cgi ve pratik efekt

Öznel Bir Tartışma: CGI mı, Pratik Efekt mi?

Film meraklıları arasında pratik efektlerin CGI’dan daha iyi olup olmadığına yönelik tartışmalar yıllardır sürüyor. Bilmeyenler için pratik efekt, fiziksel ve somut bir nitelik taşır. Animatronik çeşitli kuklalar, set içinde oluşturulan patlamalar ve makyajla ortaya çıkan her şey pratik efektlerin içine girer. CGI ise bilgisayarlar ile oluşturulan efektlerin kısaltmasıdır. Bunlar bir bilgisayar yardımıyla oluşturulur ve pratiğe göre daha güvenlidir. Hatta bazen daha gerçekçidir. Pek çok film hayranı, gerçek gibi görünmeseler bile pratik efektlerin daha üstün olduğu konusunda hemfikirdir. Ama neden? Bilgisayar çağında neden bu kadar çok kişi hâlâ eski yöntemleri tercih ediyor?

Tüm tartışmalarda olduğu gibi bu fikirler de tamamen görüşe dayalı ve öznel. Hem pratik efektler hem de CGI, kendi ayrı yolları olan sanat biçimleri. Her ikisine de saygı duyulmalı. Her ikisi de izleme deneyimini iyi ya da kötü yönde etkileyebiliyor. Görünüşe göre izleyicilerin çoğu, CGI yerine pratik efektlere övgüler yağdırmayı tercih ediyor. Belki de sebep sadece budur.

CGI’ın Artıları

Pratik efekt ne kadar iyi olursa olsun, CGI’ın gelişmesinin ve günümüzde daha yaygın olarak kullanılmasının birçok nedeni var. Öncelikle CGI efektler çok daha güvenli. Film sanatı, yapımcıların en çılgın vizyonlarını ve isteklerini beyaz perdeye taşıyabilecek şekilde gelişti. Oysa en iddialı fikirler, oyuncular için daha fazla tehlike demekti. Mesela New York şehrinin üzerindeki sallanan bir ipte gerçekleşen dövüş sahneleri, bugün CGI sayesinde güvenli bir sette çekilebilir. Filmlerdeki oyuncular, dublörlerin yardımı olmadan en korkunç şekillere girebilir. Geçmişte film setlerinde pek çok trajik olay yaşandı. CGI, bu kazaları azaltmaya ve sanatçıların güvenliğini sağlamaya yardımcı oluyor.

CGI, pratik efektlerin basitçe yapamadığı şeyleri de ekranlara getirebiliyor. Bilgisayar efektleri sayesinde tuhaf yabancı dünyalar ve devasa yaratıklar hayata geçirilebiliyor. Bu zorluklar daha önce film yapımcılarını durdurmamış olsa da, 2014 yılındaki Godzilla‘nın 50’ler ve 60’lardaki lastik giysili muadillerinden çok daha iyi göründüğü açık. Canavar kostümlü birinin maket setleri yok ettiğini görmenin bir çekiciliği var, evet. Ancak bugünün standartlarına göre biraz komik durabiliyor ve filmin aktarmaya çalıştığı tüm korku ve heyecan unsurunu ortadan kaldırabiliyor. Düşünün, CGI olmasa Marvel filmleri bu kadar çarpıcı görünebilir miydi? Doctor Strange In the Multiverse of Madness gibi filmlerdeki karmaşık setler, sadece pratik efektler kullanılarak bu denli etkileyici olamazdı.

Görmek İnanmaktır

CGI ne kadar iyi görünürse görünsün, hayranlar kendilerinin ve oradaki aktörlerin sadece bir dizi piksele baktığını bilir. Görmeleri gereken şey gerçekte orada değildir ve bu durum insanları filmden uzaklaştırabilir. Pratik efektleri hayata geçiren ekiplerin fazlaca efor sarf etmesi ve pek çok farklı malzemeyi uyum içinde bir araya getirmesi lazım. Elbette, animatronik olarak yapılmış bir uzaylı, uzaylıdan ziyade bir robota benzeyebilir ama en azından oradadır. Oyuncuların performanslarını daha inandırıcı hâle getiren, fiziksel olarak tepki verebilecekleri bir şey vardır karşılarında. Jaws‘taki köpek balığının tamamen dijital olduğunu hayal edin. Aslında Jaws ile Deep Blue Sea‘yi karşılaştırabilirsiniz. Böylece bazı film yapımcılarının neden pratik efektleri tercih ettiğine dair bir fikir de edinebilirsiniz.

Kamera önünde gerçek malzemeleri kullanmak, film yapımcılarının vizyonlarını hayata geçirmesine de yardımcı oluyor. Sonuçta gerçek bir Batman kostümü içinde suçla savaşan Michael Keaton, yapay bir şehirde sallanan Tom Holland’ın bilgisayar modellemesinden çok daha iyi görünüyor. Bu son örnek daha karmaşık numaralar yapılmasına ve kalabalık savaşlara izin verse de, bazı izleyiciler canlı aksiyon yerine animasyon film izliyormuş gibi hissediyor. Bir “Ölüm Yıldızı” modelinin gerçekten havaya uçurulduğunu bilmek, Luke’un A New Hope‘un sonundaki zaferini daha da tatmin edici hâle getiriyor. Çoğu zaman pratik efektler sevimsiz ve sahte görünebilir, ama hayranlara orada gerçekten bir şeyler olduğunu bilmek çekici geliyor. Hatta Yönetmen Werner Herzog, Fitzcarraldo filminde efekt kullanmaya yanaşmayıp koskoca bir gemiyi karadan yürütmeyi tercih etmişti.

Pratik Efektler Daha Heyecan Verici

İzleme deneyimini geliştirmek için fiziksel olarak gerçekleşen bir şeye en iyi örnek dublörlerdir. Ekranda arabaların gerçekten patladığını görmek, bilgisayarda hazırlanmış sanal bir sahneyi izlemekten çok daha tatmin edici. The Dark Kngiht‘taki araba kovalamacası bunun en iyi örneklerinden. Özellikle bir tırın fiziksel olarak takla atması ve kamera önünde patlaması kalp atışlarımızı hızlandırabiliyor. Bu sahne daha gerçekçi olamazdı ve çoğu hayran CGI’ın bununla rekabet edemeyeceği görüşünde.

Görevimiz Tehlike filmlerinde bir binadan sarkan Tom Cruise, CGI ile var olamayacak bir gerilimi ortaya koyabiliyor. Ancak izleyenler bunun yeşil ekranda olduğunu ve düştüğünde başına bir şey gelmeyeceğini bildiğinde aynı gerilimi yaşamakta zorluk çekebiliyor. Yani oyuncu gerçekten bir binadan atladığında ya da havalanan bir uçağın tepesinde kaldığında bunun bize verdiği gerçeklik hissini algılayabiliyoruz. Oyuncuların güvenliği kesinlikle önemli olsa da, çılgın gösterilerin yapılması filmleri daha da eğlenceli hâle getiriyor.

Cevap: Şiddet

Herhangi bir korku filmi hayranına sorun, size pratik efektlerle yapılan kan ve şiddetin, CGI ile yapılan bir katliamdan daha iyi olduğunu söyleyecektir. Bir oyuncunun kafası parçalanmış kuklasına tanıklık etmek delicesine tatmin edici. Elbette ortadakinin bir kukla olduğu açıkça belli, ancak korku hayranları bunu pek umursamaz. Tom Savini ve Stan Winston gibi sihirbazlar inanılmaz yaratıklara hayat verebilir ve ekranda fiziksel olarak en kanlı eylemleri gerçekleştirebilir. Eh, CGI’a dayalı canavarlar ve kan efektleri aynı etkiyi yaratmayacaktır. Örneğin The Walking Dead, zombi sürüleri için gerçek insanlar kullandığından izleyicileri bu denli büyülemeyi başardı. Bir avuç aktörü efekt sayesinde klonlamakla kalmadılar, aynı zamanda her bir zombiyi de özenle oluşturdular ve hepsine farklı bir görünüm verdiler. Böylece, fiziksel olarak gerçekten bir şeyleri parçaladıklarını görmek çok daha eğlenceli hâle geldi.

Bir hayranın tercihi ne olursa olsun, sinema her iki şekilde de icra edilebilir. Hatta günümüzde pratik efektlerin etkisini arttırmak için bilgisayar efektleriyle bir arada kullanımı çok daha yaygınlaşmış durumda. Yine de pek çok kişinin neden CGI yerine pratik efektleri tercih ettiğini anlamak zor değil. CGI bugün çok daha yaygın olmakla birlikte, pratik efektlerin de ortadan kalkması pek ihtimal dâhilinde görünmüyor. Hâlâ olayların kanlı canlı şekilde gerçekleşmesini tercih eden çok fazla hayran ve yapımcı var. Dolayısıyla film meraklıları, filmler yapılmaya devam ettiği sürece pratik efektlerin de kullanılacağından emin olabilir.

Kaynak

Yazar: Cem Can

Üniversite tezini robotlar üzerine vermiş bir bilgisayar mühendisi. Kılıcın yolunda ilerleyen, an itibariyle 2. Dan bir kendocu. Müzik tutkunu ve bilim kurgu hayranı. Kurduğu hayalleri yazıya dökmeye çalışan bir hayalperest."Ben bu dünyayı değiştiremeyeceğimi biliyordum; o yüzden başka dünyalara gittim." - PKD

İlginizi Çekebilir

sinema ve yapay zeka

Yapay Sinema

Çip teknolojisinin gelişimiyle birlikte 70’lerin ikinci yarsından sonra evlere girmeye başlayan “kişisel bilgisayarlar” büyük bir …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin