Güneş’ten farklı olarak mütemadiyen şekil değiştiren, hilalken dolunay olan, sonrasında küçülen, yok olan ve yeniden ortaya çıkan Ay, eski toplumların gözünde doğum, ölüm ve yeniden doğum döngüsünün simgesiydi. Dünya’nın yegâne uydusu Ay, insan yaşamının ayrılmaz bir parçası. Kız çocuklarına içinde “Ay” geçen isimler verilmesi, şiir başta olmak üzere edebiyat eserlerinde, şarkılarda Ay sembolizminin sıklıkla kullanılması, bu kurak toprak parçasının insanlar …
Devamını gör »Etiket Arşivleri: Tanrı
Yaratımın Doğası Üzerine
İnsan, bu gezegende bildiğimiz haliyle var olduğundan beri yaratmayı sürdürüyor. Hatta artık takıntı derecesine gelen bu durumun sonucu olarak yaratacak yeni formlar bulmaya başladık. Peki neden yapıyoruz bunu? Neden tüm hayatımızı bir şeyleri var etmeye çalışarak geçiriyoruz? Akla gelebilecek ilk cevaplardan biri Tanrı’yı taklit ettiğimiz olacaktır. Gerçekten de, günlük hayatımızın pek çok anında kendimizi Tanrı’nın yerine koyduğumuzu düşünebiliriz. Yargılama yetisine, …
Devamını gör »Geleceğimize Işık Tutan Fütüristler #3: Yuval Noah Harari
Geleceğimize ışık tutan fütüristler dizisinin bu üçüncü yazısında 1976 doğumlu bir tarihçi olan Yuval Noah Harari’nin düşünce dünyasını ele almak istiyorum. Kendisini tarihçi ve filozof olarak tanımlayan yazarı, geleceğe dair kritik insani ve sosyal meseleleri kitaplarında akıcı bir üslupla ele alması nedeniyle fütüristler yazı dizime dahil ettim. 2002’de Oxford Üniversitesi’nde tarih doktorasını tamamlamış olan Yuval Noah Harari, halen Kudüs İbrani …
Devamını gör »Star Trek V: The Final Frontier
Leonard Nimoy‘un Star Trek filmleri hem eleştirmenler tarafından beğeniyle karşılanmış hem de ticari yönden başarılı olmuştu. Ancak serinin beşinci filmi The Final Frontier’in yönetmenlik koltuğuna bu sefer William Shatner oturuyordu ve bu değişiklik diğer bölümlerin kazandığı imtiyazları neredeyse yok ediyordu. The Final Frontier’da Yıldız gemisi Atılgan, sonsuz evrenin sonunu temsil eden ve daha önce hiç kimsenin gitmediği bir yere, efsanevi …
Devamını gör »Arthur C. Clarke’ın Üç Yasası
Bilimkurguda gizem önemlidir. Çünkü gizemin varlığı, aynı zamanda bir keşfin de habercisi niteliğindedir. Bunun da etkisiyle olsa gerek, bilimkurguda çeşit çeşit, sıra dışı ve zaman zaman da tanrısal güçlere sahip varlıklarla karşılaşırız. Tabii buradaki “tanrısallık” vurgusu bizim gelişmişlik düzeyimizle ilgilidir. Öyle ya, söz gelimi zamanda yolculuk yaparak taş devrine gitsek ve cebimizden çıkardığımız akıllı telefonumuzla yerel halka kısa bir video …
Devamını gör »Isaac Asimov ve Anıları (2. Bölüm)
Tüm bu şöhret ve üretkenliğin kaynağı neydi? Sayısız kitap ve öykünün oluşturduğu bir zirvede adeta ölümsüzleşen Asimov, kendisinden bu denli bahsedileceğini hiç düşünmüş müydü? Ya biz okur kitlesi; doya doya okuduğumuz ve kendisinden övgüyle bahsettiğimiz Isaac Asimov’un yazarlık kariyerinin arka planını hiç merak ettik mi? Asimov, birbirinden farklı alanlarda yazmış olmasına rağmen daha çok bilimkurgu romanlarıyla ve popüler bilim kitaplarıyla …
Devamını gör »Isaac Asimov ve Anıları (1. Bölüm)
“Nefes almamla aynı şey yüzünden yazıyorum, yazmasaydım ölürdüm.” Rus asıllı Amerikalı yazar Isaac Asimov, hümanist kişiliği ve bilimkurguya yaptığı katkılarıyla ülkemizde bilimkurgu dendiğinde akla gelen ilk yazarlar arasındadır. 500’den fazla kitap ve yaklaşık 90.000 mektup yazarak tüm zamanların en üretken yazarlarından biri olmayı başarmıştır. Robert A. Heinlein ve Arthur C. Clarke ile birlikte bilimkurgunun üç büyük ustasından biri olarak anılan …
Devamını gör »Antik Çağın Karanlık Cevheri: Sandalpunk
Homeros‘un yazılı eserler bıraktığı Yunan Karanlık Çağları ile bilimkurgu arasında bir etkileşim kurmak mümkün. Zira ortada ne siberpunk ne de bilimkurgu gibi kavramlar varken Samsatlı Lukianos (kendisi Antik Çağlar’da değil, günümüze nispeten daha yakın bir dönemde yaşadı) Antik Çağ destanlarını andıran bir bilimkurgu eseri yazmıştı: Gerçek Bir Hikaye. Bronz Çağı Çöküşü sırasında Antik Yunanistan derin ve sessiz bir karanlığa gömülmekten …
Devamını gör »Haftanın İngilizce İsimleri Ne Anlama Geliyor?
Çok eskiden atalarımız, gökyüzündeki parlak noktaların adeta kendi fikirleri varmış gibi hareket ettiğini düşünürdü. Bu gezegenlerin (gezegen oldukları sonradan anlaşılmıştır) Ay ve Güneş ile birlikte sayısı 7 idi. Bu 7’li eski insanlar için önemliydi ve bunlara tanrıların isimleri verildi. Bu gezegenlerden birine, parlak ve ağır hareket edenine Babilliler Marduk, İskandinavlar Odin, Yunanlar Zeus ve Romalılar Jüpiter; yani hepsi de tanrılar …
Devamını gör »Tanrıların Doğuşu | Orkun Uçar (Kısa Öykü)
Tanrıların, karanlığı aydınlatan bir sevgi ışığı ile doğduğunu, mitolojilere konu olacak epik bir öyküsü olduğunu söylemek isterdim ama her şey oldukça amatör bir iş görüşmesi ile başladı… Sorel Öztürk’ün küçük bir evreni vardı… Bir gökdelenin üst katlarında birkaç milyon dolara satın aldığı dairesinde yaşar, daha alt katlarda bulunan ofisinde iş görüşmelerini yapar, yemeğini de aynı gökdelenin alt katlarındaki bir restaurantta …
Devamını gör »