Müfit Özdeş… Türk bilimkurgu edebiyatının unutulmaz ismi. Metis Bilimkurgu Dizisinin 10. kitabı olarak yayımlanan Son Tiryaki adlı öykü derlemesiyle, bilimkurgu edebiyatımızda şahsına münhasır yepyeni bir sayfa açtı. Henüz “Türklerin iyi bilimkurgu yazıp yazamayacağının” tartışıldığı bir dönemde gelen bu kitap, kimileri için erken, kimileri içinse geç bile kalmış bir adımdı. Yalın üslubuyla bize bizi anlatan öykülerinde neler yoktu ki? Bir türlü çalıştırılamayan bir transfer makinesinden, Dünya’yı dev bir besi çiftliği olarak gören uzaylılara; bir ademoğluna abayı yakan peri kızından, sigaranın yasaklandığı Dünya’dan kaçan bir tiryakiye; uzaylı olduğunu iddia eden bir ayyaştan, tüm yaşayanların acısını çekmek için yapılan bir robota kadar hayal gücü yüksek pek çok öyküsüyle selamlıyordu okurunu.
Kâh masalsı, kâh eleştirel, kâh mizahi dokularıyla öne çıkan öykülerinin belki de en önemli özelliği bize dair oluşlarıydı. Bunun da etkisiyle olsa gerek, Müfit Özdeş için “Türk Usulü Çağdaş Bilimkurgunun Öncüsü” diyenler de çıktı. O ise, tüm bu edebi curcunadan uzakta öykülerini yazmaya devam ediyor. Bugün ilk okurları, çoktan hayatlarını yarıladı bile. Daha genç okurları ise onu, Son Tiryaki’nin sekiz öyküyle genişletilmiş yeni baskısıyla tanımaya başlıyor.
Yönetmenliğini Gökhan Cılam‘ın üstlendiği belgesel serimizin bu ilk bölümünde, Müfit Özdeş’in Heybeliada’daki münzevi yaşamına konuk olduk ve yarım asırlık edebiyat macerasını kendisinden dinledik. İşte masalsı çocukluğu, fırtınalı gençliği, parıldayan yazarlık kariyeriyle Müfit Özdeş…