“Tarkan: Viking Kanı” filmini bilmeyeniniz yoktur. Sezgin Burak‘ın çizgi romanından uyarlanan eser, özellikle “Camgöz” isimli ve çizgi romanda yer almayan fantastik bir ahtapotun arz-ı endam ettiği o meşhur sahneleriyle de akıllara kazınmıştır.
Tahmin edebileceğiniz gibi o dönemde bu tür bir sahneyi çekmek oldukça zahmetlidir. Ancak film ekibi, tüm zorluklara ve aksiliklere rağmen söz konusu sahneleri çekmeyi başarmıştır. Gelin o meşhur sahnelerin ardında neler olup bittiğine hep birlikte bir göz atalım.
Yaratığın nasıl görüneceğine karar verildikten sonra, Ertem Eğilmez‘in prodüksüyon ekibi Bayrampaşa’daki bir plastik fabrikasına gider ve oradaki görevlilerden çekimi devam eden film için dev bir ahtapot yapmalarını ister. Bu istek üzerine plastikten dev bir ahtapot yapımına girişilir. Gerçekçi görünmesi adına ahtapotun kollarına tek tek spiraller bile takılır.
Ne var ki bu kolların hareket etmesini sağlayan herhangi bir mekanizma tasarlanamaz. Film ekibi, bu sorunu da insan gücüyle aşmaya karar verir ve birkaç dalgıç kiralar. Zira izlediğimiz sahnelerde ahtapotun kollarını işte bu dalgıçlar hareket ettirmektedir. Sorunlar aşılıp, her şey hazır hale gelince ahtapot bir kamyonla Bodrum‘a taşınır ve denize bırakılır. Tabii dalgıçlar da peşinden. Teknelere saldıran ünlü ahtapotumuz işte budur.
Ama işin daha matrak bir yanı da var. Su altı sahnelerinde Kartal Tibet ile ahtapotun boğuşmaları gerekmektedir. Ancak o dönemde su altı kamerası ara ki bulasın! Hâl böyle olunca, ekibin aklına dâhiyane bir fikir gelir ve ahtapotu tekrar bir kamyona yükleyip doğruca İzmir Efes Oteli‘ne götürürler. Zira otelin havuzunun altında bir de bar vardır. Buradaki müşteriler bir yandan içkilerini yudumlarken bir yandan da yüzenleri izleyebilmektedir.
İşte Tarkan ile Ahtapot arasında geçen tüm o boğuşma sahneleri bu havuzda yaşanır. Kameramana da bardan doğru bu ilginç sahneleri kayda almak kalır.
Güzel içerik. Teşekkürler.