Geçtiğimiz yılbaşında yayımlanan Bandersnatch isimli interaktif filmin ardından Black Mirror‘ın merakla beklenen 5. sezonu izleyicilerle buluştu. Dizinin Netflix’e geçmesinden sonra 6 bölümden oluşan iki sezonun ardından yeniden ilk iki sezondaki formata dönen dizinin yaratıcısı Charlie Brooker, 3 yeni bölümle birlikte Black Mirror evrenini biraz daha genişletmiş oldu.
Toplamda 23 bölüme ulaşan dizinin bu sezonki bölümlerinin isimleri ise sırasıyla şöyle: Striking Vipers, Smithereens ve Rachel, Jack and Ashley Too. 1. ve 3. bölümler önceki sezonlarda karşımıza çıkan teknolojilere farklı açılardan bakmamızı sağlarken, 2. bölüm hikayesel anlamda daha farklı bir yerde duruyor.
Striking Vipers
Dizinin oyun temasına sahip 4. bölümü olan Striking Vipers, sanal gerçeklik konusunu işliyor. Ne Playtest bölümünde olduğu gibi korku unsuru üzerinden ilerliyor, ne USS Callister’daki insanları sanal bir dünya içine hapsetmek gibi dehşet bir senaryoya sahip ne de Bandersnatch’te olduğu gibi bir kitabı oyuna uyarlamayla ilgili. VR teknolojisinin geleceğine tamamen farklı bir pencereden bakmamızı sağlayan bu bölümde insanlar arası duygusal ilişkiler masaya yatırılıyor ve herkes tarafından kabul görmüş etik kodlar inceleniyor.
Üniversiteden itibaren samimi iki dost olan Danny ve Karl birlikte oyun oynamayı da severler. Karl, Danny’nin doğum gününde sürekli oynadıkları dövüş oyununun yenisini ona hediye eder. İlerleyen günlerde çoğunlukla geceleri bu oyunu oynayan ikili kafalarına taktıkları çip vasıtasıyla oyunu adeta yaşarlar. Sanal dünyanın içinde, oyundaki karakterler ile bütünleşirler ve bu andan sonra oyun oynamak onlar için artık ikinci plandadır.
Oyunda kadın bir karakteri seçen Karl, erkek bir karakteri seçen Danny’le cinsel ilişkide bulunur ve bunun sonucunda aldıkları haz gerçek yaşama da etki eder. Heteroseksüel olduğunu bildiğimiz iki arkadaşın o andan sonra cinsel kimliklerini sorgulamaları ve eşcinsel olup olmadıklarını anlamaya çalışmaları izleyicileri de şüphe içinde bırakıyor.
Surrogates ve Ready Player One isimli filmlerde de karşımıza çıkan bedenlerin sanal bir dünyada yaşayarak var olan şeyleri hissetmeleri temasının işlendiği bu bölümde karşımıza çıkan bir diğer önemli konu ise aldatmak. İlişkilerin geleceği üzerine düşünülmesini sağlayan bu kısımda sanalda yapılan bir aldatmayla gerçekte yapılanın aynı anlama gelip gelmeyeceği konusu irdeleniyor. Danny’nin oyuna bağımlı bir hale gelmesi ve seks ihtiyacını oradan gidermesi eşi Theo ile aralarının açılmasına sebebiyet vererek düzenli ilişkilerinin sarsılmasına yol açıyor. Tam bu esnada aldatmak için çiftlerin birbirlerinden onay almaları soğuk bir duş etkisi yaratsa da, izlediğimiz şeyin bir Black Mirror bölümü olduğu da burada ortaya çıkıyor.
İlişkilerde sadakat, eşcinsellik, aldatmak gibi konuları bir arada işleyen Striking Vipers’ta gerçek ve sınırlı dünyadan kaçarak ne yapacaklarına kendilerinin karar verebileceği bir ortamda özgür bir şekilde hareket etmeyi seçen insanların bir süre sonra duygusal anlamda bir çöküntü yaşaması etkileyici bir şekilde anlatılıyor.
Smithereens
Daha önce dizide işlenmeyen bir tema üzerine kurulan Smithereens’te, büyük sosyal medya şirketleri ve onların üst düzey yöneticileri başrolde. Sosyal medya şirketlerinin gelecekteki olası güçlerini masaya yatıran ve oluşabilecek hiyerarşide en üst seviyede yer alacaklarını gözler önüne seren bu bölümde sanal dünyada güç sahibi olmanın gerçek dünyayı da etkileyeceğine vurgu yapılıyor. Bir “tanrı modu” ile sınırsız bir bilgi ağına ulaşmanın getireceği güçler gözler önüne seriliyor.
Uber benzeri özel bir taksi şirketinde çalışan Chris Gillhaney, şubelerinden biri Londra’da bulunan bir sosyal medya organı olan Smithereen’i gözüne kestirir. Şirket çevresinde taksiyle bekleyerek üst düzey yöneticilerinden birinin aracına bineceği anın hayaliyle yaşayan Chris günün birinde bu isteğine ulaşır ve şirkette çalıştığını söyleyen bir genç adam aracına bindiği esnada planını devreye sokar. Amacı şirketin yöneticisi Billy Bauer’e ulaşmaktır. Bu esnadan sonra İngiliz polisi, FBI, Smithereens şirketi, Billy Bauer ve Chris arasında bir telefon trafiği başlar. Gerilimin hat safhaya ulaştığı bir esnada isteğine ulaşan Chris, aynı zamanda geçmişiyle de yüzleşmek zorunda kalır.
Kişi ve kurumların birbirleri arasındaki ast üst ilişkilerini açık bir şekilde ortaya koyan bölümde bir sosyal medya şirketinin piramidin en tepesinde yer alacağına vurgu yapılıyor. Bu şirketlerin aynı zamanda kullanıcılarının hayatlarına ne gibi etkilerde bulunacağı konusu işlenirken, bilgilerin gizliliğinin içi boşaltılmış bir kavram olduğu da yine gün yüzüne çıkarılan konular arasında.
Rachel, Jack and Ashley Too
Cansız bir varlığın içine bir insan bilincinin kopyalanması gibi, daha önce dizinin birkaç bölümünde karşımıza çıkan bir temayı işleyen bu bölüm birçok kişi tarafından beğenilmese de, en az diğer bölümler kadar dizinin geçtiği evrende olabilitesi yüksek bir olayı işliyor. Kendi hayatıyla paralellik gösterircesine dünyaca ünlü bir şarkıcı rolünde karşımıza Miley Cyrus çıkıyor.
Sanatçının dünya çapındaki popülerliği değerlendirilerek minik bir robot tasarlanıyor ve hayranların bu robotu satın alması sağlanarak sanatçıya kendilerini yakın hissetmeleri amaçlanıyor. İçine kapanık bir kişiliğe sahip Rachel da müziğe ilgili ve Ashley O hayranı biri olarak babasından bu robotu kendisine almasını ister ve o andan sonra en yakın arkadaşı olan bu robot hayatında büyük bir yer kaplar.
Rachel, Jack and Ashley Too’yu bir Black Mirror bölümü yapan kısım ise tam olarak buradan sonra başlıyor. Ashley’nin hayatının arka planının anlatıldığı kısımlarda aslında toz pembe bir hayat sürmediğini, sorunlarla boğuştuğu görülüyor. Hatta kendi hayatının başkalarının elinde olması gibi korkutucu bir gerçekle de yüzleşiyoruz. Teyzesi, koruması, menajeri ve yakınındaki diğer insanların hepsinin içinde olduğu bir aldatmacanın tam ortasında yer alan Ashley olayları idrak etmeye başladığında sert bir şekilde durdurulur ve sanatçı bitkisel hayata girer.
Dizinin genel ana teması burada devreye giriyor ve yine bir teknolojinin kötüye kullanımı vakasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Sadece zihinsel olarak yaşamını sürdüren bir insanın beyninden şarkı sözlerini alarak yeni şarkılar üretilmesi hayranlar nezdinde büyük coşkuyla karşılansa da, bunun bir işkence olduğuna dikkat çekiliyor. Ashley Too isimli robotun içinde hapis kalan Ashley’nin bilinciyle de yine gelecekte ortaya çıkması muhtemel bu teknolojinin etik açıdan doğru olup olmayacağı hakkında düşündürücü bir finalle sona eriyor bölüm.