star-wars-the-last-jedi

Star Wars: The Last Jedi

Seri filmlerin en büyük sıkıntısı, izleyicilerin “Önceki filmleri izlemeli miyim? Eski filmleri izlemeden sinemaya gitsem bir şey kaybeder miyim?” gibi endişeleri olmasıdır. Öncesi veya sonrası olsa da bir sinema filmi kendi kendini düzgün bir şekilde ifade etmekle yükümlüdür. Star Wars: Son Jedi filmi de bu kapsamda başarılı bir film, daha önce hiç Star Wars filmi izlememiş biri bile çok rahat şekilde bu filmi izleyebilir, konuyu anlayabilir ve çok keyif alabilir. Ama aynı şeyi serinin diğer filmlerini izlemiş kişiler açısından söyleyemeyeceğim. Bunu yazının ilerleyen kısımlarında açıklayacağım.

Film hakkında olumlu bahsedebileceğimiz bir diğer kısım oyunculuk performansları. Özellikle Mark Hamill ve yakın zaman önce aramızdan ayrılan Carrie Fisher hatırı sayılır performanslar sergiliyor. Genç oyuncuların ise bu filmde karakterlerine daha ısındığı ve daha iyi performans verdikleri gözden kaçmıyor. Görsel efektler de Bölüm 7’de olduğu gibi son derece başarılı. Filmde birçok ilk de var. Öncelikle Star Wars filmleri arasında ilk defa zaman atlaması yaşanmadan bir sonraki filme geçiyoruz. Bunun dışında önceden görmediğimiz bir Jedi özelliğine tanık oluyoruz. “Güç” kullandığını görmediğimiz bazı karakterleri “Güç” kullanırken görüyoruz.

rey

Asıl merak edilen soruya geçelim: “Film genel olarak iyi mi, güzel mi, kaliteli mi?”

“Star Wars Bölüm 8: Son Jedi” tek başına bakıldığında kesinlikle vasatın altında kalmayan bir film, ama vasatın da üstüne çıkamıyor. Serinin tamamını izlemiş müdavimleri için ise kötü bir haberim var: Bu film büyük olasılıkla tüm Star Wars filmleri arasındaki en kötü film. Bir önceki film olan ve çokça eleştirilen “Güç Uyanıyor”u bile pek çok yönüyle aratıyor ne yazık ki. Filmin en büyük sıkıntısı senaryoda çokça kullanılmış ve “artık yeter” dedirtecek kadar “ters köşe” olması; bir noktadan sonra hiçbir şey sizi şaşırtmıyor artık. Bir de filmde pek çok mantık hatası var. En kötüsü de filmde zerre kadar orijinallik yok. Orijinal Star Wars üçlemesindeki olay örgüsü üç aşağı beş yukarı alınıp uygulanmış.

Yazımın bundan sonraki kısmı filmle alakalı spoiler içerecek. Eğer filmi izlemeyi düşünüyorsanız, yazının bundan sonrasını okumak için bir kez daha düşünün.

star-wars-the-last-jedi-

Filmin öykü yapısı çok tutarsızlık içeriyor. Bölüm 7: Güç Uyanıyor’dan beri gelen bir soru var: First Order denilen yapılanma nasıl İmparatorluk’un yerini aldı ve onun tüm kuvvetlerini nasıl kullanabiliyor? Bölüm 6’da 2. Death Star yok edilmiş, İmparator ve Vader ölmüşken, dağılmış İmparatorluk nasıl isim değiştirerek bu kadar güçlenebildi? Daha da önemlisi, Rebel dediğimiz Cumhuriyetçiler nasıl 300-400 kişi kalacak kadar güçsüzleşti? Bu nasıl bir yeteneksizlik ve vasıfsızlık ki koskoca İmparatorluk’u parçalamış Cumhuriyetçiler yönetimde değil veya en azından galaksinin önemli kısmını elinde tutamıyor? Son Jedi, öyküsel anlamda ne yazık ki bize hemen hiçbir yenilik vaat etmiyor. Orijinal üçlemenin daha kötü bir kopyası olmaktan öteye gidemiyor. Bunu size basit bir örnekle açıklayayım:

Star Wars: Bölüm IV’ün Öyküsü: İmparatorluk galakside tiranlık estirmektedir. Cumhuriyetçiler’in son umudu yaşadığı bilinen son Jedi Obi Wan’a ulaşıp ondan yardım istemektir. Obi Wan’a görüntülü mesaj ile ulaşılır. Obi Wan yaşlandığı için yanına filmin ana kahramanı Luke’u alır, onu yolculuk boyunca kısa bir eğitime tabi tutar. Yolculuk sonunda Obi Wan, eski öğrencisi Darth Vader ile yüzleşir, kendini feda ederek genç kahramanlarımızın kaçmasını sağlar. Kendini feda ederken Güç’e karışarak yavaşça kaybolur. Galaksinin yeni umudu artık Luke Skywalker ve arkadaşlarıdır.

star-wars

Star Wars: Bölüm VIII’in Öyküsü: First Order (Yeni İmparatorluk), galakside tiranlık estirmektedir. Cumhuriyetçiler’in son umudu bilinen son Jedi olan Luke Skywalker’ı bulmaktır. Rey isimli bir genç Luke’un yanına yollanır. Güç hissiyatı olan Rey, Jedi eğitimi ister ama Luke başta kaprislenip reddeder. Sonradan az da olsa eğitir bu genci. Aralarında kısa bir sürtüşme olur ve sonunda Rey, Luke’tan umudu kesip tek başına Cumhuriyetçilere yardıma döner. Ama Luke yardım konusunda fikrini değiştirir ve filmin sonunda eski öğrencisi ile daha önce görmediğimiz bir Jedi özelliği kullanarak, meditasyon ile kendi hologramını başka bir gezegene yollayarak, düello yapar. Bu fırsattan istifade az sayıdaki Cumhuriyetçi zor durumdan kaçmayı başarır. Luke ise bu teknik sonucu çok bitkin düşer ve tıpkı Obi Wan gibi ölür. Galaksinin yeni umudu artık Rey ve arkadaşlarıdır.

Bunlar dışında orijinal üçlemeden Bölüm 5’daki ve 6’daki Luke Skywalker/Darth Vader arasında yaşanan olay kurgusunun pek çok açıdan benzerleri yaşanıyor: Cümleler bile aynı. Kylo Ren’in Rey’e, “Bana katıl ve Galaksi’yi birlikte yönetelim,” demesi gibi. Olaylar birbirinin aynı değil, ama çok yakın. Ufak tefek farklılıklar var. Bunlardan en barizi de şu: Disney’in yaptığı ilk Star Wars filmi olan Bölüm VII: Güç Uyanıyor ile tanıdığımız Snoke karakteri, Bölüm 8’de sadece hologram olarak değil, bizzat yer alıyor. Kendisini çok güçlü bir “Güç” kullanıcısı olarak görüyoruz. “Darth Vader” hakkında övgüyle söz ediyor. Bunlar dışında da başka hiçbir özelliğini görmüyoruz. Zira Kylo Ren tarafından basit bir şekilde öldürülüyor. Böylece şu ana kadar Star Wars tarihinde en hızlı ve rahat harcanan kötü karakter oluyor. İmparatorluğun mirasını alıp onu her zamankinden daha güçlü hale getiren bir adamın “Güç” kullanmayı yeni öğrenmeye başlamış bir çocuk ile onu kullanmayı neredeyse hiç bilmeyen başka bir çocuk tarafından bu kadar rahat öldürülmesi de son derece zayıf bir öyküleme oluyor.

star-wars

Yıldız Savaşları filmlerine genel olarak baktığımızda üç ayrı dönem görüyoruz. İlk dönem 1977-83 yılları arasında çekilen Bölüm 4-5-6’nın yer aldığı Orijinal Üçleme. Bu filmler sadece dönemi içinde değil, sonrasında da çok beğenildi. Karakterler, ters köşe yapan olay örgüsü, orijinal kötü adamları ve sıfırdan kurulmuş galaksisiyle son derece başarılıdır. Ama bu geniş evren detayları ile çok iyi verilememiştir. Özellikle de politika, hiyerarşi neredeyse hiç yoktur.

1999 yılında başlayıp 2005’te biten ve George Lucas’ın Prequal Trilogy olarak bilinen Bölüm 1-2-3’ü ise, bize geçmişte Cumhuriyet’in nasıl çöktüğünü, Darth Sidious’un nasıl yükseldiğini ve Darth Vader’in nasıl doğduğunu anlatır. Çok kaliteli oyuncularla çalışılmasına karşın bu filmler ilk üçlemenin verdiği heyecanı vermekten uzaktır, en azından Bölüm I ve Bölüm II öyledir. Ama Başka bir şey vermiştir bize: Detaylı bir evren, hiyerarşik yapı, bozuk demokrasinin nasıl kötü kullanılabileceği, insanların politika ile nasıl manipüle edilebileceği gibi olaylarla hem günümüz dünyasına hem de tarihe ayna tutan çok akılcı öykülemeler içermiştir. Bu özelliğiyle orijinal üçlemenin ötesindedir.

luke

Gelelim serinin yaratıcısı Geroge Lucas’ın, Star Wars’u Disney şirketine sattıktan sonra Disney’in yaptığı üçlemeye: Bölüm 7-8 bize gösterdi ki bu filmler Star Wars hayranlarının genelde en sevdiği filmler olan orijinal üçlemenin üç aşağı beş yukarı ucuz birer kopyası. Ne yazık ki senaryolarda en ufak bir yaratıcılık söz konusu değil. Bu tekrar eden senaryoya bayat ve can sıkan espriler ile nostalji ve gözyaşı içeren orijinal üçlemeye göndermede bulunan anekdotlar eklenmiş (Yoda’nın Luke ile kısa bir an yaşaması gibi). Ama bunlar da bu yeni üçlemeyi kalite anlamında kurtarmaya yetmiyor. Ama yaptıkları reklamlarla maddi açıdan yüz güldürüyor, bu da görünen o ki Disney’i memnun ediyor.

On küsur yıldır takip ettiğim Yıldız Savaşları filmlerinde hep farklılıklar, yenilikler görmüş ve tatmış izleyicilerden biri olarak ne yazık ki Bölüm 8 ile hayal kırıklığı içinde kaldım. Özellikle de Luke Skywalker karakterinin bu filmde kaprisli, tripli, hayata küsmüş, ölümü bekleyen aciz bir karakter olarak tasvir edilmesine içerledim… Bir de filmin sonunda ölüyor bu efsanevi karakter. Ölüm şekli ise son derece trajikomik: Aşırı “Güç” kullanmaktan yorgun düşüp “Güç”e karışarak. Oysa bu karakter orijinal üçlemede umudun kaynağıydı. Arkadaşları, ailesi için her şeyi yapardı. Filmde en yakın arkadaşının öldüğünü öğreniyor, kız kardeşinin hayatının tehlikede olduğu söyleniyor ama kılını kıpırdatmayı reddediyor. Bundan karaktere hayat veren Mark Hamill de rahatsız olmuş olacak ki, filmin yazarı ve yönetmeni Rian Johnson’a Luke karakteri için düşündüğü şekli beğenmediğini ve tasvip etmediğini dile getirmiş. Ve şikayetinde de ne yazık ki çok haklıymış.

star_wars_the_last_jedi_poster_1688.0

Film hakkında son olarak şunları demek istiyorum: Eğer Star Wars’un Orijinal Üçlemesi’ni izlemediyseniz bu filmden keyif almanız mümkün. Ama Disney’in Star Wars Üçlemesi’ni izleyeceğinize oturup Bölüm 4-5-6’yı izleyin daha iyi. Hiç değilse orijinal ve daha kaliteli Star Wars filmleri izlemiş olursunuz.

Önceki Sonraki

Yazar: Gökhan Cılam

Galaktik dominasyon hedefinde emin adımlarla ilerleyen bir yazar, uzay ve zaman çizgisinin ötesine çıkmaya çalışan maceraperest bir yönetmen, kara deliğin derinliklerinde senfoni yazan tutkulu bir müzisyen...

İlginizi Çekebilir

Attack_of_the_clones_kapak

Star Wars: Attack of the Clones

George Lucas, yönetmenlik kariyerine başladığı 60’lı yıllardan itibaren önemli projelere imza attı. Ancak yönetmen olarak …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et