Bir Stephen King Bilimkurgusu: The Tommyknockers

Korku edebiyatı denince akla gelen ilk isimler arasında yer alan Amerikalı yazar Stephen King günümüzün en popüler yazarları arasında yer almakta. 2015 yılında Amerikan Hükümeti’nin Ulusal Onur Madalyası’yla ödüllendirdiği King oldukça üretken de bir yazar. İlk romanı (Carrie / Göz) 1974’te yayımlanan Stephen King, küçük bir çocukken yazıp annesine sattığı Tavşan Trick ve arkadaşları hakkındaki öykülerden bu yana dur durak bilmeden romanlar, öyküler kaleme almaya devam ediyor.

Kabul etmek gerekir ki King’in yazdığı birçok şey insanın tüylerini ürperten cinstendir. Geçirdiğiniz araba kazasının ardından sizi hastaneye götüreceğine evinde tutsak eden bir hayranınız olduğunu (Sadist), kasabanıza kan emici bir yaratığın taşındığını (Korku Ağı), içi canavarla dolu bir sisin ortasında kaldığınızı (Sis), lanetli bir mezarlığa gömdüğünüz ölünün akşam kapınızı çaldığını (Hayvan Mezarlığı), kuduz bir köpek sizi parçalamak isterken fırın gibi ısınan bir arabanın içinde mahsur kaldığınızı (Kujo) düşünün. Bunlar elbette kâbus gördürücü türden şeyler. Ancak şunu belirtmek gerekir: King iyi bir korku yazarıdır ama yalnızca bir korku yazarı değildir. King’i yalnızca korku yazarı olarak etiketlemek ona büyük haksızlık olur.

Stephen King kendi değişiyle aklına gelen her konuda yazar. Hal böyle olunca bilimkurgu türünde de eserler vermesi şaşırtıcı değildir. Bu eserler arasında yer alan The Tommyknockers’da (Şeffaf / Altın Kitaplar) King, tıpkı Dreamcatcher’da (Rüya Avcısı / Altın Kitaplar) olduğu gibi insanlığı, bir uzaylı tehlikesi ile karşı karşıya bırakır.

tommyknockers-movie

Romana adını veren Tommyknocker; yeşil renkte olan, insan benzeri, geleneksel madenci kıyafeti giyen ve Leprechaun’a benzeyen efsanevi bir yaratıktır. Madencilerin yemeklerini ve aletlerini de çalan bu yaratıkların adı, maden çökmeden önce maden duvarlarına vurduklarına inanılmasından gelmektedir. Roman, Altın Kitaplar tarafından (nedenini anlayamadığım bir şekilde) Şeffaf adıyla yayımlanmış ve kitabın çevirmeni Gönül Suveren, Tommyknockers’ı dilimize “umacılar” olarak çevirmiştir. Elbette “umacı” kelimesinin “Tommyknocker”ı tam anlamıyla karşıladığını söylemek mümkün değildir. Ayrıca romanın kapağının da tıpkı adı gibi içerikle ilgisiz olduğunu belirtmekte yarar var.

 Late last night and the night before,

Tommyknockers, Tommyknockers,

knocking at my door.

I want to go out, don’t know if I can,

’cause I’m so afraid

of the Tommyknocker man.

İlk baskısını Kasım 1987’de yapan ve kırklı yılların tarzında bir bilimkurgu hikâyesine sahip olan The Tommyknockers, 1993 yılında yaklaşık bir buçuk saatten oluşan iki bölümlük bir mini televizyon dizisi olarak karşımıza çıkar. Dizi şöyle özetlenebilir:

the tommyk

Sakin bir Maine kasabası olan Haven’da yaşamını sürdüren yazar Bobbi Anderson (Marg Helgenberger), evinin yakınlarındaki ormanda, köpeği ile çıktığı yürüyüş sırasında toprağa gömülü bir şey keşfeder. Bobbi o şeyi dışarı çıkarmak için kazmaya başlar. Kısa zamanda toprağın dışında kalan kısmın, çok daha büyük bir şeyin parçası olduğunu anlar.  Bu sırada bir şiir toplantısında olan şair sevgilisi Jim Gardener (Jimmy Smits), Bobbi ile ilgili kâbuslar görmektedir. Haven’da garip bir şeyler mi olmaktadır? Jim geri döndüğünde endişelerinde haksız olmadığını anlar. Bobbi ormanın içinde, düşen bir uzay gemisi keşfetmiş ve bununla birlikte kasabada tuhaflıklar yaşanmaya başlamıştır. Gemideki uzaylılar ölmemiştir ve insanların kafalarına girip onlara birtakım yetenekler kazandırmaktadırlar.  Herkes adeta bir mucide dönüşmüştür. Postanede çalışan Nancy (Traci Lords) mektupları ayırmaya yarayan bir makine yapar. Sihirbazlık numaraları yapan küçük Hilly cisimleri ortadan kaybetmenin bir yolunu bulur. Bobbi Anderson ise telepatik bir daktilo icat eder. Artık daktilosuna dokunmasına bile gerek yoktur. Uyurken bile roman yazabilmektedir.

Bu değişimden etkilenmeyen tek kişi Jim Gardener’dır. Sonunda, geçirdiği bir kaza sonucu başına takılan platin yüzünden uzaylıların yolladığı sinyalleri alamadığının farkına varır. Sinyallerden etkilenmemesi bir şeyin daha farkına varmasını sağlar. İnsanlar gittikçe değişmektedir ve bu değişim kötü yöndedir. İnsanların dişleri dökülmeye başlamıştır. Günlerdir uykusuz kalmış gibi yorgun görünmekte ve yavaş yavaş ruhlarını yitirmektelerdir. Uzaylılar onların yaşam enerjisini çalmaktadır. Artık kasabanın ve sevgilisi Bobbi’nin geleceği, uzaylılardan etkilenmemeyi başaran Jim’in ellerindedir.

tommykno

The Tommyknockers, Stephen King’in bilinçaltının, yazdıklarına nasıl yansıdığını anlamamız açısından iyi bir örnek olarak gösterilebilir.

1985 senesinde King, alkolle olan dostluğuna bir yenisini ekler. Bu dostun adı uyuşturucudur. Ancak alkolik olduğunu yıllar öncesinden bilen yanı sessiz kalmamakta, ona kurguları ve canavarları aracılığıyla mesajlar göndermektedir. Okuyucular, Misery (Sadist / Altın Kitaplar) ve The Shining (Medyum / Altın Kitaplar) romanlarında bu mesajlara rahatlıkla rastlayabilir. Bu duruma örnek gösterilebilecek diğer bir romansa The Tommyknockers’tır. Yazar Bobbi Anderson aslında King’in kendisinden başkası değildir. Açığa çıkardığı uzay gemisinin de alkol ve uyuşturucuyu temsil ettiği açıktır. Anderson nasıl uzaylılardan aldığı destekle dur durak bilmeden yazıyorsa, King de aynı şekilde alkol ve uyuşturucudan aldığı güçle yazmayı sürdürmektedir. Ve uzaylıların Bobbi’yi tükettiği gibi alkol ve uyuşturucu da King’i perişan etmektedir.

Bu açıdan bakılarak izlenirse (ya da okunursa) The Tommyknockers, izleyiciye (ya da okuyucuya) sıradan bir bilimkurgu eserinden daha fazlasını vermekte, adeta bir ayna görevi görmektedir. Ne de olsa, hayatın çılgınca üstümüze geldiği yirmi birinci yüzyılda hangimiz kendi uzaylılarımıza sahip olmadığımızı iddia edebilir?

Yazar: Kadri Kerem Karanfil

Bu hesap, artık hayatta olmayan bir yazara aittir. (1980-2021)Bilimkurgu Kulübü emektarı. Yalnız bilimkurguyla değil, korku ve çocuk edebiyatıyla da ilgili. Stephen King'in sadık okuyucusu. Ray Bradbury'nin büyük hayranı. 80'lere ait korku filmlerinin tutkunu.

İlginizi Çekebilir

bilimkurgu bilgisayar yapay zeka

Bilimkurgu Yapımlarındaki Habis Bilgisayarlar #1

“Bilgisayarlar Eski Ahit tanrıları gibidir; bir sürü kuralları vardır, merhametleri ise yoktur.” – Joseph Campbell …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et