Entelektüel birikimin yanı sıra, teknik konulara hakimiyetin zorunluluk olduğu yönetmenlik sanatında storyboard kullanımı, ortaya çıkacak olan yapımın resimli bir taslağıdır. Senaryo tamamlandıktan sonra kurgulanacak olan sahneler birer film şeridi gibi görselleştirilir. Görsellerde kameranın ve kişilerin sahne üzerindeki hareketleri kısa yazılar ya da ok işaretleri vasıtasıyla belirtilir. Basit çizimli görseller kullanılabileceği gibi, tercih olarak renkli ve gerçekçi görünen dekupajlar da çizdirilebilir. Stroyboard kullanımı çekim aşamasını kolaylaştırması ve yönetmenin “önünü” görmesi açısından oldukça önemlidir. Çekim aşamalarında, sahne planları konusunda beklenmeyen sürprizler çıkabilmektedir. Birden fazla kameranın kullanılması gereken sahnelerde, önceden stroyboard çalışmaları üzerinde planlamalarda bulunmak öngörülemeyen olumsuzlukların önüne geçecektir. Birçok kesmenin yapılacağı ve ritm duygusunun ön planda olacağı bir aksiyon sahnesi, özenli bir planlama yapılmadan çekilirse seyircinin aksiyonu takip edememesine neden olacaktır.
Popüler iki isme örnek verirsek; Steven Spielberg ve George Lucas, filmlerinin pre-prodüksiyon aşamalarında ortaya çıkarılan storyboard çizimlerine titizlikle yaklaşırlar. Örnek olarak Lucas, Star Wars: The Phantom Menace’in ön hazırlığında ekibinin storyboard çalışmalarını beğenmemişti. Filmin kamera arkası görüntülerinde Lucas, memnun kalmadığı resimli taslakları kalemiyle düzeltiyor ve birçoğunu da karalıyordu. Lucas’ı hayal kırıklığına uğratan ekibin ekrana yansıyan yüz ifadesi de görülmeye değerdi. Spielberg ve Lucas’ın ekiplerine hazırlattıkları storyboard çalışmaları kusursuza yakındır. Star Wars ve Jurassic Park filmlerinin çekim planları, storyboard çalışmaları ile neredeyse birebirdir. Çoğu tecrübeli yönetmen, filmlerini daha storyboard sürecinde tamamlar. Ciddi bir ön planlama gerektiren film yaratım süreci, doğru ekip çalışmasıyla işler hale gelebilir. Dolayısıyla resimli taslakları yaratacak kişi ya da kişilerin yönetmenin vizyonunu çok iyi analiz etmesi gerekir.
İyi tasarlanmış stroryboard çalışmaları, görüntü yönetmenlerinin en büyük yardımcısıdır. Yönetmen/görüntü yönetmeni ilişkisini belirleyen faktör disiplin ve uyumluluktur. Dekupajlarda ilgili sahnede hangi kamera açısının ve hareketinin nasıl kullanılacağının oklarla gösterilmesi, görüntü yönetmeninin işini oldukça kolaylaştırır. Çoğu yönetmen, filmlerinin çekimleri esnasında sahneleri monitörden takip etmeyi tercih eder. Monitör, stroryboard çizimlerinde planlanan sahneleri takip etmenin en etkili aracıdır. Tabii yönetmenlerin çizimlerdeki sahne planlarına birebir uyma gibi bir zorunlulukları da yoktur; çekimler esnasında senaryo ve planlarlar üzerinde birçok değişiklik yapılması olağandır. İyi bir teknik altyapıya sahip görüntü yönetmeni, değişikliğe uğrayacak sahneler konusunda daha kolay ve pratik çözümler üretebilir. Dolayısıyla stroryboard çizimleri hem çekilecek sahneler hakkında önceden fikir verir, hem de film ekibinin düzgün planlama yapabilmesini kolaylaştırır.
Popüler iki yapıma örnek verirsek; The Matrix (1999) ve Edge Of Tomorrow (2014), yoğun aksiyon sahnelerine sahip yapımlardı. The Matrix’in aksiyon sahneleri koreografik, Edge Of Tomorrow’un ise kaba görünmekteydi. Savaş sahneleri, filmlerde tüm korkunçluğuyla gözler önüne sunulur ve genellikle estesize edilmezler. Dolayısıyla Edge Of Tomorrow, dünya dışı varlıklarla olan savaşı estesize etmeden tüm vahşetiyle görselleştiriyordu. Dar alanlarda yoğun dövüş ve çatışma sahnelerine sahip olan The Matrix, yakın ve geniş açılı planlara sıklıkla başvuruyor, birebir kavga sahnelerinde ise yakın yüz çekimleri kullanıyordu. Dövüş ve çatışma sahneleri komplike sahneler olduğu için storyboard üzerinde titizlikle planlanması gerekir. The Matrix’in dövüş sahneleri kolay takip edilebilir ve gözü yormaz. Örneğin Michael Bay‘in The Transformers serisindeki aksiyon performansı aceleci ve takibi zordur. The Matrix’in daha hazırlık aşamasındayken aksiyonda nasıl bir ritm tutturacağını netleştirilmiş ve sahne açıları resimli taslaklarda önceden belirlenmişti. Edge Of Tomorrow’da kaos ortamı hakim olduğu için çatışma sahnelerinde takibi zor anlar görmek anlaşılabilir bir durum. Savaşın doğası gereği, panik anları yoğun şekilde ekrana yansıtılır. Çünkü savaş sahnesi planlanırken öznel kamera, yoğun patlama ve yakın/geniş açı kullanımı ortamın vahametini yansıtmayı kolaylaştırır.
Storyboard kullanımı yalnızca profesyoneller için değil, sinemayla amatör olarak ilgilenenler ve kısa film yapımıyla uğraşanlar için de önemli bir araçtır. Film yapımı belli bir bütçeye bağlıdır. Maddi engeller sinema heveslilerin önlerini maalesef kesebiliyor. Bazı kaynaklardan maddi destek almak ya da sponsor bulmak hiç de kolay bir iş değil; ama etkin bir planlama ve bütçe yönetimiyle ortaya iyi işler de çıkarılabilir. Tamamlanmış senaryo storyboard üzerine doğru olarak aktarılırsa, çekim aşamasından önce nelerin yapılabilir nelerin yapılamayacağı daha rahat anlaşılır. Filmin kağıt üzerinde resimli taslağını çıkarırken basit çizimlerin kullanımı yeterli olacaktır. Kameranın hangi açıdan bakacağı, karakterin sahnenin neresinde duracağı ve plan ile ilgili ufak notların iliştirilmesi, çizimlerin görsel kalitesinden daha önemlidir.
Elbette sahne planları senaryonun içinde notlar olarak da ayrıca belirtilebilir; bu tamamıyla yönetmenini kişisel tercihidir. Ancak büyük film endüstrilerinde storyboard çalışmalarına büyük önem veriliyor ve onlarca kişiden oluşan çizim ekipleri, bu iş için ciddi mesailer harcıyor. Film yapımcılarını ikna etmek hiç de kolay değil. Çünkü Hollywood gibi endüstrinin güçlü olduğu yerlerde film yapımcıları, çekimlerden önce iyi bir storyboard çalışması görme beklentisi içinde.