Hollywood Filmlerine Esin Kaynağı Olan Bilimkurgu Anime ve Mangaları

Salt bir yaratıcılığın mümkün olmadığı günümüzde her şey bir başka şeye ilham olabiliyor, her şey bir başka şeyden esinlenebiliyor. Biz de bu listemizde Hollywood’un esin kaynağı hâline gelen bilimkurgu animelerini ve mangalarını ele aldık. Diyeceksiniz ki; tam tersi bir durum da söz konusu değil mi? Elbette söz konusu ama bu listenin konusu değil.

Onu da başka bir zamanın konusu hâline getirme sözü verdikten sonra burada bir parantez açalım; listede göreceğiniz eserler live-action uyarlamaları değil; orijinal yapımlardan ilham alma / esinlenme motivasyonunu barındıran yapımlar. Bazısını ilk kez duymuş, bazısını ise biliyor olacaksınız ve ne olursa olsun gönlünüzde yatan yapımın bir animeden / mangadan esinlendiğini görünce “yok artık, bu da mı?” diyerek belki de şaşıracaksınız.

Planetes / Gravity

Gravity, bir kazanın ardından mahsur kalıp derin uzayda hayatta kalmak için birlikte mücadele etmesi gereken iki astronotu konu eder. Planetes’in hikayesi de, Toy Box olarak bilinen uzay enkazı toplama gemisinin ve mürettebatının etrafında döner. Mürettebat, Ay’ın ve Dünya’nın yörüngesine sürüklenen uzay çöplerini toplamakla görevlidir. Bu iki yapım arasındaki benzerlik hikayenin geçtiği mekandan fazlasıdır. Her ikisi de kahramanların yolculuklarına yoğunlaşır; hırslarını, korkuluklarını ve kişiliklerini kullanmak için arka plan olarak uzay boşluğunu zekice kullanır. Odak noktasını bu karakterlerin karşı karşıya olduğu durumlardan uzaklaştırırken; izolasyon, endişe, hayatta kalma ve pişmanlık temalarıyla insan olmanın nasıl bir şey olduğunu izleyicinin gözleri önüne serer.

Planetes | Kaynak: Manga | Bölüm sayısı: 26

Hikayesi: 2075’te uzay yolculuğu artık bir rüya değil, insanlık için gündelik bir faaliyettir. Bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler, Ay’ın kolonizasyonuna, uzayın ticarileşmesine ve büyük uzay şirketlerinin oluşmasına yol açmıştır. İlgi alanı kozmos olan Ai Tanabe, Technora Corporation’da Dünya ve Ay’ın yörüngeleri arasındaki tehlikeli uzay çöplerini temizlemekle görevli Enkaz Bölümü’ne dahil olmuştur.

Ancak çok geçmeden Ai işinin takdir edilmediğini fark eder. Technora’nın alay konusu olduğu yetmezmiş gibi yer aldığı Enkaz Bölümü’ndeki yetersiz personel ve finansman sebebiyle ‘Toy Box’ lakaplı harap bir uzay gemisini kullanarak enkaz toplayacaktır. Ai; yılmaz, azimli biridir ve Enkaz Bölümü’nün personelini oluşturan bu ilginç kişilikleri tanımaya başlar: Philippe Myers beceriksiz ama iyi huylu bir baş katiptir, Edelgard Rivera gizemli olduğundan mı ağzının sıkı olduğu yoksa ağzı sıkı olduğu için mi gizemli olduğu belli olmayan geçici bir işçidir ve Hachirouta Hoshino kendine ait bir uzay gemisinin özlemini çeken öfkeli ve tutkulu biridir.

Planetes, uzayın uçsuz bucaksızlığını sıradan insanların kişisel yaşamları için bir fon olarak kullanan alışılmadık bir bilimkurgu dizisidir: Dünya’da doğmuş olabilirler ancak umutları ve hayalleri yıldızlar arasındadır.

Outlaw Star / Firefly & Serenity

Joss Whedon’ın Buffy The Vampire Slayer, Angel ve The Avengers gibi popüler eserlerine nazaran daha az bilinen işlerinden Serenity; Fox’un iptal ettiği bilimkurgu televizyon dizisi Firefly’ın devamı niteliğindedir. Dizinin final sezonunun kaldığı yerden devam eder. 2518 yılında başlayan film, bir kargo gemisi mürettebatının, kanundan ve düşmanlarından kaçarken galaksinin keşfedilmemiş kısımlarındaki yolculuklarını anlatır. Outlaw Star ise Galatic Leyline olarak bilinen eski bir hazineyi arayan bir kanun kaçağı ve uzay ekibinin etrafında dönüyor. İki seri, batı estetiğinde fütüristik teknoloji, karakter odaklı anlatılar, dünya inşasına vurgu, AI robotları ve ödül avcıları ile birçok benzerliği paylaşıyor.

Birçoğunuzun aklına tam bu noktada Cowboy Bebop benzerliği de gelecektir. Temalar benzer olsa da Cowboy Bebop bilimkurgu ve noir yapıyı bir araya getirerek ayrışmıştır.

Outlaw Star | Kaynak: Manga | Bölüm sayısı: 24

Uzay, genel olarak üç büyük grup tarafından yönetilmektedir: Federasyon, korsan klanları ve kanun kaçakları. Federasyon ile korsanlar sürekli bir mücadele içerisindeyken kanun kaçakları da kimsenin baskısı altında kalmadan yaşamlarına devam etmektedir. Gene Starwind ve ortağı Jim Hawking son derece özgür olan bu kanun kaçaklarını yakalayıp başlarına konan ödülü alarak geçimlerini sağlayan ikilidir.

Heyecanlı hayatları, korsanlardan kaçan Hilda adında bir kadının özel koruma görevini kabul ettiklerinde tepetaklak olacaktır. Kendilerini kanun kaçakları, korsanlar ve federasyon tarafından uzayda kovalanırken bulan ikilinin elinde büyük bir koz vardır: Tüm evrendeki en gelişmiş uzay gemisi, Outlaw Star.

Chobits / Her

Chobits, arızalı bir kişisel bilgisayarın mekanik bir kadın vücudunda karşımıza çıkmasını ve genç bir erkeğin ona aşık olmasını anlatır. Delikanlının aşkı ile makinenin özgür bir iradeye sahip olabileceği de hikayenin ilerleyen bölümlerinde karşımıza çıkar. HER de kadın yapay zeka kişisel asistanı ile istemeden bir ilişkiye giren yalnız, hassas bir yazarın hikayesini sunar. Bu iki filmin barındığı aşk fikri, ilişkiler, duygusal ve cinsel arzular, sosyal normlar ve yapay zeka ile ilişki arayışı etrafında dönen kavramlar açısından neredeyse aynıdır. Ancak sunum ve estetik açısından büyük ölçüde farklılık gösterirler. Sunum ve estetik açıdan her ile daha çok benzeşen yapım ise Eve no Jikan’dır.

Chobits | Kaynak: Manga | Bölüm sayısı: 24

Bilgisayarlar insana benzemeye başladığında aşk aynı kalabilir mi?

Hideki Motosuwa, üniversiteye girmek için çok çalışan genç bir taşra çocuğudur. Yoksul bir geçmişe sahip olduğundan modayı takip etmeyi bırakın masraflarını bile ucu ucuna karşılar. Bu nedenle tıpkı insana benzeyen kişisel bilgisayarlardan (Persocom) alabilmesi ancak hayaldir. Bir akşam eve giderken terk edilmiş bir Persocom bulur. Onu eve götürdükten ve harekete geçirmeyi başardıktan sonra, kusurlu olduğunu düşünür. Çünkü Persocom sadece “Chii” kelimesini söyleybilmekte ve diğer Persocom’ların aksine sabit diskine bilgi indirememektedir. Bu yüzden Hideki ona dünyayı eski usulde öğretmeye karar verirken bir yandan üniversite sınavlarına çalışmaktadır.

Hideki, insani duygu ve düşünceleri olan ve sahibine karşı sevgi besleyebilen ‘Chobit’ler hakkında bilgi edinmeye ve Chii’nin gizemini çözmeye çalışır.

All You Need Is Kill / Edge Of Tomorrow

William Cage, şüphesiz Tom Cruise’un Edge of Tomorrow filminde canlandırdığı en unutulmaz karakterlerden biridir. Ancak Hiroshi Sakurazaka’nın All You Need Is Kill adlı hafif bilimkurgu romanının kahramanı Keiji Kiriya’dan esinlenildiğini çok az kişi biliyor. Hafif roman, beyaz perdeye uyarlanmış olmasa da haklı bir Death Note şöhretine sahip Takeshi Obata tarafından yapılan çizimlerle bir mangaya da uyarlanmıştır.

All You Need Is Kill | Cilt sayısı: 1 / 4 bölüm

Keiji, Birleşik Savunma Kuvvetleri’nde Dünya’yı kuşatan ‘Mimics’ adlı gizemli yaratıklara karşı savaşan yeni bir askerdir. Keiji ilk sortisinde öldürülür, ancak açıklanamayan bir fenomenle savaştan önceki güne geri dönerek uyanır. Ölümü ve dirilişi tekrar ve tekrar tekrarlanırken kendini bir zaman döngüsüne yakalanmış olarak bulur. Keiji’nin bir asker olarak becerileri, kaderini değiştirmeye çalışan zaman döngülerinden geçerken gelişir.

Paprika / Inception

Christopher Nolan, Satoshi Kon’un renkli 2006 fantezisi Paprika’nın kendisi için bir ilham kaynağı olduğunu doğruladığında Paprika severler rahat bir nefes aldı. Her iki hikaye de bir yabancının rüyalarına erişmeye ve onu etkilemeye izin veren bir elektronik cihaz içeriyor. Dönüp bakıldığında The Matrix gibi Inception’ın da etkilendiği yapımlar -Total Recall’dan James Bond’a ve Philip K. Dick’in Ubik’ine kadar- fazlaca olmakla birlikte iki filmi yanyana koyduğunuzda söyleyebileceğiniz en çarpıcı şey; Paprika’nın ne kadar iyi olduğudur. O kadar iyidir ki, Nolan 8 sekansı direkt kullanır.

Paprika | Kaynak: Manga | Bölüm sayısı: 1

Dr. Kosaku Tokita, dünyayı yiyebilecek kapasiteye sahip ve kilolarının içine hapsettiği çocuk ruhu ile dengeli şekilde yaşayan dahi bir psikoterapisttir. Kendisi, rüyalarını arkadaşları ile paylaşmak gibi bir fikirle yola çıkarak psikoloji alanında çığır açacağı düşünülen DC Mini isimli cihazı geliştirir. Bu cihaz, kullanıcısının başka insanların rüyalarına girmesine ve kişiliği ile senkronize olarak anksiyete kaynaklarını bulmasına ve onarmasına olanak tanımaktadır. Henüz tamamlanmadığı söylenen bu rüya cihazının başka bir özelliği daha vardır; insanların kişiliklerini değiştirebilme ve silebilme fonksiyonuna sahiptir ve yanlış ellerde oldukça tehlikeli bir silaha dönüşme potansiyeline haizdir.

DC Mini henüz psikoloji camiası tarafından onaylanmadığından, cihazın yaratım sürecinden itibaren ekibin başında olan ve alanında uzman kabul edilen Dr. Chiba cihazla ilgili deneyleri gizlilik içerisinde sürdürmektedir. Üç adet DC Mini’nin çalınmasıyla birlikte de rüyalar ve gerçekliğin sıklıkla karıştığı hikayemiz başlar.

Ghost in the Shell / The Matrix

Etkilendiklerini gizlemek için bin takla atan yönetmenlerin aksine Lana ve Andy Wachowski yapımcı Joel Silver’a 1995’in siberpunk aksiyon filmi Ghost in the Shell’i göstererek, “Bunu yapmak istiyoruz,” derler ve The Matrix böylece huzurlarımıza çıkar. Ghost in the Shell, siber terörle mücadele örgütünün bir üyesi olan Motoko Kusanagi’yi ve ortağını, zor ve güçlü bir hacker’ı yakalamaya çalışırken takip eder. Matrix ise yetenekli bir hacker olan Neo’nun, bir grup isyancıdan gerçekliğin aslında ne olduğunu öğrendikten sonra, insanlık ve onu kontrol edenler arasındaki bir savaşta yer edinen hikayesini anlatır.

Her iki film de düşüncelerini iletmek ve karmaşık siberpunk dünyalarının kimliklerini korumak için bilinç ve kişisel uyanış fikirlerini büyük ölçüde merkez alır. Yaşam ve ölüm, doğaya karşı beslenme, teknolojik bağımlılık, kadere karşı özgür irade, seçim ve yasa ve düzenin yıkılması gibi birçok temayı paylaşırlar

Ayrıca Ghost in the Shell sadece The Matrix’e değil, Avatar’a da kortikal krikolar kullanarak insan bilincini paylaşma kavramları konusunda ilham olmuştur. Avatar, Ghost in the Shell’in yanı sıra Miyazaki’nin önemli eserlerinden Princess Mononoke’ye de dayanan bir fantazyaya ev sahipliği yapar.

Ghost in the Shell | Kaynak: Manga | Bölüm sayısı: 1

Hikayesi: 2029 yılında dünya günlük yaşamın her alanına yayılmış sınırsız bir elektronik ağ ile birbirine bağlıdır. İnsanlar, siborglar, robotlar ve yapay zekaya sahip programlar bu ağın birer parçasıdır. İnsanları diğer yaşam formlarından ayıran tek özellik; sahip oldukları hayaletlerdir. Hayalete sahip her türlü canlı, tamamı ile sibernetik bir vücuda sahip olsa da insan olarak tanımlanmakta ve insana dair her türlü hak ve özgürlüklerden yararlanabilmektedir. Ancak, siber suçlular hayaletleri yönlendirmekte, algısal verilere ulaşılabilmekte hatta hafızaları silip yenilerini yazılabilmektedir. Böyle bir ortamda, insanlığın, bilincin ve varoluşun bilinen tanımları bile netliklerini yitirmektedir.

Japonya’nın Ulusal Kamu Güvenliği Komisyonu teşkilatında yarı özerk konumda faaliyet gösteren 9. Şube’nin Binbaşısı Motoko Kusanagi ve ekibi, siber suçlulara karşı yürüttükleri operasyonlar esnasında Kuklacı adındaki oldukça tehlikeli ve kimliği tespit edilemeyen bir siber suçluya ulaşır. Motoko Kusanagi ve 9. Şube çok geçmeden Kuklacı’nın gerçek kimliği ve amaçları ile karşı karşıya kalacaktır.

Akira / Looper

Akira, stilize edilmiş şiddeti, nefes kesici animasyonu ve renkli siberpunk arka planıyla anime hayranları ve film meraklıları arasında bugün bir klasik olmaya devam ediyor. Hikaye, çocukluk arkadaşı telekinetik güçler geliştirdikten sonra hükümet tarafından kaçırılan bir yeraltı motorcu çetesinin liderini, en iyi arkadaşını kaderinden kurtarmak için giriştiği mücadeleyi anlatıyor. Rian Johnson, en sevdiği filmlerden ve dizilerden etkilenmenin abes olmadığını ve özgünlüğün aşırı abartıldığını dile getirmekten çekinmeyen bir yapımcı ve bu nedenle Looper’da da Akira dahil olmak üzere birçok film ve animeden öğeler bulmak sürpriz değil.

Cid karakteri, Katsuhiro Otomo’nun Akira’sına doğrudan bir selam niteliğindedir ve bir bireyin güçlerinin -bu senaryoda psikokinezinin- onu nasıl bir canavara dönüştürdüğünü gösterir. Hikaye, Cid etrafında dönmese de esrarengiz benzerlikler göz ardı edilemez. Ayrıca Dark City’deki filmin son sahnelerinden birinde yer alan binaların kendilerini ‘onardığı’ sekans da yine Akira mangasının son paneline benzemektedir.

Akira | Kaynak: Manga | Bölüm sayısı: 1

Yıl 2019. 3. Dünya Savaşı’ndan 31 yıl sonra… Yıkılan Tokyo yerine yapılan Neo-Tokyo’da kaos hüküm sürmektedir. Polis ve hükümet güçleri yeraltı örgütlerine karşı mücadele ederken, Kaneda ve motosiklet çetesi, otoriteyi hiçe sayarak bildikleri gibi yaşar ve zamanlarını serserilik ederek geçirir. Bir gün çete üyesi Tetsuo, küçük bir çocuğun da bulunduğu bir kazaya karışır ve ağır yaralanır. Olay yerine gelen askeri birlikler, Tetsuo’yu da alarak ayrılırlar ve üzerinde bazı deneyler yaparlar.

3. Dünya Savaşı’na yol açan ve Tokyo’nun yıkılmasına sebep olan Akira Fenomeni nedir? Tetsuo’yu ne bekliyor? Kei ve örgütü neyin peşinde?

Space Battleship Yamato / Star Wars

Star Wars 1977’de ortaya çıktığında onu ilginç ve yenilikçi kılan şeylerin çoğu Japon kültüründen ilham alınarak inşa edilmişti. George Lucas’ın Akira Kurosawa’nın çalışmalarının bir hayranı olduğu ve filmin birçok konusu ve karakterinin yanı sıra sahneler için The Hidden Fortress gibi filmlerden ilham aldığı yaygın olarak biliniyor. Ancak, etkiler bununla sınırlı değil; örneğin, ‘dönem draması’ anlamına gelen ‘jidaigeki’ Jed’ileri doğurmuş ve samuraylardan pek çok şeyi ödünç almışlardır. Force’un spiritüalist unsurlarının Bushido’nun içindeki öğretilere karşı ağır eğilimler gösterdiği de bu noktada eklemek faydalı bir bilgi olabilir.

Bu etkilenmeler kadar net midir tam bilinmemekle birlikte Space Battleship Yamato gibi yapımlar sebebiyle uzay operası 70’lerin başında Japonya’da fazlaca meşhurdu ve R2-D2’nin çok benzeri Analyzer bu yapımda karşımıza çıkar. Benzerlikler bununla sınırlı değildir; yıldız gemiler, militan imparatorluklar ve bir kadın lider tarafından gemi tasarımlarının teslim edildiği sahneler…

Evet, Star Wars pek çok anime yapıma ilham vermiş olsa da Yamato’dan da ilham almış olabilir gibi görünüyor.

Space Battleship Yamato | Kaynak: Orijinal | Bölüm sayısı: 26

2199 yılında Dünya, Gamilas İmparatorluğu’nun şiddetli bombardımanından sonra eski ihtişamının yalnızca bir kabuğudur. Sakinler, ışınlanmış yüzeyden kaçmak için yeraltına zorlandılar, ancak ölümcül radyasyon, geri çekilen nüfusa gittikçe yaklaşıyor. Tam ve mutlak imhadan sadece bir yıl önce, zaman hızla tükeniyor ve umut tükeniyor.

Şimdiye kadar, herhangi bir kaçma veya misilleme girişimi, uzaylı imparatorluğu tarafından anında yok edildi – komşu bir galaksideki Iscandar gezegeninden acil bir yayın, mahkum gezegeni kurtarmak için bir umut ışığı sunana kadar. Gizlice, Dünya’nın Öz Savunma Gücü, Iscandar’a bir yolculuk için hafiften daha hızlı bir motor inşa ediyor. Yeni silahlarla ve korkusuz donanma adamlarından oluşan kararlı bir ekiple donanmış, II. Dünya Savaşı dönemi zırhlısı Yamato, Uzay Savaş Gemisi Yamato olarak yeniden doğuyor. O ve ekibi, evlerini ve tüm insan ırkını kurtarmak için yıldızlar arasında tehlikeli bir yolculuğa çıktı.

Neon Genesis Evangelion / Pacific Rim

Japonya, Birleşmiş Milletler’de bir kültür elçisi olsaydı, dev bir robot olurdu.

Neon Genesis Evangelion, bir devlet kurumu tarafından dev mecha’lara pilotluk yapmak ve dünyayı kurtarmak için angel’larla savaşmak zorunda kalan Shinji’yi takip ederken Pacific Rim, gezegeni denizin dibinden çıkan dev canavarlardan kurtarmakla görevlendirilen yaşlanan bir mecha pilotunun hikayesini anlatır.

Pacific Rim yaratıcısı Guillermo Del Toro, Evangelion’u filmi için en büyük ilham kaynaklarından biri olarak baz alırken varoluşçuluk, depresyon ve insan psikolojisi temalarına odaklanan animenin aksine puanları eve götürmek için şiddet, aksiyon ve mekanik estetiği kullandı.

Neon Genesis Evangelion | Kaynak: Manga | Bölüm sayısı: 26

 Yıl 2015, dünya büyük bir nükleer felaketten sonra toparlanmaya çalışmakta. Fakat Birleşmiş Milletler’e bağlı gizli ve özel bir organizasyon olan NERV’ün başka hedefleri var. Kadim metinlerde anlatılmış olan ‘Angel’ların dünyaya gelişine hazırlanıyorlar. NERV’ün başkanı Gendo Ikari, yıllardır ayrı yaşadığı 14 yaşındaki oğlu Shinji’yi aniden Tokyo-3 şehrine çağırır. Niye çağırıldığını anlayamayan Shinji, Tokyo-3’e gelir gelmez şehre saldırmakta olan devasa bir Angel ve ardından NERV’in merkez üssünde babası ile karşılaşır. Shinji daha bunların şokunu üstünden atamadan, Gendo Ikari oğluna, Shinji’in hayatında ilk kez gördüğü dev ve korkutucu bir mecha’ya girip üsse saldıran Angel’la savaşmasını emreder. Shinji başta reddetse bile, bunu yapmaya zorunlu kalacak ve hayatı asla eskisi gibi olmayacaktır.

Kaynaklar:

Yazar: Serpil Şahin

"Eşek kadar kadın çizgi film mi izlermiş?" isyanına cevap olarak doğdum. Radyo ve TV ile başlayan iş hayatı, dergi ile devam etti ve 2006'dan bu yana dijital reklam sektöründe çalışıyorum. Hikâye kitapları (Aşk Yemeği Acılı Sever ve Yakıngörmez) yazdıktan sonra, şimdilerde bir roman üzerine çalışıyorum.

İlginizi Çekebilir

japon siberpunk

Japon Siberpunk’ına Giriş Kılavuzu

Japon siberpunk‘ı tekno-fütürizm ağırlıklı doğası gereği doğru bir başlangıcı hak ediyor. Lakin doğru yerden başlayabilmek …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin