Öncelikle size bir filmden bahsedeceğiz ve siz de hangisi olduğunu tahmin etmeye çalışacaksınız. Hazır mısınız?
Uzaydan geldiğini iddia eden bir adam akıl hastanesine kapatılır. Hâliyle ilk başta kimse ona inanmaz ve ciddiye almaz. Fakat zamanla gerçekten de uzaydan gelmiş olabileceğine dair şüpheler uyanmaya başlar. Böylece ardındaki gizem daha da artar…
Tahmin edebildiniz mi? Aklınıza hemen Gene Brewer‘ın aynı adlı roman dizisinden uyarlanan K-PAX gelmiş olmalı. Ancak yanıldınız. Bu anlattıklarımız, Eliseo Subiela‘nın 1986 yapımı Hombre Mirando al Sudeste ya da İngilizce adıyla Man Facing Southeast filminin konusu.
Anlaşılacağı üzere, Telif Savaşları dosyamızın yeni bölümüyle karşınızdayız!
Öncelikle bahsi geçen filmden biraz söz etmek gerek. Bu filmde Hugo Soto hastayı/uzaylıyı canlandırırken, Lorenzo Quinteros ise onu tedavi eden psikiyatrist rolünde. Gene Brewer, 1995 tarihli K-Pax adlı romanını bu filmden esinlenerek yazmış gibi. Peki ama aralarında ne ölçüde benzerlik var? İntihal iddialarını temellendirecek göstergeler epeyce bulunuyor. Özellikle de metnin değişkenleri, şüphelerin yersiz olmayabileceğine işaret ediyor. Hâl böyle olunca bazı kuşkuların gün yüzüne çıkması gecikmiyor. Emin olun, böyle düşünen yalnızca siz değilsiniz. Ancak davaların açıldığı K-PAX film ekibinin görüşüyse ilgi çekici. İddiaları değerlendirme hususunu daha da ilerletmeyi ve “Hangi benzerlik?” diye sormayı ihmal etmiyorlar. Olay kontrolden çıkacak denli büyüyüp bu benzerliği pek çok eleştirmen ve gazeteci fark ettiğinde ise ilginç bir biçimde yeni bir film bulmuş olmanın şaşkınlığını dile getiriyorlar.
Bu bağlamda en dikkat çekici yorum, Variety dergisinden Robert Koehler’e ait. Koehler, konuyla ilgili olarak, “K-Pax, Eliseo Subiela’nın Man Facing Southeast filmine benziyor, o da akıl hastanesindeki muhtemel bir uzaylı hastanın etrafında dönüyor,” diyor ve böylece iddialara sebep olan benzerliğe işaret ediyor. Ardından konuya dair görüşünü şu şekilde ekliyor: “Son zamanlarda, bu benzerliklerden ve Brewer’ın filmi izlemediğini iddia etmesinden bahsediliyor. Ve her ne kadar iki film birçok detayda farklı olsa da, genel anlamda yığınla ortak özelliğe sahip.” Böylece konunun sanıldığı kadar önemsiz olmadığının altını çiziyor.
Bu durum yapım ekibi ve bilhassa yönetmenin konuya dair çelişkili ifadelerini daha da tartışılır hâle getiriyor. Nitekim Los Angeles Daily News’ten eleştirmen Bob Strauss, köşesinde şöyle yazıyor: “K-Pax yapımcıları, Hombre Mirando al Sudeste’yi izlemediklerini iddia ediyor ve aynı şeyi Gene Brewer, yani romanın yazarı da söylüyor.” Hombre Mirando al Sudeste’nin Arjantinli yönetmeni Eliseo Subiela ise süreç boyunca takipte kalmayı yeğliyor. Kamuoyunda çıkan tartışmaları izlerken giderek şüpheleniyor ve verdiği bir söyleşide, “Bu konuyu bir ay önce Amerika’da yaşayan arkadaşlarımdan öğrendim,” diyor. “Aslında bana, Hombre Mirando al Sudeste filminin yeniden çevrim hakkını satıp satmadığımı sordular. Başta bu sorulara bir anlam veremedim. Ancak filmi araştırdıktan sonra olayın ciddiyetini kavradım. Konuyla ilgili hiçbir bilgim yok. Bana ulaşan kimse olmadı. Los Angeles’ta konuyla ilgilenen birkaç avukatım var. Şüphelerin doğruluğunu araştırmak için daha fazla kanıt toplamaya çalışıyorlar. Ve bana ilettikleri ilk bilgilere göre, -ben filmi hâlâ izlemedim- oldukça benzer bir işe imza atılmış.”
Konu Arjantin’de epey ses getiriyor. Ancak işin ilginç yanı, Amerika Birleşik Devletleri’nde durum beklenenin aksine pek büyümüyor, çünkü çoğu kişi Subiela’nın filminden habersiz. Doğal olarak insanlar, bilmedikleri bir film hakkında cereyan eden tartışmalara da mesafeli yaklaşmayı yeğliyor. Zaten bahsi geçen tartışmaları başlatan da birkaç eleştirmenden ibaret. Söz konusu eleştirmenler, benzerliğe defaatle dikkat çekiyor ve kamuoyunun dikkatini celbedebilmek için bu olayı uzun süre gündemde tutuyor. Yorumlarda, 1986’da gösterime giren Arjantin filminin iyi eleştiriler aldığından ve neredeyse 800 bin dolar hasılat yaptığından bahsediliyor. Daha sonra video formatında yayımlandığı, ancak belirli bir sinema meraklıları dışında fazla ses getirmediği vurgulanıyor. Filme dair intihal iddiaları da bu durumun suiistimal edilmesiyle ilintilendiriliyor. Böylelikle, eleştirmenlerin yanı sıra televizyon medyası ve internet kullanıcıları da benzerlikleri dile getirmekten ve konuyu durmaksızın eşelemekten geri durmuyor. MSNBC, Miami Sun Sentinel, Boston Herald ve birçok başka platformda yazılar yazılıyor, yayınlar yapılıyor. Bunca çabanın ardındaki amaç ise filmin sessiz sedasız geçiştirilmeye çalışılan ortaya çıkış hikâyesi. Bir nevi, “K-PAX nasıl ortaya çıktı?” sorusuna yanıt bulma çabası.
Bir süre sonra, topa Amerika Birleşik Devletleri’nin en tanınmış film eleştirmeni Roger Ebert de giriyor. Her pazar yayımlanan köşesinde okuyucuların ısrarlı sorularına şöyle cevap veriyor: “K-Pax’in senaryosu Brewer’ın romanına dayanıyor. Subiela’nın senaryosu ise -her ne kadar kendisi kabul etmese de- Philip K. Dick imzalı Valis üçlemesine uzanıyor gibi. Hatta Subiela, filmdeki karakteri Beatriz Dick ile açıkça yazara ve eserine saygı duruşunda bulunuyor.” Philip K. Dick’e olan hayranlığını kabul etmesine rağmen, Subiela bu iddiaları yalanlıyor ve filminin Valis üçlemesinden esinlenmediğini söylüyor. Bu noktada Subiela’nın savunmasını teyit etmek güç. Zira yazarların, daha önce hiç okumadıkları eserlere benzeyen şeyler yazdıkları biliniyor. Jung’un çalışmaları da bunlardan yola çıkarak şekillenmişti zaten. Dolayısıyla bu nokta muallakta kalmayı sürdürüyor.
Konunun diğer muhatabı olan K-PAX filminin yönetmeni Iain Softley ise intihal iddialarını tümüyle reddediyor. “Eğer (filmler) benzerlik varsa, bu K-PAX’in eşsiz bir film olduğunu gösterir. Kaç tane polisiye, gangster ya da romantik komedi filmi aynı hikâyeyi anlatıyor, hiç düşündünüz mü?” diyor ve aynı röportajda şöyle bir ek bilgi daha veriyor: “Başlangıçta, Kevin Spacey’ye psikiyatrist rolü teklif edilmişti ve Prot, hasta/uzaylı rolü Will Smith’in elindeydi. Ancak Smith, Muhammed Ali’nin biyografisini yapmak için projeden ayrıldı. Spacey de her zaman daha ilginç bulduğu Prot rolünü aldı ve Jeff Bridges da diğer rol için çağrıldı.” Kevin Spacey ise hem rol seçimini hem de iddiaları, “O (Jeff Bridges) zaten Starman’de uzaylıyı oynamıştı, şimdi benim sıramdı. Ayrıca her iki film de ana karakterlerinin gerçek kökenleri hakkında bazı ipuçları veriyor ama kesin bir cevap sunmuyor. Bu tartışma da şimdilik ucu açık gibi görünüyor,” diyerek yorumluyor.
Her şeye rağmen objektif bir gözle bakıldığında bile söz konusu benzerliklerin, aslında iki film arasındaki uyuşmadan çok daha ötesine geçtiği rahatlıkla görülebiliyor. Şunu belirtmek gerekir ki, bazı ana fikirlerin pek çok eserde işlenmesi normaldir. Eğer Hombre Mirando al Sudeste ile K-PAX’in ana fikrini, “uzaydan gelen bir yabancının misafir olarak yeni bir kültüre uyum sağlaması” olarak alırsak bu benzerlik çok da sıra dışı değil. Tanrıların Arabaları’ndan E.T.’ye kadar birçok metinde benzeri esinden söz edilebilir. Dolayısıyla, eserleri benzerlikleri açısından kıyaslarken fikre değil, uygulanışa bakmak daha sağlıklı sonuç verecektir. Bu doğrultuda filmleri art arda izlemek yeterince fikir verici olacaktır. Uzaylının gelişinden yolculuğunun sona erdiği noktaya kadar, iki yapımın asla tesadüf ya da rastlantı olamayacak ölçüde uyum gösterdiğini fark etmek zor değil. Hatta bazı sahnelerde doğrudan aynı çekim açılarının kullanıldığını söylemek bile mümkün.
Öte yandan Iain Softley, K-PAX filmini elinin altındaki bir romandan uyarlayarak çekti. Dolayısıyla intihal iddialarının doğrudan değil, dolaylı yoldan tarafıydı. Burada asıl kilit rol oynayan isim K-PAX kitap serisinin yazarı Gene Brewer’dı. Yazar, serinin ilk kitabını 1995 yılında piyasaya sürdü. Yani Hombre Mirando al Sudeste filminden yaklaşık on yıl sonra. Bu süre zarfında kendisine kitabından dolayı herhangi bir intihal suçlamasında bulunulmadı. Aslında her şey, 2001 yılında vizyona giren film uyarlamasından sonra patlak verdi. Kendisi bir anda açılan davaların odağına yerleşti. Bir süre devam eden dava süreci, Eliseo Subiela’nın bu hukuk savaşını sürdürebilmek için yeterli maddi kaynağa sahip olmadığını söyleyerek çekilmesiyle sona erdi. Ancak Subiela, yaşamını yitirdiği 2016 yılına dek iddiasının arkasında durmaya devam etti. Yazar Gene Brewer ise davalarla geçen bu sıkıntılı süreç boyunca iddiaları daima reddetti. Hatta “Creating K-PAX -or- Are You Sure You Want To Be A Writer?” (K-PAX’i Yaratmak ya da Yazar Olmak İstediğinizden Emin misiniz?) adında bir kitap bile yayımladı ve süreçte yaşadıklarının yanı sıra yazarlık kariyerini de masaya yatırdı.
Sonuç olarak, “Telif Savaşları” yazı dizimizin her bölümünde yaptığımız gibi takdiri yine sizlere bırakıyoruz.
Yararlanılan Kaynaklar: