. Ben 10 hayranları sırada ne var diye beklerken duyurulan bu seri gerek hikayesi gerek çizimleriyle çok çocukça ve hayal kırıklığıydı. Aslında diğer serilerin yalnızca biraz altında kalsa da görmek istediğimiz Ben 10 bu değildi. Serinin yaratıcıları hedef kitlelerinin televizyonda çizgi film izleyecek yaşı geçtiğini anlamış ve yeni yetişen nesle hitap etmeye karar vermişti.
Zaman yolculuğu odaklı seride 10 yaşındaki ve 18 yaşındaki Ben’i birlikte çalışırken görüyoruz. Onun dışında Amerika’daki uzaylı mültecilerin yeraltı şehri hikayenin merkezinde duruyor. Maalesef Kevin ve Gwen üniversiteye gitmek için ekipten ayrılıyor ve Ben’e bir uzaylı sidekick atanıyor. Büyük zaman savaşı hikayesinin doldurma bölümlerle (hatta doldurma bir sezonla) durmadan ertelenmesi izleyiciyi seriden soğutuyor ve franchiseın çöküşünü hazırlıyor.
Ayrıca ana karakter olarak gördüğümüz en büyük Ben’e sahip olsa da çizimler o kadar karikatürize ki kahramanımız kesinlikle 18 yaşında gibi görünmüyor. Ben’in ultimatrixi bırakıp omnitrixe dönmesi de Ultimate Alien’ın sevdiğimiz mekaniğinden mahrum kalmamıza sebep oluyor. Zaman Savaşı’nın işlendiği final görece heyecan verici olsa da eski serilerin tadını vermiyordu.
Ben 10 (2016)
Aslında hakkında konuşmaya bile değmeyecek bir seri olsa da temel şeyleri ortaya koymakta fayda var. Cartoon Network patronları Omniverse’le birlikte Ben 10’in artık para kazandırmamaya başladığını fark edip Cartoon Network’ün modern animasyon stiline uygun, Japon etkisinden uzak ve Amerikan çizgi filmlerinin klasik didaktik yapısında yeni bir serinin siparişini verdi. Böylece on yıllık destan Omniverse ile sonlanmış oldu.
Yeni seri Omniverse’ten bile büyük bir hayal kırıklığıydı. Ben ve Gwen 5 yaşında gibi görünüyorlardı, tüm karakter tasarımlarında kolaya kaçılmıştı ve orijinal serinin altı yaşından büyük herkese hitap eden havasına karşılık bu seri 4-8 yaş aralığındaki çocukları hedefliyordu. İlk sezonun sonunda Vilgax’ın ortaya çıkacağı haberi küçük bir heyecan kıpırtısı yaratsa da Lovecraftvari efsane kötü adamımızdan eser kalmamıştı. Yeni seri Ben 10 franchiseının onar dakikalık parodilerinden oluşuyor gibi. Tüm serilerden karakterleri absürt bir şekilde görüyoruz ve kısa skeçlerle izleyiciyi güldürmek amaçlanıyor. Umarım ki ileride asıl Ben 10’e dönüş yaşanır. Warner Bros’un yeni platformu HBO Max için duyurduğu live-action dizi bu umudumuzu güçlendiriyor. Şimdi, son olarak serideki filmlere göz atalım.
Ben 10: Secret of the Omnitrix
Orijinal serinin final sezonundan üç bölümün yerini tutan bu filmde Ben bozulmakta olan Omnitrix’i düzeltebilmek için ilk kez dünya dışına çıkıyor.
Gelecek serilerdeki space-opera loreunun temelinin atılması ve Azmuth’la tanışmamız açısından çok önemli bir film.
Ben 10: Race Against Time
Ben 10’in iki live-action filminden ilki, çok kaliteli bir iş olmasa da kahramanlarını ilk kez kanlı canlı gören hayranları oldukça tatmin etmişti.
Orijinal serinin bittiği yerden yani yaz tatilinin sona erip Ben ve Gwen’in okula dönmesinden başlayan film Eon karakterini evrene kazandırmıştı.
Ben 10: Destroy All Aliens
Serideki tek üç boyutlu CGI animasyon, Race Against Time’ın devamını anlatıyor. Serinin devamında büyük önem taşıyacak olan Azmuth hakkındaki gerçekleri öğreniyoruz.
Ben ve uzaylıları bir kez daha bambaşka bir formatta görmek dönemin çocukları için heyecan verici bir deneyimdi. Uzaylı tasarımları üç boyuta başarıyla aktarılmıştı.
Ben 10: Alien Swarm
Son filmimiz, Ultimate Alien’ın ikinci ve üçüncü sezonu arasında yaşananları anlatıyor ve dizinin devamına büyük etki ediyor. Bu filmde ortaya çıkan karakterleri, uzaylıları ve Omnitrix’in fonksiyonlarını ileride sık sık görüyoruz. Ayrıca liseli Ben’i gördüğümüz tek film olması açısından önem taşıyor.
Sonuç olarak bir neslin çocukluğunda büyük yeri olan destansı seri Ben 10, çoğu genci bilimkurguyla tanıştıran, en ince detaylarına kadar düşünülmüş geniş bir kurgusal evrenin nasıl kurulabileceğini ve sıradanlaşmadan klişelerin nasıl kullanılacağını gösteren bir eser.