Amazon Prime‘da yayımlanmaya başlanan Paper Girls, aslında Brian K Vaughan ve Cliff Chiang‘ın aynı adlı çizgi roman serisinden uyarlama. İlk bölümü izleyenler veya reklamını görenler, ister istemez diziyi “Stranger Things” ile kıyaslayacaktır. Paper Girls de 1980’lerde, kendilerinden çok daha büyük uhrevi güçlerle mücadele eden 12 yaşındaki dört çocukla başlıyor. Ancak ilk bölümün ortasına gelindiğinde, Stranger Things’ten farklı olduğu hemen anlaşılıyor.
Dizi, Cleveland’ın kurgusal bir banliyösü olan Stony Stream‘de geçiyor. Olaylar ise yerel halk tarafından “Cehennem Günü” olarak bilinen ve Cadılar Bayramı’nın sonrasına denk gelen 1 Kasım 1988’de başlıyor. Kahramanlarımız sabahın dördünde gazete dağıtmak için bisikletlerini kapıp işe koyuluyor. Bu, 12 yaşındaki Erin’in (Riley Lai Nelet) ilk gazete dağıtım işi. Öfkeli ve ırkçı bir müşteriyle karşı karşıya kaldığında, yardımına Tiffany (Camryn Jones) koşuyor. Onlara iki tecrübeli dağıtıcı daha katılınca çete tamamlanıyor: Kavgacı kişiliğiyle bilinen ve Terminator 2’deki Edward Furlong’u andıran Mac (Sofya Rosinsky) ve şehirdeki binalarda soyadını görebileceğiniz KJ Brandman (Fina Strazza).
Birbirini çok iyi tanımayan ve işleri dışında fazla ortak noktaları olmayan bu dörtlü çeteyi geleceğe yolculuk yaptığında bir arada tutan şey ise korkuları oluyor. Yolculuklarının başında birbirlerini tanımıyor olmaları sayesinde, arkadaşlıklarını sıfırdan kurmaya zorlanışlarını izliyoruz. Bu aşamada Stranger Things’i unutup, The Breakfast Club elemanlarını bir solucan deliğinden geçirip 20 yıl sonraya gönderdiğimizi hayal ediyoruz. Yaşanan zaman atlamasının farkında olmayan dört kız, Erin’in evine kaçıyor ve orada Erin’in 43 yaşındaki hâli ile tanışıyor. Artık hepsi bir zaman savaşının içinde olduğunu anlıyor. Gelecekten gelen ışın silahlı askerler, direnişçiler, zaman yolculuğunu yasaklamaya çalışan bir otoriteyle birlikte dizinin temel taşları da yerine oturmaya başlıyor.
Bilimkurgu ve gizem sevenler için sezonun ortasına doğru işler biraz sıkıcı hâle gelebiliyor. Bir noktada gençlerin sorunlarına ve kişisel meselelerine yoğunlaşan dizi, sonrasında gizemli ajanların devreye girmesiyle toparlansa da mevcut potansiyelini tam olarak kullanamıyor. Yine de karakter gelişimleri açısından bu tarz durağanlıklar ilk sezon için normal sayılabilir. Oyuncu kadrosu gerçekten başarılı. Gelecekteki Erin rolünde Ali Wong, etkili bir oyunculuk sergiliyor. Public Enemy ve Metallica hayranı olan ve zaman yolcusu gruplardan birinin liderini oynayan Jason Mantzoukas da oldukça başarılı. Öte yandan dört ana karakter için seçilen aktörlerse çizgi romandaki asıllarını pek aratmıyor.
Yine de birçok insanı diziye çeken asıl şey, denklemin bilimkurgu tarafı olmayabilir. Geleceğe giderken sert gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalan kızlar arasındaki dramadan etkilenecek kişiler olacaktır. Çok bilmiş bir ufaklık olan Tiff’in MIT ye girmeye çalışması, KJ’in kendi cinselliğini keşfetmesi, Erin’in gelecekteki hayatının ne kadar sıkıcı olduğunu öğrenmesiyle yaşadığı hayal kırıklığı gibi pek çok duygusal unsur var. Ne yazık ki denklemin diğer tarafı, yani bilimkurgu hikâyesi muhteşem bir potansiyele sahip olsa da biraz zayıf kalmış durumda. Başlangıçta çok az şey açıklanıyor. Sezon bitene kadar zaman savaşı hakkında gerçekten hiçbir şey bilmiyoruz. Bu yüzden ortaya çıkmaya devam eden (ve bazı durumlarda bir kereden fazla ölen) zaman yolcularının herhangi birini dikkate almak zorlaşıyor. Bağlı kalınan materyalde bundan daha fazlası varsa da dizide bunu hissedemiyorsunuz.
Paper Girls, eğlenceli ve farklılıklarını ortaya koyan bir dizi. Robotlar, ışın silahları ve zaman yolculuğuyla birlikte kesinlikle farklı ve yeni bir tarza sahip. Ana karakterlerin tamamen kadınlardan oluşması, diziyi Buffy The Vampire Slayer‘dan bile daha feminist bir çizgiye taşıma potansiyeli taşıyor. Ancak dizinin genel anlatımı biraz sert. 12 yaşındaki Mac karakterinin sigara bağımlılığı ve argo kullanımı, yapımı genç-yetişkin seviyesinden yetişkin noktasına çekiyor.
Gençlerin ilgisini çekebilecek potansiyele sahip dizi, biraz ince ayarla yaşı küçük olanlara daha çok hitap eden bir noktaya gelebilir veya daha da sertleşerek sadece yetişkin kitleyi kazanmaya çalışabilir. Dört ana karakterin dizideki yolculukları, daha yaşlı benlikleri ve akrabaları ile tanışmaları kesinlikle ilgi çekici. Kader ve özgürlükle ilgili sorulabilecek soruların yanı sıra gelecek ve geleceği etkilemekle ilgili oluşabilecek zaman paradoksları da yapımın ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor. Bağlı kalabileceği bir çizgi roman serisinin de olmasıyla uzun yıllar devam edebilecek ve keyifle izlenebilecek bir dizi gibi duruyor.