16 Temmuz 1988: Tokyo’nun yarısını bir anda bir ışık parlaması kaplar. Gelişi gibi gidişi de ani olan bu ışık parlaması, ardında -şehrin merkezinde- birkaç km boyunca uzanan bir krater bırakır. 31 yıl sonra, 3. Dünya Savaşı’nın ardından Neo-Tokyo’da kaos hüküm sürmeye devam eder. Gerilim hat safhadadır: Artan vergiler ve işsizlik nedeniyle polis, ayaklanmaları şiddetle püskürtmeye çalışır. Tokyo’nun harap olmuş mahalle aralarında siberpunk motor çeteleri de kol gezer.
Bu olay dizisi, Katsuhiro Otomo‘nun aynı isimli mangasından uyarlanan ve aynı zamanda kendisi tarafından yönetilen Akira filminin arka planını oluşturur. Hikâye, ‘The Capsules’ adlı bir motorcu çetesine liderlik eden Shotaro Kaneda ve çocukluk arkadaşı Tetsuo Shima‘yı odağına alır. Bir gün çete üyesi Tetsuo, küçük bir çocuğun da bulunduğu bir kazaya karışır ve ağır yaralanır. Olay yerine gelen askeri birlikler, Tetsuo’yu da alarak oradan ayrılırlar. Tetsuo doğaüstü yetenekleri uyandırılmak üzere kaçırılmıştır ve çete liderleri kendilerini yozlaşmış, beceriksiz bir hükümetin hedefinde bulurlar. 3. Dünya Savaşı’na yol açan ve Tokyo’nun yıkılmasına sebep olan Akira Fenomeni’nin ne olduğu ve Tetsuo’yu nelerin beklediği yanıtlanır filmde.
Filmdeki olimpiyat sahnesini anımsadınız mı? Neo-Tokyo’nun oluşmasına sebep olan Akira, stadyumun altındaki kriyojenik bir odada tutulur ve Olimpiyat arazisi, askeri bir üsse ev sahipliği yapar. 2020’de gerçekleşecek olimpiyat hazırlıkları protestoların, isyanların, çatışmaların gölgesinde devam eder. Bu, ister bir önsezi ister pırıl pırıl bir tesadüf olsun, olimpiyatların 2020’de yapılamayacağı -pandemi sebepli- bir paralellik oluşturur dünyamızın gerçekliği ile. Niş tartışma çevreleri ve sıkı hayranlar dışında filmin varlığından haberdar olanları bulmakta zorlanabiliriz, ancak Akira sanat, filmografi, video oyunları ve müzik üzerinde devrim niteliğinde bir etki yarattı. Çoğu insan muhtemelen Akira’dan ilham alan en az bir çalışmaya aşinadır.
Filmin kendisi de eşi benzeri görülmemiş bir azmin ürünü. Film için 150.000’den fazla animasyon hücresi özenle çizildi. Filmin animasyonlarında bugünün standartlarını bile geride bırakacak bir pürüzsüzlük elde edildi; araçlar ve karakterler sahnelerde resmen süzülüyordu. Aksiyon sahneleri dengeli, vurucu ve dokunaklıydı. Görsellikte aydınlatmaya da son derece önem verildi. Ateşli tebeşir beyazı patlamalardan bilgisayarlara ve çevrelerini yapay bir floresan yeşili ile kaplayan pis neon tabelalara kadar Akira’nın aydınlatma teknikleri, Neo-Tokyo’yu oluşturan manzaraların karakterlere -ve buna bağlı olarak izleyiciye– rehberlik etmesini sağlandı. Zamanının çok ötesindeki bu görsel detaylar, Endonezya gamelan ve geleneksel Japon noh müziğini içeren muhteşem film müzikleri ile taçlandırıldı. Etkileyici görseller ve müziğin birleşimi, sürükleyici bir duyusal deneyim yarattı.
Film tema olarak siberpunk unsurlarıyla dolu bir bilimkurgu hikâyesinden çok daha fazlasıdır. Yolsuzluktan yozlaşmaya, bilimsel araştırma etiğinin anarşiye ve aşkınlığa bulaşmasına ve ailenin de ortaya konmasına kadar çok çeşitli konulara değinen yoğun bir paket sunar. Filmin bu kavramlara gösterdiği özen zamanı için önemli olsa da, yapım içinde kendine yeterli zaman bulamayarak yüzeysel kalmış gibi bir his oluşturabilir. Bunun muhtemel sebebi, 2.000 sayfadan fazla olan mangadan sadece büyük olaylara konu olabilecek ana hikâyelerin seçilerek senaryolaştırılması olabilir.
Bilimkurgu türünün ve animasyonun temel taşı hâline gelen Akira, animelerin geleceği için yeni bir çekim örneği sunuyordu ve ardından gelen pek çok eser onun devrim sayılan üretim tekniklerini referans aldı ve sayısız yapım, ustaya saygı duruşunu gerçekleştirdi. Bu etki modern kültürün hemen her alanına uzanmıştır. John Gaeta, The Matrix’teki ünlü mermi sahnesini Akira etkisinde gerçekleştirir. Ghost in the Shell, Cyberpunk 2077, Metal Gear Solid, South Park, Stranger Things, Kill Bill, Rick and Morty, The Dark Knight, sokak giyim markası Supreme, Steven Spielberg ve hatta Kanye West, Akira’yı doğrudan ilham kaynağı olarak gösterdiler ya da alıntıladılar. İlk bakışta Akira, modası geçmiş bir anime gibi görünse de günümüz pop kültürünün bazı noktalarına da etki etmiş durumda. Piyasaya sürülmesinin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, içerdiği mesajlarla sanatçılara ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
İçerikleri tam olarak tüketmeyi sevdiğim için filme hiç dokunmadan mantarından başladım. Ama malesef sadece 2.dilde kadar çevirisi mevuttu. Tabi ben gene beklede kalacaktım ama filmin yarattığı etkiyi bu yazıya kadar bilmiyordum. Tabularımı yıkıp filmi izliyecem, mangalar ne zaman çıkarsa alır araları doldururuz. Geri kalmayalım şimdi 😀