“Kaçış yok. Seni yok etmeme izin verme Luke! Öneminin farkında değilsin. Güçlerini ancak keşfetmeye başladın. Bana katıl ve eğitimini tamamlayayım. Bir araya getirdiğimiz güçlerimizle bu yok edici ikilemi sona erdirip galaksiye düzeni getirebiliriz.” –Darth Vader
“Uzun zaman önce, çok çok uzak bir galakside” sözüyle başlayan Yıldız Savaşları serisinin ilk filmi 1977 senesinde gösterime girdi. İlk gösterimin ardından 37 sene geçmiş olmasına rağmen seri hala büyük bir heyecanla izleniyor ve takip ediliyor. Sanırız bu satırları okuyanlar arasında Yıldız Savaşları film serisini bilmeyen yoktur; ama biz yine de seri hakkında biraz bilgi verelim. Toplam altı bölüm olarak tasarlanan Yıldız Savaşları serisi farklı bir şekilde seyirciye sunuldu:
4. Bölüm Yıldız Savaşları (Star Wars) (1977)
5. Bölüm İmparator (The Empire Strikes Back) (1980)
6. Bölüm Jedi’ın Dönüşü (Return of The Jedi) (1983)
Yayınlanan seri büyük ilgi gördü ve sinemaseverler arasında bir efsaneye dönüştü; popüler kültür içerisinde sık sık atıf yapılır konuma geldi. Serinin senaryo yazarı ve aynı zamanda yönetmeni olan George Lucas, bu ilgi karşısında serinin kalan bölümlerini de tamamlayarak gösterime sundu:
1. Bölüm: Gizli Tehlike (The Phantom Menace) (1999),
2. Bölüm: Klonların Saldırısı (Attack of the Clones) (2002),
3. Bölüm : Sith’in İntikamı (Revenge of the Sith) (2005)
IMDB sitesine göre film, 1.bölüm ile 922 milyon dolar, 3.bölüm ile 848 milyon dolar, 4.bölüm ile 797 milyon dolar, 2.bölüm ile 648 milyon dolar, 6.bölüm ile 572 milyon dolar, 5.bölüm ile 533 milyon dolarla en çok hâsılat yapan ilk 100 film arasında yer alıyor. Sadece hâsılat geliriyle 4 milyar doları aşan serinin diğer gelirlerini hesaplayabilmek ise neredeyse imkânsız gibi. Fenomenden çok çılgınlığa dönüşen seri, kimilerinin Jedi felsefesini din olarak benimsemesine bile yol açtı. Milliyet Gazetesi’nin haberine göre 2001 yılında örgütlenen film hayranları din hanelerine “Jedi Şövalyesi” yazdırmaya başladılar ve sonuçta Avustralya’da 70 bin, Kanada’da 21 bin, Yeni Zelanda’da 23 bin ve İngiltere’de 390 binin üzerinde kişi bu dini benimsediğini açıkladı. 2011 yılında Çek Cumhuriyeti’nde 15 bin kişi kendisini bu dinin mensubu olarak ilan etti. Aynı habere göre Jediizm’in 20 ilkesi şu şekilde sıralanıyor:
Adalet, sadakat, savunma, cesaret, inanç, yiğitlik, alçakgönüllülük, korkusuzluk, soyluluk, imtiyaz, içgüdü, disiplin, odaklanma, sağduyu, meditasyon, öğreti, dürüstlük, erdem, kararlılık ve uyumluluk.
İşin ticari ve popüler kültür tarafını bir yana koyarsak seri bizlere günlük yaşam içerisinde yaşadığımız çelişkileri özetliyor gibi. Sürekli bir rekabet durumu içerisinde kötü veya iyi olarak adlandırdığımız karakterler arasında ya da filmde ifade edilen tarzda dillendirirsek “aydınlık” taraf ile “karanlık” taraf arasında kalıyoruz. Filmin ana karakteri olan Darth Vader, filmi izleyenlerinizin de bildiği üzere eşini ve çocuğunu korumak için “aydınlık” tarafta kalmanın yeterli olmadığını gören ve esas bilgeliğe ulaşmak için “karanlık” tarafa geçmeye karar veren eski bir Jedi şövalyesi.
Film kurgusuyla, zihin gücünü geliştiren “aydınlık” ve “karanlık” tarafta yer alanların ortak bir enerji bulutu içerisinde yer alan bizler üzerindeki etkisini irdeliyor. Darth Vader’ın birey olarak yaşadığı çelişki, Darth Vader’ın da üyesi olduğu Skywalker ailesinin yaşadığı çelişki ve Cumhuriyetçilerle İmparatorluk arasındaki güç mücadelesi filmin bize sunduğu katmanlar. Bu katmanlarda yaşanan gerilim, bize bireyin iç çelişkisinden galaksiler arası mücadeleye kadar geniş bir çerçevede ve zaman diliminde hikâyeye tanıklık etmemizi sağlıyor. İnsandan öte farklı yapılarda karakterlerin de yer almasıyla bu çelişkiler arasında kalmanın aslında sadece insana özgü olmadığı, yaşayan bütün canlıların, hatta makinelerin bile (R2D2 ve C3PO arasındaki diyaloglar) bu çelişkiler arasında karar almak zorunda kaldıklarına ve yaşama mücadelesi verdiklerine tanık oluyoruz. Tıpkı kendi günlük yaşamımızda olduğu gibi.
Acaba aydınlık tarafta mı kalmalıyız yoksa karanlık tarafa mı geçiş yapmalıyız?
Bu sorunun cevabını bilmiyoruz. Tercihlerini yapan ve bu tercihlerine göre yaşamlarını şekillendirenlere bakıyoruz. Kimi karanlık tarafta “krallığı”nın keyfini sürdürürken, kimi onuru için temiz kalarak aydınlık taraf içerisinde çilesini doldurmakta. Tercih yapmamayı tercih eden “sessiz çoğunluk” olarak ise genellikle “kader, kısmet” deyip, “şans” faktörüne bağlı olarak yaşamımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Mücadele içerisindeki tarafımızı ekranda seçiyoruz. Seçtiğimiz taraf yaşamını kaybetse bile gözyaşlarımızı sinema çıkışına kadar döküp günlük yaşamımıza devam ediyoruz.
Star Wars “yoğun talep” nedeniyle hepimizin kendisini özdeşleştirebileceği karakterlerle varlığını sürdürmeye devam ediyor. George Lucas, filmin hayranlarının yoğun eleştirilerine rağmen serinin haklarını Walt Disney’e sattı. Hayranları, Lucas’ı karanlık tarafa geçmekle suçlamaya kadar varan ağır eleştirilerine rağmen âdeta bir dini anlayış gibi benimsedikleri ve inandıkları filmin devamı için mutluluklarını gizleyemiyorlar. Serinin devam filmlerinin ilki 18 Aralık 2015 tarihinde bütün dünyada gösterime girecek.
Lost dizisinden de tanıdığımız, günümüzün parlak yapımcı ve yönetmenlerinden olan J. J. Abrams, aynı zamanda Star Trek serisinin devam filmlerinin hem senarist grubu içerisinde hem de yönetmenlik koltuğunda gördüğümüz bir isim. Yine Star Wars diliyle konuşacak olursak gücü elinde toplamış durumda. Star Wars serisine dair söylenenler ne kadar çoksa söylenecekler de bir o kadar çok aslında. O yüzden sözü fazla uzatmadan bu kısa yazı dizisini yine seriden bir replikle tadında bırakalım:
“Demek ki özgürlük böyle ölüyormuş, binbir alkışlarla.” –Padmé Amidala
Hazırlayan: Mehmet Yakın