Fotoğrafta gördüğünüz bu güzel ve alımlı kişi sanılanın aksine bir kadın değil, o bir erkek. Adı: Jaye Davidson. Özellikle Stargate hayranları kendisini mutlaka hatırlayacaktır. Çünkü Jaye Davidson, Stargate filminde Ra karakterini canlandıran oyuncunun ta kendisidir. 1994 yılında yönetmen Roland Emmerich tarafından çekilen bu film, bilimkurguya ve özellikle de Antik Mısır uygarlığına ilgi duyan herkesin hafızasında yer etmeyi başarmıştır.
Stargate’in yarattığı etki ve uyandırdığı ilgi öylesine büyük olur ki, Stargate SG-1, Stargate Atlantis ve Stargate Universe gibi dizilerin çekilmesine yol açıp uçsuz bucaksız bir bilimkurgu mitolojisine dönüşür.

21 Mart 1968’de Kaliforniya‘nın Riverside kentinde dünyaya gelen Jaye Davidson, Ganalı bir baba ile İngiliz bir annenin çocuğudur. Bir eşcinsel olan ve kadın kıyafetleri giyen bu genci, İrlandalı yönetmen Neil Jordan bir baloda tesadüfen keşfeder. Henüz senaryosunu yazmayı yeni bitirdiği filmi için “kadından ayırt edilemeyen bir erkek” oyuncu arayışı içinde olan yönetmen, Jaye Davidson’ı görür görmez aradığı kişiyi bulduğunu hemen anlar.
Ancak modacılık yapan ve oyunculuğa hiç de sıcak bakmayan Davidson’ı filmde oynamaya ikna etmek kolay olmaz. Ama Neil Jordan bu zor görevi başarır ve film çekilir. 1992 yılında vizyona giren ve altı dalda Oscar‘a aday gösterilen bu film The Crying Game (Ağlatan Oyun)‘dir. Jaye Davidson, filmde “Dil” adlı bir transgender karakteri başarıyla canlandırması üzerine 1992 yılında “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar Ödülü”ne aday gösterilir. Böylelikle oynadığı ilk filmde Oscar’a aday gösterilen nadir oyuncular arasındaki yerini alır.

The Crying Game filmi ve Jaye Davidson’ın bu filmde canlandırdığı karakter genel itibariyle sıra dışı ve tartışmalıdır. Bu sıra dışılık, Jaye Davidson’ın 1992 yılında “En iyi yardımcı erkek oyuncu” dalında Oscar’a aday olmasında bile kendini gösterir ve ünlü bir eleştirmen, Davidson’ın Sanat ve Film Akademisi (Academy of Motion Picture Arts and Science) tarafından “dışlandığı”nı belirtir.
Davidson, memleketi Londra’da heteroseksüel olarak biliniyordur ve ödül törenine erkek kılığında mı yoksa kadın kılığında mı katılacağı yönünde dedikodu ve spekülasyonlar bile yapılır. Bu dedikodular sürerken Jaye Davidson, ödül törenine tümüyle siyahlardan oluşan bir tayt ve pelerin giyerek katılır. Makyaj yapmamış ve saçlarını da ortadan ikiye ayırıp topuz haline getirmiştir.
The Crying Game filminden sonra sinema sektöründen uzaklaşan ve modacılıkla yoluna devam etmek isteyen Davidson, artık herhangi bir filmde oynamayacağını duyurur. Hatta film teklifi gelmesin diye menajerinin görevine de son verir. Fakat Roland Emmerich, senaryosunu Dean Devlin‘le birlikte yazdığı Stargate filminde Jaye Davidson’ın da mutlaka yer almasını ister. Zira Androjin Uzaylı Mısır Tanrısı Ra karakteri için Jaye Davidson biçilmiş kaftandır ve ne olursa olsun ikna edilmelidir. Ancak Davidson’a götürülen teklifler bir türlü sonuç vermez.
Öte yandan Davidson da gelen tekliflerden artık bunalmış durumdadır. Sırf buna bir son vermek ve karşı tarafın umudunu kırmak adına 1 Milyon $ gibi, o zamanlar için astronomik sayılabilecek bir ücret talep eder. Bu ücretin kabul edilmeyeceğinden ve tekliflere bir son verileceğinden oldukça emindir. Ancak ummadığı bir şey olur ve yönetmenin de ısrarı üzerine filmin yapım şirketi bu ücreti kabul ettiğini açıklar. Jaye Davidson’ın artık filmde oynamaktan başka çaresi kalmamıştır.

Olayın en ilginç tarafı ise Jaye Davidson’ın bu filmde görüldüğü toplam sürenin sadece 5 dakika olmasıdır! Buna rağmen Jaye Davidson ve canlandırdığı Ra karakteri filme damgasını vurmayı başarır. Davidson, bu filmden sonra sinema sektöründen tamamen ayrıldığını açıklar ve Jiggery Pokery (BBC2 için çekilmiş bir TV filmi), Catwalk (moda belgeseli) gibi ufak tefek projeler dışında başka herhangi bir ciddi yapımda yer almaz. Günümüzde halen Londra‘da modacılık yaparak yaşamını sürdürmektedir. Ayrıca bir iddiaya göre, olası film tekliflerini bertaraf etmek adına neredeyse tüm vücuduna kalıcı dövme yaptırmıştır.
Ancak ne yaparsa yapsın, bilimkurgu ve Stargate hayranları kendisini asla unutmadı, unutmuyor…