Etiket Arşivleri: Tamer Ertangil

Bilimkurgu Filmlerindeki Sevgi Unsuru

passengers

Bilimkurgu filmlerindeki sevgi unsurunu yersiz bulanlardan mısınız? “Üf! Drama mı izliyoruz Allah aşkına? Yok mu şöyle katışıksız demir-çelik-elektronik? Ne işi var romantizmin bilimkurgu filmlerinde?” diyenlerden misiniz? Interstellar’daki (2014) baba-kız ilişkisini düşünün. Veya geçenlerde gösterime giren The Midnight Sky’daki (2020) adamla uzay üssünde unutulan kız çocuğunu; adamın ara ara aile geçmişinden kesitler verilmesini… Bunları düşününce, duygusal öğelerin olmadığı bir bilimkurgu filminin …

Devamını gör »

Kitapyurdu’ndan Yeni Yayıncılık Hizmeti

Artık kitap yayımlamak kolaylaştı. Son olarak Kitapyurdu da yeni bir sistem kurdu. Kitap yazdıysanız hiç ücret talep etmeden basıyor. Gerçi bu işin kapak tasarımı var, editörlüğü var, o kısmında illa ki ücret talep ederler –bilmiyorum. Yalnız fikir güzel. Kitap piyasası artık bu şekilde yürüyecek diye düşünüyorum. Dünyada Amazon, Türkiye’de Kitapyurdu ve idefix gibi kuruluşlar basacak kitapları. Risk yok. Zarar yok. …

Devamını gör »

Zekâ, İdrak ve Felsefe

İnsanlar felsefeyi formel mantıktan ibaret sanıyor. Salt biçimsel zannediyor. P ise Q’lar. Öncüller, çıkarımlar vs. Ve böyle sandıkları için parlak bir zekâya sahip olmanın, –ki zekâ derken akıldan değil, IQ diye tabir edilen ve ölçülebilen bir kapasiteden bahsediyoruz- tek başına yeterli olduğunu düşünüyor. Oysa felsefenin IQ ile pek az ilgisi var. Elbette bir miktar zekâ gerekli ama çok yüksek IQ’lu …

Devamını gör »

Evrendeki Yerimiz

evren

Sonsuz uzayı düşününce ne kadar da küçük olduğumuzu hatırlarız. “Korkunç büyüklükteki bu evrende bir toz zerresi bile sayılmayız” gibi ifadelere çokça rastlamışımdır. Ne kadar da küçüğüzdür. İşin tuhafı, bu nicel kıyaslamadan nitel çıkarımlar yapar ve bir anda ne kadar da küçük olduğumuzun yanına önemsizliğimizi de ekleriz. Sonsuz evrende bir toz zerreciği bile olmayan bizler, yani tek tek insan bireyleri, ne …

Devamını gör »

Eğitim Tüm Sorunları Çözebilir mi?

Eğitim tüm sorunları çözebilir mi? Bence o kadar büyük konuşmamak lazım. Adnan Oktar’ın kediciklerinin eğitim durumlarına bakalım mesela. Kadınların her biri üniversite mezunu. Boğaziçi mezunu mu istersin, mütercim tercüman mı yoksa İngiliz dili ve edebiyatı mezunu mu? Hepsi var. Kimisi muhtemelen, “Ya işte Batı tarzı bir eğitim aldıkları için böyle olmuşlar,” diyecektir. Yoo. İçlerinde ilahiyat mezunu olup Arapça bilen de …

Devamını gör »

Psikanaliz, Sanat Yapıtı ve Etik

Psikanaliz-sanat

İnsan, kendisine ait bir özelliği hem sevip hem de sevmeyebilir mi? Bence mümkün. Bir konuya odaklandığımda, onun üzerine sonuna kadar gitmek gibi bir huyum var mesela -bazen sevip bazen sevmediğim. Karamazov Kardeşler romanını bitirmiş olsam da, bazı sahneler ve ifadeler hâlâ zihnimde yankılanmaya devam ediyor. Kitaptan uyarlama, 1969 Sovyet yapımı, üç bölümlük bir film bulup indirdim ve keyifle izledim. Elbette …

Devamını gör »

Çok Katmanlı Bir Film: Bulut Atlası

cloud atlas

Bulut Atlası, David Mitchell’in aynı adlı romanından uyarlanmış bir bilimkurgu filmi. Film iki saat kırkbeş dakikalık süresiyle oldukça uzun ve altı katmanlı olay örgüsüyle bir hayli karmaşık olsa da, esasen vermek istediği mesajlar sayıca çok fazla değil. “Zayıflar et olur, güçlülere yem olur” ve “okyanus ufacık su damlalarından meydana gelir” düsturlarının karşı karşıya getirildiğini görüyoruz. Bir yanda güçlülerin zayıfları ezdiği, …

Devamını gör »

Nüfus Artışı Devam Edecek

Dünya nüfusu katlanarak artmaya devam ediyor. Nüfus sorununun bilinçli kararlarla, farkındalıkla falan çözülebileceğine inanmıyorum. İnsanlar kendilerini bir bütün olarak, aynı insan türünün bir üyesi olarak görmüyor. Ortak karar almak mümkün değil; zira insanlar birbirlerini insan olarak değil, bir ulusun, kültürün, inancın ya da bunun gibi başka kimi alt-kümelerin unsurları olarak görüyor. Ulus, dil, din ve kültür gibi insan gruplarını birbirinden …

Devamını gör »

Robotlar Çalışsın, Biz Oturalım

“Eskiden kölelik vardı. Bugün özgürüz.” Aslında bu öyle siyah-beyaz bir konu değil. Geçenlerde önüme bir istatistik düştü. Amerika’da hapishanede yatan siyahilerin sayısı, kölelik sistemi yürürlükteyken köle olan siyahilerin sayısını aşmış. Bugün kalifiye olmayan bir elemanın bir metropolde tek başına yaşaması neredeyse imkânsız. Köle olsa kira vermezdi bari. Köleliğin “karın tokluğuna çalışmak” olduğu söylenir. İyi de, sanki bugün çalışanlar karın tokluğuna …

Devamını gör »

Herkesin Dikkati Dağınık

Dikkat dağınıklığından muzdarip insanların sayısında büyük bir artış olduğu kanaatindeyim. Önüne gelen her hareketli çocuğa “hiperaktif” denmesinde olduğu gibi, “benim çocuk çok zeki ama dikkati dağınık” ifadesi de fazla iddialı. Pek çok insan dikkat dağınıklığının kendisine veya çocuğuna özgü bir durum olduğunu ve dışarıdan müdahale ile kolaylıkla çözülebileceğini zannediyor galiba. Oysa bugün dikkatini toparlayabilen, odaklanma sorunu yaşamayan insan yok gibi. …

Devamını gör »