TERMINATOR_2_JUDGMENT_DAY

Terminator 2: Judgment Day

Usta yönetmen James Cameron’un 1984’te kotardığı ilk Terminator eseri, küresel anlamda beklenmedik bir başarı getirmişti. Sınırlı bütçesine rağmen yaratıcı senaryosu, karakter derinliği ve yönetmenlik başarısıyla kısa sürede sevilen bir yapım olmuştu. İnsanlar ve makineler arasındaki savaşın anlatıldığı öyküde, savaşı bitirme aracı zaman yolculuğuydu. Makineler 2029 yılında, insan tarafında olan, asilerin lideri John Connor’un yok edilmesi için 1984 yılına yok edicilerini (Terminator) gönderirler. John Connor henüz o tarihte doğmadığı için asıl hedef annesi Sarah Connor’du. Asiler, makinelerin planlarını öğrendikten sonra, onlar da Sarah’ı korumak için kendi adamlarından olan Kyle Reese’i o tarihe gönderirler. Reese, aynı zamanda John’un gelecekten gelen babasıdır.

James Cameron’un Terminar hikâyesi, ikinci filmle birlikte ouroboros sendromuna girer. Latince ouroboros, kendi kuyruğunu ısıran yılan olarak kullanılan bir semboldür. Yeniden doğuş ve sonsuz döngü sembolize edilmektedir. Tüm Terminator filmlerine ve TV dizisine bakarsak, hikâye John Connor üzerinden dönmektedir. Hikâye tamamlandıkça, yeniden başa sarıp kısır döngüye girer. Serinin mitolojisi açısından, The Terminator (1984) ve Terminator 2: Judgment Day (1991) hikâyeyi tamamlayıcı yöndedir.

terminator-2-judgment-day

Terminator 2, ilk filmde olduğu gibi makinelerle insanlar arasında yaşanan savaş görüntüleriyle açılır. Son derece karamsar olan bu distopik dünyada insanlık, sayıca hayli azalmıştır. Makinelerin bu sefer geçmişteki çocuk John Connor’un peşine düşeceğini öğrenen gelecekteki Connor, kendi programladıkları Terminator’u geçmişe gönderir. İlk filmin sonunda Kyle Reese tarafından yok edilen Terminator’un kolu ve yapay zekasını oluşturan kırık çipi hükümet tarafından saklanır. Dr. Milles Bennett Dyson’un tüm zamanını bu çipin teknolojisini çözmeye adamsı, ileride Skynet’in kurulmasına ve ilerleyen yapay zekanın insanlığın sonunu getirmesine neden olacaktır.

1984’deki yaşanan olay sonucunda sürekli kaçan ve Skynet’in ortaya çıkmaması için savaşan Sarah Connor, bu sürede farklı yerlere gidip, farklı kişilerle de tanışarak kendini hem fiziken ve hem de silah kullanımı yönünden geliştirmiştir. Kyle Reese’den hamile kalmış ve doğumundan sonra oğlunu da bu kaçışın içine mecburen sürüklemiştir. Bir süre sonra yakalanır, gelecekte yaşanacaklar hakkında anlattıkları deli saçması olarak görülerek, akıl hastanesine kapatılır. Oğlu ise gönüllü bir ailenin yanına verilir. Fakat Connor, Terminator’ün bir gün tekrar ortaya çıkıp oğluna tehdit oluşturacağı düşüncesiyle hastanede çaresiz bir bekleyiş içindedir.

sarah connor

James Cameron, neredeyse her filmiyle sektörü teknolojik ve yönetmenlik anlamında değiştiren bir isim. Terminator 2, özellikle CGI efektleri kullanımı bakımdan günümüz sinemasını hayli değiştirdi. Robert Patrick’in müthiş bir oyunculukla hayat verdiği sıvı metal robot T-1000 için kullanılan CGI efektler gerçek bir devrimdi. Su gibi sıvı efektleri bilgisayar ortamında yaratmak için karmaşık algoritmalara ihtiyaç vardı. Bu karmaşık yapı da yüksek bir işlem gücüne ihtiyaç duyuyordu. Cameron, Terminator 2’de kullandığı sıvı CGI efektinin bir prototipini The Abyss’de (1989) kullanmıştı. Deniz tabanındaki uzaylılar, su altı kurtarma ekibiyle iletişim için deniz suyunu kullanır. Suyu uzun bir yılanı andıran şekilde üssün içine sızdırarak ekiple temas kurarlar. Suyun uç kısmı şekil değiştirerek ekibin yüzlerine bürünür.

Terminator 2’de, T-1000 için kullanılan morphing efekti Abyss’den çok daha üstündü ve günümüz standartları açısından da halen gerçekçidir. Yapımda orijinal Terminator’ün tasarımı da aynen korunmuştur. Görsel efektlerin başarısında en büyük etken Stan Winston’dır. Winston, Cameron’la birçok kez çalışmıştır. Yapımda, gerçek ve CGI efektlerin dengeli olarak kullanılması hikayenin görsellik altında ezilmemesine neden olmuş.

t2_7

James Cameron’un oluşturduğu Terminator evreni, derin felsefi açılımlara oldukça müsait. Dünya tarihine bakarsak bütün sınırlar belli savaşlardan sonra ortaya çıktı. Savaşlar olmadan özgürlükler gelemedi. Kimi zaman cahillik kutsandı ve bilgelik lanetlendi. Kılıç ve kalkanın yerini silahların almasıyla göğüs göğüse savaşmaktan uzaklaşıldı. Teknoloji ve yapay zekanın ileride daha da gelişmesi kaçınılmaz olarak sibernetik savaş kavramını ortaya çıkaracaktır. Aslında sibernetik savaş günümüzde kısmi olarak var. Bazı hacker grupları, devletlerin gizli bilgilerini ele geçirip tüm dünyaya ifşa edebiliyor. Sibernetik yolla bir devleti ekonomik olarak bozguna uğratmak günümüz açısından mümkün. Paranın nakit yerine sanal olarak yer almaya başlaması, ileride farklı tehditlerin oluşmasına neden olabilecektir.

Yapımda bahsedilen Skynet, yazılım ağının ileride çok gelişmiş bir seviyeye gelmesinin doğurabileceği sonuçlara bir örnektir. Stephen Hawking, kısa bir zaman önce yapay zekanın gelişmesi konusundaki endişelerini belirtmişti. Bu endişeler Terminator filmlerinin de felsefesini oluşturuyor. Varoluşumuzdan bu yana gelen ilkel yok etme içgüdümüz sonucunda, yarattıklarımız ileride başımıza dert olacak. Bu tür yapay zekayı konu edinen distopik hikayeler birer Frankenstein öyküsüne benzer.

terminator 2

Linda Hamilton’un hayat verdiği Sarah Connor, karakter gelişimi açısından çarpıcı bir örnek. İlk yapımda toy, masum ve kendine güvensiz bir karakterin bu yapımda kendinden emin, kaslı ve savaş makinesi olarak karşımıza çıkması adeta onu dişi Terminator yapmıştır. Hamilton, başkasının elinde karikatürize edilebilecek karakterinin derinine inmeyi başararak oyunculuk anlamında devleşiyor. Özellikle akıl hastanesinde doktoruyla olan seanslarındaki ani duygu geçişlerinde kendine hayran bırakıyor. Sigourney Wear’ın Ellen Ripley’i ile birlikte Sarah Conor, sinema tarihinin unutulmaz güçlü iki kadın karakteridir.

James Cameron, Aliens’ta olduğu gibi Sarah Conor’a muhafazakar bir biçimde yaklaşmıyor. Ripley, Aliens’ta kızını kaybetmiş yalnız bir anneydi. Yapımda ailesini kaybetmiş küçük bir kıza sahip çıkıyor ve muhtemel eş ve baba adayı olan onbaşı Hicks ile karşılaşıyordu. Fakat Sarah Connor, Ripley’e kıyasla daha vahşi bir karakter olarak ele alınmış. Oğlunun güvenliği için her şeyi yapabilir. Babasız büyüyen genç John Connor ve Terminator arasındaki ilişki baba-oğul olarak ele alınmış. Güçlü ve yenilmez olan yok edicimiz John’un idealindeki baba figürüdür. Sarah, John ve Terminator üçlüsü, geleceği olmayan bir ailedir.

terminator 2 - 2

James Cameron, bu karamsar hikayede işin espri dozunu dengeli bir şekilde kullanıyor. Yok edicinin, filmin başında bara çıplak bir vaziyette girip üstüne uygun giysi bakması, John’un ona gülümsemeyi öğretme çabası, T-1000’in amansız bir kavga sonucunda mekanda gördüğü cansız bir mankene karşı şaşkınlığı gibi aralarda eğlenceli anlara da sahip. Cameron, usta bir hikaye anlatıcısı. Yazmış olduğu derinlikli senaryosuyla birlikte, teknik bir yönetmenlik sergilemiş. John’un yok ediciyle birlikte telefon kulübesinden üvey annesini aradıkları sahnede yaşanan sürpriz bir an şok etkisi yaratıyor. Üvey anne Janelle Voight, yakın plan eşliğinde telefona yanıt verir ve endişeli bir biçimde diğer uçtaki John ile konuşur. Konuşurken bir an için kolunu duvara yasladığını zannettiğimiz sahnede, kamera açısı yön değiştirince beklenmedik bir manzarayla karşılaşırız. Yalnızca bu sahne bile Cameron’un ne kadar usta bir yönetmen olduğunun kanıtıdır.

En son sinemalarımıza Terminator: Genisys (2015) konuk oldu. Yapım, çok karışık tepkilerle karşılaştı. İlk iki filmin yeniden çevrimi gibi duran yapım, gene bize ouroboros etkisi yaşatarak, seyirciye orijinal bir hikaye sunamadı. Yalnızca Terminator: Salvation farklı bir öykü sunabildi. Hep merak edilen, yaşanılan kıyamet sonrası makine ve insanlar arasındaki savaşın distopik dünyasını sundu. İlk Terminator’ün öncesini, lider John Connor’un hikayesini konu alıyordu. Aksiyon ve bilimkurgu sineması açısından, nitelik anlamında, Terminator 2 halen üst sıralarda yer alıyor. James Cameron’un yönetmenlik başarısı anlamında zirveye eseri. Son filmin aldığı olumsuz tepkilerden ötürü, yeni bir Terminator filminin yapılıp yapılmayacağı halen belirsizliğini koruyor. Fakat Arnold Schwarzenegger, yeni film konusunda halen çok hevesli.

Önceki Sonraki

Yazar: Buğra Şendündar

1979 İstanbul doğumlu. Sinemaya olan ilgisi daha yedi yaşındayken dedesiyle sabahlara kadar film izlemekle başlar. Daha önce çeşitli mecralarda sinema üzerine makale ve eleştiriler kaleme aldı. Günümüzde, Bilimkurgu Kulübü'nde yazarlık serüvenine devam ediyor. Ona göre sinema, insanın kendini keşfetmesidir.

İlginizi Çekebilir

alien ilginc bilgiler

Alien Filmine Dair 10 İlginç Bilgi

“Uzayda çığlığınızı kimse duyamaz!” Bundan yaklaşık yarım asır önce, Ridley Scott’ın yönettiği Alien adlı bir …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin