Mobile Suit Zeta Gundam

Yayın Tarihi: 02-03-1985 ile 22-02-1986 arası
Bölüm Sayısı : 50
Yönetmen : Yoshiyuki Tomino
Karakter Tasarım: Yoshikazu Yasuhiko
Müzik : Shigeaki Saegusu

En son 1982’de Gundam 0079 Movie Trilogy‘sini tamamlayan Tomino, 3 yıl aradan sonra Mart 1985’te Zeta Gundam ile geri döner. Bu seri her ne kadar çok karanlık ve trajik bir hikayeye sahip olsa da, birçok Gundam hayranı tarafından yapılan gelmiş geçmiş en iyi serilerden birisi olarak düşünülmektedir. Hikayedeki en büyük değişiklik, daha önceki serilerde “iyi taraf” olan Federasyon‘un şimdi Titans adlı, kötünün de ötesindeki taraf olmasıdır. Zeta Gundam, Mecha tasarımı alanında da Anime dünyasını sonsuza dek değiştirmiş bir seridir. Öyle ki Bandai bu seriyle birlikte Gundam’ın “Genişletilmiş Evren”i olan MSV konseptini tasarlayacaktır ki bu UC evrenine daha çok karakter, MS ve konu ayrıntısı katılmasını sağlamıştır. Uzakdoğu dışında yaklaşık 20 yıl boyunca resmi olarak yayınlanamayan bu seri, sonradan anlaşılabilen Anime efsanelerinin başında değerlendirilir.

Zeta Gundam, 1979’daki orjinal seri için yapılmış ilk devam serisi (sequel) olup yenilenmiş hikaye akışına göre Gundam 0083: Stardust Memory‘den 4 yıl sonra geçmektedir. Bu ve önceki diğer ön seri (prequel)’leri izlemediyseniz bu tanıtım spoiler özelliği taşıyabilir.

zeta_by_ammotu-d4nbgf4

Principality of Zeon‘un “One Year War”ı kaybetmesinden 3 yıl sonra, 0083 yılında teslim olmayı reddeden Amiral Augille Delaz‘a ait bir Zeon filosu, gizli bir operasyon ile Federasyon’un geliştirmekte olduğu nükleer silah kullanma kapasitesine sahip bir MS olan Gundam GP02A‘i kaçırır. Federasyon kuvvetlerinin üstün çabalarına rağmen, Delaz Filosu “Operation Stardust” adını verdikleri intihar saldırısını gerçekleştirirler ve bu kriz sonrasında her ne kadar Delaz filosu durdurulsa da, Federasyon kuvvetleri çok ağır hasar alırlar ve uzay filolarının 3/2’si yok olur. Birçok üst düzey komutan hayatını kaybeder. Delaz filosu, Federasyon güçlerince yok edilmeden hemen önce bir koloniyi Kuzey Amerika üzerine düşürmeyi de başarır. İklim ağır şekilde zarar görür ve büyük bir ekonomik kriz başlar.

Operation Stardust’un neden olduğu yıkımdan hemen sonra artık gerek Federasyon senatosunda gerekse silahlı kuvvetlerinde uzayda yaşayan insanlara karşı büyük bir korku ve nefret doğmaya başlar. Artık Federasyon’daki çoğu kişi Spacenoid, yani uzayda doğmuş insanlar olarak adlandırılan kolonistlere “hak ettikleri gibi davranmak” gerektiğini düşünmektedirler. Amiral‘nin girişimleri ile Operation Stardust’un gerçekleşmesinden hemen sonra uzayda çıkan isyanları gerekirse zorla bastırmak amacıyla aşırı dünya yanlısı (Earthnoid) bir özel güvenlik filosu olan TITANS kurulur. Uzayda yaşayan insanlara karşı çok sert düşünceleri olan Amiral Jamitov Haymann liderliğe, en az kendisi kadar zorba bir komutan olan Basque Ohm da bu organizasyondaki yardımcılığına getirilir. Haymann ve Ohm çok kısa bir sürede Federasyon askeri kuvvetlerinde ne kadar “ipten dönme” adam varsa Titans’a toplamaya başlar. Titans artık kolonistlerden nefret eden, insan hayatına zerre değer vermeyen, acımasız insanlarla dolar.

Chara_b_07

Aradan geçen 4 yıl boyunca Titans, kolonistlerin hayatını cehenneme çevirir. En basit ayaklanma bile Titans tarafından kitle imha silahları dahil her yol kullanılarak bastırılır. Haymann’dan cesaret alan Titans askerleri önlerine çıkan her türlü engeli yok etmeye başlarlar: Kolonistlerin siyasi liderleri yavaş yavaş şüpheli bir biçimde ölmeye başlar, Titans, Federasyon ordusunun neredeyse tüm araştırma geliştirme bütçesini kullandığı için müthiş güçte MS’ler üretir, etkili bir dezenformasyon ağı Titans’a karşı yükselen en küçük sesin bile “Zeon sempatizanı” olarak tanımlanıp hedef olmasına yol açar ve tüm bunların sonucunda Titans artık göz önündeki tek güç konumuna gelir. Dahası kimse bir şey kanıtlayamadığından bu ırkçı organizasyonu kimse durduramaz. Kolonistlerin yardım isteyen çığlıklarına kimse cevap veremez. Titans’ın 30th Banthi kolonisinde gerçekleşen bir protesto gösterisini yasaklanmış bir kimyasal silah olan G-3 zehirli gazı kullanarak durdurmaları ve bu olayda 3 milyon insanın ölmesi de bardağı taşıran son damla olur.

One Year War” savaşı sırasında Zeon’a karşı Jamitov Haymann ile aynı cephede komuta etmiş bir general olan Brex Forrer, ordudan ayrılarak Titans’ın vahşetine göz yummayı reddeden herkesi yeni kuracağı direniş gücüne çağırır. Eski bir Zeon askeri olan Quattro Bageena adlı esrarengiz bir adamın yardımı ile Brex Forrer, AEUG (Anti Earth Union Government) adlı yeraltı organizasyonunu kurar. Amacıysa faşist Titans’ı durdurmak ve yanlışlıklarla dolu Federasyon’u düzeltmektir. Titans’tan iğrenen eski Federasyon subaylarının oluşturduğu ayrılıkçı bir grup (Kalaba Group) ile birlikte asi siviller ve hatta eski Zeon askerleri AEUG bayrağı altında Federasyon kökenli terörü durdurmak üzere aynı çatı altında toplanmaya başlarlar. Ama gerek insan gücü, gerekse finansal kaynaklar olarak Titans’ın çeyreği kadar bile olamayan AEUG ve Kalaba şimdilik sadece gerilla taktikleri ile Titans’la savaşacaktır.

23r16qC

Hikayemiz 2 Mart UC 0087 tarihinde Side 7’deki Green Noa 1 kolonisinde başlar: Titans, geliştirdikleri yeni nesil MS’leri RX-178 Gundam MK II’lerinden iki tanesini test etmek üzere koloniye getirirler. AEUG lideri Brex Forrer bir şekilde bu testten haberdar olur ve AEUG savaş gemisi Argama ve Yüzbaşı Quattro Bageena liderliğinde bir grubu, bu yeni MS’ler hakkında bilgi toplamak (hatta mümkünse onları yok etmek veya ele geçirmek) amacıyla koloniye gönderir.

Hikayemizin merkezindeki 17 yaşındaki Kamille Bidan, bu kolonide yaşayan asosyal ve agresif bir gençtir. İsminden nefret eden ve tüm zamanını okulda kendisine bulaşanlarla kavga edip evde kendi MS tasarım hobileri ile uğraşmakla geçiren Kamille’in annesi ve babası kolonide Titans’ın yeni projesi ile çalışan sivil görevlilerdir. Anne ve babasının kendine hiç zaman ayırmayışı onu çok depresif bir ruh hali içerisine sokmuştur. Ona yakınlık göstermeye çalışan tek kişi olan sınıf arkadaşı Fa Yuiry‘nin çabalarını bile sürekli terslemektedir.

Fa ile beraber yine okuldan döndükleri sıradan bir günde Kamille, koloniye RX 178’in testi için gelen Titans test pilotu Jerrid Messa‘nın yanından geçerken Kamille’nin yakın algılama hislerinin aniden uyanması Jerrid ve yanındaki askerlerle bir kavgaya girmesiyle sonuçlanır. Kamille bu olay sonrası feci şekilde tartaklanır ve kolonideki üsde yer alan askeri bir cezaevine atılır. Kamille burada daha önce adlarını bile duymadığı halde, Titans’a saldırmak ve potansiyel AEUG sempatizanlığı suçlamalarıyla karşılaşır.

Güne hayli kötü bir başlangıç yapan, haliyle Titans’tan nefret eden Kamille, Jerrid’in test uçuşundaki Gundam MK II’sinin Quattro ve ekibinin saldırısından hemen sonra teknik arıza geçirerek üsse sert iniş yapmak zorunda kalması sonrasında çıkan kargaşada hücresinden kaçar ve evine dönecekkken aniden fikrini değiştirip üsse geri döner. Kendisini hırpalayan bu askerlere karşı hıncını almak için Gundam MK II’ye atlar ve oradaki diğer bir test pilotunun Gundam MK II’sini etkisiz hale getirir. Bu sırada dışarıda Titans birlikleri ile savaşan Quattro ve takımı üssün savunmasını indirdikten sonra Gundam MK II’lerden birinin üssün kontrolünde olmadığını fark eder ve ondan tanımlama ister, Kamille de bu karşılaşmayla birlikte “onların tarafına” geçmek istediğini bildirir ve böylelikle AEUG’un Gundam MK II’leri kaçırmasını sağlar. Ancak Kamille’in AUEG’a katılmasının üzerinden daha birkaç gün bile geçmeden önce evi ve ailesinin yok oluşu, sonra da sırasıyla az-çok onu korumaya çalışmış tüm insanların trajedileriyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.

Kamille.Bidan.full.423792

Öncelikle 1985’in imkanlarıyla bir TV serisi için yapılabilecek belki de en üst noktadır Zeta Gundam: Grafiklerinden müziklerine, karakter kadrosundan drama dozuna dek şu ana dek sadece Gundam ya da Mecha adına yapılanların değil, tüm Anime tarihinin en iyisidir. Zamanı için başka bir TV serisinin bu anlamda kıyas gösterilebilmesi kolay değildir. Bunda en büyük pay zamanı için ilgi görmesi amaçlanmamış olması… Seri vizyondayken izleyen çoğu kişi serideki anlatıma empati kuramadı, aşırı karamsar atmosferden korktu veya seride eğlenemediği için seriyi sevmedi. Oysa birçok insan 10 yada 20 yıl sonra seriyi izlediğinde layık olduğu değeri verdi. Zira Zeta Gundam’ın 1985’de verdiği bu anlatım 9/11 sonrası bir korku imparatorluğuna dönüşen Yeni Dünya Düzeni‘ni belki de en iyi öngören seri oluyor. Serinin bu yüzden olsa gerek, Batı ülkelerinde yaklaşık 20 yıl boyunca resmi şekilde gösterilemediğini not düşmemiz gerek (Serinin DVD seti başkanlık seçimlerinin oluşturduğu kısa boşluktan yararlanılarak hazırlanabildi ama maalesef bu da bazı çeviri hatalarına neden oldu).

Bugünse üzerinden geçen 30 yıllık bir zamana rağmen Zeta Gundam’ın bir klasik olduğunu her zamankinden daha iyi anlıyoruz: İzleyen birçok kişinin beklentilerini ve bakış açılarını yeniden biçimlendiren seri bugün bile benzerine tanık olamayacağınız zihinsel tadlar vaad etmekte… Bazı grafikler 80’lerde yapılabileceklerinin sınırlarını zorlarken (ilk 18 bölüm bunun açık örneği) bazı grafiklerse (az görünen karakterler gibi) fark oluşturacak kadar farklı çizilmiş olabiliyor. Zeta Gundam, 80ler boyunca yapılan TV serilerinde animasyonun kullanışı açısından ideal örneklerin en üstünde gelmekte…

Açıkça söylemek gerekirse birçok kişinin beklentisinin aksine Zeta Gundam’ın şu ana dek Gundam için yapılmış en iyi TV serisi olduğunu söylemek mümkün: Seri ilk 18-19 bölüm boyunca adeta durmayan bir tempoda ilerliyor ve serinin atmosferinin tutkunu oluyorsunuz. (Bu evre aynı zamanda serinin mekanik aksiyon kullanımının da en ideal gözlenebildiği devre oluyor) 20-32 arasında ise değişim devresine giriliyor ve aksiyondan çok drama’ya kayılıyor (Aynı zamanda ilk 18-19 bölümdeki solid durum anlatımı bu evrede Yoshiyuki Tomino’nun tüm serilerinde görünen ağır ağır artan drama ve alternatif gerçekçilik -buna ileride tekrar değineceğiz- noktasına geçiyor) 32. bölümle birlikte seri, artık asla bırakamayacağınız bir hikaye ve karakter gelişimine ulaşıyor ve 50. bölümdeki final de serinin misyonunu olabilecek en mükemmel şekilde noktalarken tüm Anime tarihi içindeki en özgün finallerden biriyle Zeta Gundam sonlandırılıyor. Geride ise sadece izleyenlerin anlayabileceği, fakat kolay kolay betimlenemeyecek bir zihinsel tad kalıyor.

25-days-of-anime-mobile-suit-zeta-gundam

Mecha serilerinin bazılarında, türe özel bir ilgi duymayan bazı arkadaşları rahatsız ettiğini gördüğümüz savaş hususu da ilginç şekilde sıradışı ve merak uyandırıcı hale getirilmiş: Eski UC serilerinden tanıdığımız kahraman karakterler savaşa dahil olsalar bile düşmanların herhangi bir rütbelisi karşısında oldukça zorlanıyorlar. Hatta ilk 18-19 bölümün sonlarında görebileceğiniz Asshimar ya da Gaplant‘a karşı yapılan savaşlar serinin diğer Gundam serilerine olan farkını belirgin şekilde ortaya çıkıyor. Benzer şekilde serinin ileriki bölümlerine dair bir spoiler vermek istemesek de genelde Anime serilerinin tamamına yakınında görülmesine karşın, bazı düşman karakterler ana karakterin kendisiyle yakın dövüşe girmesine karşın öldürülemiyor ve seriyi sağ bitiRİyorlar. Hatta serinin sonunda bile kahramanın kendisi için %100 zaferden bahsedilemiyor: Seri, savaşın yıkıcılığı ve trajedilerinin yanı sıra kaosunu da çok güzel anlatmıştır.

Mecha dizaynları olarak şunu söylemeliyiz: Gerçek bir başyapıt! Zira yeni denilebilecek çoğu seride bile hala Zeta Gundam birimlerine yönelik birçok rip-off’lar görmekteyiz. Bakışımıza serinin yapıldığı döneme kaydırdığımızdaysa, serinin baskın şekilde dizayn özgünlüğü, çok fonksiyonluluk, zamandaş serilere göre gerçekçilik gibi çoğu noktada başı çektiğini görürüz ki şu an bile çıkan çoğu Mecha serisinde Zeta Gundam’daki çeşitliliği -ne yazık ki- görememekteyiz. Zeta Gundam bu anlamda sürekli incelenecek ve örnek alınabilecek eskimez örneklerden birisi konumunda.

Müziklere ayrı bir parantez açmalıyız: 6 diske yayılan Soundtrack‘leri 80’lerin en iyi TV serisi koleksiyonlarından birini oluşturuyor. Açılış müzikleri serinin melankolik havasını tamamlarken, serinin ortalarındaki ekleme parça ile bitiş müziği ise serinin kaotik havasına tezat oluşturacak çocuksu tınılar barındıran, kısa süreli rahatlama sağlayan parçalar olmuşlar. Soundtrack’in bahsettiğimiz vurucu gücünü ise korku, kaos, huzur, melankoli gibi sayısız hissi bir arada veren, senfonik ve jazz arasında gidip gelen çalışmalar oluşturur: Örneğin “The New World” bir savaşın kısa süre öncesinde Fa ve Kamille gibi karakterlerin çocuksu bir huzur ve zihinsel rahatlama arayışlarını temsil ederken, sadece birkaç kez duyduğumuz ama 49. bölümde etkisinin doruğuna çıkan “Zeta Gundam Theme / Riders of the Skies” sizi adeta tüm benliğinizle sarsıyor (Movie III’de bu tema seçilen yeni finaldeki hissiyatla ters düşmemek için bilerek kullanılmamış olmalı) Her halukarda seri müzik anlamında da eşi az bulunur bir yapım.

Serideki drama anlayışı ve karakter tasarımları düşman karakter kadrosunun bile eşi benzerine daha önce rastlanmamış hale gelmesine yol açıyor. Bir tarafta Sara, Rosamia ya da Four gibi karakterlerden diğer tarafta Hamaan, Haymann ve Scirocco gibi uç düşman tiplere dek hiçbir karakter diğerinin karbon kopyası değil. Hatta bazıları için büsbütün üzülüyor, bazılarını da daha önce yaptıklarından ötürü bizzat cezalandırmak istiyorsunuz. Hatta seride 10 bölümden kısa görünen düşman karakterler bile ölmeden bize kendi hayalleri ya da acılarını göstererek sarsılmamıza neden oluyor.

maxresdefault

Başta Kamille Bidan’ın, sonra da diğer tüm karakterlere yapılan betimlemeler ve onlara yöneltilen tüm karşıt durumlarda verdikleri tepkiler onları tek boyutlu karbon karakterler olarak görmemizi engelliyor. Hatta bir noktadan sonra Kamille karakterinin zaman içerinde geçirdiği olgunlaşma sürecini adeta kendimizde hissediyoruz. Zeta Gundam’dan hemen önce -aslında şu anda da- pek kimse bilmese de ağır bir depresyon hali içerisindeydi ve bu proje de bu ruh halinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. (Episode 20’deki Kamille-Four karşılaşmasından Kamille’yi aslında bir ölçüde yönetmenin kendisini yansıtışı olarak da görmek mümkün bu bağlamda) Bu olay aynı zamanda Quattro ve Amuro gibi yan karakterlerde bütünleyici faktör olarak karşımıza çıkıyor: Ve görüyoruz ki aslında hikayedeki tüm karakterler geçmişte yaptıkları hataların ya da kendi kişisel zayıflıklarının karma’sını çeken/çekecek olan, “figüranlaştırılma” illeti ile en ufak alakası olmayan insanlar. Acı çekiyor ve üstlendikleri amaç uğruna bu acılarını arka plana atıyorlar. Çoğu serinin aksineyse eski hataları ya da kişisel zaafları bu karma oluşu sürecinde bile fark edilir noktalar olmakta. Hamaan Karn karakteri ise, bir kadının komutanlık yeteneğine ve savaş gibi olayları domine edebilme gücüne dair topyekün anime dünyasında bir başka eşi çıkmayacak bir karakter. Anlatımın yoğunlaştığı Kamille etrafındaki karakterlerin tek tarafa bakan “beyaz-siyah” ayrımında figüranlar olmaması, aksine kendi içlerinde de kargaşa yaşıyor olmalarının da yansıtılışı seriyi klasik yapan yanlardan birisi.

Sonuç faslına geçersek: Zeta Gundam gerçek bir klasik, hem de asla eskimeyecek nadir efsanelerden birisi: Eğer bu seriyi izleyip de sevmezseniz bitirmek için bir şans tanıyın. Hala sevmezseniz 1 yıl sonra tekrar izleyin, olmazsa 5 yıl sonra… Göreceksiniz, bir noktada seri sizi mutlaka anlatmak istediği şeyleri fark ettirecek ve tüm benliğinizle sizi düşünmeye ve değişmeye zorlayacak. Öyle bir seri ki, eşi ileride bile asla yapılamayacaktır.

Hazırlayan: Hamit Gökalp

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

John Williams

Bilimkurgunun Ezgileri #1: John Williams

Öyle filmler vardır ki, bu yazıyı okuyanların çoğu televizyona bakmasalar dahi jenerik müziğinden onu hemen …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin