Sakasama no Patema

Baş Döndüren Bir Anime: Sakasama no Patema

Şunca yaşınıza gelene kadar en sık duyduğunuz kelimelerden biri kuşkusuz empatidir. Sonra, bu mantıksal terimin ondan daha az duyulan bir versiyonu var; o da sempati. Sakasama no Patema için “empati ve sempatinin animesi” desem hatalı bir şey söylemiş olmam. Film ilk dakikalarından son anlarına kadar, karakterlerden birinin diğerine güvenmediği takdirde hayatını kaybedeceği, dünyanın beşten daha büyük olduğunu ispatlamak isteyenlerin diktatörlere yenileceği ve bu kişilerin sıklıkla yer değiştireceği bir görselliğe sahip. İnceleme aşamasına geçmeden önce filmle ve yönetmenle ilgili bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yapım Tarihi: 9 Kasım 2013

Kategorisi: Bilimkurgu, Seinen

Yönetmeni: Yasuhiro Yoshiura (Eve no Jikan, Harmonie, Kidou Keisatsu Patlabor: Reboot, Pale Cocoon, Mizu no Kotoba)

MAL: 8.16 – IMDB: 7.4

Sakasama no Patema

Yoshiura’nun bilimkurgu eserlerinde Asimov‘un izlerine sıklıkla rastlanır. 2002 yapımı 9 dakikalık kısası Mizu no Kotoba‘da (ayrıca ana karakter Dame Otoko’yu da seslendirmiştir)Üç Robot Yasası“nı temel olarak işleyen Yoshiura, bu filmle aynı zamanda Eve no Jikan‘ın da (5 bölümlük ONA ve film versiyonları mevcuttur) temellerini atmıştır. Bilimkurgu eserlerinde naif bir havanın etrafında dönen olayların itici gücü çoğunlukla sevgi, güven ve empatidir. Yönetmenliğinin yanı sıra orijinal eserin yaratıcısı ve senaryo yazarı olarak da karşımıza çıkan Yoshiura için hikaye anlatıcılığının su gibi olduğu pekala söylenebilir.

Bu girizgahtan sonra esas konumuz olan Sakasama no Patema’ya dönecek olursam; 2013 Scotland Loves Anime Festival’de seyirci ve jüri özel ödülünü kazanan yapım, 7. Asia Pacific Screen Awards’ta “en iyi anime film” kategorisine aday olarak gösterildi. Yoshiura’nın robot ve insan teması bu filmle yerini yerçekimi ve insana bırakır. Filmin iyileri de kötüleri de “akıl hastalığı” temalı işlerinin (Kikumana, Noisy Birth) yönetmene kattıklarından dolayı daha bold’dur.

Senaryo

Sakasama no Patema

Yeni enerji kaynakları üretebilmek için yerçekimi üzerinde çeşitli deneyler yapılan bir gelecekte, Dünya’nın yerçekimi bozulur ve pek çok insan “göğe düşerek” yaşamını yitirir. Yeryüzündeki pek çok alanın yerçekimi tersine döner. Fakat küçük bir alan; tel örgülerle çevrilmiş ve despotça yönetilen bir ülke yerçekimini korumuştur. Yerçekimi bozulduktan sonra, ters yerçekimi bölgelerinde de bir grup insan hayatta kalabilmiş ve yer altı tünellerinde yaşamlarına tıpkı normal bir yerçekimi varmış gibi devam edebilmişlerdir. Uçsuz bucaksız bir karanlık ve olabildiğince uzanan tünellerde yaşayan insanlar mütevazı ve hoşgörü çerçevesinde konan kurallarla hayatlarını sürdürmeye çalışırken, aydınlık bir gökyüzü ve ayaklarının altında uzanan yeşil çimenlerde (ekonomi dışındaki yerler yeşildir, şehrin içinde yürüme bantları vardır) yaşayan insanlarsa katı kurallar ve zorlu bir eğitim içerisinde vatandaşlık haklarını korumaya çalışmaktadır. Uçuşan tozların peşinde sürüklenen Patema, ortalığı birbirine katmak için Age’in yaşadığı yeryüzüne çıkar.

Sakasama no Patema, genç bir adamın evinden çok uzakta olan genç bir kadını ait olduğu yere götürmesi ve yolculukları boyunca devlet erbabının gerçek yüzünü keşfetmesi üzerine kurgulanmış klasik bir hikaye. Bu klasik hikaye distopik ve onu bu kadar özel kılansa arka plan sanat çalışmaları ve animasyon kalitesi. Yuuji Kaneko (sanat yönetmeni) ve Atsushi Satomi (arka plan tasarımcısı) isimlerini tam da bu noktada anmadan geçemeyeceğim. Emeği geçen onlarca key animatörün de elleri dert görmesin! Bu ekibin çıkarmış olduğu enfes iş sayesinde çimlere uzanıp izlemekten keyif aldığım gökyüzü ve yıldızlar artık azıcık ürkütücü ve hiç olmadığı kadar gizemli!

Sakasama no Patema

Distopik ve post-apokaliptik (felaket-i müteakip önermesini de ekleyelim) hikayenin anlatımı, film boyunca sıkmıyor. Karakterlerin hayatlarının iç içe geçişi seinen bir yapım olduğundan zorlama değil. İnsan sadece, baş kötü Izamura‘nın o kötülüğünü hak edecek sağlam bir geçmişi ve ana karakterlerle koparılmayacak bir nefret bağının olmasını istiyor ama yine de salt bir kötülüğü kalbinde taşıdığını bilmek de kafi geliyor. Ayrıca flash-back sahneler senaryo akışında kendilerine o kadar güzel yer bulmuşlar ki içi sıcacık ediyor, o sahneleri bir kez daha izlemek istemenize neden oluyor. Kuşkusuz bunda renklendirme disiplini ve müzik de büyük rol oynuyor. Filmin girişinde bilim insanlarının (her ırktan bilim insanları olduğunu konuşulan onlarca farklı dilden anlıyoruz; yani suç sadece Japon abilerin değil) hatası sonucunda göğe yükselen evlere ve bilim insanlarına ne olduğu, özellikle yer altındaki halkın suflelerinin doğru takip edilmesi sonucunda hikayeyle birlikte ilerliyor ve sonda nihayete eriyor.

Klasik bir hikayenin senaryolaştırılmasında başvurulan kamera açılarının sunduğu niş atmosfer bolca hareket halinde olan kafanızın yanında beyninizi hallaç pamuğuna çevirebilir. Senaryoda çoğu zaman kimin tepetaklak, kimin düz ayak olduğu birbirine usul usul karışıyor; zaten tam da bu noktada yönetmenin “empati” ve “sempati” kavramlarına duyduğu derin sevgi kendisini gösteriyor.

Karakterler

Sakasama no Patema

Patema: Yer altında yaşayanların reisinin (merhum) kızı. Esas kız olur kendisi. Esas kız olmanın verdiği yetkiye dayanarak azıcık şımarıktır, asidir; burnunun dikine gider. Kısaca tam bir orihime’dir. Lagos hayatında en değer verdiği insandır. Lagos’un sürekli yeni yerler keşfetmek istemesi ve yaşlı babasının endişelerinden çok, kendi iç sesini dinlemesi Patema’yı etkiler ve ta daaa Patema yaşken eğilir. Bu karakter her 10 animenin 9’unda karşımıza çıkacak sıradanlığa sahip olsa da onu diğer kızlardan havalı kılan tepetaklak oluşu ve tepetaklak olduğunda saçının başının gram dağılmamasıdır. Film boyunca Lagos dışında da güvenebileceği insanlar olduğunu deneyimlemesinden başka bir öğretisi olmamıştır, bu nedenle en az gelişim gösteren karakterlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Premsesliliğe rağmen kararlı oluşu, yürek yemiş atakları, korku yerine güveni seçmesi ve eğlenceli kişiliği (Age’in barakadan ayrılırken aralarında gelişen dialogun üzerine yapılan müzik/ses tasarımının etkisi bu görüşte yadsınamaz derecede büyüktür; o sahne tebessüm ettirmiştir) onu seviyorken bulmanıza neden oluyor.

Age: Age’in Patema ile ilk kez çitlerde karşılaştığı sahne Age’i sevmeye karar verdiğim anları içerir; o mimikler, o ablak bakış…. Gif yap, dön dolaş izle! Age’in babasından aldığı miras, Patema’nın Lagos’tan aldığı miras ile paralellik gösterdiğinden ve Patema daha hoşgörülü bir dünyada yaşadığından aralarındaki ilişki hızlı bir şekilde korkudan tereddüte, tereddütten güvene doğru evrilir. Age de Patema gibi gayet sıradan bir karakterdir. İlk başlarda Patema’yla empati kurduğunu düşünür ama Patema’nın güvenlik görevlilerince yakalanması anında ona yardım etmek aklından bile geçmez, Patema için istediği tek şey evine gitmesidir ve o, bunu başaramamıştır; o kadar. Age’in sonrasında Porta ile tanışması ve Patema’nın yaşadığı dünyada bu kez onun tepetaklak olması aklını başına getirir ve zemine basmadan yaşamanın ne kadar da korkunç olabileceğini anlar ve o an Patema’yı kötü Izamura’nın elinden kurtarmaya karar verdiği andır. Çokça bocalayan ve çocuksu karakterleri sevmediğimden Age sevdiğim karakterlerden biri oldu.

Sakasama no Patema

Izamura: Her bilimkurguda insanlığı o hale sürükleyen bir manyak vardır. O manyak, bu animede de var. Yerçekimi kazasında göğe düşenlerin ve yerin altında yaşamaya başlayan “tepetaklak“ların günahkar olduklarını, Aiga’nın bu kazadan sonra kurtulan tek seçilmiş bölge olduğunu ve tepetaklakların bu safkan ırkı yok etmemeleri için ortadan kaldırılmaları gerektiğini düşünen ve bunu düşüncede bırakmayan bir psikopattır. Her diktatör gibi aklını dinle yemiştir. Günahkarlar göğe düştüğü için vatandaşların gökyüzüne bakmaları yasaktır. Hal böyleyken yıllar önce göğe uçmak isteyen Age’in babasının, onun tarafından ortadan kaldırılmasından daha doğal ne vardır? Izamura insan merakını tetikleyen her şeyi yasaklamıştır, insanlar yaşamlarına ot gibi devam ettikleri sürece vatandaşlık puanları Aiga’da yaşamak için yeterli olacaktır. Eğer ki merak dürtüsü baş gösterirse ve insanlar göğe uçmak isterlerse Aiga’dan başka bölgeler de olduğunu keşfedebilir ve tepetaklaklardan önce onun diktatörlüğü yok olabilir. İşte Izamura’nın esas korkusu budur; kendisi yerine insanların bir başkasını tercih etmesi. Patema’nın diğer tepetaklakların yerini söylemesi için hayatının onun ellerinde olduğunu hissettirmesine rağmen Patema’nın büyük bir risk alarak Age’e ulaşması ve sonunda ölüm olsa bile Age’i tercih etmesi Izamura’nın korkularının çoktan başladığını belli eder. Filmin manevi değerleri özümseten felsefesi bu salt kötü karakterde yatar.

Bu üç karakterin dışında Lagos, Porta ve Jaku da kilit karakterlerdir. Lagos dünyayı keşfetmeyi seven bir kaşif ve Patema’nın bu yolculuğa çıkmasındaki nedendir. Porta Patema’nın en yakın arkadaşı ve platoniği, Jaku ise Izamura’nın itaatkar adamıdır. Bitiş sekansında Porta’nın Patema ve Age arasındaki yakınlaşmada hayıflanması, Jaku’nun küçücük bir yükseltiye yarasa gibi konuşlanması eğlenceli bir kare oluşturur.

Kısaca duyguların suyu çıkmadan karakterlerin hayatları, aralarında oluşan ilişkiler ve gelişimleri naif bir şekilde anlatılmıştır.

Görsellik 

Sakasama no Patema

Bu animede tam puan alacak bir kategori varsa kesinlikle görselliğidir. Patema’nın ağzından duyduğunuz “göğe düşmek” kavramı ilk başta “Ne saçma şey insan göğe mi düşermiş!” dedirtiyor ve Patema’nın bakış açısından sunulan görüntüyle burun buruna geldiğinizde fikriniz salise gibi kısa bir sürede değişiveriyor. Resmen o anlarda kasılıyorsunuz. İlmek ilmek tasarlanan o canım arka planlar, nefis kamera açıları, pırıl pırıl parlayan animasyonlar bu animeyi diğerlerinden cımbızla ayırıyor.

Patema’nın Age ile ilk karşılaştığı anda ayaklarının göğe doğru sallandığı ve göğün onu yutacakmış gibi bir iştahla izlediği, Izamura’nın kendisi için kulenin en tepesine hazırladığı ters yatakla ilgili tüm sahneler görselliğin tavan yaptığı sahneler olarak filmdeki yerini almış bulunmakta. Ayrıca yer altı tasarımları ve renklendirilmesi zaman zaman Ghost in the Shell evreninde hissetmenize neden olsa da o kadar güzel ki. Patema’nın yasak bölgede soluduğu toz zerrecikleri de şahane bir görsellik sunmakta. Filmde “empati” ya da “güven” duyguları karakterlerin ağzından çıkan kelimelerde yer almıyor onun yerine tepetaklak durumda sunulan bakış açısı bu iki duyguyu dolu dolu anlatıyor. Hikayeleştirmede görselliğin dialoglardan daha çok iş yaptığı detayları hep sevmişimdir. İşin özünü arka planların ve animasyonun yeteri kadar iyi anlatması Sakasama no Patema’yı benim için özel kılıyor diyebilirim.

Müzik & Seslendirme

Sakasama no Patema’da bir açılış müziği yok ama orijinal soundtrackler ve kapanış müziği şahane. Kapanış müziğindeki sözler kapanış sekansıyla da uyumlu. Müzikleri besteleyen ve derleyen Michiru Oshima ve kapanış şarkısı olan Patema Inverse’u seslendiren de Estelle Michaeu.

İşleniş

Sakasama no Patema

-Bu kısım spoiler içerir-

Öncelikle filmin türü ne olursa olsun içinde vıcık vıcık romantizm bekleyenler, bu film size göre değil. Bu filmde hemen her şey dengede ve göze parmak sokmadan aktarılıyor. Film, bilimkurgu ve seinen kategorisinde; bilimkurgu animesine yaraşır şekilde açılış ve final yapıyor, seinen bir animeye yaraşır şekilde hikaye anlatımı sunuyor. Genelde insanlar “madem eve vardılar artık bi’ sevişsinler” tarzında bir motivasyonla izlediklerinden beni tatmin eden son, yüzlerce izleyiciyi tatmin etmemiş.

Filmin distopik evreni -post-apokaliptik dünyasının dışında- Miyazaki’nin “Modern hayatın çökmesini ve her yeri yabani otların kaplamasını sabırsızlıkla bekliyorum” diye tanımladığı bir geleceği misafir eder; teknolojiye okulda, sokaklardaki yürüyen yollarda denk geliyoruz. Filmin sonuna doğru aslında Aiga’nın kendisinin bir bilim ürünü olduğunu anlıyoruz. Patema’nın düşmekten korktuğu gökyüzünün, Age ile birlikte izledikleri yıldızların yıllar önce yıkıma neden olan bilimadamları tarafından yaratıldığını öğrenince ufak bir şok yaşıyoruz. İkinci şoku da Izamaru’nun ana kahramanlarımızı bozguna uğratmak için var gücüyle çarpıştığı ve Jaku’nun imdada yetiştiği kulenin dibinde yaşıyoruz. Çıkan hengamedeki ses titreşimlerine daha fazla dayanamayan kulenin zemini çöker ve Miyazaki’nin bahsettiği yabani otların kapladığı gerçek dünya karşımızda biter.

Kısaca aksiyonla dolu bir eve dönüş macerasında tüm gizemlerin tamamen çözümü sona saklanır ve izleyici ilk saniyeden son saniyeye kadar görsel bir şölenin içindeki baş konuktur.

Not: filmin sonundaki mektupta ne yazdığını merak ediyorsanız reddit’te karşınıza bolca ekran görüntüsü çıkacaktır.

Şimdiden izleyeceklere iyi seyirler.

Yazar: Serpil Şahin

"Eşek kadar kadın çizgi film mi izlermiş?" isyanına cevap olarak doğdum. Radyo ve TV ile başlayan iş hayatı, dergi ile devam etti ve 2006'dan bu yana dijital reklam sektöründe çalışıyorum. Hikâye kitapları (Aşk Yemeği Acılı Sever ve Yakıngörmez) yazdıktan sonra, şimdilerde bir roman üzerine çalışıyorum.

İlginizi Çekebilir

japon siberpunk

Japon Siberpunk’ına Giriş Kılavuzu

Japon siberpunk‘ı tekno-fütürizm ağırlıklı doğası gereği doğru bir başlangıcı hak ediyor. Lakin doğru yerden başlayabilmek …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin