1987’de yönetmen Paul Verhoeven, benzeri görülmemiş vahşilikte bir bilimkurgu filmi olan RoboCop ile izleyenlerin aklını başından aldı. Film distopik bir gelecekteki Detroit’te geçiyor ve öldürüldükten sonra robota dönüştürülen bir polisin hikâyesini anlatıyordu. Neredeyse abartı derecede şiddet sahnelerinin altında film, şirketleşen ve düzeni sağlamak için aşırı güç kullanımını arttıran Amerika’yı sert bir dille eleştiren zekice bir senaryoya sahipti. RoboCop’un beyaz perdeyi …
Devamını gör »