Serial Experiments Lain, Yoshitoshi Abe‘nin mangaka ve karakter dizaynını, Chiaki J. Konaka‘nın görüntü yönetmenliği ile konsept dizaynını yaptığı ve Ryutaro Nakamura‘nın ise yönetmenliğini üstlendiği 1998 yapımı 13 bölümlük cyberpunk Anime‘sidir.
Lain gerçeklik, kimlik, iletişim sorunları üzerine kurulmuş metafiziksel bir öyküdür. Anlatımın odağında, bir Japon kasabasında yaşayan 14 yaşındaki Iwakura Lain vardır, ki bir odak karakter olarak iletişim sorunları yaşayan ve sosyal açıdan toplumdan kopuk bir karakter olarak karşımıza çıkar. Kendisiyle tam zıt bir ablası, katı ve duygusuz bir annesi, işinden eve hiç gelmeyen bir babası vardır. Hikaye ise Wired denilen bir tür internet dünyasının yakınında geçer. Wired, görsel ve işitsel bağlantılı ve her kişinin farklı amaçlarla giriş yaptığı bir ağ, fakat ağın bu özelliği kendi yan sanayisini oluşturmuş. William Gibson‘ın romanlarındaki gibi, insanlar ağa sürekli ve maksimum senkronizasyonla bağlanabilmek için özel uyuşturucular kullanmakta. Ve ağa bir kez girenler, kendilerini çıkışı olmayan bir tavşan deliğinde buluyorlari… Wired o kadar geniş ki bir noktadan sonra kendi sektörünü ve kendi teolojisini yaratıyor.
Lain’le aynı okuldaki öğrencilerden birinin intiharı ve intihardan sonra kendisine ondan bir mesaj gelmesi üzerine Lain bu olayı Wired’de araştırmaya karar verir. Evini bir bilgisayar atölyesine çevirir ve art arda dalışlar yapmaya başlar. Lain’le beraber yaşayan ve ondan taban tabana zıt kişilikteki Mika ise bu dalışların ardından halüsinasyon ve gerçeklik şokları geçirmeye başlar. Artık yaşadığı dünyanın gerçek olduğundan bile kuşku duyar hale gelmiştir.
Cyberpunk mekan Cyberia‘daki tetikçinin Lain’in kendisine bakışını görür görmez silahı kafasına dayayıp intihar etmesi, Wired‘in sınırlarını korumakla görevli Knights teşkilatının Lain’i takip etmeye başlamasına sebep olur. Knight’lar Wired’de kendi hakimiyetlerini tehlikeye düşürecek bir Tanrı istememektedirler. Ama bilmedikleri şey Lain’in Wired’de geçirdiği süre sonrası giderek değiştiği ve ilkinden tamamen farklı bir kişilik geliştirdiğidir. Wired ortamındaki bu kedi fare oyunu sona yaklaştıkça Wired’in ve gerçek dünyanın aslında ne olduğunu, Kids Project‘i ve Protocol 7‘yi öğreniriz. Bildiğimizi sandığımız tüm hikaye baştan beri aslında çok farklı bir şekilde çok farklı bir yerde durmaktadır ve Lain’in kararlı adımları onu oraya götürmektedir.
Yoshitoshi Abe, çocukken Manga okuyamadığını, bunun evde yasak sayılan bir şey olduğunu söyler. Bu yüzden sonraki hayatında mangaka olarak amacını “doğal ve etrafında herşeyi barındıran” bir öykü yapmak olarak gösterir. Lain’se linear ilerlemeyen asimetrik bir öyküdür, daha doğrusu bu “modern anlatı ile şu an yaşanmakta olanın” alternatif bir bileşkesidir. Başrol karakter Lain bile 3 ayrı yanıyla karşımıza çıkar: Çocuk yönü (Ayı pijamaları ve -sonradan kaybolacak olsa da- Lain’in kargalara olan korkusu), olgunlaşma yönü (Lain’in kendisine yöneltilen sorulara giderek daha sert ve ciddi yanıtlar vermeye başlaması) ve kötücül yönü (Lain’in giderek daha hesapçı bir karakter kazanması, Lain’in kurnaz gülümseyişinin artışı) Lain’in bu yönelim nüansları ince çizim farkları ile tasvir edilir. Bu nedenle, hikayedeki 5 ana nüanstan birisi “mental kimlik” olarak karşımıza çıkar.
“İletişim” teması aslında pratogonist’in iletişimsizlik durumu üzerinden verilmiştir ki bu yalnız olmaktan ziyade kişinin kendi karakteristiğinden kaynaklanan doğal bir durum olarak belirir. Mika ise sosyal açıdan çok başarılı ve aktif olmasıyla Lain’le kontrast oluşturur. Yönetmen hedef kitlesini 14-15 yaş olarak düşündüğünden Lain’in Wired’e “sarıldıkça” çevresindekilerden ve ailesinden kopuşu ile bu iletişim teması iletişimsizlik ile Lain’in kişilik değişimlerini bağlar ve bu anlamda etkili bir kontrast daha oluşturulur. “Yalnızlık” ise önceki temanın zıttıdır. Lain yalnızdır çünkü okulda konuşacak kimsesi, ailede rol modeli olarak alacağı biri yoktur. Bu anlamda Lain’in yalnızlığı ve Wired’e yönelişi (ve haliyle geçirdiği metamorfoz) bir karardan ziyade “sonuç”tur ve doğal kabul edilir. Serideki tek ekleme şarkı olan “Kodoku no Signaru” (ki son bölümde çalmaktadır) sözleriyle aslında bu duruma bağlantılıdır.
“Gerçeklik” tek boyutta kalıp geçilen bir tema değildir Aksine doğal gerçeklik, yapay gerçeklik, sert gerçeklik gibi birçok farklı formuyla seri ilerledikçe karşımıza çıkar. Bu durum daha çok seride beliren durumlar için bir tefsir aracı olarak kullanılır. Aynı nedenledir ki, tanrısal bakış perspektifinin “gerçekliğin sınırlı görüşü” temasını tamamen yansıtır şekilde görünmesinden kaçınılmıştır. Teoloji, hikaye gelişiminde geniş yer tutar. Lain’in kendisi bize olasılıkları sorgulayan sınırlı bir vücuttaki sınırsız bir ruh olarak yansıtılır. Onun sınırsızlığı serbest bırakan yer de Wired’dir. (Fiziksel gerçeklikten kurtuluş)
Wired’e giriş sekanslarında kullanılan sistemlerin bildik filmlerdeki takur tukur klavye girişleri ya da eski Windows’daki gibi bir sanal gerçeklik hissi vermeyecek denli somut durmaması için Mac‘lerde kullanılan sistemin üzerinde biraz daha oynanıp daha görsel hale getirilerek “Copland OS” adlı hayali bir işletim sistemi yaratılmıştır. Wired mottosu olan “Close the world, Open the nExt” de MacOS’un 1989’deki sistemi NeXTSTEP‘e bir göndermedir. Ayrıca Wired sahnelerinde subliminal frame boyutunda kısa sürede ekranda çeşitli açılardan geçen sayısız yazı bulunur. Lain Japonya’da öğlen 1.15 sıralarında yayınlanmasına (ki bu aslında çocukların en fazla ekran karşısında olabileceği saatlerdendir) rağmen büyük bir ilgi toplamış, o zamandan bugüne pek çok objektif Anime dergisinin incelemelerinde 10 üzerinden 9.5 gibi notlara sahip olmuştur. Ayrıca Anime altkültürü üzerine pek çok kitap ve akademik araştırmada referans gösterilen bir seri haline gelmiştir.
Lain aynı zamanda Manga, Anime ve bir PS1 oyununun bütünlediği tek bir hikayeye sahiptir; fakat yönetmen ve senarist, tüm senaryonun sadece Anime’de verilmesi yerine Anime’nin genel hikayeyi birleştiren ve ipuçları içeren bir gövde olmasını istediği için seriden sonra Manga ve PS1 oyunu hakkında araştırma yaparsanız ve mümkünse seriyi bir de bu bilgiler ışığında yeniden izlerseniz alacağınız zihinsel tecrübe çok daha fazla olacaktır.
Lain dendiğinde Despera‘ya değinmememiz de imkansız gibi. 1884-1944 yılları arasında yaşamış dadaist şair Jun Tsuji‘nin eserlerine bir saygı duruşu niteliği taşıyan yapım, 14 yaşındaki Ain adlı bir kızın, teknolojik bir bilgi seviyesine sahip olmamasına karşın, ürettiği makineler ve bilgisayarlar üzerinden yol açtığı olayları işleyen karanlık bir psikolojik fantezi örneği ve aynı zamanda da Serial Experiments Lain’ın Taisho dönemi Japonya’sında geçen bir paralel evren hikayesi olacaktı. İki yıldan beri muallakta olan bu projeye ilişkin yeni açıklama yakın zaman önce geldi. Serial Experiments Lain ve Haibane Renmei‘nin Mangaka’sı Yoshitoshi Abe, Yeni Zelanda’da da katıldığı bir panelde, 2009’da açıklanan ve kendisini Serial Experiments Lain’de olduğu gibi yeniden karakter tasarımcısı Chiaki J. Konaka ve yönetmen Ryutaro Nakamura ile bir araya getirecekken yönetmen Nakamura’nın aramızdan ayrılmasıyla sahipsiz kalan Despera projesine yeni bir yönetmenle devam edileceğini doğruladı. Öte yandan yeni yönetmen konusunda henüz kesinleşen bir bilgi de olmadığı biliniyor. Projenin son formatı ya da tahmini tamamlanma tarihi konusunda bilgi verilmemiş olsa da Nakamura’nın ömrünün son demlerinde çalıştığı bu projenin tamamlanması eminiz önemli bir gelişme olacaktır.
Hazırlayan: Hamit Gökalp